Türkiye-Libya Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi'nin ilk toplantısı yapıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Libya Başbakanı Dibeybe’yi Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti (EPA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Libya Başbakanı Dibeybe’yi Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti (EPA)
TT

Türkiye-Libya Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi'nin ilk toplantısı yapıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Libya Başbakanı Dibeybe’yi Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti (EPA)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Libya Başbakanı Dibeybe’yi Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti (EPA)

Türkiye-Libya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Libya Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe başkanlığında dün (Pazartesi) Ankara'da başladı. Toplantıya, Libya’dan Dibeybe başkanlığında 14 bakanın yer aldığı büyük bir hükümet heyeti katıldı. Toplantıda, iki ülke arasındaki iş birliği ile ilgili bir dizi dosya ele alındı.
Toplantıda iki taraf arasında enerji, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bir dizi anlaşma, mutabakat muhtırası ve iş birliği protokolleri imzalandı. Türk şirketlerinin, Libya'ya geri dönmesi ve enerji ve benzeri alanlarda 2011 yılından bu yana durmuş projeleri ve taahhütleri tamamlamaları konusunda mutabakata varıldı.
Libya Başbakanı Dibeybe’ye bugün sona erecek olan Türkiye ziyareti süresince eşlik eden Libya heyetinde, Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Necla El-Manguş, İçişleri Bakanı Halit Mazin, Sanayi ve Madenler Bakanı Ahmed Ali Ebu Heyse, Maliye Bakanı Halid El-Mabrouk Abdullah, Sağlık Bakanı Ali Miftah Zinati, Petrol ve Gaz Bakanı Muhammed Ahmed Oun, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed Ali El-Huveyc, Yerel Yönetimler Bakanı Bedreddin El-Sadık El-Tuni, İskan ve İmar Bakanı Ebubekir Muhammed El-Gavi, Planlama Bakanı Fahir Miftah Ebuferna, Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı İmran Muhammed Abdunnebi, İletişim ve Siyasi İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid Ammar Muhammed El-Lafi, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Haddad, Ulaştırma Bakanı Muhammed Salim eş-Şehubi, Genel Elektrik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Korgeneral Muhammad Al-Haddad, Wiam Al-Abdali ve diğer yetkililer yer aldı.
Böylece Başbakan Dibeybe, Libya'yı bu yılın sonlarında yapılması planlanan genel seçimlere taşımak üzere 16 Mart'ta başbakanlık görevini üstlenmesinin ardından Türkiye'ye ilk kez ziyaretini gerçekleştirmiş oldu.
Türkiye-Libya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Dibeybe arasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılan baş başa görüşmenin ardından iş birliği konularının görüşüldüğü heyetler arası toplantıya geçildi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Libyalı mevkidaşı ile iki ülke arasındaki dostluk ve iş birliğini artırmanın yollarını görüştü. Çavuşoğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, görüşmeler sırasında Türkiye ile Libya arasındaki dostluğu ve iş birliğini güçlendirmeye yönelik ortak kararlılıklarını vurguladıklarını söyledi. Dışişleri Bakanı, “Bu tarihi süreçte kardeş Libya’ya desteğimiz devam edecek” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Libyalı mevkidaşı Halit Mazin de iki taraf arasındaki güvenlik iş birliğini artırmanın yollarını ele aldı. Bu arada Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Libya ile doğalgaz ve petrol alanında iş birliğini geliştirme kararı aldıklarını duyurdu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise Libya Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı İmran Muhammed Abdunnebi ile bir araya geldi. Bakan Selçuk, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, iki ülke arasında eğitim alanında iş birliğini artırmanın yollarını görüştüklerini söyledi.
Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac arasında imzalanan askeri ve güvenlik iş birliği alanındaki mutabakat zaptı uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Libya Deniz Kuvvetleri personeline ‘Sualtı Savunma Eğitimi’ verildiğini duyurdu.
Dibeybe’nin Ankara ziyareti, Türkiye’nin Ekim 2020'de imzalanan ateşkes anlaşmasının bir parçası olarak yabancı ve paralı kuvvetlerin Libya topraklarından çıkarılması yönündeki uluslararası çağrılara rağmen Libya'ya paralı unsurlar göndermeye devam ettiği yönündeki haberlerin yayılmasının ardından gerçekleşti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) geçtiğiniz Perşembe günü, Türk hükümetinin geçtiğimiz birkaç gün içinde Libya'ya 380 yeni paralı asker gönderdiğine işaret ederek, Libya'dan paralı askerleri geri gönderme sürecinin 21 Mart'tan bu yana durmuş olduğunu bildirdi. Bu konu, Libyalı yetkililerin son Türkiye ziyaretlerinde iki taraf arasındaki görüşmelerin odak noktasıydı.
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, 26 Mart'ta Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iki ülkeyi ilgilendiren konuların yanı sıra mevcut aşamada iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi konusunu da görüşmüştü.
Menfi, Cumartesi günü yaptığı açıklamada, önümüzdeki iki gün boyunca (Pazartesi ve Salı) Türkiye'yi ziyaret edecek olan üst düzey hükümet heyetinin, ziyareti sırasında üzerinde uzlaşıya varılan dosyaları tartışacaklarını ve inceleyeceklerini belirtmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ne görevini yerine getirmesinde ve ülkeyi Aralık ayı sonunda yapılması planlanan seçimlere ulaşmasında desteklediklerinin altını çizmişti.
Kendisinin başında bulunduğu Başkanlık Konseyi ve Ulusal Birlik Hükümeti döneminde Türkiye ile Libya'yı birleştiren ortak çıkarların korunacağını da sözlerine ekleyen Menfi, Türk şirketlerinin Libya'da durdurulan projelerini tamamlamaları ve yeniden yapılanma projelerine katkı sağlamaları için geri dönmesinin önemini vurguladı.
Türk hükümeti ve önceki Libya hükümeti UMH arasında geçtiğimiz yıl, Muammer Kaddafi döneminin sonunda meydana gelen olaylar ve ölümünün ardından çıkan çatışmalar nedeniyle Libya'daki faaliyetlerini durduran Türk şirketlere tazminat olarak 2,7 milyar dolar ödenmesine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı.
Türkiye, 27 Kasım 2019'da imzalanan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası ve Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası başta olmak üzere, UMH ile imzalanan anlaşmaları korumaya çalışıyor.



İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi

Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
TT

İsrail’in önemli isimleri alışılmışın dışına çıkarak İran'a yönelik saldırıların durdurulmasını istedi

Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)
Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da dün İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazı altında kayıp kişileri arayan İsrail askerleri (AP)

İsrail toplumunda Başbakan Binyamin Netanyahu'nun İran'a karşı başlattığı savaşı destekleyenler arasında neredeyse tam bir fikir birliği olmasına ve muhalefet partilerinin de bu savaşı desteklemesine rağmen, savaşın devam etmemesi konusunda uyarıda bulunan farklı sesler de çıkmaya başladı. Bu sesler, ABD'den savaşa katılmasını talep etmek yerine, savaşı sona erdirmek için bir yol bulmasını istiyor.

Bu seslerin başında gelenlerden biri de eski Başbakan Ehud Barak oldu. İsrail’de savunma bakanlığı, içişleri bakanlığı ve dışişleri bakanlığı gibi birçok önemli görevde bulunan Barak, ordunun genelkurmay başkanlığı görevini de üstlenmişti.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz gazetesinden aktardığına göre Barak açıklamasında, “Bu savaş, ABD katılsa bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıramayacak, aksine Tahran'ı bu konuda çabalarını ikiye katlamaya itecek” değerlendirmesinde bulundu.

Sokaklarda, televizyon programlarında ve Netanyahu'nun İran'ın nükleer tehdidini ortadan kaldıracağına dair açıklamasında ‘coşkulu bir hava’ olmasını eleştiren Barak, “Bu kutlama zamansız ve gerçeklerden uzak” dedi.

fgtyuı
Dün Tel Aviv'in merkezinde sirenlerin çalmasının ardından otoyolda beton parçalarının arkasına sığınan İsrailliler (Reuters)

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in ‘kibirden kaçınılması ve gerçeklerin gerektirdiği alçakgönüllülüğün korunması gerektiği’ şeklindeki sözlerine övgüde bulunan Barak, “Biz gerçekten ağır, uzun ve acı verici bir sınavla karşı karşıyayız ve hepimiz bunu göğüslemeliyiz” ifadelerini kullandı.

Barak, İsrailli liderlerden ‘bu sınavı yönetirken mantıklı davranmalarını ve sorumluluklarını üstlenmelerini’ istedi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018 yılında, İsrail'in etkisiyle önceki nükleer anlaşmadan çekildiğinde, İran’ın nükleer silah geliştirmesine yaklaşık 18 ay kalmıştı.

Barak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran’ın nükleer tesislerini hedef aldık ve diğer tesisleri ve üsleri de hedef alacağız. Ancak İran'ın nükleer silaha ulaşma kapasitesini birkaç haftadan fazla ertelemedik ve ertelemeyeceğiz. Çünkü ellerinde yaklaşık on bomba yapmak için gerekli ayrışmış madde var ve bunları nasıl kullanacaklarını biliyorlar. Yeni nesil tesisler yerin 800 metre derinliğinde inşa edildi.

‘Yıpratma savaşı’ uyarısı

Haaretz gazetesi, başyazısında savaşın devam etmesi ve bir yıpratma savaşına dönüşmesi, hedeflerinin değiştirilmesi ve rejimin devrilmesi düşüncesinin ortaya çıkması konusunda uyardı.

Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:

“İsrail, siyasi kazançlarının ne olduğunu kendisi belirlemeli. Stratejik hedef, Tahran'daki rejimi devirmek değil, İsrail sınırlarını korumaktır. Gazze'de acı verici bir savaşın devam ettiğini, Gazze'deki rehinelerin kaybolduğunu ve insani durumun kötüye gittiğini unutmamalıyız. Savaşlar bir amaç değildir ve daha geniş çaplı bir savaşa ya da uzun süreli bir yıpratma savaşına sürüklenmemeliyiz. İran halen askeri güce sahip ve savaşı bölgesel bir boyuta taşıyabilir.”

o90
Kudüs'te sirenlerin çalmasının ardından dün yer altı otoparkına sığınan İsrailliler (AP)

Öte yandan Hamas tarafından alıkonulan İsrailli rehinelerin aileleri de yakınlarının davasını gölgeleyen İran ile savaşın devam etmemesini istedi.

Cumartesi akşamı yaklaşık bin kişinin katıldığı, internet üzerinden yapılan toplantıda, geçtiğimiz hafta cenazeleri geri getirilen iki rehinenin anısına meşaleler yakıldı.

İç Cephe Komutanlığı'nın güvenlik talimatları nedeniyle haftalık toplantılarını bu kez video konferans şeklinde gerçekleştiren katılımcılar, rehineler arasındaki yakınlarının genel gündemden dışlanmasını reddettiklerini açıkladı.

Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu'nun 7 Ekim saldırılarında öldürüldüğünü ve cesedinin Gazze'ye götürüldüğünü duyurduğu Lior Rudaeff’in kızı Noam Katz Rudaeff, “Sadece biz rehine ve kayıp aileleri değil, tüm ülke 617 gündür bilinmezlik karşısında korku içindeyiz” dedi.

Noam Katz Rudaeff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rehineleri kamuoyunun gündeminde tutmak şimdi her zamankinden daha zor. Ekranlar manşetlerle dolu, ancak onların yüzleri neredeyse hiç görünmüyor.”

Rehinelerden biri olan Omri Miran'ın eşi Lishay Miran, ‘en cesur kararı alarak tüm rehineleri geri getirecek bir anlaşma imzalama’ çağrısında bulundu. Lishay Miran, “Başka cepheler olsa bile, dramatik ve belki de tarihi savaşlar olsa bile, kalplerimiz (sevdiklerimiz için) endişelenmekten vazgeçmiyor” ifadelerini kullandı.