Yafa’da çatışmalar şiddetlendi: Araplar, yeni bir Nekbe’den endişeleniyor

Yafa’daki Arap sakinlerle çıkan çatışmaların ardından İsrail güvenlik güçleri (AFP)
Yafa’daki Arap sakinlerle çıkan çatışmaların ardından İsrail güvenlik güçleri (AFP)
TT

Yafa’da çatışmalar şiddetlendi: Araplar, yeni bir Nekbe’den endişeleniyor

Yafa’daki Arap sakinlerle çıkan çatışmaların ardından İsrail güvenlik güçleri (AFP)
Yafa’daki Arap sakinlerle çıkan çatışmaların ardından İsrail güvenlik güçleri (AFP)

Yafa şehri, Arap vatandaşları ile Yahudiler arasında, Arapların yaşadığı birçok binanın boşaltılmasına sebep olan kapsamlı yerleşim projesinin uygulanması nedeniyle geçtiğimiz günlerde kanlı çatışmalara tanık oldu.
Söz konusu çatışmalar, iki Arap gencin Haham Eliyahu Mali’ye saldırdığını gösteren görüntülerin yayınlanması ardından daha da kızıştı. İsrail polisi, Arapların evlerine düzenlediği baskınlarda 10 kişiyi tutuklarken Haham Mali’nin destekçileri ise polis koruması altında sokaklarda Araplara saldırdı.
Mali’nin destekçileri, Arapların ‘sırf Yahudi oldukları için onları hedef alan Yahudi karşıtı saldırılar düzenlediğini’ iddia ederken Araplar ise ‘yeni bir Nekbe’den’ endişe ettiklerini belirtti. Geçtiğimiz gece ses bombası ve biber gazı kullanarak tutuklamalarda bulunan polis, onlarca Arap vatandaşı darp etti. Yaralananlar arasında Tel Aviv-Yafa Belediyesi üyesi Abdulkadir Ebu Şehade de vardı.
4 bin yıl önce Kenanlılar tarafından kurulmuş olan eski bir Arap şehri olan Yafa, Nekbe öncesinde Filistinlilerin ticaret ve kültür merkeziydi. 1948’de en az 94 bin (68 bini Arap, 28 bini Yahudi) nüfusu bulunuyordu, ancak Filistin sakinlerinin çoğu yurtdışına sürüldü. İsrail hükümetinin verdiği ilk kararlardan biri, statüsünü iptal edip şehri Tel Aviv’e dahil etmek oldu. Tahliye süreci ise o zamandan bu yana devam ediyor. Bugün ise şehirde yaşayan 60 bin kişiden yalnızca dörtte birini Araplar oluşturuyor.
Yafa, son 20 yıl içerisinde başta Yahudiler ve yabancılar olmak üzere zenginler şehrine dönüştü. Nekbe sırasında Filistinli sahiplerinin elinden alınan tüm Arap binalarının kontrolü artık hükümete ait Amidar konut şirketine ait. Nitekim evleri yenileyip restore eden Amidar, buraları fahiş fiyatlara dairelerin bulunduğu apartmanlara dönüştürüyor. Çoğu ekonomik açıdan zor şartlar altında yaşadığı için bu fiyatları karşılayamayan Araplar ise etnik temizlik planının böylece İsrail açısından olumlu yönde ilerlediğini düşünüyor. 
Son 20 yıl içerisinde, işgal altındaki Filistin topraklarında kapsamlı bir Yahudi yerleşimci grubu patlak verdi. Bunlar arasında Yafa'da evleri bulunan, Gazze Şeridi'ndeki eski yerleşimciler de var. El-Acemi mahallesindeki Shirat Moshe sinagogu Hahamı Mali de bu yerleşimcilerin lideri sayılıyor. Söz konusu sinagog ise Nekbe öncesinde bir Filistinlinin eviydi. Ahalisinin buradan uzaklaştırılması ardından Amidar şirketinin eline geçen ev, 2009’da onu tapınağa çeviren yerleşimcilere verildi. Polis dosyalarında yer alan verilere göre, Haham'a saldırdıkları için tutuklanan iki Arap genç, Amidar’ın Araplardan tahliye ettiği söz konusu binada yaşıyor.
Yafa'daki Arap toplumunun liderleri ise meselenin bireysel bir saldırganlıktan ibaret olmadığını, şehirdeki Arap varlığıyla ilgili büyük bir sorunun olduğunu söylüyor. Ortak Arap Listesi Bloku milletvekili ve Ulusal Demokratik Birlik Partisi lideri Sami Ebu Şehade, İsrail siyasi ve güvenlik yetkililerinin gerçeği çarpıttığını söyleyerek şöyle diyor:
“Mesele, Yafa’daki halkımızın yerinden edilmesiyle ilgili. Şahsım ve genel olarak Yafa’daki diğer Araplar, hangi yönden gelirse gelsin şiddete karşı çıkıyoruz. Ancak asıl şiddet, bu otoritelerin kullandığı şiddettir. Sınır dışı etme planlarına halkın reddi ile karşılık vereceğimizi, Yafa'ya, topraklarına, evlerine ve insanlarına saldırmak isteyenlerin karşısında duracağımızı teyit ediyoruz. Bu şehirlerdeki Arap ve Filistinlilere ait her şeyi hedef alan Yahudileştirme girişimleri başarılı olamayacak. Bugün Yafa’da olup bitenden öncelikle İsrail polisi sorumlu. Nitekim şehir halkı Yahudileştirme ve tehcir projesine karşı gösteri yapmak için dışarı çıktı, ancak onlara acımasızca saldıran polis, bizi kışkırtmaya çalışan yerleşimcileri savundu. Bu, polisin Arap vatandaşını düşman olarak ele alan, yerleşimcileri ve suçluları koruyan ırkçı zihniyetinin doğasından kaynaklanıyor.”
Kendisi de bir Yafa sakini olan Ebu Şehade, Yafa'da yedi hafta önce Amidar şirketi ile mücadele etme, şirketi Arap evlerini tahliye etmekten men etme yönünde bir halk hareketinin başlatıldığını anlattı. Nitekim her Cuma namazı ardından bu yönde gösteriler düzenleniyor.
Hareketin aktivisti Muhammed Nidal, Yafa'da sözde ‘Kiracıyı Koruma Yasası’ kapsamında yaşayan Arap ailelerin çoğunun tarihi Yafa'daki el-Menşiyye, Reşid ve en-Nüzha mahalleleri gibi eski Arap mahallelerinden yerlerinden edilmiş aileler arasında yer aldığını, ancak Nekbe’de kendi evlerini kaybettiklerini söylüyor. O zamanlar askeri hükümette el-Acemi gettosu olarak bilinen Siyonist çeteler tarafından toplandıklarını da ekleyen Nidal, nitekim bu krizin bugün doğmadığını vurgulayarak “Bizi bugün ayaklandıran şey, bize karşı ikinci bir Nekbe gerçekleştirmeyi amaçlayan zulüm politikalarıdır” diyor.
Yahudi sağcı partiler ve merkez partisi Yeş Atid ise kendi deyimleriyle ‘Yafa’daki Arap saldırganları’ eleştirdi. Bunu Kudüs’te birçok dindar Yahudi’nin darp edilmesiyle ilişkilendiren partiler, bunun ‘antisemitik bir saldırı’ olduğunu öne sürdü. Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana, ‘milliyetçi saldırılarla çok sıkı bir şekilde başa çıkılması’ yönünde polise talimat verdi. Bazı Yahudi parlamenter ve bakanlar da yerleşimcileri desteklemek için Yafa'ya gitti.



Starmer, uygulamanın devlet aygıtlarında yasaklanmasına rağmen TikTok hesabını açtı

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
TT

Starmer, uygulamanın devlet aygıtlarında yasaklanmasına rağmen TikTok hesabını açtı

İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)
İngiltere Başbakanı Keir Starmer (AFP)

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, hükümet cihazlarında yasaklı olmasına rağmen, genç seçmenlerle bağlantı kurmak amacıyla dün TikTok hesabını açtı.

Başbakanlık sözcüsü, Başbakan'ın uygulamadaki hesabında "güçlendirilmiş güvenlik önlemlerinin" etkinleştirildiğini söyledi. Kendisinin ve eşinin Downing Caddesi'ndeki Noel ağacını yaktığını gösteren ilk TikTok videosunda Starmer, "TikTok, beni takip edin" dedi.

Starmer, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme önerilerini görüşmek üzere bir araya gelmeden önce, konutunun dışında kendisine sarıldığı bir başka videoyu paylaştı.

Mart 2023'te Londra, popüler video paylaşım uygulaması ByteDance'in Çinli ana şirketiyle bağlantılı veri güvenliği endişeleri nedeniyle resmi cihazlarda TikTok kullanımını yasakladı. Bu yasaktan önce, Boris Johnson'ın Başbakan olduğu Mayıs 2022'de İngiltere Başbakanı @10DowningStreet adına resmi bir hesap açılmış, ancak üç ay sonra video paylaşımı durdurulmuştu.

Starmer'ın sözcüsü, "Uygulamanın, çoğu devlet cihazında kullanımına ilişkin kısıtlamalar devam ediyor ve TikTok ile ilgili güvenlik politikamızda herhangi bir değişiklik yok" açıklamasını yaptı. Bu hamle, Starmer'ın ve hükümetinin popülaritesinin düşmeye devam etmesi nedeniyle seçmenlerle doğrudan bağlantı kurmak için attığı son adım olarak görülüyor.


"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
TT

"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)

Birleşik Krallık Ulusal Arşivleri'ndeki gizlilik kararı yeni kaldırılan belgeleri inceleyen Daily Mail, 1979-1990'da ülkeyi yöneten Margaret Thatcher'ın atlattığı büyük tehlikeyi dünya kamuoyuna açıkladı.

1989 baharında Afrika turuna çıkan Muhafazakar Partili siyasetçi, o dönem hapiste olan Nelson Mandela'nın serbest bırakılması ve Güney Afrika'daki apartheid rejiminin sonlandırılması için kıtayı dolaşıyordu. 

30 Mart'ta Zimbabve'den Malavi'ye gitmek üzere Mozambik hava sahasından geçen Thatcher'ın bindiği Vickers VC-10'a yerden havaya atılan füzelerin gönderildiği ortaya çıktı. 

Füzelerin hepsinin Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait uçağı ıskalamasıyla birlikte Margaret Thatcher saldırıdan kıl payı kurtulmuş.

Bu olay üzerine, o dönem iktidardaki Marksist-Leninist Mozambik Kurtuluş Cephesi'yle (FRELIMO) Güney Afrika destekli Mozambik Milli Direnişi (RENAMO) arasında iç savaşın sürdüğü ülkenin yöneticilerinden resmi açıklama talep edilmiş. 

Kasım 1989'da Mozambikli yetkililer, sarhoş bir uçaksavar bataryası komutanının füzeleri kazara ateşlediği yanıtını vermiş. 

Birleşik Krallık, RENAMO'ya karşı destekledikleri Mozambik ordusuna 1980'lerde askeri eğitim yardımı vermişti.

Demir Leydi lakaplı siyasetçi, 1984'te kendi ülkesinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) tarafından hedef alınmıştı.

Muhafazakar Parti konferansının düzenlendiği Brighton'daki Grand Hotel'i bombalayan ayrılıkçı örgüt, 5 kişinin ölümüne, 31 kişininse yaralanmasına yol açmıştı.

Eski Sinn Fein lideri Gerry Adams, bu saldırı sırasında Margaret Thatcher ölseydi, Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde "çok az gözyaşı" döküleceğini iddia ederek önceki yıllarda gündem olmuştu.

Independent Türkçe, Telegraph, Daily Mail


İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
TT

İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)

Eylül sonunda Tahran'la anlaşarak onlarca İranlıyı sınır dışı eden ABD, bir uçağı daha doldurdu. 

New York Times'ın (NYT) iki İranlı yetkiliye dayandırdığı habere göre, pazar günü Arizona'nın Mesa kentinden havalanan uçakta 50'ye yakın İran yurttaşıyla birlikte Arap ülkelerinin veya Rusya'nın pasaportlarını taşıyıp da sınır dışı edilenler de var.

Ad ve görevlerinin gizlenmesini isteyen yetkililer, kiralanan uçağın Mısır ve Kuveyt'e gideceğini söyledi. 

Ruslar ve Arapların Kahire'de ineceği, İranlılarınsa Kuveyt'te bir başka uçağa binerek ülkelerine döneceği aktarıldı. 

Uçaktaki kişilerin kimlikleri açıklanmadı. ABD'den gönüllü mü zorla mı ayrıldıkları da bilinmiyor. 

Yaklaşık 2 bin İranlının ABD'de kaçak statüsünde olduğu tahmin ediliyor. Geçmişte ABD, sınır dışı ettiği İranlıları ticari uçaklarla ülkelerine gönderiyordu. 

Washington ve Tahran arasında aylardır yürütülen görüşmelerin ardından iki ülke eylülde nadir görülen bir işbirliğine imza atmıştı. 

İran Dışişleri Bakanlığı'nın kendi vatandaşlarının dönüşünü koordine ettiği ve bu kişilerin herhangi bir sorunla karşılaşmayacağı güvencesini verdiği yine NYT tarafından bildirilmişti. 

Ancak uçaktaki 45 kişiden en az 8'i zorla gönderildiğini ve hayatından endişe ettiğini de söylemişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, sınır dışı edilen kaçak göçmen sayısında rekor kırmayı planlıyor.

79 yaşındaki Cumhuriyetçi, Demokrat Partili selefi Joe Biden döneminde çok fazla kişinin yasadışı yollarla ABD sınırlarından girdiğini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini savunuyor. 

Ancak Trump yönetimi yeni yollar bulsa da bu hedefi gerçekleştirmekte zorlanıyor. 

Kaçak yollarla ABD'ye giden göçmenlerin, yurttaşları olmadıkları ülkelere gönderilmesi de bu yeni yöntemlerden biri. 

Bu hamleler, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor. Göçmenlerin gönderildikleri yerlerde zor durumlara düşmesinin önemsenmediği vurgulanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Reuters