Cezayir'de silah ve patlayıcı maddelere yönelik talep artıyor

Komşu ülkelerdeki kaos silah ticaretinin artırdı.

Silah ticareti, organize suç örgütlerinin önemli bir faaliyeti (AFP)
Silah ticareti, organize suç örgütlerinin önemli bir faaliyeti (AFP)
TT

Cezayir'de silah ve patlayıcı maddelere yönelik talep artıyor

Silah ticareti, organize suç örgütlerinin önemli bir faaliyeti (AFP)
Silah ticareti, organize suç örgütlerinin önemli bir faaliyeti (AFP)

Ali Yahya
Ülkedeki silah ticareti ve patlayıcı madde kullanımındaki artış ve bunların kaçak yolarla ticareti ve terörist gruplar ve suç çeteleri tarafından kullanıldığına ve silah kullanımının geçen yıla oranla yüzde 48 arttığına dair açıklanan güvenlik raporları Cezayirlileri şok etti.

Rakamlar
Güvenlik çıkarlarının vurgulandığı raporda, bu yılın başından beri görülen davalar ve el konulan silah miktarının, suç çeteleri ve terör örgütlerinin artan silah ve patlayıcı madde talebini açıkça gösterdiği belirtildi. Artan güvenlik endişelerinin çok büyük miktarda savaş aletinin sağlanmasına katkıda bulunduğu, kaçak yolla elde edilen silahların en önemli kaynaklarının Libya ve Mali olduğuna dikkat çekildi.
Raporda silahların yaygınlaşmasının, özellikle Cezayir sınırını çevreleyen bölgeler düzeyinde fiyatları herkes için uygun hale getirdiğini vurgulandı. Silah ve patlayıcı madde ticaretinin terörist ve suç grupları ile organize suç örgütleri için büyük bir faaliyete dönüştüğü kaydedildi.
Rapor, ordunun, çeşitli türlerde 391 bomba ve çeşitli mayınların yanı sıra 831.6 kilogram patlayıcı madde imha ettiğini, ayrıca 74 mühimmat deposu, 64 bin 710 merminin yanı sıra yaklaşık 249 tüfek, 40 makineli tüfek ve çeşitli tiplerde 25 otomatik tabanca ele geçirdiği belirtildi.
Aynı dönemde jandarma yetkilileri, çeşitli kalibrelerde 35 binden fazla mühimmatın yanı sıra 450 av tüfeği, 152 geleneksel silah, 17 tabanca ve 101 deniz tüfeği ele geçirmeyi başardı.

Uluslararası güçler arasında çatışma
Silah ticaretinin canlanması üzerine yorum yapan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Najwa Aber, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, sahranın evcilleştirilmesi zor bir alan olduğunu söyledi. Özellikle Muammer Kaddafi rejiminin düşmesinin ardından, uyuşturucu, silah ticareti, terörist grupların yayılması, insan kaçakçılığı ve yasadışı göç dahil organize suçların büyümesi için elverişli bir alan olan Sahel bölgesinin uluslararası güçler arasında bir çatışma alanı haline geldiğini belirtti.
Aber, bölgedeki hükümetlerin kırılganlığı ve Libya'daki istikrarsızlık sebebiyle artan risk ve tehditlere rağmen, Cezayir ordusunun, uluslararası organize suçla mücadele ve terörist grupların izlenmesi anlamında önemli başarılar kaydettiğini belirtti. Ayrıca ülke sınırlarının 6 bin kilometreyi aşan uzunluğuna ve çöl ortamının zorluğuna da değindi.
Muammer Kaddafi rejiminin 2011'de düşüşü ile başlayan kaos ortamı, Libya ve Sahel bölgesinde çeşitli tür ve boyutlarda silahların geniş bir alana yayılmasına neden oldu. Daha önce yayınlanan Birleşmiş Milletler (BM) raporunda ülke genelinde 150 ila 200 bin ton arasında olduğu tahmin edilen miktar ile Libya’nın dünyanın en büyük kontrolsüz silah stoğuna sahip olduğu belirtiliyor.

Uyuyan hücreler
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daha önce Libya'ya silah satışını yasaklamıştı. Hatta Birleşmiş Milletler tüm üye devletlerini Libya’ya silah satışını veya tedarikini engellemeye çağırmış, hatta bu ülkelerin Libya’ya giden veya gelen gemileri denetlemesine izin veren başka bir karar da çıkarmıştı. BM ve uluslararası toplum tarafından uygulanan silah ambargosunun etkili olmadığına yönelik raporda belirtildiği üzere, Libya’ya silah girişiyle mücadele etmek amacıyla verilen bu karara, büyük devletler saygı göstermedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, 548 sayfadan oluşan raporda, çatışmanın taraflarını destekleyen ülkelerin yaptırımları tamamen görmezden geldiği belirtildi. İnsansız hava araçları, karadan havaya füzeler, topçu bataryaları ve zırhlı araçlar da dahil olmak üzere onlarca silahın ülkeye girdiğine dikkat çekildi. Bu durum, silah ticaretini hayata geçirmek için uyuyan terörist hücrelerin canlanmasına katkıda bulunarak bölge ve Avrupa ülkeleri için tehdit oluşturmaya başladı.

İstisnai bir durum
Hukukçu Hassan Brahmi,  yaptığı açıklamada, Cezayir'in bölgede istisnai bir statüsü bulunduğunun ve güvenlik istikrarını koruyan tek ülke olduğunun herkes tarafından bilindiğini düşünüyor. Zira Brahimi’ye göre Cezayir çevresindeki ülkelere bakıldığında Fas ve Polisario cephesindeki gerginlik, Kuzey Mali'deki silahlı gruplar, Libya'daki iç savaş, Çad, Nijer ve Tunus’daki güvenlik endişelerinin var olduğu bu yakıcı bölgede Cezayir’in istikrarını koruyabilmesi istisnai bir durum.
Brahmi, devlet hiyerarşisindeki içsel değişikliklerin, dış menfaatlere hizmet eden birçok yüzü ortadan kaldırarak, bu ülkeleri kaybedilen nüfuzunu yeniden kazanma girişiminde gerginlik yaratmaya yönelttiğini belirtiyor.

 


Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.