İsrail’in sevinç Filistin’in felaket günü

İsrail'in İbrani takvimine göre kuruluşunu kutladığı gün İsrail içerisinde yaşayan Filistinliler, terk etmek zorunda kaldıkları köyleri ziyaret edip yürüyüşler düzenleyerek Nekbe’yi anıyor

Nekbe (Felaket) yıldönümü vesilesiyle Hıttin kasabasındaki Filistinliler (Arab48)
Nekbe (Felaket) yıldönümü vesilesiyle Hıttin kasabasındaki Filistinliler (Arab48)
TT

İsrail’in sevinç Filistin’in felaket günü

Nekbe (Felaket) yıldönümü vesilesiyle Hıttin kasabasındaki Filistinliler (Arab48)
Nekbe (Felaket) yıldönümü vesilesiyle Hıttin kasabasındaki Filistinliler (Arab48)

İsrail dün İbrani ay takvime göre kuruluşunun 73. yıldönümünü kutlarken İsrail vatandaşı Filistinliler ise terk etmek zorunda kaldıkları köylerini ziyaret edip yürüyüşler düzenleyerek Nekbe’yi (Büyük Felaket) andı. Ellerine köylerin isimleri ve Filistin bayraklarını alan göstericiler, Filistinlilerin yurt içi ve dışındaki vatansızlığına son verilmesi çağrısında bulundu.
İsrail'deki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi Başkanı Muhammed Bereke, “Nekbe hatıralarını anmakla kalmıyor, Nekbe’nin etkilerini silmeye, kendi kaderimizi tayine niyetli olduğumuzu da ifade ediyoruz” vurgusunda bulundu. Diğer yandan İsrailli yetkililer ise her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘Bağımsızlık Günü’ (15 Mayıs 1948) kutlamalarında bulundu. Hava Kuvvetleri’nin dün bir gösteri düzenlediği İsrail ordusu, üslerini vatandaşların ziyaretine açtı. Hükümet ve belediyeler, gençler için kutlamalar, sanat festivalleri ve yarışmalar düzenledi.
Nekbe’ye rağmen evlerinde kalıp İsrail vatandaşlığına geçen Filistinliler ise bu günü kendi davaları için fırsat bildi. Göçe Zorlananların Haklarını Savunma Derneği, “Onların bağımsızlık günü, bizim ise Nekbemiz (Felaketimiz)” sloganı altında çeşitli faaliyetler yürüttü.
Bugün İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 19'unun Nekbe sırasında evlerini terk etmeyen 1948 Filistinlilerinden oluştuğu, bu insanlardan dörtte birinin ise vatanları dahilinde göçe zorlandığı biliniyor. Zirâ Filistinlilere ait 530 köy ve kasabayı işgal eden İsrailli yetkililer, bu insanların bu köylere girmelerini engelleyen askeri emirler çıkarmış, ardından 50 yıl içerisinde tüm bu köyleri yerle bir etmişti. Arap vatandaşlara yönelik askeri kararda, herhangi bir vatandaşın ordu yetkilileri tarafından verilen özel izin haricinde tedavi, eğitim veya iş için dahi olsa yaşadığı kasabadan herhangi bir amaçla ayrılması engellenmişti. Ancak Bağımsızlık Günü’nde insanların burada dolaşmasına izin veriliyor. Bu kasabaların sahipleri ise terk ve ihmal edilmiş kasabalarını ziyaret etmek, kabirlerin bakımını gerçekleştirmek, camileri ve kalan birkaç kiliseyi himaye etmek için bu günden yararlanıyor.
Bugün, 1948 Filistinlileri için kapsamlı bir ulusal ve kültürel programın uygulandığı organize bir mücadele gününe dönüşmüş durumda. Örneğin bu yıl ed-Damun, Hittin, Malul ve el-Lecun kasabalarına organize ziyaretler düzenlendi. Göçe Zorlananların Haklarını Savunma Derneği, söz konusu şehir ve köylere geri dönüş yürüyüşlerine koronavirüs salgını dolayısıyla sosyal medya ve derneğe ait web sitesi üzerinden de katılımın sağlanabileceğini bildirdi. Dernek tarafından yapılan açıklamada, “Filistinli ve Arap halkımız, bulundukları yerden sosyal medya ve derneğin web sitesi üzerinden yürüyüşlere katılım gerçekleştirebilir. Başta Birleşmiş Milletler’in 194 sayılı kararı olmak üzere küresel düzeydeki meşruiyet kurumlarının da garanti ettiği değiştirilemez meşru, insani ve yasal geri dönüş hakkına bir alternatifin olmadığını vurgulamak için, zorla edildiğiniz köy ve şehirlerin adlarını, Filistin bayrağı ve milli marşını evlerin çatıları ve balkonlardan yükseltin ki, bu kudretli halkın unutulmayı ve geri dönüş hakkından vazgeçmeyi reddettiğini tüm dünyaya kanıtlayalım” ifadelerine yer verildi.
Ancak binlerce vatandaş, kasabalarına doğrudan ulaşmayı tercih etti. Kendisi ve ailesinin yakınlardaki Aylebun köyünde yaşadığı Hıttin köyü halkından Tarık Şebayita, dijital katılımın da oldukça önemli olduğunu, zirâ ziyaretçi çemberinin genişlediğini vurguladı. Şebayita aynı zamanda “Çocuklarımızın kasabalarını tanımalarını sağlamaya, onlara anavatana bağlı kalmanın, yaşarken geri dönme ve özgürlük hayalini kurmanın önemini aşılamaya çalışıyoruz. Hıttin tahrip edilmeye devam ediyor. Koruyup restore edebildiğimiz cami haricinde her şey yıkıldı” diyor. Miyar köyünden Ahmed Şehade ise “Bugün bu ziyaret ile şu açık mesajı veriyorum: Miyar, toprakları yıkılıp dümdüz edilse dahi içimde yaşamaya devam edecektir. Dünyadaki köklerimiz Miyar’dadır; bu kökler olmadan yaşayamayız” ifadelerini kullanıyor.



İki video Suriye Adalet Bakanı'nın görevden alınması çağrılarına yol açtı

Videolardan birinde el-Veysi olayı cep telefonuyla kaydederken görülüyor, ikinci videoda ise infaz kararını okuyor. (Getty Images)
Videolardan birinde el-Veysi olayı cep telefonuyla kaydederken görülüyor, ikinci videoda ise infaz kararını okuyor. (Getty Images)
TT

İki video Suriye Adalet Bakanı'nın görevden alınması çağrılarına yol açtı

Videolardan birinde el-Veysi olayı cep telefonuyla kaydederken görülüyor, ikinci videoda ise infaz kararını okuyor. (Getty Images)
Videolardan birinde el-Veysi olayı cep telefonuyla kaydederken görülüyor, ikinci videoda ise infaz kararını okuyor. (Getty Images)

İnsan hakları örgütleri, Suriye’deki yeni yönetimin Adalet Bakanı Şadi el-Veysi'nin 2015 yılında internette dolaşan iki videoda iki kadının infazı sırasında hazır bulunduğunun görülmesi üzerine Suriye'nin yeni yetkililerini soruşturma yapmaya çağırdı.

Son günlerde iki video sosyal medya kullanıcıları tarafından yaygın bir şekilde paylaşıldı. Bu videolardan birinde, silahlı adamlar fuhuş yapmakla suçlanan peçeli bir kadından sokak ortasında diz çökmesini istiyor, ardından içlerinden biri kadını başından vurarak öldürüyor.

Ölüm cezası

Diğer videoda ise silahlı bir kişi, fuhuş suçlamasıyla hakkında ölüm kararı verilen bir kadını infaz kararı okunduktan sonra başından vuruyor.

İlk videoda el-Veysi'nin olayı cep telefonuyla çektiği görülürken, ikinci videoda el-Veysi'nin infaz kararını okuması ağır eleştirilere ve görevden alınması çağrılarına yol açtı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Direktörü Rami Abdurrahman, el-Veysi'nin söz konusu iki videoda yer aldığını doğruladı. Abdurrahman, el-Veysi'nin o dönemde, ertesi yıl El Kaide'den ayrıldığını ve adını Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) olarak değiştirdiğini açıklayan Nusra Cephesi'nin şeriat yargıcı olduğunu söyledi.

Muhalif gruplar

HTŞ, Aralık 2024'te Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yol açan muhalif saldırıya liderlik etmişti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre  el-Veysi'nin videoda yer almasıyla ilgili sorusuna yeni Suriye yönetiminden bir kaynak ‘şu anda yorum yapılamayacağını’ söyledi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika araştırmacısı Hibe Zeydan, el-Veysi'nin iki kadının sahada infaz edilmesinde açıkça yer almasının ‘hesap verebilirlik ve adaletle ilgili karmaşık soruları gündeme getirdiğini’ söyledi ve ‘şeffaf ve bağımsız bir soruşturmanın kritik önemde olduğunu’ bildirdi. Zeydan, iki videonun yayınlanmasına rağmen el-Veysi'nin hükümetteki rolünün devam etmesinin ‘yönetimin adalet ve hesap verebilirlik konusundaki kararlılığı hakkında rahatsız edici bir mesaj verdiğini’ belirtti.

HTŞ ve El Kaide

HTŞ yıllar önce El Kaide ile bağlarını koparmış olsa da birçok Suriyeli, yetkililerin çeşitli Suriyeli bileşenlere ve uluslararası topluma yönelik güven verici mesajlarına rağmen, grubun bileşenleri dışlayan ve kadınların rolünü marjinalleştiren katı bir dini rejim kurma yolunda ilerlediğinden endişe ediyor.

Suriye Adalet ve Hesap Verebilirlik Merkezi (SJAC) Direktörü, el-Veysi'nin görevden alınması çağrısında bulunarak, adalet bakanı olarak atanmasını bir ‘skandal’ olarak nitelendirdi. “Bu, Suriye'deki ve ötesindeki herkese en kötü mesajı gönderiyor. Bunlar sadece iki video ve işler aslında bundan daha kötü olabilir” diyen SJAC Direktörü, benzer olayların Suriye'deki yeni yönetimin ‘gerçek bir geçiş dönemi adaleti sürecine girmekten’ kaçınmasına yol açabileceğine dair korkularını dile getirdi.

Suriyelilerin öfkesi

Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te devrilmesinin ardından Şam'ı ziyaret eden uluslararası delegeler, ülkedeki siyasi sürecin kapsayıcı olmasının ve sivil haklar ile temel özgürlüklere saygı gösterilmesinin önemini yineledi.

Her iki video da sosyal medyada Suriyeliler arasında öfkeye yol açtı.

Feminist aktivist Ruveyde Kenan Facebook hesabında şunları yazdı: “Şu anda ihtiyaç duyulan şey Adalet Bakanı Şadi el-Veysi'nin görevden alınmasıdır. Çünkü kendisi Suriye'nin, Suriyelilerin ve Suriyeli kadınların geleceği için bir felakettir.”