Ramazanı ailesiyle birlikte geçirmek isteyen Yemenli gurbetçi Husiler tarafından öldürüldü

Ramazanı ailesiyle birlikte geçirmek isteyen Yemenli gurbetçi Husiler tarafından öldürüldü
TT

Ramazanı ailesiyle birlikte geçirmek isteyen Yemenli gurbetçi Husiler tarafından öldürüldü

Ramazanı ailesiyle birlikte geçirmek isteyen Yemenli gurbetçi Husiler tarafından öldürüldü

Son günlerde Yemenli gurbetçi Abdulfettah el-Meliki Ferhan sosyal medya sitelerinde Yemenliler tarafından en çok paylaşılan isim oldu. Abdulfettah, Ramazan’ı Taiz’in doğusundaki el-Huban bölgesinde yaşayan ailesiyle birlikte geçirmek için Yemen’e giden uçaktaydı. Dönerken burada hayatını kaybedeceğini aklından bile geçirmedi.
Abdulfettah gittiği ülkede dört yıl çalıştıktan sonra Ramazanı çocukları ve ailesiyle birlikte geçirmek için Yemen’e dönme kararı aldı. Aden’e giden uçağa bindi. Memleketine giderken arkadaşlarından dua istedi. Dönüşünden bir hafta sonra kaçırıldığı ve cesedinin evine gönderildiği bildirildi.
Husi kontrolü altındaki el-Huban bölgesinden görgü tanıkları, Husilere ait silahlı bir grubun Abdulfettah’ı evinden aldığını, dört gün sonra da evlerinin yakınlarında ailesi tarafından cesedine rastlanıldığını aktardı.
Abdulfettah’a ne olduğu, nereye götürüldüğü, milisler tarafından neden hedef alındığına dair herhangi bir şey bilinmiyor. Olay birçok gurbetçi Yemenlinin Husi milislerine para vermeyi reddetmeleri, ailelerine maddi yardım yapmaları veya milislere karşı çıkan yakınları sebebiyle maruz kaldıkları tehditleri yeniden gündeme getirdi.

860 birimden oluşan gizli hapishaneler kuruldu
Husi milisleri el-Huban bölgesindeki Salih şehrinde 20 binayı, 83 yapı üzerine kurulu 860 birimden oluşan gizli hapishanelere dönüştürdü. Eylemlerine göre yerleştirilen tutukluların bulunduğu bu noktalar, sözde güvenlik unsurları tarafından yönetilmekte. Yemen insan hakları örgütlerinin raporlarına göre, söz konusu hapishanelerde, güvenlik güçleri, askeri mahkumlar, savaştan kaçan kimseler ve Husilerin “hain” olarak nitelendirdikleri kabile şeyhleri bulunuyor.
Söz konusu hapishaneler, tutuklulara yönelik iğrenç ihlallerin uygulandığı Yemen’in en tehlikeli hapishaneleri olarak biliniyor. Serbest bırakılan mahkumların, el-Salih Hapishanesi’nin ismini duyar duymaz dehşete kapıldığı vurgulanıyor.
Raporlara göre, tutuklulara karşı insan aklının ürettiği akıl almaz en kötü işkence ve insanlık dışı muamelenin el-Salih Hapishanesi’nde gerçekleştiği bildirildi. Serbest bırakılan mahkumların bu hapishaneden bahsedilirken yaşadıkları travmanın bunun kanıtı olduğu vurgulandı.
Üç Yemen şehir sakini Şarku’l Avsat’a, milislerin birden fazla yöntem kullanarak mahalle veya kasabalarda veri toplamak için bir kampanya yürüttükten sonra, ülkeye gelen kimseleri izleyerek onları askere aldıklarını söyledi. Milislerin kullandığı en belirgin yöntemin bir gaz tüpüne ulaşarak, buradaki isimle birlikte, sakinlerin her türlü kişisel bilgisine ulaştıklarını, söz konusu bilgileri de gıda yardımı bahanesiyle elde ettikleri bildirildi.
Kaynaklar Husi milislerinin ideolojik ve askeri olarak atanan yetkililerinin, nüfus hareketlerini izleme ve gelen kişileri rapor etme noktasında ara sokaklara görevliler yerleştirdiğini bildirdi.
Kaynaklar, meşru hükümetin kontrolünde olan bölgelerden ailelerinin yanına gelen çok sayıda gurbetçinin veya işçinin, Husiler tarafından tutuklandığını aktardı.

 


Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
TT

Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Almanya'nın Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindekileri taşıyan düşen uçağın kara kutu verilerini analiz etmeyi, bu tür uçaklarla ilgili gerekli teknik kapasitenin bulunmaması gerekçesiyle reddettiğini duyurdu.

Bakanlık, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada, Ankara Havalimanı'ndan kalktıktan yarım saat sonra düşen uçakla ilgili gerekli teknik işlemleri tamamlamak üzere İngiltere'nin "tarafsız" taraf olarak seçilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldığını belirtti.

Bakanlık, ölenlerin cenazelerinin bugün (Cumartesi) Trablus’a nakledilmesine karar verildiğini açıkladı.

Uçakta Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindeki heyet bulunuyordu. Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti, uçağın kara kutusunun doğru teknik analizinin yapılması için Türk yetkililerle Almanya'ya gönderilmesi konusunda anlaşmaya vardığını duyurmuştu.


Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
TT

Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)

Suriye hükümetinin karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarını bir kez daha vurgulayan yeni bir olayda, Humus şehrindeki (orta Suriye) bir camide meydana gelen patlamada en az 8 kişi öldü, 18 kişi de yaralandı. Saldırıyı DEAŞ'a bağlı bir grup üstlendi.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA) tarafından yayınlanan bir açıklamada, Suriye Sağlık Bakanlığı yetkilisi, Humus'un Vadi el-Deheb mahallesindeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii'ne düzenlenen bombalı saldırıda ölü sayısının 8, yaralı sayısının ise 18'e ulaştığını söyledi. Sağlık Bakanlığı Acil Durum ve Ambulans Müdürlüğü Direktörü Necib el-Nesen, ölü sayısının "kesin olmadığını" belirtti.

DEAŞ'a bağlı aşırılıkçı grup Ensar el-Sünne, saldırının bir Alevi camisini hedef aldığını belirterek sorumluluğu üstlenirken, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, saldırının arkasında kim varsa adaletin yerini bulacağına dair söz verdi. İbadet yerlerinin hedef alınmasını "alçakça ve korkakça bir eylem" olarak nitelendirdi.

Bu bombalama, mevcut rejimin bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethane içinde gerçekleşen ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam'daki bir kilisede meydana gelen ve 25 kişinin ölümüne yol açan intihar saldırısının sorumluluğunu da "Saraya Ensar el-Sünne" grubu üstlenmişti.

Dün Humus'ta gerçekleşen bombalama, Arap dünyasında geniş çaplı kınamaya neden oldu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın "terörizm ve aşırıcılığı", cami ve ibadethanelerin hedef alınmasını ve masum sivillerin terörize edilmesini kesin bir dille reddettiğini vurgulayarak, Suriye ile dayanışmasını ve Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamaya yönelik çabalarına desteğini teyit etti.


Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
TT

Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat'ta bulunan el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu geçici olarak askıya aldığını ve sadece acil servis gibi temel hizmetleri sürdüreceğini duyurdu.

Hastaneyi yöneten el-Avde Sağlık ve Toplum Derneği'nin program direktörü Ahmed Muhanna, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Jeneratörleri çalıştırmak için gerekli yakıtın tükenmesi nedeniyle hizmetlerin çoğu geçici olarak askıya alındı" dedi.

"Sadece temel hizmetler, yani acil servis, doğum ve çocuk servisleri devam ediyor," dedi ve hastane yönetiminin asgari hizmet seviyesini sağlamak için jeneratör kiralamak zorunda kaldığını belirtti.

Hastanenin normalde günlük 1000 ila bin 200 litre dizel tükettiğini, ancak mevcut stokun sadece 800 litre olduğunu ve tüm bölümlerin çalışır durumda kalması için yetersiz kaldığını açıkladı.

"Devam eden yakıt krizi, hastanenin temel hizmetlerini sağlama yeteneğini doğrudan tehdit ediyor," uyarısında bulundu.

Birkaç gün süren ağrıların ardından, 30 yaşındaki Hetem Ayada sonunda el-Avda Hastanesi'ne gitmeye karar verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Nuseyrat'tan gelen yerinden edilmiş kadın ajansa, hastane personelinin kendisine röntgen için elektrik olmadığını ve onunla ilgilenemeyeceklerini söylediğini belirtti.

Ayada, kendisine ağrı kesici verdiklerini ve durumu düzelmezse başka bir hastaneye gitmesi gerektiğini söylediklerini anlattı.

O akşam ağrıları şiddetlendi, bu yüzden başka bir sağlık merkezine gitti ve orada safra taşı teşhisi konuldu.

Kadın, harap olmuş Gazze Şeridi'nde en temel sağlık hizmetlerinin bile eksikliğinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.

İsrail ile Hamas arasında yaklaşık iki yıldır süren savaşın ardından 10 Ekim'den bu yana yürürlükte olan ateşkes anlaşmasına rağmen, Gazze Şeridi ciddi bir insani krizi yaşamaya devam ediyor.

Ateşkes anlaşması günlük 600 kamyonun girişini öngörürken, STK'lara ve Birleşmiş Milletler'e göre, Şeride insani yardım taşıyan kamyonların sayısı yalnızca 100 ila 300 arasında değişiyor.