Tunus’ta Cumhurbaşkanı ile Meclis arasındaki kriz büyüyor

Tunus Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın dışındaki çevrelerin, Said’in tavrını etkilemeye yönelik müdahalede bulunduğuna dair sızıntılar doğrulandı.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Tunus’ta Cumhurbaşkanı ile Meclis arasındaki kriz büyüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görüşmeler için kabul etmemesi ve Parlamento çalışmalarını desteklememesi üzerine Said’e karşı gerginliği tırmandırabilecek bir adım atıldı.
Başkent Tunus’taki Kartaca Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki ve dışındaki bazı çevrelerin, Said’in tavrını ve ülkedeki siyasi karar alma mekanizmasını etkilemeye yönelik müdahalede bulunduğuna dair sızıntıların doğrulanmasının ardından Tunus Parlamentosu’nun koridorları dün Kartaca Sarayı’nda olup bitenlerin görüşüleceği bir oturum düzenlenmesi için ortaya konan çabalara tanık oldu.
Nahda Hareketi ve El-Kerame (Onur) Koalisyonu yönetimleri, bu meselenin önemi üzerine mutabık kalarak, siyasi sürecin ve hükümet çalışmalarının Cumhurbaşkanı Said tarafından ‘kasıtlı olarak askıya alındığını’ vurguladı. Nahda yöneticisi Seyyid el-Fercani, Cumhurbaşkanı’nın sağlığı meselesini ciddi bir şekilde tartışma çağrısında bulundu ve Cumhurbaşkanlığı Divan Müdürü Nadiye Akkaşe’yi Sarayı’n kararlarını etkilemekle suçladı. Fercani, “Nadiye’nin kendi siyasi kuşağı var. Cumhurbaşkanı’nı istismar ederek Kartaca Sarayı’na hükmeden Nadiye’dir” dedi.
Nahda’ya yakınlığıyla bilinen Seyfeddin Mahluf’un liderliğindeki El-Kerame (Onur) Koalisyonu, Cumhurbaşkanlığıyla ilgili çeşitli konuların görüşüleceği bir oturum düzenlenmesi hedefiyle meclisteki 73 milletvekilinin imzasını topladı ve bu yöndeki resmi talebini Parlamento Başkanlığı’na sunacak. Gözlemcilere göre bu adım, Said’i yeni bir eleştiri dalgasıyla karşı karşıya bırakacak.
Medyada çıkan çeşitli haberlerde, Cumhurbaşkanı Said’e karşı sert eleştirilerle gerginliği tırmandırma hamlesinin Said’in Tunus’taki siyasal İslamcılar hakkında söylediği sözlerle bağlantısı olduğu konusunda görüş birliği bulunuyor. Gözlemcilere göre, aynı zamanda Said’in Parlamento’nun ve hükümetin bazı faaliyetlerini askıya alması, 11 bakanı kapsayan bakanlar kurulu değişikliğini onaylamaması, Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin düzenlemeleri reddetmesi, bir tarafta Cumhurbaşkanı Said ile Nahda Hareketi ve destekçilerine muhalif partiler, diğer taraftan Nahda Hareketi ile Hişam el-Meşişi hükümetine destek veren partilere arasındaki gerginliğin daha fazla tırmanmasına sebep oldu.
Tunus’un Kalbi Partisi Milletvekili Şiraz eş-Şabbi, parti içindeki en önemli ihtilaf noktasının ülkedeki siyasal İslamcılara yönelik yaklaşım şeklinin nasıl olması gerektiğinden kaynaklandığını belirterek, partisinden 9 milletvekilinin Nahda Hareketi lideri ve Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi’den güvenoyunun çekilmesi teklifi için imza vermeye hazırlandığını söyledi. Bu gelişmenin Gannuşi’nin görevden alınması amacıyla imza toplayan muhalefetin pozisyonunu güçlendirmesi bekleniyor. Nitekim Tunus’taki muhalefet partileri bu amaç doğrultusunda şu ana kadar 105 imza toplayabildi ve bunun gerçekleşmesi için gereken mutlak çoğunluğa (109 imza) ulaşılmasına az kaldı.
Tunus’un Kalbi Partisi’nden 9 milletvekilinin de imza vermesi halinde Meclis Başkanı Gannuşi’den güvenoyunun çekilmesi kesinleşecek ve Parlamento ile hükümet dengelerini sarsacak.
Ticaret ve İhracat Geliştirme Bakanı Muhammed Bu Said, bazı Tunus şirketlerinin yerli birtakım malzemeleri ambalajlayıp Fransa toprakları üzerinden İsrail’e ihraç ettiğine dair medyada çıkan haberlerin doğruluğunun teyit edilmesi için soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Soruşturmanın, Kuskus pilavı üreten ve İsrail’e ihraç eden bir firmaya yöneltilen suçlamalara dayanacağını belirten Muhammed Bu Said, Tunus Anayasası’nda yer alan maddelerde ve Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmalarda taviz verilemeyecek bazı ilkelerin bulunduğunu ve bu nedenle İsrail ile ekonomik normalleşmeye izin vermeyeceklerini kaydetti.
Tunuslu muhalif partiler daha önceki dönemlerde İsrail ile normalleşmeyi suç sayan kanunun onaylanması için baskı kuruyordu. Pek çok akademik isim, ekonomik kurum ve sanatçı İsrail ile şüpheli ilişkiler kurmakla suçlandı. Geçtiğimiz süreçte bazı çevreler, Tunus’un da İsrail ile normalleşen ülkeler arasına girebileceğini ve bu konuda güçlü bir aday olduğu iddiasını gündeme getirmişti.



Sivil Demokratik İttifak, Sudan'da askeri bir çözümün imkansızlığını vurguluyor

Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
TT

Sivil Demokratik İttifak, Sudan'da askeri bir çözümün imkansızlığını vurguluyor

Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)
Sudan’ın eski Başbakanı Abdullah Hamduk, Londra'da daha önce düzenlenen bir konferans sırasında sivil liderlerle birlikte poz verdi. (Şarku’l Avsat)

Sudan'da eski Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik İttifak, müzakereler yoluyla savaşın derhal durdurulması çağrısında bulundu. Askeri çözümlerin imkansızlığını vurgulayan ittifak, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir liderliğindeki eski rejiminin yıkılması ve Ulusal Kongre Partisi'nin yasaklanması, askeri ve güvenlik kurumlarının yeniden inşa edilmesi ve yapılandırılması, ülkeyi beş yıl boyunca yönetecek geçici bir sivil hükümetin kurulması ve özgür ve adil seçimlere hazırlanılması çağrısını yineledi. İttifak ayrıca uzlaşmaya dayalı bir ulusal proje üzerinde istişarede bulunmaları için vizyonunu siyasi ve sivil güçlere sunma sözü verdi.

Sivil Demokratik İttifak, savaşların sona erdirilmesi ve sivil devletin yeniden kurulması için bir siyasi vizyon belgesinin tamamlandığını duyurarak, ülkeyi krizlerden çıkaracak ortak bir vizyon üzerinde anlaşmaya varmak amacıyla bu belgeyi tüm siyasi güçlere sunma niyetinde olduğunu açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı belgede, Sudan'daki çatışmanın ne kadar sürerse sürsün askeri yollarla çözülemeyeceği, acıları sona erdirmek ve ülkenin birliğini korumak için tek seçeneğin savaşı derhal sona erdirmek ve Sudanlıların öncülüğünde kapsamlı ve güvenilir bir barış süreci başlatmak olduğu, bunun da insani ve ateşkes bileşenleriyle krizin köklerine inen siyasi bir çözüme ve sivil bir siyasi sürecin oluşturulmasına yol açacağı belirtiliyor.

Sivil Demokratik İttifak sürecin kalıcı bir ateşkese, kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanmasına, geniş bir mutabakata dayalı geçiş dönemi anayasal düzenlemelerine geçişe, Aralık Devrimi’nin sivil ve demokratik geçiş yolunda restorasyonuna, siyaset ve ekonomiye müdahale etmeyen birleşik, profesyonel ve milliyetçi bir güvenlik ve askeri sistemin yeniden inşa ve tesis edilmesine yol açmasını bekliyor.

Bir adalet sistemi inşa etmek

Belge, ihlalcileri sorumlu tutan ve mağdurlara adalet sağlayan bir adalet sisteminin kurulmasının ve savaşın etkilerini tasfiye etmek, yeniden inşa etmek ve ülkeyi adil demokratik seçimlere götürmek için tam yetkiye sahip bir geçiş dönemi sivil otoritesinin oluşturulmasının önemini vurguluyor. Vizyona göre, barış süreci net kriterlere ve siyasi güçler, silahlı mücadele hareketleri, sivil toplum, profesyoneller, sendikalar ve direniş komiteleri tarafından temsil edilen, paydaşların katıldığı halk tarafından desteklenen, bilinen ve belirli taraflara dayanmalıdır.

frghr
Kasım 2024'te Sudan'ın Etiyopya sınırındaki el-Kalabat kasabasında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından yönetilen bir kampta yerinden edilmiş Sudanlılar (AFP)

Belge, ‘siyasi süreci uydurma ve sahte cephelerle boğma’ çabalarını reddederken, Ulusal Kongre Partisi, İslami Hareket ve onların cephelerinin savaşı ateşledikleri ve devam etmesi için çalıştıkları için ödüllendirilmelerini de reddediyor ve hesap vermeleri gerektiğini vurguluyor. Vizyon, genel seçimlerle sona erecek beş yıllık bir geçiş dönemi boyunca ülkeyi yönetecek ve ardından seçilmiş hükümet tarafından yönetilecek ikinci bir beş yıllık kurucu dönemle devam edecek olan geçiş dönemi yönetim düzeylerini ‘federal, bölgesel ve yerel’ olarak tanımlıyor.

Geçiş hükümetinin görevleri arasında, ateşkesi sürdürmek, güvenlik ve askeri sistemi inşa ve tesis etmeyi içeren güvenlik düzenlemelerini uygulamak, silahları toplamak, hukukun üstünlüğünü uygulamak, insani müdahaleyi sağlamak, savaşın yıktıklarını yeniden inşa etmek, gerçeğin ortaya çıkarılmasını, faillerin sorumlu tutulmasını, tazminatları, cezasızlığın önlenmesini, ulusal ekonominin desteklenmesini, kötüleşmesinin durdurulmasını ve yolsuzlukla mücadeleyi içeren bir geçiş dönemi adaleti ve ulusal uzlaşma sürecini başlatmak yer alıyor.

Vizyona göre geçiş dönemi görevleri arasında devletin sivil ve yargı kurumlarında reform yapılması, bağımsızlıklarının ve etkinliklerinin sağlanması, baskı araçlarının ortadan kaldırılması, Ekim 2021 darbesinden kaynaklananlarla yüzleşilmesi, ciddi bir ulusal diyalog için ortamın hazırlanması ve sivil ve demokratik bir devlette vatandaşların isteklerini yansıtan kalıcı bir anayasanın hazırlanması yer alıyor.

Beşir rejiminin yıkılması

Vizyon, el-Beşir rejiminin lağvedilmesini, feshedilmiş Ulusal Kongre Partisi ve cephelerinin siyasi faaliyetlerinin yasaklanmasını, derneklerinin, örgütlerinin ve cephelerinin yeniden tescil edilmesinin veya kayıt altına alınmasının engellenmesini ve ister kendi adına ister cephelerinden herhangi birinin adına kayıtlı olsun, fonlarının ve hisselerinin Maliye Bakanlığı’na teslim edilmesini vurguluyor.

gfgf
Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, 2019'da devrilmesinin ardından yargılanması sırasında (Facebook)

Belgeye göre geçiş hükümeti, bağımsız seçim komisyonu kurarak, şeffaf bir seçmen kütüğü hazırlayarak, siyasi ve medya özgürlüklerini garanti altına alarak ve barış ve sivil geçiş için bölgesel ve uluslararası desteği harekete geçirebilecek dengeli bir dış politika yoluyla uluslararası toplumla diyaloğu teşvik ederek, ülkeyi özgür ve adil seçimlere hazırlayacaktır.

Vizyon, savaşların sona erdirilmesi, Sudan devletinin yeniden kurulması, ülkenin toprakları, kaynakları, hava ve deniz sahası üzerinde birliğinin ve egemenliğinin sağlanması, geçiş döneminde halkın otoritenin kaynağı olması, ordunun yönetime katılmaması, tüm din ve inançlara eşit mesafede duran ve dini, bölgesel, sosyal, ekonomik veya engelliliğe dayalı ayrımcılık olmaksızın hak ve görevler için vatandaşlığı esas alan sivil bir devlet inşa edilmesi için temeller ve ilkeler öngörüyor.

Vizyon ayrıca yönetim şeklini, bölgelerin siyasi, ekonomik ve kültürel işlerini yönetme haklarını tanıyan, tüm yetki düzeylerinde adil katılım haklarını garanti altına alan, kaynakların adil paylaşımı ilkesini benimseyen, dengeyi sağlayan, çeşitliliğe ve tarihi mağduriyetlere cevap veren, adaleti, eşitliği ve iyi yönetişimi yücelten, ulusal ilkelere ve uluslararası standartlara dayalı bir güvenlik ve askeri sistem kuran ve devlet kurumlarının bağımsızlığını sağlayan bir ‘federal sistem’ olarak tanımlıyor.

Dengeli dış politika

Belge, ülke çıkarlarını dikkate alan, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği destekleyen, başkalarının işlerine karışmaktan kaçınan, iyi komşuluk ilkesine dayanan ve terörizm, aşırıcılık, sınır ötesi suçlar ve yasadışı göçle mücadele eden dengeli bir dış politika çağrısında bulunuyor.

grt
Sudan'ın yeni başbakanı, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın önünde yemin etti. (SUNA)

Vizyon, Sudan’da devam eden savaşı, ülkenin birliğini tehdit eden, tehlikeli senaryolara kapı açan ve benzeri görülmemiş bir insani felakete neden olan ‘varoluşsal bir savaş’ olarak tanımladı. Savaşın özünde Aralık Devrimi’ni tasfiye etmeyi ve devrimin özgürlük, barış ve adalet hedeflerine ulaşacak sivil ve demokratik bir geçişin önünü tıkamayı amaçladığına dikkat çekildi.

Belgeye göre çatışmaları durdurma ihtiyacı, savaşların nedenlerini ve etkilerini ele alan sürdürülebilir barışçıl çözümlerin benimsenmesinde ve değişim yolunu tamamlayan ve adalet, vatandaşlık ve demokrasi devleti kuran kapsayıcı bir proje aracılığıyla ülkenin rönesansını yeniden tesis etmesinde yatıyor. Sivil Demokratik İttifak, ülkeyi kaos ve parçalanmaya rehin bırakmayı reddettiğini yineleyerek, vizyonunu siyasi ve toplumsal güçler için stratejik bir siyasi çerçeve olarak ortaya koyarak ‘kader savaşında’ mücadele edeceğini belirtti.