İranlılar Ramazan’da yüksek fiyatlardan şikayetçi

İranlılar, bu ayın başlarında Tahran'da yaşanan enflasyon dalgasının ardından devlet destekli fiyattan gıda ürünleri almak için sıraya giriyor (Tesnim)
İranlılar, bu ayın başlarında Tahran'da yaşanan enflasyon dalgasının ardından devlet destekli fiyattan gıda ürünleri almak için sıraya giriyor (Tesnim)
TT

İranlılar Ramazan’da yüksek fiyatlardan şikayetçi

İranlılar, bu ayın başlarında Tahran'da yaşanan enflasyon dalgasının ardından devlet destekli fiyattan gıda ürünleri almak için sıraya giriyor (Tesnim)
İranlılar, bu ayın başlarında Tahran'da yaşanan enflasyon dalgasının ardından devlet destekli fiyattan gıda ürünleri almak için sıraya giriyor (Tesnim)

İran’ın başkenti Tahran’ın güneyinde yaşayan El Hac Muhammed Ali, “Bu mübarek ayda beklediğimiz şey, hükümetin fiyatların tekrar yükselmesine izin vermemesiydi. Ama maalesef geçen yıl olduğu gibi enflasyon ve fiyatlar kontrolden çıkmış durumda. Durum sıkıntılı, umut kalmadı” dedi.
İranlılar bu yıl Ramazan ayına bir önceki yıla nazaran fiyatların yüzde 50 artışıyla girdi. İftar zamanı sofraları başında dua eden İranlılar, günlük beslenme endişeleriyle başını yastığa koyuyorlar.
60 yaşındaki Ali, “Önceleri Ramazan ayı aile ve neşe ayı iken şimdi ebeveynler için masraf ve güç ayına dönüştü. Hayat bizim ve birçok insan için zor bir hale geldi” ifadelerini kullandı.
İran, 20 Mart'ta emtia fiyatları yükseldi. Enflasyon dalgalanması süt ürünleri, yumurta, sıvı yağ, tavuk ve pirinç fiyatlarını vurdu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının şiddetlenmesi ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle Ramazan ayı geçtiğimiz yıla göre daha zor bir hal aldı.
Donya-e-Eqtesad gazetesinde Ramazan ayında gıda fiyatlarındaki artışla ilgili yayınlanan bir haberde, pirinç fiyatının geçtiğimiz yıla göre 10 bin tümen birden arttığı ve bir kilo pirincin fiyatının 35 bin tümene ulaştığı kaydedildi.
Mercimek ise geçtiğimiz yıla göre 20 bin tümenden 30 bin tümene yükseldi. Aynı şekilde fasulye de 24 bin tümenden 35 bin tümene çıktı. Tahran dükkanlarında koyun eti fiyatları 150 bin tümen, sığır eti ise 120 bin tümene ulaşırken, et fiyatları ortalama 117 bin tümen, tavuk eti fiyatları ise 30 bin tümen oldu.
Gazete, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl kış mevsiminde yayınlanan bir istatistiği baz alarak, pirinç, et ve şeker fiyatlarının yüzde 40'tan 113'e yükseldiği görüldü.

Bölge pazarları ve sokakların hoşnutsuzluğu
İran'da çeşitli illerden resmi kurumların raporları, önceki yıllarda olduğu gibi insanların Ramazan ayında emtia fiyatlarındaki artıştan endişe duyduklarını aktardı.
Petrol zengini Ahvaz vilayetinde ise piyasaları kontrol etmekten sorumlu Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı temsilcisinin tutuklanmasına rağmen, pirinç fiyatları yüzde 25, baklagil fiyatları yüzde 15 ve yumurta fiyatları yüzde 25 arttı.
Basra Körfezi'ne bakan Buşehr vilayetinde sahur ve iftar giderlerinin en az 71 bin tümen olduğu tahmin ediliyor. Bu da aylık iki milyon 130 bin tümene denk geliyor, yani işçi sınıfının gelirinin yüzde 80’i.
İsfahan’da ise hurma fiyatları bir önceki aya göre yüzde 15 artış kaydetti.
Doğu Azerbaycan vilayetinin yönetim merkezi olan Tebriz, et, tavuk ve meyve gibi temel tüketim ürünlerindeki artıştan dolayı genel hoşnutsuzluğa tanıklık ediyor.
İran’da yağ ise geçtiğimiz yıl emtia listesinin başında yer aldı. Şiraz halkı ise hali hazırda yüksek fiyatlardan mustarip.
İran parlamentosu temsilcileri, devlet kurumlarının ilgisizliğini ve yükselen fiyatlar konusundaki sessizliğini eleştirdi. Milletvekilleri, hükümet yetkililerinin marjinal ve gereksiz sorunları gündeme getirmek yerine yüksek fiyatları ve mal kıtlığını kontrol etmesi gerektiğine inanıyor.
İran Parlamentosu Sanayi Komitesi üyesi Ramin Nur, bazı İslam ülkelerinde vatandaşları satın almaya teşvik etmek adına fiyatlarda düşüşe gidildiğini belirterek, Ramazan ayı boyunca İran'da temel malların fiyat kontrolünün tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi ciddiye alınması gerektiğini söyledi.
Sosyal Komite üyesi Ali Asgar ise, “Bugün, toplumun yapısından bıkmış bir akvaryum yönetimiyle karşı karşıyayız. İnsanlar için yaşamanın ne kadar zor olduğunu görmüyorlar” ifadelerini kullandı.
Kerim Huseyni ise, sorunun yönetim ile kaynaklı olduğunu belirterek, düzletmeye gidilmesi gerektiğinin elzem olduğunu vurguladı.
Ancak İran parası, Viyana görüşmelerinin olumlu havası nedeniyle yükselmiş durumda. Döviz piyasası aktörlerine göre, Viyana görüşmeleriyle ilgili iyimserlik, dolar fiyatlarının 25 bin tümenin altında kalmasına neden oldu.
İranlılar, yetkililerin tekrarlanan açıklamaları ve pratiğe dönüşmeyen vaatlerinden bezmiş olduklarını söylüyor. Sofralar, eski Ramazanlardaki gibi renkli değil. Metro istasyonundaki orta yaşlı bir kadın, gelecek için endişelendiğini söyledi. Tahranlı kadın açıklamasında, eskiden sınırlı bir kargaşanın olduğunu ancak şimdi salgın sebebiyle işlerin daha zor olduğunu bildirdi. Temel gıda fiyatlarının yükselişte olduğunu bildiren kadın, tavuk, et ve meyve alamadıkları için sağlıklarının tehlikede olduğunu söyledi.ee



İran'da iki halef seçimi krizi: Ilımlılık ve aşırılık oyunu

Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
TT

İran'da iki halef seçimi krizi: Ilımlılık ve aşırılık oyunu

Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)
Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor (Reuters)

Refik Huri

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında ölmesi, İran'ı kritik bir dönemde iki halef kriziyle karşı karşıya bıraktı; birincisi zamanından önce gelen cumhurbaşkanının halefi krizi. İkincisi,1979'da İslam Devrimi'nin fitilini ateşleyen İmam Humeyni’den çok daha uzun süre hüküm süren Dini Lider Ali Hamaney'in sağlık durumu sebebiyle zamanı yaklaşan halefini seçme krizi. Hamaney'in halefinin radikal bir din adamı olacağı kesin ve Reisi öne çıkan bir adaydı. Hem Dini Lider hem de Dini Lider’in istediği seçeneğe oy veren Uzmanlar Konseyi çevresinde önemli bir seçenekti. Reisi'nin halefi konusu ise görünürde Reisi, Ahmedinejad ve Hatemi gibi aşırı muhafazakâr veya Rafsancani ve Ruhani gibi reformcu ve ılımlı bir figür olacak din adamı ya da eski Devrim Muhafızları subayı seçeneklerine açık görünüyor.

Sistemin gerçek hesapları arasında hiçbir fark yok. Zira gerçek güç, “ilahi meşruiyete” sahip olan, kayıp ve beklenen “zamanın sahibinin” vekili olan Dini Liderin elinde. Herhangi bir dini rejim gibi, gittikçe daha da aşırılaşma yönünde ilerlemeye mahkûm bir rejimde, Dini Liderin aşırı muhafazakâr olması doğal. Teorik olarak “halk meşruiyetini” temsil eden cumhurbaşkanlığı makamı için muhafazakâr ya da ılımlı adayları seçen de odur. Seçimler, ister iç koşullar isterse dış ilişkilerin görünen yönü olsun, rejimin her aşamadaki ihtiyaçlarına bağlıdır. Dünyada İran’daki “reformcu akımın” başarısı üzerine oynanan bahisler bağlamında yapılan eski ve yeni tartışmalar ise bir nevi kendini kandırmadır. Dini Liderin iradesi olmadan hiçbir reformcu iktidara ulaşamaz. Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Hasan Ruhani ve onlardan önce İmam Humeyni'nin ölümünden sonra arkadaşı Ali Hamaney'in Dini Lider konumuna gelmesinde önemli rol oynayan Haşimi Rafsancani'de olduğu gibi, iktidara gelip çizilen kırmızı çizgileri aşmaya çalışan herhangi bir reformcu figür izolasyona mahkumdur.

Hamaney, "bugün ülkenin asıl meselesinin ekonomi ve temel zayıf noktasının da ekonomik mesele" olduğunu düşünüyorsa, Reisi'nin halefi ekonomiye odaklanacak, insanları ekonomik durumdan ve uygulanan sosyal kısıtlamaların sertliğinden kaynaklanan toplumsal memnuniyetsizliklerini azaltmaya ikna edecek ılımlı bir şahsiyet olabilir. Ama bunun aksini düşünenler de var. Bunlara göre Reisi'nin Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve diğerlerine açılma konusunda yaptıkları, ancak ılımlı bir cumhurbaşkanının aksine sorgulanmadan esneklik gösterebilecek katı görüşlü bir cumhurbaşkanı tarafından yapılabilirdi. Pratik olarak Hamaney'in elinde olan anahtar, adayları eleyen ve Reisi'nin aday gösterilmesi sırasında kazanacağı korkusuyla Ali Laricani’nin yarış dışı bırakılmasında olduğu gibi, seçilen adaya tehdit oluşturanların adaylığını önleyen Anayasa Koruma Konseyi'ne ödünç olarak veriliyor. Konsey, eski cumhurbaşkanı Ruhani’nin bile, uzun süredir üyesi olmasına rağmen Uzmanlar Konseyi'ne aday olmaya uygun olmadığına karar vermişti. Bunun nedeni, İmam Humeyni'nin en başından beri İslam Cumhuriyeti'nin en yüksek önceliklerini belirlemiş olmasıdır ve bunlardan en öne çıkanları iki tanedir. Birincisi, "İslam hükümeti velayet ile imanın ikizidir ve düzeni sağlamak bir görev borcudur." İkincisi ise "devrimi ihraç etmek, çünkü rejim kapalı bir ortamda kalırsa kesinlikle yenilgi ile yüzleşecektir." Arap ülkelerindeki Şii milis gruplara “yatırım” yapılması ve Filistin kartına sahip olunmaya çalışılması da bundandır. Bunun hiçbir bölgesel güçte daha önce görülmemiş pratik uygulaması ise Lübnan'da Hizbullah, Irak’ta Haşdi Şabi, özellikle de Hizbullah Tugayları, Seyyid el-Şuhada Tugayı, Kays el-Hazali hareketi, Suriye'de Afganlardan oluşan Fatimiyyun Tugayı ile Pakistanlılardan oluşan Zeynebiyyun Tugayı gibi silahlı mezhepçi ideolojik grupların kurulması, Yemen’de Ensarullah (Husiler), Gazze’de Hamas ve İslami Cihat’ın desteklenmesidir. İran'ın hiçbir şey yapmadan kazanmasını sağlayan da budur. Vekalet ile kazanıyor, vekalet ile savaşıyor ve vekalet ile anlaşıyor. Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Dış Politika Programı Direktörü Susan Maloney'nin söylediği gibi, Tahran'ın bölgede bahse girdiği şey bir kaos sistemidir. Maloney İran'ın stratejisini "güçlü düşmanlarına, özellikle de ABD'ye karşı avantaj elde etmenin ekonomik açıdan ucuz bir yolu olarak, asimetrik savaşa yatırım yapmak" olarak tanımlıyor. Sahne çok çelişkili ve Sovyetler Birliği'nde yaşanan ve onun çöküşüne yol açan duruma benziyor; içeride ekonomik zayıflık, dışarıda güçlü nüfuz ve büyük harcamaların yapıldığı askeri güç. Hamaney'in 2003'te İran penceresinden gördüğü kadarıyla bölgedeki sahne şöyleydi; “Washington yeni bir Ortadoğu yaratma konusunda tamamen başarısız oldu. Bölgenin jeopolitik haritasının köklü bir değişim içinde olduğu doğru ama bu ABD'nin değil, direniş cephesinin yararına bir değişim. Evet, Batı Asya'nın jeopolitik haritası değişti ama direnişin lehine olacak şekilde değişti.” Dahili sahneye gelince, zorlu ekonomik durumdan duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle halk seçimlere katılma konusunda isteksiz. Kadınlara başörtüsünün dayatılmasına, sosyal davranışlar ve giyim üzerindeki kısıtlamaların sıkılaştırılmasına karşı gösteriler düzenleniyor. Son parlamento seçimlerine seçmenlerin ancak yüzde 41'i katıldı. Başkent Tahran'da bu oran yüzde 19'du.Türk analist Murat Yetkin, "İran rejimi uzun menzilli füzeler üretebiliyor ama Cumhurbaşkanı Reisi'nin uçağının yerini tam olarak belirleyemiyor" derken abartmıyordu. Aslında İran'ın uçağın düşüşüne ilişkin hikayesi hâlâ eksik. Dahası kazanın gerçek nedenleri, teknik neden veya sisten mi kaynaklandığı, yoksa sabotaj sonucu mu olduğu gibi sorular cevapsız kalacak kadar boşluklarla dolu. Resim net değil; cumhurbaşkanının uçağı düşerken kendisine eşlik eden iki uçak Tebriz'e dönüş yolculuğuna nasıl devam edebildi? Reisi'nin dini lider konumuna gelmesini engellemek için biri bir komplo mu kurdu? Cenaze törenlerinde Şiiliğin abartılı tezahürleri, soruları gülünç hale getirmeye yönelik bir çaba mıydı?

Totaliter rejimlerde gerçeği bilmek zordur. Ancak içeride baskı ve disipline, bölgede ise kaosa bel bağlayan İslami rejim, din adamları ve Devrim Muhafızları arasında karma bir rejim haline geldi. Devrim Muhafızları, Reisi'nin halefinin seçiminde önemli, Hamaney'in halefinin seçiminde ise daha büyük bir rol oynuyor.