Tunus'un Kalbi Partisi’ndeki sorunlar, Nahda Hareketi liderliğindeki parlamento ittifakını tehdit ediyor

Muhalefetin, Gannuşi’nin ‘görevden alınmasını’ sağlayacak bir çoğunluğu elde etme şansı nedir?

Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi (Reuters)
Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi (Reuters)
TT

Tunus'un Kalbi Partisi’ndeki sorunlar, Nahda Hareketi liderliğindeki parlamento ittifakını tehdit ediyor

Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi (Reuters)
Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi (Reuters)

Tunuslu siyasi kaynaklar, 24 Aralık'tan beri cezaevinde bulunan Nebil el-Karvi liderliğindeki Tunus'un Kalbi Partisi’ni bölen anlaşmazlıkların, Nahda Hareketi, Onur Koalisyonu Bloğu ve Tunus'un Kalbi Partisi tarafından oluşturulan meclis ittifakını etkileyebileceğini vurguladılar. Aynı kaynaklar, Tunus'un Kalbi Partisi yöneticilerinden İyad el-Lumi gibi bir grup milletvekilinin daha istifa etmesi halinde Nahda Hareketi liderliğindeki bu ittifakın çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna ve bunun genel olarak Tunus parlamentosundaki güç dengesini etkileyebileceğine dikkati çektiler.
Tunus'un Kalbi Partisi'nden Milletvekili Usame el-Halifi, partinin ‘özellikle siyasi yönelim ve siyaset sahnesini oluşturan çeşitli partilerle ilişkileri düzeyinde, zorlu bir dönem yaşadığını söyledi.  Halifi, Lumi'nin istifasının üstesinden gelinmesini ve parti içi anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesini umduğunu belirtti. Partinin siyasi deneyimini ve olası ittifakları değerlendirme sürecinde olduğunu vurgulayan Halifi, Tunus'un Kalbi Partisi’nin omuzlarındaki büyük sorumluluklar nedeniyle baskı altında olduğunu belirtti. Halifi’ye göre geçici bir siyasi yapının ve parlamento içinde tartışmaya konu olan seçeneklerin ön plana çıkarılmasının parti liderleri üzerinde baskı yaratması bekleniyor.
Basında yer alan haberlerde, Lumi’nin istifasında ısrar ettiği, diğer milletvekillerinin de kendisine katılabilecekleri ve böylece üçlü parlamento ittifakının bozulmasına katkıda bulunabilecekleri belirtildi. Bu durum, parlamentodaki çoğunluğun muhalefet kanadına geçmesine neden olabilir ve parlamentodaki güç dengesini, askıya alınan gündem maddelerinin çoğunun meclisten geçmesini sağlayabilecek şekilde değiştirebilir. Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi'nin görevden alınması ya da istifaya zorlanması da mümkün görünüyor.
Gannuşi’nin Meclis Başkanlığı görevinden alınması için yeterli parlamento çoğunluğunun oluşması halinde Hişam Meşişi hükümetinin düşmesi de olasılıklar arasında yer alıyor. Bu nedenle hem parlamento ittifakından hem de muhalefet kanadından çok sayıda siyasetçi, Lumi'nin istifa kararının önemine ve bu kararın tüm siyaset sahnesi üzerindeki potansiyel etkisine odaklanmış durumdalar.
Gözlemciler, 29 milletvekilinden oluşan Tunus’un Kalbi Partisi’nin, Gannuşi’nin Meclis Başkanı olmasını sağlayarak, eski başbakan İlyas Fahfah’ın üçlü parlamento ittifakında ortaya çıkan çıkar çatışması nedeniyle istifa etmesine ve Hişam el-Meşişi hükümetinin parlamentodan güvenoyu almasına katkıda bulunarak çeşitli parlamento kararlarında ve siyasi ittifaklarda büyük rol oynadığına inanıyorlar. Bununda ötesinde Cumhurbaşkanı ile yaşanan derin anlaşmazlıkların etkisiyle Meşişi hükümetinin düşürülmesi için tekrarlanan çağrılara rağmen mevcut hükümet Tunus’un Kalbi Partisi’nin desteğiyle göreve devam ediyor.
 İnsan hakları ihlalleri mağdurlarına maddi tazminat ödenmesi için tasarlanan Onur Fonu’nun aktifleştirilmesine ilişkin Gannuşi tarafından Başbakanlığa gönderilen ve ülkenin içinde bulunduğu mali zorluklar çerçevesinde fonun uygulanabilirliği ve nasıl finanse edileceği konusunda geniş bir tartışma yaratan yazı muhalefeti kızdırmıştı.
Muhalefetteki Demokratik Vatanseverlerin Birleşik Partisi lideri Munci er-Rahvi yaptığı açıklamada, “Ülke şuan en zor döneminden geçiyor. Devrimin şehit ve yaralılarına tazminat ödeyemiyor. Yoksulluğun ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Tunusluları aç bıraktığı bir zamanda Geçiş Dönemi Adalet yasasını uygulayamıyor” şeklinde konuştu.
Onur Fonu, önceki rejim yıllarında mağdur olanlara tazminat ödenmesi amacıyla Geçiş Dönemi Adalet yasası çerçevesinde onaylandı. Yasa, Tunus devletinin mevcut kaynaklar ölçüsünde insan hakları ihlalleri mağdurlarına tazminat ödemesini öngörüyor.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.