Harvard araştırması: Hafif bir şaplak atmak bile çocukların beyin gelişimini etkiliyor

Birleşik Krallık merkezli, çocuklara yönelik yardım kuruluşu NSPCC, ebeveynlerin bu eylemden tamamen kaçınmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
Birleşik Krallık merkezli, çocuklara yönelik yardım kuruluşu NSPCC, ebeveynlerin bu eylemden tamamen kaçınmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
TT

Harvard araştırması: Hafif bir şaplak atmak bile çocukların beyin gelişimini etkiliyor

Birleşik Krallık merkezli, çocuklara yönelik yardım kuruluşu NSPCC, ebeveynlerin bu eylemden tamamen kaçınmasını tavsiye ediyor (Unsplash)
Birleşik Krallık merkezli, çocuklara yönelik yardım kuruluşu NSPCC, ebeveynlerin bu eylemden tamamen kaçınmasını tavsiye ediyor (Unsplash)

Yeni bir araştırma çocuklara şaplak atmanın beyin gelişimi üzerindeki etkilerine ışık tuttu.
Pek çok ebeveyn, yanlış bir şeyi tekrarlamaması için çocuklarının popolarına hafif bir şaplak atılması gerektiğini iddia edebilir. Ancak bu ebeveynler, çocuklarının beyin gelişimini etkileyebileceklerinin farkında olmalı.
Harvard Üniversitesi'nden araştırmacılar, bedensel cezaların çocukları nasıl etkileyeceğini görmek için 10 ve 11 yaşlarında 147 çocuğun beyin aktivitelerini inceledi.
Araştırmacılar, her çocuğa korkmuş görünen ve duygu yansıtmayan yüz ifadelerinin yer aldığı fotoğraflar gösterdi. Çocuklar bunlara bakarken bilim insanları da beyinlerindeki aktiviteyi gözlemledi.
Bu deney düzeneği, çocukların beyinlerinin yüz ifadelerine farklı şekillerde tepki verip vermeyeceğinin anlaşılması için tasarlanmıştı. Araştırmacılar, evde şaplak atılan çocuklarla atılmayanların beyin aktivitelerinin de ayrışacağını umuyordu.
Bunun sonucunda şaplak atılan çocuklarda, beynin tehditlere yanıt veren bölgesi prefrontal korteksteki sinirsel aktivitenin daha yoğun olduğu görüldü.
Çalışmanın yazarları, "Korku dolu yüzler beynin birçok bölgesinde nötr yüzlere kıyasla daha yoğun bir aktiviteye neden oldu. Ayrıca şaplak atılan çocukların prefrontal korteksinin birden çok bölgesi korku dolu yüzlere, nört yüzlerden daha fazla tepki verdi. Üstelik bu tepki, hiç şaplak atılmamış çocukların verdiğinden daha büyüktü" ifadelerini kullandı.
Dahası, araştırmanın bulguları, bu yoğun sinirsel aktivitenin istismara uğrayan çocuklarda kaydedilen aktiviteyle boyut açısından benzer olduğunu ortaya koydu.
Bu da şaplakla büyüyen çocukların beyin gelişiminin, daha sert şiddet biçimlerine ve kötü muameleye maruz kalan çocuklarla benzer şekilde etkilenebileceği anlamına geliyordu.
Hakemli bilimsel dergi Society for Research in Child Development Journal’da yayımlanan araştırmanın yazarları, bunu şöyle açıkladı:
"Korkulu yüzlerin harekete geçirdiği aktivite, beynin hiçbir bölgesinde, istismara uğrayan çocuklar ve şaplak atılan çocuklar arasında farklılık göstermedi."
Harvardlı araştırmacılar ayrıca şaplak atmanın, ileri yaşlarda görülebilecek anksiyete ve depresyon gibi akıl sağlığı sorunlarının yanı sıra davranış sorunları ve madde bağımlılığıyla bağlantılı olabileceğini vurguladı.
Araştırmanın yazarlarından Profesör Katie A McLaughlin, "Aileleri fiziksel cezaya başvuran çocukların anksiyete, depresyon, davranış sorunları ve diğer akıl sağlığı sorunlarıyla karşılaşma ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyoruz" dedi ve ekledi:
"Ancak çoğu kişi, şaplak atmayı bir şiddet biçimi olarak görmüyor."
 
Independent Türkçe, ladbible.com, Daily Mail



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature