Lübnan'ın Avrupa ve Körfez'e uyuşturucu kaçakçılığı için bir merkez haline gelmesine yönelik uyarılar arttı

Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçisi, Lübnan ürünlerini yasaklama kararının gerekçelerinin ilk etapta güvenlik olduğunu vurguladı.

Bir Suudi gümrük yetkilisi, captagon haplarının bulunduğu Lübnan'dan gelen nar sevkiyatını açıyor. (SPA)
Bir Suudi gümrük yetkilisi, captagon haplarının bulunduğu Lübnan'dan gelen nar sevkiyatını açıyor. (SPA)
TT

Lübnan'ın Avrupa ve Körfez'e uyuşturucu kaçakçılığı için bir merkez haline gelmesine yönelik uyarılar arttı

Bir Suudi gümrük yetkilisi, captagon haplarının bulunduğu Lübnan'dan gelen nar sevkiyatını açıyor. (SPA)
Bir Suudi gümrük yetkilisi, captagon haplarının bulunduğu Lübnan'dan gelen nar sevkiyatını açıyor. (SPA)

Suudi Arabistan’ın dün Lübnan'dan gelen bir uyuşturucu sevkiyatına el koyduğunu açıklamasının ardından Lübnan'ın Arap ve Avrupa ülkelerine kaçakçılık ve uyuşturucu kaçakçılığının başlangıç ​​noktası haline gelmesine yönelik siyasi uyarılar arttı. Öte yandan Yunanistan da Lübnan'dan Slovakya'ya gönderilen tatlı yapma makinesi sevkiyatında saklanmış 4 ton esrar ele geçirdiğini duyurdu.
Suudi Arabistan’ın Lübnan Büyükelçisi Velid Buhari dün Lübnan’ın MTV TV kanalına yaptığı açıklamada, ülkesinin Lübnan ürünlerinin Suudi Arabistan'a girişini engelleme kararının nedenlerinin ilk etapta güvenlik olduğunu ve güvenliği korumayı hedeflediğini belitti. Aynı zamanda Suudi Arabistan Krallığı'nın vatandaşlarının ve sakinlerinin güvenliğini koruma amacıyla alındığını ifade etti. Büyükelçi Buhari, Lübnan’ın LBC kanalına yaptığı diğer açıklamasında ise, "Suudi Arabistan’a uyuşturucu kaçakçılığı ve bunun artması, Suudi Arabistan'ın yerel ve uluslararası suç şebekelerine karşı yaşadığı zorluğun boyutunu ortaya koyuyor" dedi.
Lübnan'ın Arap ülkeleriyle ekonomik ilişkilerini etkileyen kaçakçılık operasyonları nedeniyle Lübnan'da siyasi ve güvenlik alanında alarm durumuna geçildi. Gelişmeleri takip eden Cumhurbaşkanı Mişel Avn, yarın (Pazartesi) Baabda Sarayı'nda bir toplantı yapılması çağrısında bulundu. Toplantıya Başbakan Dr. Hasan Diyab, Ulusal Savunma, Tarım, İçişleri ve Belediyeler, Dışişleri ve Göçmenler, Maliye, Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklarının yanı sıra, güvenlik ve gümrük dairelerinin başkanları, tarım sektöründen bir dizi çiftçiler ve ihracatçılar katılacak.
Lübnan Sanayi Bakanı İmad Hubbullah, dün meyve sevkiyatlarında ve diğerlerinde uyuşturucu ihracatı yapanların ifşa edilmesi, isimlerinin duyurulması ve mümkün olan en kısa sürede takip edilmesi gerektiği çağrısında bulunarak, “Bu durum aylarca süremez" dedi.
Lübnan'ın Riyad'daki Büyükelçisi Dr. Fevzi Kabbara, Lübnan'ın gelecekte Suudi Arabistan'a uyuşturucu kaçakçılığını önlemek için güvenlik çabalarını yoğunlaştıracağını vurguladı. Ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı çetelerinin Lübnan'ın çıkarlarını ve ilişkilerini umursamadığını ve itibarına zarar verdiğini belirterek Lübnan'ın kaçakçılığın kaynağı olmadığını ifade etti.
Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca, yaşananların güçlü dönemin ve müttefiklerinin yeni bir başarısı olduğunu, Lübnanlı çiftçileri ürünleri için temel ve hayati bir pazardan mahrum bıraktıklarını belirtti. Caca, “Bunun nedeni ise kaçakçılık ticaretine hakim olan bir grubun faaliyetleri olduğu kadar, aynı zamanda Lübnan yönetim ve kurumlarının bilinen nedenlerden dolayı bu konuyla ilgili ihmalkarlığı” dedi. Caca açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bu hakim grubun her gün faaliyetlerine devam ettiği ve bu güçlü dönemin Lübnanlıların başına yeni bir felaketi beraberinde getireceği kesin bir şekilde netleşti. Mevcut iktidar grubunun başarısızlığı, yolsuzluğu ve tüm Lübnanlıların çıkarları pahasına tamamen özel çıkarlarının peşinde koşması apaçık hale geldi. Her gün yeni bir felaket yaşamamak için bu iktidar grubundan kurtulmak dışında bir kurtuluşumuz yok. Bunu da Lübnanlıların devletin projesine yeniden değer katacak yeni bir otorite kurma sorumluluklarını üstlendiği erken parlamento seçimleri dışında yapmanın bir yolu yok.”

Suriye'de endüstri daha popüler hale geldi
Lübnan'dan Avrupa'ya ve Arap ülkelerine büyük bir uyuşturucu kaçakçılığı operasyonları faaliyetine yol açan bazı faktörler bir araya geldi. Özellikle Suriye savaşının patlak vermesinin ardından kaçakçılık olayları arttı ve bu durum Suriyeli kaçakçıların faaliyetlerinin bir kısmını Lübnan'a aktarmalarına yol açtı. Uyuşturucu endüstrisi Lübnan'da ve komşu Suriye'de aktif hale geldi. Suriye’nin ülkede yayılmasıyla endüstri daha popüler hale geldi ve daha çok ihraç edildi.
4 Ağustos’taki patlamanın ardından geçtiğimiz aylarda Beyrut limanından kaçakçılık dalgaları arttı. Kaçakçılar, yola çıkmadan önce gizlediklerini gemilere ve konteynırlara aktarmak için kamyonları ve malları kontrol eden güvenlik ekipmanlarının yokluğundan yararlanıyor. Lübnanlı yetkililer, patlamanın ardından imha edilen tüm yük tırlarını ve kargoları doğru bir şekilde fotoğraflamak için kullanılan Beyrut limanındaki tarayıcının yerine yenisini halen alamadılar.
Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi'nden Milletvekili Vehbe Katişa, Suriyeliler ve Lübnanlı çeteler, Avrupa ve Arap ülkelerine kaçakçılık için bir başlangıç noktası olarak kullandığı Beyrut limanının uyuşturucu kaçakçılığı için bir merkez haline geldiğini vurguladı. Katişa, Şarku’l Avsat'a şu açıklamayı yaptı:
"Ülke, etkili ve güçlü bir devletin yokluğunda örgütlere tabi olduğunda, Suriye'ye giden ve Suriye'den gelen kaçakçılık için bir arena haline geldiğinde, uluslararası yaptırımlar söz konusu olduğunda, uluslararası güveni kaybedecek ve dünya çapında bir uyuşturucu dağıtım merkezine dönüşecek."
 
Katişa ayrıca şunları kaydetti:
 "Artık bir devlet yok. Bu yüzden Lübnanlılar ve Suriyeliler de dahil olmak üzere kanun kaçakları ülkelerini sömürüyorlar, bu yönüyle kaçakçılık faaliyetlerini harekete geçiriyorlar. Patlamadan bu yana teknik ekipman sıkıntısı, ihracat ve ithalat yoluyla kaçak malların mübadele alanı haline geldi. Suriyeliler de limanı doğrudan herhangi bir yaptırım yüklenmeden istedikleri gibi kullanıyorlar. Daha ziyade burada sorumluluk Lübnan'a ait. Yaşanan bu durum, Lübnan yönetimi liman üzerindeki mutlak kontrolünü genişletmediği için bir devletin olmaması durumunun kötüye kullanılması."
 Geçtiğimiz aylarda Lübnan güvenlik güçleri, Körfez pazarlarına ve özellikle Suudi Arabistan'a ve Avrupa ülkelerine yönelik büyük kaçakçılık operasyonlarını defalarca engellemeyi başardılar. Gümrük yetkilileri 3 Şubat'ta, Beyrut limanında Yunanistan'a ve ardından Suudi Arabistan'a gönderilmesi planlanan 5 milyon captagon hapı ele geçirdi.
 Lübnan güvenlik güçleri, 20 Şubat'ta Lübnan'dan ihraç edilen ekmek fırınları aracılığıyla Avrupa ülkelerine yapılan uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarının "beynini" tutukladı. Lübnan İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü yaptığı açıklamada, “Sıkı takip ve hassas bir inceleme sonucu Bilgi Şubesi’nin de işbirliği ile kaçakçılık ağının en tehlikeli üyelerinden biri ve operasyonların beyni olan Suriyeli 1969 doğumlu kişiyi yakaladık” dedi. Aynı kişi, aylar önce Fransa'ya bir uyuşturucu kaçakçılığı operasyonu düzenlemişti. 20 Kasım'da ilgili Fransız yetkililer, profesyonel olarak iki fırının içine gizlenmiş yaklaşık 465 kg esrarı ele geçirdi ve bu kişileri tutukladı. Bu olayın ardından ağın üyeleri kaçakçılık yönünü Körfez ülkelerine değiştirmeye karar verdi.
 İç Güvenlik Kuvvetleri, Nisan 2020'de Lübnan tarihinin en büyük operasyonu ile bir Afrika ülkesine gitmesi planlanan 25 ton uyuşturucu kaçırma girişimini engelledi.



ABD ve İngiltere’den Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı’na yaptırım kararı

Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı Riyad Selame (DPA)
Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı Riyad Selame (DPA)
TT

ABD ve İngiltere’den Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı’na yaptırım kararı

Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı Riyad Selame (DPA)
Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı Riyad Selame (DPA)

ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlık Kontrol Dairesi’nin (OFAC) açıklamasına göre, ABD ve İngiltere, Lübnan Merkez Bankası eski Başkanı Riyad Selame ve dört yakını hakkında yaptırım kararı aldı.


Basil, Hizbullah ile cumhurbaşkanlığı için görüşmeler yapıyor

Cibran Basil ile Hizbullah Genel Sekreteri Siyasi Danışmanı Hüseyin el-Halil ve Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi Başkanı Vefik Safa arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (İnternet siteleri)
Cibran Basil ile Hizbullah Genel Sekreteri Siyasi Danışmanı Hüseyin el-Halil ve Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi Başkanı Vefik Safa arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (İnternet siteleri)
TT

Basil, Hizbullah ile cumhurbaşkanlığı için görüşmeler yapıyor

Cibran Basil ile Hizbullah Genel Sekreteri Siyasi Danışmanı Hüseyin el-Halil ve Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi Başkanı Vefik Safa arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (İnternet siteleri)
Cibran Basil ile Hizbullah Genel Sekreteri Siyasi Danışmanı Hüseyin el-Halil ve Hizbullah'ın İrtibat ve Koordinasyon Birimi Başkanı Vefik Safa arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (İnternet siteleri)

Hizbullah ile (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Basil arasında görüşmeler yeniden başlarken görüşmelerin en kısa zamanda bir cumhurbaşkanı seçilmesi için yapılan manevralara bağlı olmayan bir diyalog olup olmadığına ve iki partinin cumhurbaşkanının seçilmesine yönelik görüşlerini yakınlaştırmalarını sağlayacak bir anlaşmanın önünü açmayı hedefleyip hedeflemediğine dair niyetler test ediliyor. Bunun yanında bu kez Beşli Komite’nin (Mısır, Fransa, Katar, Suudi Arabistan ve ABD) siyasi korumasına sahip olan Fransa Cumhurbaşkanı’nın Lübnan Özel Temsilcisi ve eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın halen öncelikleri arasında yer alan seçim çıkmazını kırmak için iki partinin de birbirine ihtiyacı var.

Hizbullah ile ÖYH arasındaki diyalogun özellikle direniş ekseni ile muhalefet arasındaki iletişimin kesilmesi çerçevesinde yeniden başlaması bir yenilik olarak görülüyor. Bunun yanında Basil'in, eski bakan Cihad Azur'un cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden muhalefetle kesiştiği noktadan ayrılması karşılığında müttefikiyle arasındaki anlaşmazlığı bitirme kararı almasından hareketle diyalog, Le Drian'ın Beyrut'a yapması beklenen ziyareti ve cumhurbaşkanlığı kartlarını yeniden dağıtılmasıyla aynı zamana denk gelip gelmediğinin anlaşılması, artık müttefiklerin ve muhaliflerin ilgisini çeken neredeyse tek siyasi hamle haline geldi.

Hizbullah ile Basil arasındaki yeni diyaloğun genel gidişatına ilişkin farklı görüşler söz konusu. Tarafsız olan bir kesim, iki tarafın birbirine ihtiyacı olduğuna inanıyor. Aynı kesim, Hizbullah’ın müttefiki (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi Partisi lideri Süleyman Tony Franciye’nin adaylığını destekleyen muhalefet kanadına katılma ihtimali olduğunu ve ÖYH ile arasındaki diyalogun yeniden başlamasının yalnızca Basil'in Azur’u desteklemek için muhalefet kanadıyla yaptığı uzlaşının sona erdiği anlamına geldiğini söylüyor.

Basil'in direniş ekseni ve muhalefet arasındaki çekişmede oyun oynamaya çalıştığına dikkati çeken bu kesime göre Basil, müttefikinin Lübnan Egemen Cephesi’nin kurulmasını onaylamasından ve kapsamlı idari ve mali ademi merkeziyetçiliği benimsemesinden başlayarak diğer tarafların önceliklerini anladığını garanti etmedikçe, Hizbullah’ın yanında herhangi bir karşılık almadan yer almak istemediği için muhalefetle yaptığı uzlaşıyı geç duyurdu. Tarafsız kesim ayrıca Basil'in Hizbullah’la yeniden temasa geçmesi, Lübnan Temsilciler Meclisi’nden tanınmış bir kaynağın ifadeleriyle koşulların cumhurbaşkanlığı seçimleriyle güvenli bir yere geçmesine izin vermesi durumunda siyasi uzlaşmadaki şartlarını iyileştirme arayışı içinde ağacın tepesinden inmeye karar verdiğinin teyidi olarak görüyor.

Tarafsız kesimin Meclis’teki kaynaktan Şarku'l Avsat'a aktardığına göre Basil, önerileriyle Hizbullah’a “Cumhurbaşkanlığını alın, devleti bize verin. Kapsamlı mali ademi merkeziyetçilik, federalizmin diğer yüzü olduğundan bu başarılamayacak ve başka bir çıkmaza girilecektir” mesajı vermek istiyor.

Tarafsızlar, Hizbullah’ın meclis bloğundan çok sayıda milletvekilinin Basil'in Maruni Hristiyan partilerin kapsamlı idari ve mali ademi merkeziyetçiliğin desteklenmesine yönelik ilk taleplerinin iletildiği gerekçesiyle kendisinden daha fazlasını teklif edenlerin önünü kesmek için rakipleri karşısında söz konusu partileri yeniden kazanmak amacıyla istediği siyasi bedel karşılığında adaylıktan vazgeçerek Franciye'nin desteklenmesine itiraz etmemeyi  sürdürse de Hizbullah’ın Basil'e hiçbir şey veremeyeceğinin altını çizdi.

Hizbullah ile Basil arasında başlayan yeni diyalogda bekleyip neler olacağı konusunda bir uzlaşının olduğuna inanan tarafsızlar, Basil'in diyaloğu yeniden başlatma kararının bile muhalefeti endişelendirmeye yeteceğini belittiler. Meclis Başkanı Nebih Berri'nin Genelkurmay Başkanı General Joseph Avn'ı kabulüyle başlayan ve subayların terfilerinin yapılmasıyla sonuçlanan olumlu atmosfer çerçevesinde konunun cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgilenen bölgesel ve uluslararası tüm tarafları ilgilendirdiğini vurgulayan tarafsızlar, uluslararası basın kuruluşlarının bildirdiğine göre General Avn’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda adının güçlendiğini ve bunun da Basil'i endişelendirdiğini ifade ettiler.

Tarafsızlar, Hizbullah’ın Basil’in, Franciye'nin cumhurbaşkanlığı adayları listesine dahil edilmesini istemeyi bırakıp adaylığına karşı çıkmasından sonra Genelkurmay Başkanı’nın adaylığına karşı da aynı tutumu sergilemesi olasılığına karşı Basil'in diyalogun yeniden başlaması talebine yanıt vermeye henüz karar vermediğini söylediler.

Hizbullah’ın henüz Basil’in taleplerine net yanıtlar vermediğini belirten tarafsızlar, müttefikinin, Hizbullah’a açılımını savunmak için kendisini destekleyen milletvekillerinin eleştirilerinden doğan bir anlaşmazlığı onunla ilişkilendirme niyeti çerçevesinde bunun genel siyasi duruma olası yansımalarını görmek amacıyla halen meselenin üzerinde çalıştığını rakiplerinin ise sanki tablo netleşene ve diyalogun gidişatı oturana kadar beklemeyi tercih ediyormuş gibi ona karşı çıkmaktan kaçındıklarını belirttiler. Bunun yanında siyasi uzlaşmaya ilişkin tutumunu koruyan Hizbullah ile uzlaşmaya varması halinde Basil’in ÖYH içinde muhalefetle karşılaşması ihtimali olmadığını savunanlar da var.

Bu yüzden tarafsızlar, Basil'i Hizbullah’a açılarak zaman kazanmaya çalıştığı şeklinde suçlamaktan kaçınarak Basil için önemli olanın Genelkurmay Başkanı’nın cumhurbaşkanlığı adaylığının önünü kesmek olduğunu ve Genelkurmay Başkanı’nın adaylık ihtimalinin güçlü olup olmadığına ya da diğer adayların güçleriyle eşit olup olmadığına ilişkin değerlendirmesine dayanarak bir pozisyon alacağını vurguladılar.

Öte yandan muhalefet güçleri, iki müttefik arasındaki diyalogun yeniden başlamasıyla ilgili değerlendirmelerinde temkinli davranırken bazıları tutumlarını muhalefetle ulaştıkları ortak noktayı yitirmemek için acele etmemekten yana kullanırken bazıları ise Azur’un adaylığını desteklemeye devam ediyorlar. Bazıları ise Franciye’nin adının cumhurbaşkanlığı adayları listesine dahil edilmesini, Hizbullah ile arasındaki yabancılaşmaya son verdiği için kabul ediyorlar.

Muhalefet güçleri, Hizbullah ile Basil arasındaki diyaloğun yeniden başlamasına ilişkin kararlar verirken sabırlı olmaya devam edip cumhurbaşkanlığı üzerine ittifakları yeniden şekillendirme sırası ona geleceği için Basil’in tamamen Hizbullah’a dönmeye karar vermesi durumunda içeriden ve dışarıdan gelebilecek tepkileri dikkatlice hesaplaması gerekiyor. Gerçekten Basil tamamen Hizbullah’a dönemeye karar verecek mi yoksa açılımını Le Drian Beyrut'a gelene kadar kaybedilen zamanda boşluğu doldurmak için kullanıp kendisine teklifler sunulmasını mı sağlayacak?


Lübnan hükümeti Suudi Arabistan ve Kuveyt'in uyarıları üzerine bazı diplomatik ve güvenlik önlemleri almaya başladı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (NNA)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (NNA)
TT

Lübnan hükümeti Suudi Arabistan ve Kuveyt'in uyarıları üzerine bazı diplomatik ve güvenlik önlemleri almaya başladı

Lübnan Başbakanı Necib Mikati (NNA)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati (NNA)

Lübnan hükümeti, Suudi Arabistan’ın ve Kuveyt’in Beyrut büyükelçilikleri tarafından güvenlik gerekçesiyle bu ülkelerin Lübnan'daki vatandaşlarına yapılan uyarı ve derhal ülkeden ayrılmaları çağrısı yapmaları üzerine, Arap ülkelerini rahatlatmak amacıyla bazı diplomatik ve güvenlik önlemleri almaya başladı. Lübnan'ın geçici başbakanı Necip Mikati, Arap ülkelerine vatandaşlarının güvenliğiyle ilgili birtakım garantiler vermek amacıyla uygun kararlar almak üzere Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi'yi görevlendirdi.

Suudi Arabistan’ın Beyrut Büyükelçiliği tarafından cuma günü güvenlik gerekçesiyle Suudi Arabistan vatandaşlarına silahlı çatışmaların yaşandığı bölgelere yaklaşmamaları konusunda uyarıda bulunulurken, ivedilikle ülkeyi terk etmeleri ve Lübnan’a seyahat etmemeleri uyarısına uymaları istendi.

Suudi Arabistan vatandaşlarına acil durumlarda Büyükelçiliğin 009611762711 ve 009611762722 nolu numaralarından ya da Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığının 0096178803388 ve 0096176026555 nolu numaralarından yahut Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının 00966920033334 nolu numarasından ulaşmalarını veya eski adı Twitter olan X sosyal medya platformundaki @KSAembassyLB adlı Büyükelçilik hesabından iletişim kurmalarını istedi.

Kuveyt ise cumartesi sabahı Lübnan'daki vatandaşlarını dikkatli olmaya çağıran bir bildiri yayınladı. Kuveyt’in Beyrut Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanlığının X hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Beyrut Büyükelçiliği, Lübnan’da bulunan Kuveyt vatandaşlarını tedbirli olmaya, güvenlik zafiyeti olan bölgelerden uzak durmaya ve yetkili yerel makamlar tarafından verilen talimatlara uymaya çağırıyor” denildi.

Lübnan hükümeti, cumartesi günü, Lübnan'da son 13 yılın en iyi turizm sezonunun yaşandığı bir dönemde kardeş Arap ülkelerine hiç vakit kaybetmeden Lübnan'daki durumla ilgili garantiler vermeye ve bunun yansımalarını kontrol altına almaya çalıştı. Lübnan Başbakanlığı tarafından, Başbakan Mikati'nin Suudi Arabistan, Kuveyt ve (daha sonra başka bir uyarıda daha bulunmayan) Almanya büyükelçiliklerinin yaptığı uyarılara ilişkin gelişmeleri Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib ve İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi ile takip ettiğini bildirilen bir açıklama yapıldı. Açıklamaya göre ordu ve güvenlik kurumlarının yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda, mevcut veriler genel olarak güvenlik durumunda ‘endişe ve panik için bir sebep olmadığı’ görüldü.

Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde Filistinlilerin kaldığı Ayn el-Helva Mülteci Kampı'ndaki olaylarla ilgili siyasiler ve güvenlik yetkilileriyle yapılan görüşmelerde ileriye yönelik adımlar atıldığı belirtilen açıklamada, genel istikrarı sağlamak ve güvenliğin bozulmasını ya da Arap ve yabancı ülkelerin vatandaşlarının, ülke sakinlerinin ve turistlerin hedef alınmasını önlemek için durumun yakından takip edildiği kaydedildi.

Başbakan Mikati, Dışişleri Bakanı Buhabib'i Lübnan’daki vatandaşlarının güvenliği konusunda kendilerine garantiler vermek üzere kardeş Arap ülkeleriyle iletişim kurması için görevlendirdi. Başbakan Mikati, İçişleri Bakanı Mevlevi'den, Lübnan'ın bu gergin bölgesel koşullarda karşılaşabileceği zorlukların ele alınması ve tüm bölgelerde güvenliği sağlayacak uygun kararların verilmesi amacıyla Merkezi Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırmasını istedi.

Başbakanlık açıklamasında, Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği'nin Lübnan'daki vatandaşlarına yaptığı uyarıya değinildi. Ancak Başbakanlığın açıklamasının ardından Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, söylentilerin aksine Almanya'nın şu an vatandaşlarından Lübnan’dan ayrılmalarını istemediği belirtilerek, “Almanya vatandaşlarını Lübnan’a seyahat tavsiyelerine uymaya davet ediyoruz” denildi.

Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde Filistinlilerin kaldığı Ayn el-Helva Mülteci Kampı'ndaki El Fetih üyeleri ile içlerinde radikallerin de olduğu İslamcı gruplar arasında günlerce süren silahlı çatışmaların ardından bazı ülkeler Lübnan’daki vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri ve Lübnan’a seyahat etmemeleri uyarısında bulunmuştu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ateşkes ilan edilen ve bu ateşkese uyulduğu görülen Ayn el-Helva Mülteci Kampı’nda göreli bir sakinlik hâkim.

Öte yandan Lübnan Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ayn el-Helva Mülteci Kampı’na askeri operasyon başlatmaya hazırlanıldığı iddiaları yalanlanırken, ordunun ‘kamptaki güvenlik durumunu yakından takip ettiği’ vurgulandı.