175 metre yüksekliğinde: Dünyanın en uzun asma yaya köprüsü açıldı

Köprünün yürürken sallanması bazı kişilerin telaşlanmasına yol açtı (Reuters)
Köprünün yürürken sallanması bazı kişilerin telaşlanmasına yol açtı (Reuters)
TT

175 metre yüksekliğinde: Dünyanın en uzun asma yaya köprüsü açıldı

Köprünün yürürken sallanması bazı kişilerin telaşlanmasına yol açtı (Reuters)
Köprünün yürürken sallanması bazı kişilerin telaşlanmasına yol açtı (Reuters)

Dünyanın en uzun asma yaya köprüsü Portekiz'de açıldı.
Arouca bölgesinde inşa edilen 516 Aurouca adlı köprü, Paiva nehrinin yer aldığı vadiye kuruldu.
Vadinin her iki tarafında V şeklinde beton yapılara tutturulan asma köprü, 516 metre uzunluğunda ve 175 metre yüksekliğinde.
Pazar günü düzenlenmesi planlanan resmi açılış töreninden önce perşembe günü bölge sakinlerine köprüyü kullanma fırsatı verildi.
Köprüden ilk geçen kişiyse 42 yaşındaki Hugo Xavier oldu.
"Biraz korktum ama kesinlikle değdi" diyen Xavier, köprüden geçişini "Olağanüstü ve eşsiz bir deneyimdi, adrenalin patlaması yaşadım" ifadeleriyle anlattı.
2,8 milyon dolar harcanan köprünün inşaatı yaklaşık iki yıl sürdü. Yetkililer, yeni köprüyle pandemiden epey olumsuz etkilenen bölgeye ziyaretçi ve turist çekebilmeyi umuyor.
"Aşmamız gereken birçok zorluk çıktı ama başardık" ifadelerini kullanan Arouca Belediye Başkanı Margarida Belem, "Dünyada buna benzer başka bir köprü yok" dedi.
Arouca 516'dan önce dünyanın en uzun asma yaya köprüsü rekoru, İsviçre Alpleri'nde yer alan Randa bölgesinde 2017'de açılan Charles Kuonen Köprüsü'ne aitti.
Köprü pazartesi günü turistlerin ziyaretine açılacak.

 


Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?
TT

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Son birkaç hafta içinde, Çin'in güneyinde binlerce kişi sivrisineklerin taşıdığı Chikungunya virüsüne yakalandı. Bu, virüsün yaklaşık yirmi yıl önce ülkede ilk kez keşfedilmesinden bu yana en önemli salgınlardan biri olarak kabul ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Time dergisinden aktardığına göre, Çin'in güneyindeki Foshan şehrinde 7 binden fazla kişi virüse yakalandı. Guangdong eyaletindeki diğer komşu şehir ve beldelerde de münferit vakalar görüldü.

Yerel yetkililer şu anda Chikungunya virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla, enfeksiyona müdahale etmek için denenmiş ve test edilmiş bazı epidemiyolojik önlemlerin yanı sıra, virüse neden olan sivrisineklerin sayısını azaltmak için daha yenilikçi çabalar da sarf ediyorlar.

Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, bu virüs genellikle Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) ve Sarıhumma sivrisineği (Aedes aegypti) gibi enfekte sivrisineklerin ısırıklarıyla insanlara bulaşır. Bu sivrisinek türlerinin, Dang Humması ve Zika enfeksiyonlarına neden olanlar gibi başka hastalık etkenlerini de taşıdığı bilinmektedir.

Chikungunya semptomları, ortalama olarak, kişinin enfekte bir sivrisinek tarafından ısırılmasından 4 ila 8 gün sonra ortaya çıkar.

Bu semptomlar arasında ateş, yorgunluk ve mide bulantısı ile birlikte aylarca veya yıllarca sürebilen şiddetli eklem ağrıları yer alabilir.

Chikungunya adı, hastalığın ilk kez 1952 yılında keşfedildiği Güney Tanzanya'daki Kimakonde dilinde ‘bir şeyin bükülmesi’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve hastalığa yakalanan kişilerin şiddetli eklem ağrıları nedeniyle vücutlarının bükülmüş halini ifade eder.

Ancak Chikungunya hastalığı insandan insana bulaşmaz ve nadiren ölümcül bir hastalıktır.

WHO, bebeklerin ve yaşlıların hastalığın şiddetli semptomlarına daha yatkın olduğunu belirtmektedir.

Chikungunya hastalığının tedavisi yoktur. Ağrıyı hafifletmek ve ateşi düşürmek için parasetamol kullanılması önerilir.

Chikungunya salgını ne kadar yaygın?

WHO'ya göre Chikungunya, 1952 yılında Tanzanya'da ortaya çıktıktan sonra, Afrika ve Asya'daki diğer ülkelerde de görülmeye başlandı.

1967 yılında Tayland'da ve 1970'lerde Hindistan'da salgın vakaları kaydedildi.

2004 yılında, Doğu Afrika'da, özellikle Kenya'nın Lamu adasında yaygın bir şekilde yayıldı ve ada nüfusunun yüzde 70'ini etkiledi. Daha sonra hastalık, Mauritius ve Seyşeller gibi diğer komşu adalara da yayıldı.

Hindistan, 2006 yılında hastalığın yaygın bir şekilde yayılmasıyla karşı karşıya kaldı ve çoğu Karnataka ve Maharashtra eyaletlerinden olmak üzere yaklaşık 1,3 milyon şüpheli Chikungunya vakası kaydedildi.

Aynı yıl Sri Lanka'da da Chikungunya salgını yaşandı ve sonraki yıllarda Singapur ve Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde de salgın görüldü; binlerce kişi bu hastalığa yakalandı.

sdfrgtyu
Çin'deki yerel yetkililer şu anda Chikungunya salgınıyla mücadele ediyorlar. (AFP)

Hastalık geçen yıl Fransız adası Reunion’da yaygın bir şekilde yayıldı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre ABD'deki ilk vakalar 2014 yılında Florida, Teksas, Porto Riko ve Virgin Adaları'nda kaydedildi.

WHO 2016 yılında, ‘Chikungunya virüsünün ABD'de yaygın bir şekilde yayılma riskinin düşük olduğunu’ belirtti.

2010 ile 2019 yılları arasında Çin'de çeşitli bölgelerde hastalık vakaları kaydedildi.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'ne (ECDC) göre, bu yıl dünya çapında yaklaşık 240 bin Chikungunya virüsü vakası ve 90 ölüm kaydedildi; Güney Amerika ülkeleri en çok etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor.

Chikungunya’dan korunmak için Kovid-19 kılavuzu

Hastalığın yayılmasına yanıt olarak Çinli yetkililer, toplu testler, enfekte olmuş kişilerin izolasyonu ve mahallelerin tamamen dezenfekte edilmesini içeren Kovid-19 kılavuzunu kullanıyor.

Çin'in resmi haber ajansı olan Xinhua’ya göre, Foshan yetkilileri onlarca hastaneyi tedavi merkezi olarak belirledi ve enfekte olanlar için sivrisinek geçirmez izolasyon yataklarının sayısını 7 binden fazla yatak artırdı.

Güney Çin'de yetkililer, sivrisineklerin üreme alanı olabilecek şehir göllerine larvaları yiyen balıklar salmak veya insanları ısırmayan, ancak Chikungunya virüsünü taşıyan sivrisineklerle beslenen fil sivrisinekleri sürülerini salmak gibi alışılmadık çözümler de araştırıyor.