Çad’da Askeri Geçiş Konseyi iktidara geldi, Paris Sahel'deki ana müttefikini kaybetti

Paris, Sahel bölgesinde teröre karşı verdiği savaştaki ana müttefikini kaybetti.

Çad’ın merhum Cumhurbaşkanı İdris Debi 9 Nisan'da başkent Encemine’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına katılmıştı. (AP) İdris Debi’nin oğlu Muhammed İdris Debi (sol üst). (Reuters) 
Çad’ın merhum Cumhurbaşkanı İdris Debi 9 Nisan'da başkent Encemine’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına katılmıştı. (AP) İdris Debi’nin oğlu Muhammed İdris Debi (sol üst). (Reuters) 
TT

Çad’da Askeri Geçiş Konseyi iktidara geldi, Paris Sahel'deki ana müttefikini kaybetti

Çad’ın merhum Cumhurbaşkanı İdris Debi 9 Nisan'da başkent Encemine’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına katılmıştı. (AP) İdris Debi’nin oğlu Muhammed İdris Debi (sol üst). (Reuters) 
Çad’ın merhum Cumhurbaşkanı İdris Debi 9 Nisan'da başkent Encemine’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına katılmıştı. (AP) İdris Debi’nin oğlu Muhammed İdris Debi (sol üst). (Reuters) 

Çad’ı 30 yıldan uzun süredir yöneten Cumhurbaşkanı İdris Debi İtno’nun seçimlerde altıncı dönemi de kazandığının ilan edilmesinden bir gün sonra, ülkenin kuzeyinden gelen isyancılarla yaşanan çatışmalarda öldürüldüğünün duyurulmasının ardından ülkede tartışmalar hız kazandı. Cumhurbaşkanı’nın ölümünün ilanından kısa bir süre sonra, Debi’nin oğlu 37 yaşındaki General Muhammed İdris Debi İtno başkanlığında 18 aylık geçici bir askeri konsey kuruldu. Yönetim İdris Debi İtno’nun oğluna devredildi.
Konsey, parlamentoyu ve hükümeti feshetti, kara ve hava sınırlarını kapattı, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ayrıca okullar ve kamu daireleri de kapatıldı. Cumhurbaşkanlığı Muhafızları birimleri ve güvenlik güçleri, sessiz kalan başkent sokaklarına konuşlandırıldı.
Askeri Geçiş Konseyi tarafından yaşananlara ilişkin yapılan açıklamada, İdris Debi İtno’nun Çad topraklarının bütünlüğünü savunmak için girdiği savaş alanında son nefesini verdiği” kaydedildi ve Libya'dan gelen paralı askerlere karşı kahramanca savaştığı vurgulandı.
Söz konusu açıklamayla önceki gün aralarında İdris Debi’nin de yer aldığı, uzun bir ‘öldürülecek hükümet güçleri’ listesi yayınlayan Çad'da Değişim ve Uyum Cephesi’ne (ÇDUC) atıfta bulunuldu. Açıklamaya göre Askeri Geçiş Konseyi, ulusal bağımsızlığın, Çad'ın toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğin garantörü olacak ve uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere saygı gösterecek.
Debi'nin ölümümün yerel ve bölgesel etkilerini gözlemlemek için vakit henüz çok erken olsa da Batılı analistlere göre Çad Cumhurbaşkanı’nın ölümü, başta Fransa olmak üzere Batı için büyük bir kayıp oldu. Geçen yıl mareşal rütbesine terfi eden Çad lideri, Sahel bölgesinde teröre karşı yürütülen savaşta Fransa için önemli bir müttefikti. Mali'deki uluslararası güce ve G5 Sahel Afrika Ortak Gücü’ne de katkıda bulundu. 
Cumhurbaşkanı Debi İtno'nun ölümü, eski Cumhurbaşkanı Hissene Habre rejimini sona erdirmek için kendisine sağladığı askeri destekle 1990'da iktidara gelmesini sağlayan eski sömürge ülkesi Fransa için büyük bir kayıp anlamına geliyor. Debi, 31 yıl boyunca Elysee Sarayı'nın ‘şımarık çocuğu’ olarak nitelendi. Debi, Fransa’nın eski sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın yönetiminde iktidara geldi. Paris, sağ kanattan Jacques Chirac ve Nicolas Sarkozy, diğer sosyalist isim François Holland ve son olarak da sağ ve sol arasında sınıflandırılması zor olan Emmanuel Macron dönemlerinde Debi’ye sadık bir "müttefik" olarak kalmaya devam etti.
Paris’e 2019'un başında yaptığı son ziyarette Elysee Sarayı tarafından Debi için kırmızı halı serildi. Aynı yıl Fransız hava kuvvetleri, Cumhurbaşkanı Debi'yi devirmek için Çad'ın kuzeydoğusundan başkente doğru gelen ağır silahlarla donatılmış araç konvoylarını hedef aldı. Çad’da 2008 yılında da benzer bir senaryo yaşanmıştı. Başkentin birçok mahallesinin kontrolünü ele geçirerek darbe girişiminde bulunan isyancı güçler Fransa’nın desteği ile Encemine’deki başkanlık sarayının kapısında durdurulmuştu. Fransız kuvvetler uluslararası havaalanını ve saraya giden yolu kapattı. Böylece Fransa Debi’ye yönetimi kurtarması için çeşitli dönemlerde destek sağladı. Bu olaydan iki yıl önce, yani 2006'da da benzer bir isyan girişimi bastırıldı. Kısacası Paris, Fransa'nın görmezden geldiği sahte demokrasi maskesi altında ülkesini demir bir el ile yöneten İdris Debi rejimi için bir "hayat sigortası" olarak görülüyordu.
Paris ve Debi arasında ortak çıkarlara dayanan köklü bir bağ var. Çad ve Sudan sınırlarının her iki yakasındaki Zagava kabilesinden olan Debi, 1976'da Fransız askeri okullarında askeri pilot oldu. Ardından 1985'te Fransa'ya geri döndü ve burada subay olmak için harp kolejine girdi. Libya lideri Albay Kaddafi'ye karşı savaşında Hissene Habre’nin emri altında çalışıyordu. Ancak daha sonra Habre’yi devirdi ve Kaddafi’nin desteğini almak için Libya'ya gitti. İstediği desteği alan Debi, Sudan'da Darfur bölgesinden harekete geçen çok sayıda kuvvet oluşturarak Fransa’nın desteğiyle başkent Encemine’ye girdi.
Habre de Fransa’nın desteğini talep etti. Ancak Paris yönetemi, ‘ABD’nin adamı’ olarak gördüğü Habre'nin talebine yanıt vermedi. Debi, 30 yıl boyunca Çad'da iktidarını demir yumrukla yürüttü. Yapılan değerlendirmeler Debi’nin bunu acımasız baskı, ordunun mutlak sadakati ve Paris'in sağladığı destek ve korumayı satın aldığı petrol gelirleri ile sağladığı yönünde.
Elysee Sarayı tarafından dün yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Macron'un “Fransa'nın Çad'ın güvenliği ve bölgenin istikrarı için 30 yıldır yorulmadan çalışan cesur bir arkadaşının kaybından dolayı derinden etkilendiği” sözleri ile aktarıldı. Paris, Çad halkının yanında durduğunu ve ülkenin istikrarına ve toprak bütünlüğüne bağlılı olduğunu vurguladı. Fransa, Askeri Geçiş Konseyi’nin kurulmasına ilişkin yaptığı açıklamada, siyasi geçiş sürecinin "sınırlı bir süre" olması ve "barışçıl" koşullarda ve diyalog çerçevesinde gerçekleşmesi çağrısında bulundu. Bunun sivil kurumlara dayalı kapsayıcı bir hükümetin hızla geri dönüşüne olanak sağlayan bir süreç olması gerektiğini vurguladı.
Her ne kadar Debi yönetimindeki Çad ardı ardına birçok şoka maruz kalsa da rejim kontrolü sağlamayı başardı. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Debi, teröre karşı savaşa katılan Fransız kuvvetlerine Barkhane Operasyonu’nun komutanlığı için bir karargah ve bir hava üssü hizmeti sundu.
Paris Nanterre Üniversitesi'nden Çadlı araştırmacı Kelma Manatouma'ya göre Debi, Fransızların elinde bir kozdu ve Çad'ın Paris’in çıkarlarının merkezinde, stratejik bir konumda olduğunu erken bir vakitte anladı. Debi, güçlerini Paris'in hizmetine sundu ve Fransız kuvvetlerine 2013'ün başlarında Mali'yi ve başkenti Bamako'yu aşırılık yanlısı gruplardan kurtarmak için müdahale ettiklerinde yardım etti. Daha sonra G5 Sahel Ortak Gücü’ndeki birliklere katıldı ve önceki yıl militanların yoğun bir şekilde faaliyet gösterdiği üçlü sınır bölgesine (Mali, Nijer ve Burkina Faso arasında) bin 250 asker gönderdi. Paris, kıyıdaki varlığının yükünü azaltmak için Debi’den destek alıyordu. 
Ancak Çad sadece askeri açıdan değil, aynı zamanda petrol zengini bir ülke olduğu için Fransız malları açısından iyi bir pazardı. Fransızca konuşulan bir ülke olan Çad aynı zamanda Fransız kültürünü de yaşatıyor. Bu nedenle ülkenin birden fazla nedenden dolayı Fransa için önemli bir müttefik olmaya devam edeceği ve Paris'i Çad’a bağlayan bağın uzun süre devam edeceği belirtiliyor.



Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)
TT

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)

Şarku’l Avsat'a bilgi veren kaynaklara göre Husiler, Gazze Şeridi'ni savunma ve füze gücü ile insansız hava araçlarını (İHA) destekleme bahanesiyle başkent Sana, Hacca ve İbb vilayetlerinden kaçırılan yüzlerce Yemenli kadın ve kızı seferberlik faaliyetlerine katılmaya, maddi ve ayni bağışta bulunmaya zorladı.

Kaynaklar, Husilerin ‘Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümü’ kutlamaları bağlamında Yemenli kadınları hedef almak ve onları ‘savaş çabaları’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorlamak amacıyla liderlerinin doğrudan talimatıyla onlarca kadın saha ekibi oluşturduğunu açıkladı.

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri ilk faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladı. Sana ve kırsalında bir gün içerisinde mezhepçi bir karaktere sahip altı etkinlik düzenleyerek, kadınları bağış yapmaya ve oğullarını cephelere yollamaya çağırdılar.

SABA’nın haberine göre, Husilerin Sana'daki kadın komisyonu, füze gücü, deniz gücü ve İHA’ları destekleme bahanesiyle yaklaşık 100 bin dolar (Husilerin kontrolündeki bölgelerde bir dolar 530 Yemen riyaline denk geliyor) değerinde mali ve ayni bağıştan oluşan bir kadın konvoyuna öncülük etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Sana ve kırsalındaki çeşitli mahalle ve köylerde bulunan kadınlar, ‘Zeynebiyat’ın evlerine sürpriz ziyaretler yaparak, Gazze Şeridi'ni destekleme ve ABD ile İsrail saldırganlığına karşı durma bahanesiyle, Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümünü anma törenine aile üyeleriyle birlikte katılmalarını ve para ve mücevherlerini vermelerini istediklerini’ söyledi.

Bazı kadınlar, kadın ve kız çocuklarının seferberliği sırasında Husi kadın amirler tarafından kullanılan korkutma ve asgari haklardan mahrum bırakma tehditlerinden bahsetti.

Sana şehrinin el-Kaa mahallesinde yaşayan ev hanımı Ümmü Abdullah, kendisinin ve mahallesindeki diğer kadınların Husilerin ‘mezhepsel seferberlik’ ve gruba destek amaçlı bir etkinliğine katılmaya zorlandığını anlattı.

Ümmü Abdullah, Husilerin kadın etkinliklerini finanse etme bahanesiyle, görünüşte Gazze Şeridi ve Lübnan'ı desteklemek ve savaş çabalarını finanse etmek için nüfusun çoğunun maruz kaldığı zor yaşam ve maddi koşulları göz ardı ederek kadınlara yeni haraçlar dayatmasından duyduğu derin memnuniyetsizliği dile getirdi.

Husi kadın militanların saha hareketi, Yemen'in kuzeybatısındaki Hacca şehrini ve Eflah eş-Şam, Kuhlan eş-Şeref, Mabin, eş-Şağadira ve el-Mehabişa ilçelerini kapsıyor. Kadın komisyonu ve Zeynebiyat güçleri de aynı bahaneyle Yemen'in İbb vilayetinin çeşitli bölgelerindeki anneleri ve ev kadınlarını mezhepçilik ve bağış toplama kampanyalarıyla hedef almaya devam ediyor.

İbb'in ez-Zihar ilçesinde yaşayan ve Husilerin bir etkinliğine katılan Yemenli kadınlar, Husi liderlerini Filistin davasını ve bölgedeki insanların acı ve sıkıntılarını istismar etmek ve Yemenlilere dayattıkları bağışlardan büyük servet kazanmakla suçladı.

Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde kadınları hedef alması, onlara karşı çeşitli suçlar ve ihlaller işlemeye devam ettiği bir döneme denk gelirken, uluslararası ve yerel örgütler bu ihlallerin durdurulması için insani yardım çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı yayınladığı bir raporda, Husilerin Eylül 2016 ile geçtiğimiz mart ayı arasında 18 vilayette Yemenli kadınlara karşı işlediği 10 bin 156 ihlali belgeledi.

Rapora göre Husiler, top atışı ve Katyuşa roketleriyle bombardıman, mayın ve EYP patlamaları, kasıtlı keskin nişancılık ve meskûn mahallerde gelişigüzel ateş açma gibi çeşitli şekillerde 2 bin 786 kadını öldürdü ve 4 bin 369 kadını da yaraladı.