Lübnan’da ekonomik kriz iftar sofralarını vurdu

Lübnan’da ekonomik kriz iftar sofralarını vurdu
TT

Lübnan’da ekonomik kriz iftar sofralarını vurdu

Lübnan’da ekonomik kriz iftar sofralarını vurdu

Lübnanlıların durumunu özetlemek için bu yıl Ramazan ayı ile geçtiğimiz yıl Ramazan ayındaki gıda fiyatlarını karşılaştırmak için basit bir hesaplama yeterliyken iftar sofralarında çok sayıda özleyecekleri öğeler bulunuyor.
3 bin Lübnan lirasını (lbp)  (2 dolar) geçmeyen pirincin fiyatı şimdilerde 8 bin lbp’den satılıyor. Fakir yiyeceği olarak adlandırılan mercimek ise 15 bin lbp’den satılırken, önceki dönemlerde 13 bin lbp (8,5 dolar) bulan 5 litre yağ fiyatı 7 kat artarak 90 bin lbp oldu. Tüccarlar ise karaborsada 13 bin lbp’ye ulaşan dolar kuruna güvenmeye başladı.
Beyrut Amerikan Üniversitesi (AUB) Kriz İzleme Grubu dün yayınladığı endekste, hurma, mercimek, salata, yoğurt gibi temel öğünlerden oluşan bir iftar menüsünün kişi başı 12,5 bin lbp (8 dolar), 5 kişilik bir menünün ise 60.250 lbp (40 dolar) olduğunu ortaya koydu. Bu demek oluyor ki bir ailenin aylık iftar masrafı ülkedeki asgari ücretin iki buçuk katı.  Hesaplanan maliyetler arasında su, meyve, tatlı, elektrik, doğalgaz faturaları ve temizlik ürünleri yer almıyor.
AUB Kriz İzleme Grubu, Lübnan’da aylık geliri 1 milyon 100 bin lbp’yi geçmeyen ailelerin yüzde 42,5’inin geçim sıkıntısı yaşadığını bildirirken, tüm bölgelerde durumun zorlaşacağını bildirdi. Önceki yıllara kıyasla temel iftar maliyet endeksinde hızlı bir artış görülüyor. 2018 yılında aylık 445 bin lbp, 2019’da 467 lbp iken 2020 yılında bu rakam 600 bin lbp’yi buldu.
Süpermarket sırasında bekleyen bir Lübnanlı vatandaş Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, makarna gibi tok tutan ucuz yiyeceklere güvendiklerini söyleyerek, Ramazan ayı için ayırdığı bütçenin aynı olduğunu pirinç, şeker, yağ ve diğer bakliyatlara zar zor yeteceğini söyledi. Kadın, fettuş salatasının ise gün be gün fiyatlara göre sofrada olup olmayacağının belli olacağını kaydetti.
İlk bakışta Lübnanlı kadının süpermarket sırasında bir saat beklemesinin nedeni yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri olmuş olarak görülse de vatandaşların asıl yağ ve şeker için sırada beklediği anlaşılıyor. Lübnanlılar gıda ürünlerinin artmasıyla birlikle 3 bin 900 lbp bazında satılan sübvansiyonlu ürünlere akın etti. Temel ürünler paralel piyasada 12 bin lbp’yi, aşıyor. Sübvansiyonlu ürünlerin sayısı Pazar ihtiyacından çok daha azdır.
Lübnan Gıda, Tüketici Ürünleri ve İçecek İthalatçısı Sendikası Başkanı Hani Bohsali Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ithal sübvansiyonlu malzemelerin yüzdesinin geçtiğimiz aylarda düştüğünü ve hali hazırda düşmeye devam ettiğini söyledi. Bohsali açıklamasında bunun nedenin, Lübnan Merkez Bankası ve Ekonomi Bakanlığı’nın bazı durumlarda sübvansiyonlu malzeme ithal eden tüccarların talebi üzerine 3 ayı aşkın fazla bir süre için onayının geciktiğini söyledi.
Geçtiğimiz ay, sübvansiyonlu malzemelerin satış noktalarında sınırlı satış nedeniyle vatandaşlar arasında bu malzemelerin temininde sorun yaşandı.
Diğer malların fiyatı ise dolar kuruna göre farklılık gösteriyor. Ancak sorun Lübnan para biriminin dolar karşısında yaşadığı keskin düşüş.
Yaklaşan Ramazan ayı ile birlikte Ekonomi Bakanlığı satış noktalarını yoğunlaştırarak çok sayıda ihlali kaydetti. Konuyla ilgili Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, Bakanlığın sürekli fiyatları takip ettiğini ancak 22 bin satış noktasını 77 ekrandan takip etmenin zor olduğunu bu sebeple yerel otoriteyi temsil eden belediyeler birlikte çalıştıklarını kaydetti. Bakanlık kaynağı açıklamasında, son dönemlerde Ekonomi Bakanlığı’na aktarılan ihbarlarda çok sayıda ihlallere aracılık eden belediyelerin olduğunu söyledi.
Kaynak açıklamasında, hayvancılık ithalatçıları etlerin kasaplara sübvansiyonlu bir fiyata teslim edilmesini garanti eden bir mekanizma üzerinde çalışmaya başlanıldığını söyledi. Bu bir kilo etin 75 bin lbp fiyatına ulaştıktan sonra artık 48 bin lbp’yi aşmayacağı anlamına geliyor.
Temel gıda maddelerini çok sayıda Lübnan vatandaşı için elde etmek zorlaşsa da jellab ve tatlılar gibi gerekli olmayan gıda maddeleri zengin sınıfa has oldu. Geçtiğimiz Ramazan ayında iki litrelik bir jellab 9 bin lbp (6 dolar), bir kilo tatlının fiyatı ise 70 bin lbp’den başlıyor.
Uluslararası Bilgi Kurumu, geçtiğimiz hafta Paskalya bayramı sebebiyle 100 aileden oluşan bir ankette Lübnanlı ailelerin yüzde 45’inin bayram tatlıları yapamadığını tespit ederken, yüzde 35’i ise antepfıstığı ve ceviz yerine hurma ve şeker koyarak düşük maliyetle tatlı yaptığını ortaya koydu. Bu durum Lübnanlı ailelerin yüzde 95’inin bayram alışkanlıklarını değiştirdiği anlamına geliyor.
Uluslararası Bilgi Kurumu’na göre, bu yıl bayram şeker satışları geçtiğimiz yıla göre yüzde 45 artış yaşadı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.