Lübnan’ın her bölgesinin kendine özgü Ramazan içeceği tüketiliyor

Lübnan halkı en çok Jallab, keçiboynuzu ve portakal suyunu recih ediyor.

Lübnan’daki Ramazan içecekleri
Lübnan’daki Ramazan içecekleri
TT

Lübnan’ın her bölgesinin kendine özgü Ramazan içeceği tüketiliyor

Lübnan’daki Ramazan içecekleri
Lübnan’daki Ramazan içecekleri

Her yıl Ramazan ayında Lübnan halkı her türlü meyve suyu ve içecek satın alıyor. Lübnan’ın her bölgesi, yılın bu döneminde ağızlara layık meyve sularının ve soğuk içeceklerin tadını çıkarıyor. Ramazan ayında meyve sularının bir çok faydası olduğu biliniyor, meyve suları kişinin oruç tutarken yaşadığı sıvı kaybına yardımcı oluyor, vücudu nemlendiriyor, vitamin, mineral ve aminoasitler ile dolu olan bu içecekler vücudun enerjisini yerine getiriyor. Başka bir deyişle meyve sularının susuzluğa iyi gelmesini yanında insanlar için oldukça yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Doğal yollarla yapılan meyve suyu vücudu güçlendiriyor ve yeni hücrelerin oluşmasına yardımcı oluyor.
Lübnan’ın her bölgesinin kendine özgü meyve suları var. Her gün önceden hazırlanmış taze sıkılmış meyve suları müşteriye göre değişiklik gösteriyor. Ancak kişinin meyve suyunu en fazla 3 gün içinde tüketmesi gerekiyor, yoksa meyve suyu yararlı olmuyor.
Beyrut, jallab, demirhindi şerbeti ve kayısı suyu ile meşhur. Mar Elias bölgesindeki ünlü el-Antabli marketlerinde bir yetkili olan Halit, bu yıl Ramazan ayında bazı insanların meyve suyu satışında azalma yaşanacağını düşündüğü, ancak satışların arttığını söyledi. Halit, Şarkul’l Avsat’a verdiği demeçte, “Bu sezon en çok sattığımız içeceklerin başında jallab, demirhindi şerbeti ve kayısı suyu geliyor. Fiyatlarımız geçmiş yıllara nazaran 3 kat artmış olsa da halkımız, içeceklerimize büyük bir ilgi gösteriyor. Fiyatların artması Lübnan’daki ekonomik durumun kötüleşmesi ile alakalı” ifadelerini kullandı. Başka bir meyve suyu satıcısı Hasan ise geçtiğimiz yıl 5 bin Lübnan lirasından satılan içeceğin bu sene 15 bin Lübnan lirasına satıldığını açıkladı. Neredeyse her içeceğin fiyatı on bin lira artmış. Hasan, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Geçen yıl bir buçuk litrelik kayısı suyu 15 bin liradan satılırdı, şimdi ise 25 bin liraya satılıyor. Aynı durum 7 bin liralık bir fiyata sahip olan jallab ve demirhindi suyu için de geçerli. Bir buçuk litrelik demirhindi suyunun fiyatı 15 bin lira oldu” dedi.
Beyrut halkının en çok jallabı tükettiğini ifade eden Halit, Ha demirhindi içeceğinin de yoğun şekilde tercih ettiğini söyledi. Halit, “Geçen hafta Lübnan’da yaşanan sıcak hava dalgası satışları arttırdı. Oruç tutan insanlar sahur vakti yemek için içeceklerin yanında meyve kokteyli tercih ediyor” dedi.
Beyrut’tan ayrılıp kuzeydeki Trablus’a gidiyoruz. Buradaki ünlü meyve suyu mağazalarından biri olan Famous Cocktail’in yetkililerinden Ömer Ebu Tauk, içecekler hakkında “Ramazan döneminde Trablus halkı en çok limonata, turunç suyu, keçiboynuzu suyu ve dut suyunu terci ediyor. Turunç suyunu sadece burada bulabilirsiniz. Portakala çok benziyor ve Zafir olarak da biliniyor. Bazı insanlar ise bu meyveyi narenciye olarak biliniyor. Sahil kenarında yetişiyor” açıklamasını yaptı. Ebu Tauk fiyatların üç kat arttığını söyledi. Keçiboynuzu suyu geçmiş yıllarda iki bin beş yüz liraya satılırken fiyatının şimdi 10 bin lira olduğunu, 1 litre turunç suyunun eskiden 3 bin liraya satıldığını, ancak bugün 12 bin liraya alıcı bulduğunu belirtti.
Güneydeki Sur şehrinde, Beyrut ve Trablus’taki meşhur içecekler sipariş edilmiyor. Nabatiye kentindeki el-Asir el-Muluk (Kralların İçeceği) dükkanının sahibi Ali Bitar, “Buradaki hak, meyankökü ve demirhindiyi taze meyve suları ile yemeyi tercih ediyor. Jallab, portakal, elma ve çilek suları talep ediliyor ancak listenin başında muz ve sütle karıştırılarak hazırlanan mango, guava, ananas suları var” dedi. Ali, içeceklerin bir litresini 25 bin liraya satıyor, ancak bu içecekler geçmişte 5 ile 9 bin lira arasında satılıyordu.
Sayda halkının da Ramazan içecekleri konusunda kendilerine has tercihleri var. Halk, en fazla portakal suyunu tercih ediyor. Yerel bir meyve suyu dükkanı sahibi Yunus Alali, “Diğer bölgelerden farklı olarak havuç, çilek ve portakal suyunu daha fazla satıyoruz. Jallab, keçiboynuzu veya demirhindi gibi geleneksel Ramazan içeceklerini sipariş eden insanlar var ama müşteriler en fazla doğal meyve suyu satın alıyor. 5 plastik şişe demirhindi alınırken 40 tane portakal suyu veya limonata satılıyor. Halk meyan kökünü tercih etmediği için pek satmıyoruz. Meyan kökünün tansiyon hastaları için zararlı olduğunu söyleniyor” dedi. Meyan kökünün fiyatı geçmişte on bin lirayken bugün 25 bin liraya satılıyor. Yunus, turunçgil meyvelerinin yüksek fiyatının ve meyve sularının plastik şişelerde paketlenmesinin mağaza sahiplerinin fiyatlarını yükseltmesine neden olduğunu düşünüyor.



İsrail Gazze’de savaşı sürdürürken Hamas elindeki kozu kaybedebilir

İsrail ordusu Gazze'de rehinelerin sekizinin cesedini teslim aldı (AFP)
İsrail ordusu Gazze'de rehinelerin sekizinin cesedini teslim aldı (AFP)
TT

İsrail Gazze’de savaşı sürdürürken Hamas elindeki kozu kaybedebilir

İsrail ordusu Gazze'de rehinelerin sekizinin cesedini teslim aldı (AFP)
İsrail ordusu Gazze'de rehinelerin sekizinin cesedini teslim aldı (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

İsrail ordusu, son 20 gün içinde Gazze Şeridi’nde Hamas tarafından alıkonulan sekiz rehinenin cesedini geri almayı başardı. Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden bu yana eşi ve benzeri görülmemiş bir sayı bu. Peki bu gelişme, arabulucuların Gazze'de ateşkes anlaşması imzalanması için yürüttüğü görüşmelere olumlu mu yoksa olumsuz mu yansıyacak?

İsrail ordusu bu ay, İsrail iç güvenlik teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak) desteğiyle Gazze Şeridi'nde üç özel operasyon düzenleyerek Tel Aviv ile Hamas arasında süren savaşta öldürülen sekiz rehinenin cesedini geri aldı.

50 rehine

Bir ay içinde sekiz rehinenin cesedinin geri alınması büyük bir sayı, çünkü 21 aydır devam eden savaş boyunca ordu özel operasyonlarla sadece 11 rehineyi kurtarabilmiş, geri kalanlar ise Hamas tarafından takas anlaşmaları kapsamında iade edilmişti.

Rehinelerin cesetleri geri getirildikten sonra, Hamas'ın elinde 50 rehine kaldı ve bunların 20'sinin halen hayatta olduğu düşünülüyor. Siyasi gözlemciler bu gelişmeyi, Hamas'ın savaştaki gücünü kaybetmeye başladığının işareti olarak yorumladı.

hyuı8
Netanyahu'nun açıklaması anlaşılmaz ve birçok yoruma açık (AFP)

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sekiz rehinenin cesedinin kısa bir süre içinde geri alınmasını büyük bir başarı olarak nitelendirdi. Netanyahu yaptığı açıklamada, “Bu operasyonlar, aylar süren karmaşık saha istihbarat çalışmalarının ardından gerçekleştirildi ve cesetler İsrail'e getirildi” dedi.

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kaçırılan tüm vatandaşlarımızı, hayatta olanları ve ölenleri, evlerine geri getirene kadar durmayacağız ve susmayacağız. Bu operasyonlar Tel Aviv'in Hamas'a karşı savaşında yardımcı olacak ve rehineleri geri getirmemizi sağlayacak, ancak bu biraz zaman alacak.”

Gazze'yi ne bekliyor: Anlaşma mı, yoksa daha fazla çatışma mı?

Ne var ki Netanyahu'nun sözleri anlaşılmaz ve birçok yoruma açık. Özel operasyonlar ve askeri baskı ile rehineleri kurtarmak istediğini mi kastediyor yoksa Hamas ile rehinelerin salıverilmesini öngören bir anlaşma yaparak onları geri getirmek istediğini mi net değil.

Ancak Netanyahu'nun açıklaması, Gazze'de ateşkesle ilgili müzakerelerde kaydedilen önemli ilerlemeyle aynı zamana denk geldi. Hamas heyeti, bir anlaşmaya varmak amacıyla müzakereleri yeniden başlatmak üzere Mısır'a gitti. Netanyahu da İsrail heyetini Şarm eş-Şeyh'teki görüşmelere göndermeyi kabul etti ve heyete müzakereler sırasında kullanabilecekleri geniş yetkiler verdi.

fgthy
Hamas'ın elinde 50 rehine bulunuyor ve bunların 20'sinin hayatta olduğu düşünülüyor (AFP)

İsrail ordusunun Gazze'de tutulan cesetleri serbest bırakmayı başarmasının Mısır'daki görüşmeler üzerinde etkisi olacağına şüphe yok. Hamas, Gazze'deki savaşın sona ermesi ve ordunun bölgeden çekilmesi karşılığında tüm rehinelerin bir kerede serbest bırakılmasında ısrar ederken, kısmi anlaşmaları tercih eden Netanyahu, askeri baskı ve Gazze'deki özel operasyonların sonuç vereceğini düşünüyor.

Hamas'ın şartlarına boyun eğmeyiz

Siyaset uzmanı Remzi Asfur, Gazze'de tutulan rehinelerin cesetlerinin bulunduğu yere ulaşılmasının ardından Netanyahu'nun kapsamlı bir anlaşma yapmak veya Hamas'ın taleplerine boyun eğmek için aceleci davranmadığını ve bunun da bir anlaşmaya varılmasını engelleyebileceğini söyledi.

Asfur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Netanyahu, kendisinin başarılar elde ettiğini, askeri baskıların Hamas'ın bölgedeki kontrolünü kaybettiğini ve Gazze'ye yönelik kara harekatının devam etmesinin rehinelerin serbest bırakılması konusunda sonuçlar verdiğini düşünüyor. Bu yüzden kendini güçlü hissediyor ve şartlarını dayatabileceğini düşünüyor, bu yüzden Hamas'ın şartlarına boyun eğmeyecek. Rehinelerin cesetlerine ulaşılması, İsrail'in Hamas'ın takas anlaşması kapsamında rehineleri serbest bırakması karşılığında ödeyeceği bedeli azaltıyor. Bu da Hamas'ın müzakerelerdeki konumunu büyük ölçüde zayıflatıyor ve İsrail'in konumunu güçlendiriyor.”

Netanyahu'nun sürekli olarak rehinelerin cesetlerine ulaşmasının rehine anlaşmasının gidişatını etkilediğini belirten Asfur, Tel Aviv'in bu operasyonları müzakereleri zorlaştırmak veya engellemek için kullanabileceğini, çünkü bunu bir başarı olarak gördüğünü ve Hamas'ın bölgedeki kontrolünü sağlamakta zorlandığını vurguladı.

Hamas'ın halen hayatta olan rehineler olduğunu ve bunun müzakere kurallarını değiştirebileceğini söyleyen Asfur, ancak her halükarda, İsrail'in bugün ödeyeceği bedel çok düşük ve rehineler ceset olarak geri dönse bile İsrail rehinelerini geri almaya devam ettiği sürece, Hamas olumlu sonuçlar elde edemeyecek.

Hamas Netanyahu'yu anlıyor ve ateşkes yolunda ilerliyor

Güvenlik analisti Salih Hamada ise Netanyahu'nun İsrail içinde ve müzakerelerde itibarının artabileceğini düşünüyor. Ancak Hamas’ın bunu anladığını ve manevra yapmaya çalışıyor gibi göründüğünü ifade eden Hamad, “Hamas, dersini almış ve askeri baskının sonuç verebileceğini anlamış olabilir” yorumunda bulundu.

Hamada, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Hamas, İsrail ordusunun bazı cesetleri ele geçirmesinin ardından Netanyahu'nun taleplerine ve baskılarına yanıt verebilir ve uzlaşmayı kabul edebilir, çünkü uzlaşmamak, elindeki koz olan rehineleri kaybetmek anlamına gelir.”

Hamas'ın bedelin düştüğünü anladığını ve bu yüzden anlaşma şansını azaltmayacağını söyleyen Hamada, aksine daha fazla taviz vererek bunu güçlendireceğini, çünkü Gazze halkının savaştan yorgun düştüğünü ve daha fazla direnemeyeceğini düşünüyor.

Netanyahu, ‘cesetlerin geri alınmasının rehinelerin askeri güçle eve geri getirebileceklerinin açık bir kanıtı olduğunu ve şu anda anlaşma yolunu tercih etmediklerini’ söyleyen İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in teşvikiyle önerilen anlaşmaya karşı çıkmayı düşünürken, hükümeti içinde ateşkes yapması için baskı görüyor.

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, halen Gazze'de tutulan rehinelerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Herzog, “Gazze'de alıkonulanların derhal serbest bırakılması için adım atılmalı. Bu cesur adım, dünyanın güvenliği ve barışına hizmet edecek, aynı zamanda savaşın sona ermesine yol açabilir” dedi.