Cezayir’de yapılan açıklamalar Tebbun-Macron uzlaşısını tehdit ediyor

Cezayir’in merkezinde bulunan ve Cezayirlilerin Fransa'ya karşı yaptıkları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olarak anılan Emir Abdulkadir’in heykeli (AFP)
Cezayir’in merkezinde bulunan ve Cezayirlilerin Fransa'ya karşı yaptıkları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olarak anılan Emir Abdulkadir’in heykeli (AFP)
TT

Cezayir’de yapılan açıklamalar Tebbun-Macron uzlaşısını tehdit ediyor

Cezayir’in merkezinde bulunan ve Cezayirlilerin Fransa'ya karşı yaptıkları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olarak anılan Emir Abdulkadir’in heykeli (AFP)
Cezayir’in merkezinde bulunan ve Cezayirlilerin Fransa'ya karşı yaptıkları Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olarak anılan Emir Abdulkadir’in heykeli (AFP)

Ali Yahi
Cezayir ve Fransa ilişkileri, en kötü günlerini yaşıyor. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında karşılıklı dostluk ve saygı mesajları verilirken Cezayir ve Fransa'daki bazı taraflar, hassas konuları ve dosyaları açarak kışkırtıcı açıklamalarda bulunuyorlar.

Cezayir’den tek taraflı açıklamalar
Cezayir’in resmi olarak başta ikili meseleler olmak üzere bir dizi konuyu, bir gelenek haline gelen sessizlik diplomasisi ile ele almasına ve bunları ele alırken yavaş davranmasına rağmen bazı hükümet çevreleri ve partiler, Cezayir-Paris eksenine dahil oldular. Fransa Başbakanı'nın (iptal edilen) ziyareti arifesinde özellikle İslami akımdan olmak üzere tek taraftan yapılan masum olmadığı ve arkasında bir takım hesapların olduğu izlenimi veren tutumlar sergilenmeye ve açıklamalar yapılmaya başlandı.
Cezayir Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı el-Haşimi Cabub, yaptığı son açıklamada, “Fransa bizim ebedi ve geleneksel düşmanımızdır’ ifadelerini kullandı. Fransa açıklamaya, Cezayir ve Paris'teki taraflar kendi çıkarları ve fikirleri doğrultusunda ikili ilişkileri kontrol edip etkiledikten sonra, iki ülke arasındaki etkileşimin iyi olamayacağını belirterek, tepki gösterdi.
Barış Toplumu Hareketi’nin (MSP) lideri olarak İslami hareketle bağlantılı olan Bakan Cabub’ın açıklamaları öncesinde, İslamcı çizgideki Ulusal Gelişim Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Abdulkadir bin Kurayne, Fransız lobisini kınadı. Kureyne, mecliste katıldığı bir oturumda, “Bugün Fransa'daki nefret ve sömürgecilik lobilerine, sömürge devletinizin sizin sömürgeciliğiniz ve suçlarınızla Cezayir'i ve halkını tükettiğini söylüyoruz. Buradaki ajanlarınızla ve Cezayir’in iç işlerine yönelik doğrudan ve dolaylı müdahalelerinizle bizi yoruyor ve tam anlamıyla Cezayir demokrasisini engelliyorsunuz” şeklinde konuştu.

Fransa sakinliğini koruyor
Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune konuya ilişkin bir açıklamasında, ülkesinin, bazı haksız suçlamaların yapıldığı açıklamalara rağmen Cezayir ile ilişkilere sakin bir atmosferin hakim olmasını istediğini söyledi. Bakan Beaune, Cezayirli bakanın açıklamalarıyla ilgili olarak, Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi’ni çağırmaya gerek duymayacaklarını, “Bunun olacağını sanmıyorum, ama işler sakinleşmeli” diyerek, teyit etti. Beaune, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın geçtiğimiz günlerde Cezayirli mevkidaşı Sabri Bukadum ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini de sözlerine ekledi.
Beaune, Fransa Başbakanı Jean Castex’in Cezayir’e yapması planlanan ziyaretin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle resmi olarak iptal edilmesiyle ilgili olarak ziyaretin asıl iptal edilme nedeninin iki ülke arasında yaşanan gerginlikten kaynaklandığı iddialarını reddetti. Salgındaki mevcut aşamanın Fransız hükümetinden büyük bir heyetin Cezayir’e gönderilmesine müsait bir ortam olmadığını söyleyen Bakan Beaune, ziyaretin iki tarafın görüş birliğiyle birkaç ay sonraya ertelendiğini ifade etti.

Açıklamaların nedeni kafa karışıklığı mı?
Öte yandan Cezayir ve Fransa'daki bazı tarafların, Tebbun ve Macron'un tüm iyi niyetli açıklamalarına rağmen iki ülke arasındaki ilişkilerde herhangi bir ilerlemeyi engellediğine dair bazı sesler yükselmeye başladı. Siyasi analist Adda Fellahi, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Bakan Cabub'un açıklamasının, ‘başarısız ve yetkileri bağlamının dışında ve ülkenin alışık olunan kültüründen yoksun’ olduğunu söyledi. Fellahi, “Bakan Cabub, Fransa ile kaçınılmaz olan ilişkileri iyileştirmek istemeyenlerin yarattığı talihsiz kafa karışıklığıyla hareket etmiş olabilir. Cabub'un kafasının karıştığını düşünüyorum. Zira kendisi ciddi ve sakin yapısıyla tanınır” yorumunda bulundu.
Fellahi sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki ülke arasında yaşanan sıkıntılı sürecin, geçici olduğunu düşünüyorum. Cezayir, Fransa'nın hizmetleri ve oradaki diasporamız olmadan yapamaz. Fransa da Cezayir'in zenginliği, ticaret ve yatırım fırsatları olmadan yapamaz.
Gözlemciler Cezayirli yetkililerin, Bakan Cabub’un açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerini beklerken Barış Toplumu Hareketi, Cabub’un açıklamalarıyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.

Fransa’nın çıkarlarına zarar geldi mi?
Öte yandan Çin, Rusya ve Türkiye'nin Cezayir ile yaptığı anlaşmalar, sorunun, Fransa'nın Cezayir'deki çıkarlarının ‘kaybı’ ve etkisinin azalmasıyla ilgili olduğuna inanan Paris’teki çevreleri uyandıran en önemli nedenler arasında yer alıyor. Bu durum, Fransa ve Cezayir cumhurbaşkanlarının iyi niyetli açıklamaları üzerinde daha fazla baskı oluşmasına ve kafa karışıklığına neden oluyor. Cezayir’in hafıza dosyasındaki taleplerine Fransa’dan avantajlar ve çıkarlar elde edilmeyen yanıtlar gelmiyor.
Rakamlar, Çin'in 2020'nin ilk 11 ayında Cezayir ile ticarette 4,2 milyar dolar kazandığını ortaya koydu. Bu durum, ortaklık anlaşmasına göre rekabetçi gümrük avantajına sahip olan Avrupa ülkelerine kıyasla ön planda yer alıyor. Fransa'nın aynı dönemde Cezayir'e yönelik ihracatı 3,3 milyar dolar oldu. Bu da Fransa’nın Cezayir'e ihracat yapan ülkeler arasındaki birinci sırayı kaptırdığını gösteriyor.

Hassas konuların ve dosyaların açılması ve kışkırtıcılık
Diğer yandan Fransa’nın baskı oluşturduğuna dair bir takım göstergeler de var. Örneğin Fransa’da yayın yapan Le Figaro gazetesi dün, doksanlı yıllarda teröristleri yedi Fransız rahibi öldürmekle suçlayan resmi hikayeyi sorgulayan ve Cezayir istihbarat servisini suçlayan bir haber yayınladı. Haberde davada bir devlet skandalına imza atılmış olabileceği vurgulandı.
Cezayir ve Fransız cumhurbaşkanları arasındaki ilişkiler, Cumhurbaşkanı Tebbun'un Fransız mevkidaşı Macron'u ‘sömürge geçmişiyle lekelenmemiş’ olarak nitelendirecek kadar ileriye gittiği sakin bir ilerlemeye tanık oldu. Zaman zaman ilişkilerde yaşanan gerilimden kendisinin sorumlu tutulmasına da karşı çıkarken kötü niyetli baskı gruplarının iki ülkenin ilişkileri geliştirme çabalarının önünde bir engel teşkil ettiğine dikkati çekti.
Uluslararası hukuk profesörü el-Atraş Kerifif ise Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Beaune’un açıklamalarını, ‘mükemmel bir pragmatik diplomatik yanıt olarak’ değerlendirdi. Kerifif, Fransa’nın düşmanlarından önce Cezayir'in düşmanlarının, Cezayir'in bazı sorunları çözmesini zorlaştırmak için iki ülke arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirmek istediklerine işaret ederek, “Eğer Fransa isteseydi, kaçırılan fonlar ve diğer dosyalarda olumlu bir role sahip olabilir” yorumunda bulundu.



Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
TT

Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)

Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani'nin açıklamaları, yardımcısı Muhsin el-Mendelavi ile yaşadığı tartışmanın ardından siyasi krize yol açarak dün yapılması planlanan oturumun ertelenmesine neden oldu.

El-Meşhedani, ‘Irak'ın kimliği’ olarak tanımladığı şeyin anayasa metninde belirtildiği gibi ‘Arap Birliği'nin kurucu üyesi’ olmakla ilişkilendirilmesini kınamış ve açıklamasında ‘bu kimliğin binlerce yıl öncesine dayandığını’ belirtmişti.

Söz konusu kimliğin bu bağlantıyla nitelendirilmesine ilişkin bir soruya cevaben el-Meşhedani, bu bağlantıyı tamamen uygunsuz bularak ‘saçma’ kelimesini kullandı ve siyasi bir krize yol açtı.

Oturumun ertelenmesine, yapılmaması konusunda ısrar etmesine ve açıklamalarını geri çekmemesine rağmen el-Meşhedani bugün X platformunda “Gerçek bir sınav anında Sünni bloklar başkan etrafında kenetleniyor” diye yazdı ve meclis başkanına destek vermek için parlamento merkezinde toplanan Sünni milletvekillerine atıfta bulundu.

Irak'ın siyasi geleneğine göre meclis başkanlığı Sünni güçlerin elindeyken, Kürtler cumhurbaşkanlığı, Şiiler ise başbakanlık koltuğuna oturuyor.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu, yardımcısıyla patlak veren krizi kontrol altına almak amacıyla Sünni kampı dışından el-Meşhedani'ye desteğini açıklayan ilk siyasi bloklardan biri oldu.

İnşa ve Kalkınma Bloğu Sözcüsü Firas el-Meslemavi yaptığı basın açıklamasında, “Cabbar el-Kenani, Muhammed es-Sayhud, Kazım et-Tuki ve Murtaza es-Saadi'nin de aralarında bulunduğu 5 milletvekilinden oluşan blok liderliği, oturumu etkileyen sözlü tartışmalarla ilgili olarak parlamento içinde yaşananların koşullarını belirlemek üzere Temsilciler Meclisi Başkanlığı ile kapalı bir toplantı gerçekleştirdi” dedi.

El-Meslemavi, “Yaşananlar, meclis başkanlığının toplu olarak sorumlu olduğu bir emsal teşkil ediyor. Çünkü en yüksek yasama otoritesi olan yasama kurumunun başkanlığını ve üyelerini düzenleyen usul kuralları ve Temsilciler Meclisi yasası vardır. Bu nedenle bir blok olarak çözümlerle birlikteyiz ve oturumları düzenlemek ve önemli yasaları geçirmek için uygun yolları destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Sudani liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu’nun el-Meşhedani ve yardımcılarıyla görüşmesi, parlamentodaki Sünni blokların el-Meşhedani'yi destekleyici bir tutum sergilemek üzere bir araya gelmesinin ardından gerçekleşti.

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)

Yanlış anlama

Sünni bir siyasetçiye göre, ‘el-Meşhedani'nin açıklamaları herhangi bir belirsizlik içermiyor, ancak Şii güçlerin yardımcısını bu yöne iten kasıtlı bir iradesi olduğu anlaşılıyor’.

Adının açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan Sünni siyasetçi, “El-Meşhedani ile pek çok konuda aynı fikirde olmasam da, Irak'ın kimliği ve anayasal olarak Arap Birliği üyeliğiyle ilişkilendirilmesi konusunda söyledikleri doğru. Hatalı olan Irak anayasasını hazırlayan taraftır” dedi.

Söz konusu tartışma, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Muhsin el-Mendelavi’nin el-Meşhedani'yi telefonla arayarak “Irak'a hakaret ettin” demesiyle başladı.

Telefon görüşmesiyle yetinmeyen el-Mendelavi tartışmayı sürdürmek üzere el-Meşhedani'nin ofisine gitti ve ‘Irak'ın kimliği’ hakkındaki açıklamalarına itiraz etti. El-Meşhedani ise “Irak, Arap Birliği kurumundan daha büyüktür, 7 bin yıllıktır ve kimliğini onlarca yıllık bir kurumdan alması makul değildir” şeklinde yanıt verdi.

El-Meşhedani'nin Arap Birliği'ne ilişkin açıklamaları, meclis başkanlığı ile ilişkilerde bardağı taşıran son damla gibi görünse de el-Meşhedani televizyonda yaptığı açıklamalarda, Irak'ta önümüzdeki ay gösteriler düzenleneceğini ve bir güvenlik sorunu yaşanması halinde ‘acil durum hükümetine’ gidilebileceğini söylemek gibi başka önemli konuları da gündeme getirdi. ABD'nin Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ile ilgili olarak tüm siyasi liderlere mesaj gönderdiğini de doğrulayan el-Meşhedani, ABD'nin yaklaşımının Halk Seferberlik Güçleri’ni yapılandırmak değil, güvenlik güçlerine entegre etmek olduğunu belirtti.

‘Boşluğu doldurmak’

Araştırmacı Yahya el-Kubeysi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Devlet içindeki Sünni temsiliyeti sadece bir boşluğu dolduruyor, çünkü bu boşluğu Şii siyasi aktörler yönlendiriyor.”

El-Kubeysi'ye göre bu durum, Federal Yüksek Mahkeme'nin Irak Temsilciler Meclisi eski Başkanı Muhammed el-Halbusi'yi görevinden alma ve parlamentodan ihraç etme kararına kadar uzanıyor.

El-Kubeysi, “Bu karar anayasal ya da yasal bir argümana dayanmıyordu; daha ziyade siyasi bir karardı. Federal Yüksek Mahkeme de bu kararı almak için bir araçtı” ifadelerini kullandı.

Araştırmacı Seyf es-Saadi'ye göre ‘Temsilciler Meclisi'nin krizi 61. madde ve fıkralarında öngörülen yasama sürecinden sapması ve siyasi bloklar ile liderlerinin meclisin genel gidişatını kontrol etmesidir. Tüm sorumluluk meclis başkanlığına atfedilemez; aksine Temsilciler Meclisi Başkanı’nın sorumluluğu milletvekillerinin sorumluluğunu tamamlayıcı niteliktedir. Milletvekillerinin çoğu kendi bloklarının direktiflerini takip etmekte ve başkanlarının kararlarına uymamakta, bu da parlamento içinde tıkanıklığa yol açmaktadır.’

Es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘beşinci parlamento döneminin sona erdiğini ve halen yürütme makamının performansını denetleyecek anayasal bir dayanaktan yoksun olduğunu’ ifade etti.