ABD ve Çin ihtilafları bir kenara bırakarak iklim değişikliğiyle mücadelede anlaştı

Çin Devlet Başkanı cuma günü Merkel ve Macron ile sanal ortamda düzenlenen iklim zirvesine katıldı (Reuters)
Çin Devlet Başkanı cuma günü Merkel ve Macron ile sanal ortamda düzenlenen iklim zirvesine katıldı (Reuters)
TT

ABD ve Çin ihtilafları bir kenara bırakarak iklim değişikliğiyle mücadelede anlaştı

Çin Devlet Başkanı cuma günü Merkel ve Macron ile sanal ortamda düzenlenen iklim zirvesine katıldı (Reuters)
Çin Devlet Başkanı cuma günü Merkel ve Macron ile sanal ortamda düzenlenen iklim zirvesine katıldı (Reuters)

ABD ve Çin, aralarında giderek artan ihtilafları bir kenara koyarak iklim değişikliyle “gereken ciddiyet ve aciliyetle” mücadele etmek için birlikte çalışma kararı aldı. İki ülke bu çerçevede karbon gazının yanı sıra küresel ısınmaya sebep olan ve çevreye zarar veren gazların emisyonunu azaltma çabalarına yoğunlaşmayı hedefliyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın İklim Değişikliyle Mücadele Özel Temsilcisi John Kerry, 22-23 Nisan’da 40 ülkenin devlet başkanının katılımıyla sanal ortamda yapılması planlanan İklim Değişikliği Liderler Zirvesi öncesinde Çin’e 3 gün süren bir ziyaret gerçekleştirdi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in İklim Değişikliyle Mücadele Özel Temsilcisi Xie Zhenhua ile bir araya gelen Kerry meseleye ilişkin çözümleri ele aldı. Görüşmenin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı ile Çin Çevre Bakanlığı, Doğu Saat Dilimi’ne (Avustralya, Brezilya ve Kuzey Amerika ülkelerinin kullandığı saat uygulaması) göre cumartesi erken saatlerde ortak açıklama yaptı. Dünyanın küresel karbon salınımından sorumlu iki büyük ülkesi ABD ve Çin, ortak açıklamada, “diğer ülkelerle işbirliği içinde bu tehlikeyle mücadele etme” yükümlülüğüne bağlı kaldıklarını vurguladı.
İklim Değişikliği Liderler Zirvesi’nin sonunda, dünya ülkeleri liderlerini, karbon emisyonun azaltılması ve küresel ısınmayı Sanayi Devrimi öncesi seviyelere kıyasla 1.5 derece veya daha düşük bir seviyeye indirilmesi için daha fazla çaba harcamaya teşvik edecek bir açıklama yapılması bekleniyor. Bilim insanları, Dünya’daki yaşamın herhangi bir felaketle karşılaşmasını önlemek için küresel ısınmanın söz konusu sınırın altında tutulması gerektiğini savunuyor.
ABD ve Çin’in ortak açıklamasında sınırlı sayıda yükümlülük yer alıyor. ABD’li Temsilci Kerry ile Çinli mevkidaşı Zhenhua arasındaki 3 günlük görüşmelerin ardından gelen açıklamada iki ülke arasında çeşitli alanlardaki ihtilaflara değinilmemesi dikkati çekti. Nitekim Washington ve Pekin arasında, Çin’in Tayvan’a yönelik tehditleri, Hong Kong’daki siyasi baskıları, Sincan Bölgesi’ndeki Müslüman azınlığa karşı işlediği insan hakları ihlalleri ve Güney Çin Denizi’nde navigasyon ve ticaret özgürlüğü sorunu nedeniyle ihtilafların olduğu biliniyor.
Çin’den ayrıldıktan sonra Güney Kore’yi ziyaret eden Kerry, başkent Seul’da Koreli yetkililerle küresel ısınma fenomenini görüştü. Kerry, burada yaptığı açıklamada, “Bu diğer meseleleri uzak tutmaya çalışmak bizim açımızdan son derece önemli. Çünkü iklim, dünyanın pek çok yerinde bir ölüm kalım meselesidir. Yapmamız gereken şey buluşmak, oturmak ve bazı şeyler üzerinde yapıcı bir şekilde çalışma gücümüzü kanıtlamaktır. Daha önce herkesin ihmal ettiği yükümlülükler gördük. Açıkçası hepimiz ihmalkârız. Şu an dünyanın tümü ihmal ediyor. Bu, suçu tek bir millete yöneltme süreci değildir” diye konuştu. ABD’nin, eski Başkan Donald Trump döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan dolayı özür dileyen Kerry, iki ülke arasındaki gerginliklere rağmen ABD ve Çin’in bu küresel sorunla mücadelede birlikte çalışabileceğini düşündüğünü ifade etti.
ABD ve Çin, yaptıkları ortak açıklamada, iklim konusuyla ilgili daha fazla çaba harcama taahhüdünde bulunurken bu çabaların niteliğine ilişkin detaylara yer vermedi. Açıklamaya göre, iki ülke, kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak İklim Değişikliği Konferansı öncesinde “karbon nötr olma” (yani hiçbir ülkenin atmosferin ortadan kaldırabileceğinden daha fazla karbon gazı üretmemesi) hedefiyle ilgili “uzun vadeli stratejiyi” geliştirme konusunda mutabık kaldı.
ABD Başkanı, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de aralarında bulunduğu dünya ülkelerinin liderlerine, zararlı gazların emisyonunu azaltma çağrısında bulundu. Biden ayrıca Arap dünyasından Suudi Arabistan Kralı Hadimul Haremeyn Şerifeyn Selman bin Abdulaziz ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan’ın yanı sıra iklim krizi tehdidiyle doğrudan karşı karşıya olan Bangladeş ve Marshall Adaları, iklim değişikliğiyle mücadelede örnek gösterilen Butan Krallığı, büyük ormanlara sahip olan bazı İskandinav ülkeleri ile Afrika ülkeleri ve kömürden uzaklaşmak için en önce harekete geçen Polonya gibi ülkelerin de liderlerine aynı çağrıyı yaptı.
Çin Devlet Başkanı Cinping’in 22-23 Nisan’daki zirveye katılacağını teyit eden bilgi bulunmuyor. Ancak Kerry’nin Çin ziyareti sonrasında Pekin ve Washington’un ilan ettiği ortak açıklama, Cinping’in zirveye katılma olasılığını artırıyor. Ortak açıklamada, Çin’in, kendisine ait karbon emisyonun 2030’da zirveye ulaşması da dahil olmak üzere geçen yıl sonbahar aylarında ilan ettiği hedeflere bağlı kaldığı ve 2060’ın gelişiyle birlikte karbon nötr olma hedefine ulaşma taahhüdüne yer veriliyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin karbon emisyonunu daha da düşük seviyelere indirme sorumluluğuna vurgu yapılan açıklamada, Cinping’in Macron ve Merkel ile yaptığı telefon görüşmesinde iklim değişikliğiyle mücadelenin “şüphesiz zor bir savaş olduğunu” söylediği aktarılıyor.



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.