İran ve İsrail arasındaki gizli çatışma alenileşiyor

Natanz Nükleer Tesisi (EPA)
Natanz Nükleer Tesisi (EPA)
TT

İran ve İsrail arasındaki gizli çatışma alenileşiyor

Natanz Nükleer Tesisi (EPA)
Natanz Nükleer Tesisi (EPA)

İran’ın Batılı güçlerle nükleer müzakerelere yeniden başlamasını zorlaştıracak bir dizi misillemeyi beraberinde getiren Natanz Nükleer Tesisi’nde yaşanan patlamanın ardından İsrail ve İran arasında perde arkasında süren çatışma alenileşiyor. Geçtiğimiz hafta sonu İran’daki uranyum zenginleştirme nükleer tesisinde elektrik kesintisine neden olan gizemli patlamanın ardından Tahran hükümeti olaydan ezeli düşmanı İsrail’i sorumlu tuttu.
Genelde İsrail hükümeti, gerek geçen yıl kasım ayında İranlı tanınmış bir nükleer bilimcinin suikasti, gerek İran’ın uranyum zenginleştirme gücünü kırmayı hedefleyen siber saldırılar, gerekse uluslararası sularda dolaşan İran ile ilişkili gemilere yapılan saldırılar olsun gizemli saldırıların ardından sessizliğini koruyor.
Ancak bu sefer her şeye rağmen yerel medyaya veya ABD merkezli basın kuruluşlarına yapılan resmi sızıntılar ile İsrail geçtiğimiz hafta sonu yapılan saldırının sorumluluğunu üstlendi. İngiltere merkezli Financial Times (FT) Gazetesi'ne konuşan İsrailli, Avrupalı ​​ve ABD'li yetkililere ve analistlere göre İsrail, İran ile aralarındaki gizli çatışmayı alenileştirerek ABD Başkanı Joe Biden’in başkanlığı devralması sonucunda son zamanlarda canlanan, İran nükleer programına ilişkin mevcut görüşmeleri zorlaştırmayı hedefliyor.
İsrail ordusunun askeri yedek gücünde bir albay ve eski bir istihbarat subayı olan Eldad Shavit “İsrail, ABD yönetimi için nükleer görüşmelerdeki durumu daha da zorlaştırmak ve İranlılara daha güçlü olduğumuz ve bir şey yaptığımızda saklanmamıza gerek olmadığı mesajını göndermek istiyor” dedi.

Yeterli bir caydırıcı değil
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya göre bu tansiyon yükselmesi, İran’ın hırslarının diplomasi yoluyla yatıştırılabileceği fikrinin 10 yıldır reddedilmesinin bir parçası olarak geliyor.
Netanyahu’nun değerlendirmesine göre 1970’lerde başlayan ve 1980’lerde aktifleşen İsrail’in gizli nükleer silah programı, İran’a karşı yeterli bir caydırıcı unsur değil.
Binyamin Netanyahu, 2015 yılında dünya güçleriyle imzalanan nükleer anlaşmaya karşı çıkan Cumhuriyetçi Parti’ye yağ çekerek ABD Başkanı Barack Obama ile ilişkisini riske atmıştı. Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin 2018'de anlaşmadan çekilip İran'a tekrar ağır ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlaması Netanyahu’nun bu tavrını haklı çıkarmış olsa da, İsrail lideri şimdi Obama döneminde olduğu gibi ABD yönetiminin İran’la yeniden yakınlaşmasından endişe ediyor.
Netanyahu geçtiğimiz birkaç yıl içinde Suriye'deki İran'la bağlantılı hedeflere yüzlerce hava saldırısı düzenlenmesine izin verdi. İstihbarat servisleri son zamanlarda Tahran'a yönelik gizli operasyonlarını yoğunlaştırdı. ABD istihbarat topluluğu tarafından mevcut duruma ilişkin bu hafta yayınlanan bir değerlendirme, İsrail ile İran arasında tekrar eden bir şiddet modeli olduğunu ortaya koydu. Trump yönetiminde ABD İran Özel Temsilcisi olarak görev yapan Elliott Abrams değerlendirme ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“İsrail’in yaptığı her şeyi bir araya getirirsek, bize söyledikleri şey nükleer anlaşmaya geri dönseniz de bu bizi durdurmaz, biz buna inanmıyoruz, bizi durdurmanız için daha da ileri gitmeniz gerekir şeklinde. İsrail, İran’ın nükleer programına veya İran’ın terörist gruplara verdiği desteğe ek kısıtlamalar gelmezse kendisini savunmak için hareket etmek zorunda kalacağını düşünüyor.”

Balistik füzeler
İsrail, İran anlaşmasının Irak, Lübnan ve Suriye’deki Şii milislere destek verilmesi de dahil olmak üzere İran’ın balistik füze edinme çabalarına veya bölgesel emellerine herhangi bir kısıtlama getirmediği için yeterince kapsamlı olmadığını her fırsatta dile getirdi. Aynı zamanda Netanyahu, MOSSAD ajanlarının Tahran’daki bir depodan ele geçirdiği gizli bir nükleer arşive işaret ederek İran’ın her zaman anlaşmadan vazgeçme niyetinde olduğunu iddia ediyor.
Eski bir MOSSAD yetkilisi ve İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde İran programından sorumlu olan Sima Shine “İsrail, açığa çıkarılmamış gizli bir savaş da olsa, İran ile uzun soluklu bir savaşa girdi. Şimdi ise, İsrail’in İran’ı caydırmak ve ulusal güvenliğimizi tehdit ettikleri her yere girebileceğimizi düşünmelerini sağlamak için birtakım çıkarları var” dedi. İran hükümeti geçtiğimiz günlerde Natanz tesisinde yaşanan elektrik kesintisine, uranyum zenginleştirme oranlarını yüzde 60'a çıkararak yanıt verdi. Bu oran İran hükümetinin şu ana kadar çıktığı en yüksek oran ve Nükleer silah üretmek için uranyumun yüzde 90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor.
Geçtiğimiz çarşamba günü açıklama yapan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Viyana’da uluslararası güçlerle nükleer görüşmeler yeniden başlamasına rağmen böyle bir adım atarak “Bu sizin kötülüklerinize yanıtımızdır. Müzakerelerde ellerimizi boşaltmak istediniz ama ellerimiz tamamen dolu” dedi.

Ekonomik yaptırımlar
İranlı yetkililer, meçhul saldırılar İran’ın nükleer programında ilerlemeyi geciktirirken Binyamin Netanyahu’nun niyetinin nükleer müzakereleri raydan çıkarmak olduğu konusunda içten içe hemfikir.
İran hükümetinde katı görüşlü bir yetkili “İsrail, önce Irak’ı ve ardından Suriye’nin nükleer programlarını yok etme konusunda meşhur bir geçmişe sahip. Tel Aviv'in İran’a karşı da aynı şeyi yapmak için özel bir yöntemi var. Ancak bu bombalama değil, sabotaj. İsrail ABD tarafına müzakereler ile İran’ı köşeye sıkıştırmaları gerekmediği ve dolayısıyla Tahran’a yönelik ekonomik yaptırımların da kaldırılmasına gerek olmadığına dair açık bir mesaj gönderiyor” dedi.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nden bir yetkili, Washington ve Tahran’ın ortak bir hedefe sahip olduğunu ve bunun da Nükleer Anlaşma’ya geri dönmek olduğunu belirtti. Viyana görüşmelerinin İran’ın nükleer hedeflerini sınırlamanın ve “bölgedeki ve başka yerlerdeki faaliyetlerine yönelik tüm endişeleri ele almanın” en iyi yolu olduğunu da sözlerine ekledi.
FT’ye göre ABD hükümetinin eski bir askeri analisti Mike Eisenstadt, İsrail’in gizli operasyonlarının Biden ekibine hatırı sayılır bir avantaj sağlayabileceğini söyledi. Eisenstadt “Bu, müzakereler için daha fazla zaman kazandırırken ABD ile İsrail arasına bir nevi mesafe koyuyor” dedi. Diğer taraftan bazı Avrupalı ​​diplomatlar, İsrail ile İran arasında tansiyonun yükselmesinin Viyana görüşmelerini etkileyebileceğine dair endişelerini açıkça dile getirdi.



Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
TT

Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)

Bolivya hükümetinin açıklamasına göre, eski Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ekonomi bakanı olduğu dönemdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında dün La Paz'da tutuklandı.

62 yaşındaki Arce, ağustos ayındaki seçimlerde yeniden aday olmamıştı.

Eski devlet başkanı Jaime Paz Zamora'nın (1989-1993) oğlu 58 yaşındaki Rodrigo Paz, başkanlığı kazandı.

Paz'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki zaferi, ülkedeki büyük bir siyasi değişimi yansıttı. Bu zafer, 26 yıl boyunca Evo Morales (2006-2019) tarafından kurulan ve yönetilen Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinin yirmi yıllık egemenliğine son verdi; Arce ise Morales'in mirasını sürdürdü.

Arce'nin cumhurbaşkanlığı, özellikle yakıt ve döviz kıtlığı gibi ciddi krizlerle gölgelendi ve bu durum protestolara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yolsuzluk soruşturması, Arce'nin Morales döneminde ekonomi bakanı olduğu zamana kadar uzanıyor.

Arce, kamu hazinesinden siyasi liderlerin kişisel hesaplarına para transferine izin vermekle suçlanıyor. Bu transferlerden faydalandığı şüphelenilenler arasında, geçen hafta aynı davada yaklaşık 100 bin dolar domates yetiştirme projesi için aldığı şüphesiyle tutuklanan eski solcu milletvekili Lydia Paty de bulunuyor.


ABD Temsilciler Meclisi, Suriye’ye uygulanan Sezar yaptırımlarının kaldırılmasını onayladı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)
TT

ABD Temsilciler Meclisi, Suriye’ye uygulanan Sezar yaptırımlarının kaldırılmasını onayladı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)

ABD Temsilciler Meclisi dün, 2026 yılı savunma bütçesinin tartışılması kapsamında Suriye'ye uygulanan Caesar (Sezar) yaptırımlarının kaldırmasını öngören bir tasarıyı onayladı.

ABD’li Temsilci Joe Wilson, Temsilciler Meclisi'nin Caesar Yasası'nın tamamen kaldırılmasını onaylamasından dolayı şükranlarını dile getirdi. Wilson, önümüzdeki günlerde Senato'nun da tasarıyı onaylamasını ve ABD Başkanı Donald Trump’ın imzalamasını beklediğini söyledi.

Wilson, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bu ay Temsilciler Meclisi'nde tam iptal yasasını sunmaktan ve son altı ay boyunca Mecliste bu çabayı yönlendirmekten dolayı minnettarım.”

Wilson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunu gerçeğe dönüştürmemde Başkan Trump, Büyükelçi (Tom) Barrack ve Senatör (Jeanne) Shaheen’in desteğine de minnettarım. Senato'nun önümüzdeki günlerde bunu onaylamasını ve ardından Suriye'yi yeniden büyük yapmak için Başkan Trump'ın imzasına sunmasını sabırsızlıkla bekliyorum.”

Wilson dün, Suriye ile ilgili sorunların çözülmesine ve Suriye'nin rolünü yeniden kazanmasına yardımcı olmak için ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barak ile birlikte çalıştığını açıkladı.

Suriye haber ajansı SANA'ya göre yasanın iptali kapsamlı ve koşulsuzdu ve ABD’nin 2026 yılı savunma bütçe yasasında yer alan bir maddeye dahil edildi. Suriye hükümetinin yoğun diplomatik çabaları, Suriye toplumu ve Washington'da faaliyet gösteren Suriye-ABD kuruluşlarının desteği ve Suriye halkına ağır yük olan bu yaptırımların kaldırılması için çalışan kardeş ve dost ülkelerin desteği sonucunda bu karar alındı.

frgt
Beyaz Saray önünde Caesar Yasası'nın yürürlükten kaldırılmasını talep eden bir pankart taşıyan protestocular, 10 Kasım 2025 (AFP)

Suriye'nin resmi televizyonu el-İhbariyye'ye göre ABD Kongresi, 2019 yılında Beşşar Esed rejimini Suriyelilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı cezalandırmak için Caesar Yasası'nı kabul etti. Yasa, eski rejimin hapishanelerinde işkence altında ölen tutukluların binlerce korkunç fotoğrafını sızdıran “Sezar” kod adlı Ferid el-Mezhan'a atıfla bu adla anılıyor. Yasa, Esed rejimiyle bağlantılı kişi, şirket ve kurumları hedef alan geniş kapsamlı yaptırımların uygulanmasını sağladı.


ABD ve İsrail’in “Yeni Suriye” anlaşmazlığı derinleşiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

ABD ve İsrail’in “Yeni Suriye” anlaşmazlığı derinleşiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

ABD yönetiminin yeni Şam yönetimi ile güvenlik alanındaki iş birliğini genişletme yolu, İsrail'in sahadaki yaklaşımıyla çelişiyor ve iki geleneksel müttefik arasında Suriye devletinin geleceği konusunda bir anlaşmazlık olduğunu ortaya koyuyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün, Suriye ile anlaşmaya varma şansının azaldığını açıklayarak, iki tarafın ‘birkaç hafta öncesine göre anlaşmaya daha uzak’ olduğunu ve ‘yeni taleplerle birlikte iki taraf arasındaki uçurumun genişlediğini’ belirtti.

ABD gazetesi Wall Street Journal (WSJ), Beşşar Esed rejiminin düşüşünden bir yıl sonra Washington ve Tel Aviv arasında Suriye'nin geleceği konusunda bir anlaşmazlık olduğunu ve bunun nadir görüldüğünü bildirdi.

Öte yandan ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Washington'ın ortak güvenlik tehditlerine karşı koymak için Suriye ordusuyla ‘giderek daha fazla’ iş birliği yaptığını açıkladı. Amiral Cooper’a göre ABD ordusu Suriye ordusuna ekim ayından bu yana, DAEŞ'e karşı 20'den fazla operasyonda ‘danışmanlık, yardım ve destek’ sağlarken Lübnan Hizbullahı'na gönderilen silah sevkiyatlarını engelledi. Amiral Cooper, bu kazanımların ‘Suriye hükümet güçleriyle yakın iş birliği içinde ancak elde edilebileceğini’ vurguladı.