Abbas’tan Merkel'e seçimlere müdahale etmemesi için İsrail’e baskı yapın çağrısı

El-Fetih seçimlerin bedelinin Kudüs'ten ödün vermek olmayacağını söyledi

Abbas, 2019'daki Berlin ziyaretinde Merkel ile el sıkışırken (Reuters)
Abbas, 2019'daki Berlin ziyaretinde Merkel ile el sıkışırken (Reuters)
TT

Abbas’tan Merkel'e seçimlere müdahale etmemesi için İsrail’e baskı yapın çağrısı

Abbas, 2019'daki Berlin ziyaretinde Merkel ile el sıkışırken (Reuters)
Abbas, 2019'daki Berlin ziyaretinde Merkel ile el sıkışırken (Reuters)

Fetih Merkez Komitesi üyesi Hüseyin eş-Şeyh, seçimlerin bedelinin  kesinlikle Kudüs'ten vazgeçmek ya da ödün vermek olmayacağını söyledi. Dün paylaştığı bir tweetinde şu ifadeleri kullandı: “Seçimlerin siyasi bedeli olarak Kudüs’ten ve Kudüslülerin seçimlere katılmasından özellikle de doğu Kudüs’teki oylamadan taviz verilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bu, pazarlığa veya politik bir hataya tabi değildir.”
FKÖ başkanı Mahmud Abbas’ın yakın isimlerden eş-Şeyh’den, Kudüs’de seçimlerin yapılmamasını Hamas ve bağımsızlar tarafından muhalefet ve şüpheyle karşılanan bir pozisyonu reddeden, el-Fetih hareketinin ve Filistin liderliğinin tavrını teyit eden bir açıklama geldi.
Seçimlerin 22 Mayıs'ta yapılması gerekiyor. Ancak İsrail’in Avrupa Birliği'nin Kudüs'te seçimlerin yapılması talebine yanıt vermemesi ve seçimleri izlemeye gelecek Avrupa heyetine izin vermeyi reddetmesi, seçimlerin yapılamayacağına dair endişeleri artırıyor.
Filistin Devlet Başkanı Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Doğu Kudüs dahil tüm Filistin topraklarında seçimlerin yapılacağını söyledi.
Abbas, Almanya Başbakanı Angela Merkel'den gelen bir telefon görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, imzalanan anlaşmalara ve önceki Filistin seçimlerine uygun olarak Kudüs şehrinde seçimler yapılmasını kabul etmesi için Uluslararası Dörtlü Komisyon’un diğer ülkeleri ve Almanya'dan, İsrail'e baskı yapmak üzere çaba göstermelerini istediğini söyledi.
Filistin Haber Ajansı (WAFA) tarafından yayınlanan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Abbas ile Merkel arasında yapılan görüşmede, iki ülke arasındaki yakın ikili ilişkilerin yanı sıra Filistin ve uluslararası arenadaki son gelişmeler ve bunları geliştirmenin yolları masaya yatırıldı.
Açıklamada, Merkel'in Filistin seçimlerinin yapılmasına yönelik verdiği desteği teyit ettiği kaydedildi. Almanya'nın Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Filistin seçimlerinin yapılabilmesi için temaslarını ve çabalarını yürüteceği belirtildi. Abbas'ın, seçimlerin yapılmasını İsrail'in Kudüslülerin katılımını onaylamasına bağlayan tutumu, Hamas ve Filistin Yönetimi'nin Kudüs meselesini gündeme getirdiğine inanan bağımsızlar tarafından reddediliyor.
Ancak Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi üyesi Ahmed Mecdelani dün yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İşgal hükümetinin Kudüs'te seçim yapmanın önüne engeller koyması ilhak politikasının pekiştirilmesidir. Kudüs hakkında konuşma yapmak seçimlerden kaçmak için bir bahane değil, aksine ayrıcalığı olan siyasi bir mesele."
Mecdelani, Avrupa Birliğinin (AB) Kudüs Temsilcisi Sven Kühn von Burgsdorff ile birlikte Ramallah'ta Perşembe günü yaptığı görüşmede;  işgal gücüne Kudüs'te seçimler düzenlemesi için baskı yapmada Avrupa’nın daha büyük bir Avrupa rol üstelenmesini isteyerek, seçimlerin bölünmeyi sona erdirmenin, birlik ve siyasi katılımı sağlamanın tek yolu olduğu için Filistinliler için yeni bir durum olduğunu söyledi.
Burgsdorf, Avrupa Birliği'nin seçimleri düzenleme çabalarını memnuniyetle karşıladığını belirterek, gerekli tüm desteği sağlamaya ve Kudüs'te seçim yapılması için öneriler sunmaya hazır olduğunu vurguladı. Sandıkların açılması için baskı yapmak ve insanları Doğu Kudüs'te oy kullanmaya teşvik etmek suretiyle Kudüs’te seçimlerin yapılmasına yardımcı olmak için AB ülkelerinin ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirtti.
Yapılan ikinci bir toplantıda, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) Yürütme Komitesinin bir üyesi ve Fetih Hareketi Merkezi Komitesi üyesi Azzam el-Ahmed Burgsdorf'a, 1996, 2005 ve 2006'da olduğu gibi bu konudaki özel anlaşmayla tutarlı olacak şekilde Doğu Kudüs dahil seçim sürecine engel olmaması için işgal gücüne baskı yapılması gerektiğini söyledi. Öte yandan İsrail, Kudüs'te seçim yapılması konusuna yanıt vermeyi reddederken diğer taraftan ise şehirde seçim etkinliklerini yasaklayıp adayları çağırarak olumsuz işaretler vermeye devam ediyor.



Suriye'nin yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor ve ne gibi zorluklarla karşı karşıyalar?

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye'nin yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor ve ne gibi zorluklarla karşı karşıyalar?

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye'de Alevilerden sonra Dürzilerle yaşanan kanlı çatışmalar, yeni güvenlik güçlerinin çekirdeğini oluşturan savaşçıların kimliği ve kontrolünü tüm Suriye coğrafyasına yaymaya çalışan yeni yönetimin onları kontrol etme kabiliyeti hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Bu gruplar kimler? Nasıl faaliyet gösteriyorlar? Hangi bölgeler yetkililerin kontrolü dışında kalıyor?

Yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor?

Beşşar Esed'in 8 Aralık'ta devrilmesinden yaklaşık iki ay sonra Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini duyurdu.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Yeni yönetim ayrıca, İdlib'de Esed'i deviren son saldırıya liderlik eden Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) da dahil olmak üzere tüm silahlı grupların dağıtılmasına karar verdi.

Daha sonra yetkililer, dağılmayı kabul eden grupları Savunma Bakanlığı'na dahil etti ve yeni bir ordu ve güvenlik güçleri oluşturma çabalarının bir parçası olarak Genel Güvenlik Dairesi için gönüllülere kapı açtı.

Suriye Savunma Bakanlığı, diğer grupların yanı sıra ülkenin güneyindeki Dera ve kuzeyindeki Ankara destekli grupları da kapsıyordu. Bunlar arasında 2018'de çekilene kadar kalesi Şam'daki Doğu Guta olan Ceyşu’l İslam da bulunuyor.

Bu gruplar silahlarını muhafaza etti ve eski orduya ait karargahları koruyan birliklerle birlikte kendi karargahlarında konuşlanmayı sürdürdü.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir kampta (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir kampta (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Ancak HTŞ ve müttefiki gruplar, özellikle İdlib'deki kalelerinde ve Şam'daki güç merkezinde güvenlik konusunda halen üstünlüğe sahip.

Şam çevresinde elit güçler olarak kabul edilen bir dizi grup, çeşitli karargahlarda konuşlanmış durumda ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı koruyor. Genel Güvenlik Dairesi, Şam da dahil olmak üzere birçok bölgede devriye geziyor ve kontrol noktaları kuruyor.

AFP'ye konuşan Suriye uzmanı Lars Hauch, “HTŞ aralık ayında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ele geçirdiğinde, hızla devletin dilini ve sembollerini benimsedi” diyerek, bu hamlenin ‘kendisine hiçbir bedel ödemeden meşruiyet görüntüsü verdiğini’ söyledi.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Hauch, “Genel Güvenlik Dairesi gibi kurumsallaşmış isimler taşıyan kuruluşlar aslında HTŞ’nin savaş birimlerinin çekirdeğinden oluşuyor” dedi. Genel Güvenlik Dairesi, eş-Şera'nın en etkili askeri kolu.

Hauch, Savunma Bakanlığı'na katılan gruplarla ilgili olarak şunları söyledi: “Göstermelik entegrasyonlarına rağmen, çoğunluğu halen asıl liderlerine sadık. Bakanlık resmi ve merkezi bir kurum olarak değil, daha çok HTŞ tarafından yönetilen bir operasyon odası gibi çalışıyor.”

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Peki ya performansları nasıl?

Şam'a geldiklerinden bu yana yeni yetkililer, azınlıkların endişeleri arasında tüm toplulukları koruma sözü verirken, uluslararası toplum da tüm bileşenleri geçiş sürecine dahil etmeye çağırdı ve yaptırımların kaldırılmasını siyasi performanslarının izlenmesine bağladı.

Eş-Şera, birliğin ve iç barışın korunmasının ve hakları koruyan yeni bir devlet inşa edilmesinin önceliğini defalarca vurguladı.

Ancak Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre 7 ve 8 Mart tarihlerinde kıyı bölgesinde çoğu alevi bin 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan mezhep çatışmaları ve cinayetler geniş çaplı kınamalara yol açtı.

Silahlı kişiler, sivil kıyafetli insanları hakaret edip dövdükten sonra yakın mesafeden ateş ederek öldürdüklerini videolarla belgeledi.

SOHR’a göre Dürzi militanlarla yaşanan ve her iki taraftan yaklaşık 100 savaşçının öldüğü son çatışmalarda, AFP'nin doğrulayamadığı videolarda eş-Şera yanlısı savaşçıların mezhepçi sloganlar attığı ve Dürzi tutuklulara hakaret ettiği belgelendi.

Hauch, ülkedeki yaygın mezhepsel gerilimlerin ortasında, “En korkunç ihlaller az sayıda ama güçlü aşırılık yanlıları tarafından işleniyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Askeri uzman Riyad Kahveci yaptığı açıklamada, “Silahlı grup savaşçılarının üniformalarını değiştirmeleri ve ulusal bir ordunun askerleri gibi davranmaları gerekiyor” ifadesini kullandı.

Kahveci, “Buna karşılık yetkililer de eski savaşçıların rehabilitasyonunu ve entegrasyonunu hızlandırmalı, içerde ve dışarda güven inşa etmek için Suriye'nin tüm bileşenlerinden yeni unsurlar almalıdır. Ordunun doktrini sivil devleti korumak ve halkını ve tüm bileşenlerini savunmak etrafında dönmelidir” şeklinde konuştu.

Yetkililer, devrik lider Beşşar Esed'e sadık militanları, üyelerine ölümcül saldırılar düzenleyerek Suriye kıyı kesimindeki şiddeti körüklemekle suçladı.

Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya bölgelerindeki çatışmaları da ‘yasadışı grupların’ kendi savaşçılarını hedef alarak körüklediğini söylediler.

Hangi bölgeler yetkililerin kontrolü dışında?

Suriye’deki yeni yönetim, birden fazla tarafa bağlı silahlı grupların varlığı ve halk desteğine sahip olmadığı bölgeler nedeniyle Suriye topraklarının tamamına nüfuz etmesini engelleyen önemli güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya.

Kuzeydoğu Suriye'de Kürt savaşçıların varlığı, Kürt özyönetim kurumlarının yıl sonuna kadar devlete entegre edilmesini öngören bir anlaşma imzalamış olsalar da geçiş dönemi yönetimini zorluyor. Ancak Kürtler, eş-Şera’nın reddettiği ademi merkeziyetçi bir sistem talep ediyor ve aralarında kadınların da bulunduğu iyi eğitimli askeri güçlerini korumak istiyorlar.

Suriye'deki Dürzilerin kalesi olan güneydeki Suveyda'da, dini otoriteler ve Dürzi gruplar perşembe günü Suriye devletinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olduklarını ve ondan ‘kopmayı’ reddettiklerini yinelediler. Devlete, varlığını ancak vilayetteki unsurlar aracılığıyla etkinleştirmesi çağrısında bulundular.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir askerî geçit töreni sırasında (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir askerî geçit töreni sırasında (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Son çatışmalardan önce yüzlerce savaşçı Genel Güvenlik Dairesi ve Savunma Bakanlığı'na katılmıştı.

Hauch'a göre eş-Şera'nın kontrolü Şam ve İdlib dışında ‘halen nispeten sınırlı.’ Silahlı grupların tam entegrasyonunun olmamasından kaynaklanan belirsizlik ona ‘kontrolünü dayatmak için güç kullanma’ imkânı veriyor.

Ayrıca söz konusu belirsizlik, kendisini ‘aşırılık yanlılarını, kontrolden çıkmış komutanları ve diğer militanları kontrol altına alabilecek tek figür’ olarak sunmaya devam etmesini sağlıyor.