“Bu yılki Ramazan, Suriye savaşının patlak vermesiyle birlikte evlerimizden ayrılışımız ve ailemizin dağılmasından önce yaşattığımız güzel Ramazan geleneklerinin yokluğunda, evimizden ve kasabamızdan uzakta geçirdiğim sekizinci Ramazan ayı."
Bu sözlerin sahibi Hama kırsalındaki evini terkederek şu an el-Emel kampında yaşayan Ebu Halid.
Ebu Halid yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “Göç etmek zorunda kaldığımız için Ramazan ayının güzelliklerini yaşayamadık. Yerinden edilmiş insanlarla birlikte bir kampın ortasındaki çadırda yaşamak, kasabamızdaki evimizde Ramazan'ı geçirmekten tamamen farklı. Bir de ramazan ayının her gecesinde tüm kardeşlerimi bir araya getiren Ramazan sofrasının yokluğu… Şimdi her biri bir yerde.
Savaştan ve evlerimizden çıkarılmadan önce, komşular arasında yiyecek ve yemek ikramlarının olduğu güzel bir tablo vardı. Parasızlığın getirdiği yoksulluk içinde yerlerinden edilmiş insanlar için bu güzel tablo artık söz konusu değil.
Akşam ve teravih namazından sonra akraba ve komşuların Ramazan gecelerinde yaptıkları ziyaret ve toplantılarını yapamamasından bahsetmiyorum bile. Burda ise teravih namazını bitirdikten sonra her birimiz kendi çadırına gider ve yatmadan önce aile üyeleriyle biraz vakit geçirir. Bunun nedeni bir yandan aile çadırına misafir kabul edemiyor olmamız, diğer yandan ise içecek ve tatlı gibi akşam ikramlarını temin etmenin zor olması.”
İdlib ve kırsalında yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli yaşıyor. Bunların yarısı ülkenin diğer bölgelerinden göç etmeye zorlandı ve uluslararası yardıma muhtaç durumdalar.
Halep'in güneyinden el-Hayr sınır kampındaki Ebu el-Mecid hüzünlü ve kısık sesle duygularını şöyle anlatıyor:
“Bu yıl ailemle beraber evimizden uzakta geçirdiğimiz üçüncü Ramazan. Bugün oturduğum sofra, et ve tavuğun bulunmadığı geçmiş yıllardan çok farklı ve bir avuç bulgur ve domates pekmez suyu, bir avuç pişmiş fasulye ve paylaştığımız ekmek ile sınırlı. Bunların hepsi her ay insani yardım kuruluşlarından aldığımız erzak paketinden çıkanlar. Çünkü Ramazan ayında canımızın istediğini alabileceğimiz parayı kazandığım bir işim yok. Bugün bir kilo etin fiyatı yaklaşık 60 lira ve satın almak imkansız. Aynısı domates, patlıcan veya patatesten oluşan sebze yemeğinin maliyeti için de geçerli.”
Aktivist Yasin el-Hamvi ise şöyle diyor:
“Suriyeliler için Ramazan ayında hayat, Ramazan ayı boyunca uyguladıkları adet ve geleneklerden dolayı yılın geri kalanından tamamen farklı. Ancak yerinden edilmiş insanların çoğu için iş fırsatlarının olmaması ve yerli halkın yaşamları ve onların içinde bulundukları parasal darlık, Razaman ayında canlarının arzu ettiklerini satın almalarına engel haline geldi.”
“Suriye’nin meşhur meyan kökü şurubunun bir litresinin fiyatı yaklaşık bin Suriye lirası (2 türk lirası) ve meyvelerden yapılan şuruplar için de aynı fiyat geçerli. Bu içecekler aslında Ramazan ayındaki en basit şeyler. Ramazan ayının gelişiyle 7 Türk lirasına ulaşan patates ve patlıcan gibi ürünlerin fiyatları 3 bin 500 Suriye lirası. Suriye vatandaşının büyük miktarlarda satın almayı azaltarak kemer sıkma ve ekonomi politikası izlemeye zorlanma meselesi, bu tür sebzelerden ancak yarım kilo alabilmelerine imkan veriyor”
El-Hamvi, İdlib şehirlerindeki ve Halep'in batı kırsalındaki pazar hareketi, mal sahipleri tarafından büyük miktarlarda ürünlerin dükkanların kapılarında sergilenmesine rağmen, vatandaşların yiyecek, sebze ve tatlı satın alma imkanlarının düştüğüne tanık olduğunu belirtti.
Daha önce İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun'dan yaşayan ancak evini terk etmek zorunda kalan babaanne Ümmü İsmail ise en büyük oğluyla Dana şehrinde yaşıyor. Yaşlı kadın yaşadıkları ile ilgili duyduğu derin üzüntüsünü şöyle ifade etti: “Ramazan ayının gelmesiyle bizi hüzün kapladı. Evimizden uzakta ilk yılımız. Her gün sofrayı hazırlarken kalbim daralıyor ve üzülüyorum. Torunlarımı yanımda görmekten, iftar ve sahur için yiyecek alışverişi yaptıkları mutlu anları yaşamaktan mahrum kaldım. Her biri uzak bir kasaba veya şehirde yaşayan aile üyelerimle aramızdaki mesafeler, günlük ziyaretlerini yapmalarını ve iftar sofralarında bir araya gelmemizi imkansız hale getiriyor. “
Ümmü İsmail sözlerini şöyle bitirdi:
“ Daha önceki yıllarda kocam Ebu İsmail'in mezarını ziyaret ediyor, kendi ellerimle bakımını yapıyor ve bayramın ilk günü sabahı onu özel olarak ziyaret ediyordum. Ramazan ayının sonunda onu ziyaret edemeyecek olmak benim en büyük acım.”
Şarku’l Avsat Suriye‘nin kuzeybatısındaki kampları gezdi: İdlib'de yerlerinden edilmiş kişiler Ramazan geleneklerini özlüyor
Şarku’l Avsat Suriye‘nin kuzeybatısındaki kampları gezdi: İdlib'de yerlerinden edilmiş kişiler Ramazan geleneklerini özlüyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة