ABD yaptırımlarının Moskova-Washington ilişkilerine yansımaları

Putin’in yanıt vermesinin muhtemel olduğu belirtilirken Biden’ın da birkaç ay içerisinde daha sert bir tutum takınabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

ABD yaptırımlarının Moskova-Washington ilişkilerine yansımaları
TT

ABD yaptırımlarının Moskova-Washington ilişkilerine yansımaları

ABD yaptırımlarının Moskova-Washington ilişkilerine yansımaları

Tarık eş-Şami

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova ve Washington arasındaki ilişkilerde “dibe vurulduğu” konusunda uyarıda bulunurken Rusya Ulusal Varlık Fonu, Rus istihbarat servislerine bağlı teknoloji şirketleri ve Ukrayna’daki bir dizi Rus kuruluşu ABD yaptırımlarına maruz kaldı. Bunun yanı sıra 10 Rus diplomat ve istihbarat görevlisi de ABD’den sınır dışı edildi. Durum, Moskova ve Washington arasındaki ilişkileri daha hararetli bir noktaya itti. Bununla birlikte yaptırımlar, iki ülke arasında kapsamlı bir kopuşa yol açacak düzeyde acımasız değildi.
Peki, Biden yönetimi neden bu şekilde davrandı? Yaptırımlar, Ukrayna’da iki ülke arasındaki kışkırtıcı meselelerin yanı sıra iklim ve silahlanma sorunlarına nasıl yansıyacak ve iki taraf arasındaki gerilim hangi düzeye varabilir?
ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın Rusya’ya karşı attığı zayıf adımlarla karşılaştırıldığında Biden yönetiminin Moskova’ya yönelik açıkladığı yeni yaptırımlar, bazıları için kabul edilebilir düzeyde. Trump ayrıca, Kremlin’i ABD seçimlerine müdahale etmekten veya hükümet kurumlarına sızmaktan sorumlu tutmayı sürekli olarak reddetmişti. Bu bağlamda yönetim, geçen perşembe günü yayınlanan yaptırımları Rusya’nın 2020’deki ABD başkanlık seçimlerine müdahalesine ve büyük Rus siber casusluk kampanyasına açık bir yanıt olduğunu bildirdi. Beyaz Saray, resmi olarak ilk kez söz konusu siber casusluğun, Rus dış istihbaratı tarafından gerçekleştirildiğini söylemişti. Ayrıca ABD yönetimi, yaptırımların, Ukrayna’da artan Rus varlığının yanı sıra muhalif Aleksey Navalni’nin zehirlenmesine ve hapse atılmasına karşı da bir yanıt olduğunu vurguladı.

Hafif darbeler
Ancak Biden yönetimi, Rusya’ya sert bir yumruk atmaktan kaçınarak hafif darbelerle yetindi. Hazine Bakanlığı, ABD bankalarının yalnızca birincil piyasada Rus rublesi cinsinden borç satın almasını yasakladı. Bu, uluslararası yatırımcıların Rus tahvillerini almaya devam etmelerine ve bunları ABD kurumlarına satmalarına izin verildiği anlamına geliyor. Bu nedenle yasağın, Rusya üzerinde işlevsel etkisi çok az olacak. Yaptırımlar açıklanmadan önce Rus piyasaları ve ruble gerilemişti. Ancak ABD’nin Rus tahvillerine ilişkin tüm işlemleri yasaklamaktan kaçındığı öğrenilir öğrenilmez yeniden yükseldi.
Yeni yaptırımlarla, hepsi ordu veya istihbarat teşkilatlarıyla yakın bağları olan 6 Rus elektronik şirketi hedef alınmasına rağmen dövizin büyük bir kısmını Moskova’ya getiren Rus enerji ve maden şirketleri etkilenmedi. ABD Hazine Bakanlığı, yıllardır itiraz edilmesine rağmen Rus doğalgaz boru hattı ‘Nord Stream’ için de yaptırım uygulamadı.
ABD yönetimi, Rusya ile ilgili en ciddi iddiaları da görmezden geldi. Öyle ki Afganistan’da ABD askerlerini öldürdükleri için Afgan militanlara maddi ödüller verildiği söylentileri çıkmıştı. Ayrıca Moskova, Havana ve Çin’deki ABD’li diplomatları ve casusları ciddi şekilde hasta eden gizemli saldırıları organize etmekte suçlanmıştı.

Geniş kapsamlı sonuçlar ve yaptırımlar
Çok sayıda analist, en azından şimdilik ABD yaptırımlarının etkisiyle Rusya üzerinde hafif bir etki görüleceği konusunda hem fikir. ABD Hazine Bakanlığı tarafından formüle edilen yaptırımların, Rusya ekonomisine şu an büyük bir zarar vermesi olası değil. Ancak asıl tehlike, Rusya’nın devlet borcunun ABD yaptırımları listesine dahil edilmesinden kaynaklanıyor. Zira 14 Haziran’dan itibaren ABD bankalarının ve yatırım fonlarının, Rus bütçesine önemli bir destek kaynağı olan yeni ruble tahvilleri satın almaları yasaklanacak.
Rus hükümetinin gelecekte borç almakta güçlük çekmesi ve tahvil getirilerinin son aylarda gerçekleşen yükselişine devam etmesi olası. Bu durum, borç almanın ve borcu ödemenin giderek daha pahalı hale geleceği anlamına geliyor. Rusya’daki krizin bütçe açığıyla temsil edildiği ve hükümetin bu açığı kapatmak için tahvil teklif ederek büyük meblağlar borçlanmaya zorlandığı göz önüne alındığında bu, hassas bir konu.
Borçlanmayı artırmanın alternatiflerinden biri bütçe harcamalarını azaltarak veya vergileri artırarak açığı azaltmak olmasına rağmen ekonomik kalkınmayı yavaşlatması da bu yaklaşımın bir sorunu olarak ön plana çıkıyor.
ABD’nin Rusya’ya yönelttiği suçlamalar listesinde, bu kez Navalni’yi zehirlemek için kimyasal silahların kullanılması yer almıyor. Ancak Biden yönetiminin mart ayı başlarında Rus muhalif ile ilgili yürürlüğe  koyduğu ilk yaptırımı yenilerinin takip etmesi bekleniyor. ABD’nin kimyasal silahlara ilişkin 1991 tarihli yasası, bir ülkenin kimyasal veya biyolojik silahlar kullanması nedeniyle kendisine uygulanan yaptırımlardan sonra pozisyonunu düzeltmemesi durumunda, 90 gün içerisinde cezalandırılmasını öngörüyor. Rusya’nın tutumunu değiştirmemesi göz önüne alındığında, gelecek haziran ayından önce ikinci bir yaptırım dalgası başlayabilir.

Hesaplı adımlar ve iki yollu politika
Belki de Biden yönetiminin gelecekte olabileceklere dair öngörüsü, açıkça hesaplanmış bir şekilde hareket etmesini sağladı. Bu çerçevede Beyaz Saray yetkilileri, Biden yönetiminin  Putin’i bazı alanlarda iş birliği yapmaya teşvik etmeyi sürdüreceğini aktardı. Ayrıca ABD’nin birlikte çalışmanın yollarını bulmaya paralel olarak büyük bir baskı uygulaması umuduyla yaptırım paketini dikkatlice incelediğini kaydettiler. Bu nokta, yaptırımların ilanından iki gün önce Biden’ın Putin ile  telefon görüşmesi yaparak bir zirve toplantısı düzenleme önerisiyle de doğrulanıyor.
İlan etmeden önce yaptırımları Putin’e bildiren Biden, Rus mevkidaşına silahların kontrolü, Rus güçlerinin sınırlarına konuşlandığı Ukrayna meselesi, iklim ve küresel güvenlik gibi tartışılması gereken birçok başlıkta ülkesinin Moskova ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu bildirmek istedi. Bu nedenle Biden, iki liderin gelecek aylarda üçüncü bir ülkede zirve düzenlemesini önerdi.
Önceki yönetimlerde ABD- Rusya ilişkileri dalgalı bir seyirdeyken şu an ise yaptırımları durdurmak oldukça zor görünüyor.  Zira Beyaz Saray’da Başkan Biden iktidara geldiğinden bu yana ilişkiler oldukça kötü bir şekilde ilerliyor.
Biden yönetiminin iki yollu politikası teorik açıdan mantıklı olabilir. Bununla birlikte ABD’nin girişimleri, Putin’in her zamankinden daha saldırgan davrandığı bir zamanda geldi. Moskova, ülkeyi yok edecek bir savaş başlatma tehdidinde bulunurken, on binlerce kuvvetini Ukrayna sınırlarına yığdı. ABD’liler ise Rusya rejiminin, Putin’in hasmı Navalni’yi açlık grevine girmesi sonrasında bir toplama kampında yavaş yavaş öldürdüğü görüşünde.
Bunların yanı sıra Biden’ın Rusya’yı caydırma kabiliyeti karşısında Washington koridorlarında şüpheler artıyor. Zira tarihsel deneyimler, özellikle 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra ABD tarafından uygulanan tüm yaptırımların, aslında Moskova üzerinde önemli bir etkisi olmadığını gösteriyor.

Putin cevap verecek mi?
ABD Başkanı, gerilimin artmasını devam etmesini istemediğini söylese de Putin bir şekilde yanıt verme ihtiyacı hissedecek. Zira Putin’in popülaritesi azalıyor ve Rusya’da istikrarsızlık söylentileri dolaşıyor. Bu nedenle Putin’in, gücünü ve ABD’nin Rusya’ya iradesini dayatamayacağını gösterme ihtiyacı duyması muhtemel.
Bu nedenle Putin’in bir sonraki adımının ABD’den sınır dışı edilenden daha fazla diplomatik personeli ülkeden çıkarma yönünde olması bekleniyor. Ancak yaptırımların ilan edilmesinin ardından Başkan Biden’ın verdiği uzlaştırıcı mesajdan sonra bu adımın atılması haftalar alabilir. Özellikle de Rusya’nın askeri güçlerini seferber etmesi nedeniyle Ukrayna genelinde durumun gergin olması sebebiyle gelecekle ilgili tablo bulanık görünüyor.
Ancak Putin, Biden’ın göreceli kısıtlamasına yanıt verir, ABD ve müttefiklerinin çağrılarına cevaben Ukrayna’dan güçlerini çeker ve Navalni’yi serbest bırakırsa, Biden’ın girişimi de başarılı olacak. Yine de Rus lider, iktidardaki konumu üzerinde hiçbir etkisi olmayan bu tedbirleri görmezden gelir, ekonomiyi, siyasi sistemi ve ABD ittifaklarını bozmaya devam ederse, Biden yönetimi büyük olasılıkla yeni ve daha sert yaptırımlar uygulayacak.
Belki de Başkan Biden tarafından uygulanması emredilen yeni tedbirler, Rusya’ya karşı daha fazla ABD yaptırımı için yasal bir temel oluşturuyor. Ve Rusya üzerindeki ABD baskısının sert bir şekilde artması için kapıyı aralık bırakıyor.
Çok sayıda kişi yeni başkanlık emrini, yönetimin rakiplerini caydırma, Rusya açısından öncelikleri çok net bir şekilde belirleme ve ardından tedbirler alma yeteneğini güçlendirme yolunda olumlu bir adım olarak görüyor.



İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
TT

İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)

İsrailli istihbarat yetkilileri, son günlerde İsrail’den sızan haberler ve basın brifinglerinin, İran ile olası çatışmaların yeniden başlamasına dair tartışmaların, Tahran tarafından düşüncesiz bir tepkiye yol açabileceği ve daha geniş çaplı bir savaşın çıkmasına neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail'den sızan bilgiler gerçek bir savaşı tetikleyecek mi?

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi Ynet, yetkililere dayandırdığı haberinde, “Bu sızdırmalar ve basın brifingleri, genellikle üst düzey bir diplomatik yetkiliye veya Batılı istihbarat kaynaklarına atfediliyor; İsrail’deki diğer önemli konulardan dikkatleri saptırmanın yanı sıra (bunlar arasında 7 Ekim saldırılarına yönelik hükümet soruşturması ve Gazze’de Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının gecikmesi de bulunuyor) gerçek bir savaş çıkarma riski taşıyor” ifadelerine yer verdi.

Yetkililer ayrıca, İran ile iletişimin yanlış yönetilmesinin, ‘her iki tarafın da şu an göğüslemeyi istemediği yıpratıcı bir çatışmanın fitilini ateşleyebileceği’ konusunda uyardı.

İsrail ordusundaki kıdemli subaylar, özellikle haziran ayında İsrail ile İran arasında patlak veren savaşın ardından, bu yıl defalarca uyarıda bulundu. Subaylar, İran meselesinin yanlış yönetilmesinin, iki ülke arasında düşmanlıkların yeniden başlamasının başlıca kıvılcımı olabileceğini belirtti.

İran'ın önleyici bir saldırı düzenleyebileceği uyarısı

Şu anda İran’ın tehdit değerlendirmeleri büyük ölçüde İsrail medyasına dayandırılıyor. İran istihbarat ajanları, İsrail içinde sahada faaliyet göstermekte giderek daha fazla zorluk yaşıyor. Savaşın başlangıcından bu yana, İsrail içinde 34 casusluk girişimi engellendi.

İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri, “Eğer İranlılar savaş rüzgârlarının tekrar buradan estiğini hissederse, önleyici bir saldırı düzenlemeyi düşünebilirler” uyarısında bulundu.

Yetkililer ayrıca, “Amaç, saldırıları yeniden başlatmak veya mevcut ateşkesi sürdürmekse, medyayı bu tür büyük haberlerle doldurmak yerine sessiz kalmak daha iyidir. Batılı istihbarat ajanslarının İran’da gözlemlediği olağandışı hareketler, kısmen İsrail Telegram kanallarında yayılan ve tırmanış hazırlıklarıyla ilgili temelsiz söylentilerden kaynaklanıyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkililer, İran’ın toparlanmasının herhangi bir engelle karşılaşmadan devam ettiğini vurguladı.

Ayrıca, “Uluslararası bir uygulama mekanizması veya Tahran’ın etkisini sınırlayacak herhangi bir diplomatik düzenleme bulunmadığı için, İran güçleri yazın İsrail ile yaşanan tarihi çatışmanın hemen ardından füze kapasitesini yeniden inşa etmeye başladı. Son aylarda, ileri füze üretim teknikleri ve büyük finansal destek, Yemen’den Lübnan’a İran’ın vekil güçlerine düzenli olarak aktarıldı” denildi.

İsrail ordusundaki yetkililer, bu eğilim devam ederse İran ile yeni bir düşmanlık döneminin olası olduğunu belirtti. İsrail’in yalnızca Tahran belirli sınırları aştığında herhangi bir saldırı düzenlemesi tavsiye edildi.

Ordu, siyasi liderlerin açıklamalarını sorguluyor

Şu anda İsrailli askeri yetkililer, İran’ın belirlenen sınırları henüz aşmadığı görüşünde. İsrail ordusundaki kaynaklar dün, siyasi liderlikten gelen son dönemdeki açıklamalara karşı şüphelerini dile getirdi. Örneğin, bu ay yapılan İran askeri tatbikatlarının, İsrail’e yönelik yakın bir saldırı hazırlığına işaret etmediği kaydedildi.

İsrailli güvenlik yetkilileri, İran’ın bu aşamada İsrail’e karşı stratejik bir çıkarının bulunmadığını düşünüyor. Yetkililer, Tahran’ın ‘yaz dönemindeki başarısızlıklarından ders çıkararak askeri kapasitesini geliştirmeye, istihbarat yeteneklerini güçlendirmeye ve Hizbullah ile Husi güçlerini donatmaya odaklandığını’ belirtti. Ayrıca, İran rejiminin mevcut dönemde intikam arzusundan çok kendi varlığını koruma motivasyonunun öne çıktığı vurgulandı.


İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.