Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği: Çalışma izni verilen 265 partiden 124’ü seçimlere katılmak için başvurdu

Silahlı milis grupların seçim sonuçlarını etkileyebileceğine dair endişelerin olduğu bir ortamda muhtemel ittifaklarla ilgili işaretler ortaya çıkmaya başladı.

Bağdat sakinleri salgın sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen gece oturmalarına kalıyor (Reuters)
Bağdat sakinleri salgın sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen gece oturmalarına kalıyor (Reuters)
TT

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği: Çalışma izni verilen 265 partiden 124’ü seçimlere katılmak için başvurdu

Bağdat sakinleri salgın sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen gece oturmalarına kalıyor (Reuters)
Bağdat sakinleri salgın sebebiyle uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen gece oturmalarına kalıyor (Reuters)

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği, 10 Ekim’de yapılması beklenen parlamento seçimlerine katılım için başvuran ve katılım hakkı kazanan parti, ittifak ve bağımsız adayların sayılarıyla ilgili son verileri bildirdi. Bu açıklama, Komiserliğin seçime girme başvuruları için belirlediği sürenin sona ermesinin arifesinde geldi. Kayıtları yenileme süresi yarın bitiyor.
Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği Sözcüsü Cumane el-Galavi, dün yaptığı açıklamada, “Seçimlerde yarışacak adayların kayıt olması için açılan kayıtlar 1 Mayıs’ta kapatılacak. Komiserliğin eylem planına bağlı kalması için kayıt süresi hiçbir şekilde uzatılmayacak. Gelecek seçimlerdeki adayların sayısı (düne kadar) bin 116’ya ulaştı” ifadelerini kullandı.
Seçim Komiserliği’nden dün yapılan yazılı açıklamada, kayıt yapan parti ve ittifakların sayılarına ilişkin veriler paylaşıldı. Açıklamaya göre, düne kadar 265 parti çalışma izni alırken, 51 parti çalışma izni için onay bekliyor. Komiserliğin izin verdiği 265 parti içerisinden 124 parti seçimlere katılmak için başvuru yaptı. Onaylanan ittifak sayısı 38’e ulaştı. Bunların içerisinden 18 ittifak seçimlere katılmak için başvurdu. 11 ittifak da kaydının onaylanmasını bekliyor.
Seçim rekabetine girmek için siyasi parti ve grupların önünde nispeten uzun bir zaman dilimi olmasına rağmen, siyasi ittifaklarla ilgili işaretler kamuoyunda konuşulmaya başlandı. Zira Sadr Hareketi’nin bir yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) diğer yandan ikinci kez başbakan seçilmesi karşılığında Sadr-KDP ittifakını desteklemesini istediği Başbakan Mustafa el-Kazimi ile ittifak kuracağı yönünde iddialar dile getiriliyor. Ancak Kazimi’ye yakın bir kaynak, Kazimi’nin bu teklifi tümüyle reddettiğini ve seçim yarışına katılma konusunda isteksiz olduğunu dile getirdiğini aktardı.
Barzani Bağdat’a müzakere heyetleri gönderme niyetinde
Mesud Barzani’nin liderliğindeki KDP çevreleri, Barzani’nin, seçim meselelerini ve muhtemel ittifakları görüşmesi için Bağdat’a müzakere heyetleri gönderme niyetinde olduğunu belirtiyor.
Ayrıca Ammar el-Hakim’in liderliğindeki Ulusal Hikmet Akımı’nın, Irak’ın Eski Başbakanı Haydar el-İbadi’nin liderliğindeki Nasr Koalisyonu ile ittifak kurması ihtimaliyle ilgili iddialar söz konusu.
Haşdi Şabi gruplarının da yer aldığı Fetih Koalisyonu’na yakın çevreler, Koalisyon içerisindeki ihtilafların çözüldüğünü doğruladı ve seçimlere erkenden hazırlanmaya başladıklarını bildirdi.
Ekim 2019’da başlayan ve aylarca devam eden protestolara katılan gençlerin kurduğu yeni siyasi gruplar da seçim tecrübesini yaşamak için hazırlıklar yapıyor. Nitekim bu yeni gruplar, geçen hafta protestocu grupların çoğu temsilcisinin katıldığı konferans düzenleyerek, seçimlerde protestoları temsil edecek grup ve isimleri destekleme konusunda anlaşmıştı.
Bazı siyasi parti ve grupların seçimlere katılım noktasında gösterdikleri hamasete rağmen, silahlı milis grupların seçim sonuçlarını etkilemesi yönündeki endişeler halen varlığını koruyor ve askeri kanadı bulunmayan siyasi gruplarda kaygıya neden oluyor. Askeri kanadı bulunmayan siyasi gruplar, hükümetten gerçek ve güvenli bir süreç garanti etmesi için silahlı milis grupları ve kontrol dışı silahları önlemesini talep ediyor.
Mukteda es-Sadr’ın desteklediği Sairun Koalisyonu Milletvekili Riyad el-Mesudi, dün yaptığı açıklamada, bazı siyasi grupların devlet kaynaklarını seçim amaçları doğrultusunda kullanabilmek adına bakanlıklarda değişiklik yapma ‘eğilimlerini’ reddettiklerini söyledi. Mesudi, “Sağlık, Maliye ve Elektrik bakanları başta olmak üzere birkaç bakanı değiştirme eğilimine sahip olan siyasi gruplar bulunuyor. Değişiklik büyük paraların bulunduğu bakanlıklara uzanabilir. Bu değişikliğin amacı, bazı siyasi grupların seçim öncesinde bu paraları kontrol etmesidir” dedi.
Diğer taraftan Federal Mahkeme dün Vilayet Meclisleri Kanunu’na yapılan itiraz davayı ertelediğini duyurdu. Vilayet meclislerinin anayasal bir çerçeveye sahip olmasına rağmen Irak Meclisi Ekim 2019’da halk protestolarının baskısı altında vilayet meclislerini lağvetmişti.
Mahkeme’nin basın ofisinden yapılan açıklamada, “Federal Yüksek Mahkeme bugün (dün) oturumunu düzenledi ve Vilayet Meclisleri Kanunu’na itirazla ilgili davaya baktı. Zira Mahkeme itirazın incelenmesi amacıyla davayı gelecek aya erteledi. Mahkeme, 2008 tarihli ve 21 sayılı Kanun’daki bazı maddelerin (Vilayet Meclisleri Kanunu’nda yapılan üçüncü değişiklik) anayasaya uymadığına dair hüküm talebinde bulunulan davaya baktı” ifadelerine yer verildi.
Yerel yasama ve denetleme organı niteliği taşıyan vilayet meclisleri, son yıllarda birçok eleştiriyle ve halkın tepkisiyle karşı karşıya. Bu eleştiriler, yolsuzlukla suçlanan meclis üyelerinin çoğunun ülke yönetiminde etkili olan partilerle irtibat halinde olmalarından kaynaklanıyor.



Onuncu kez... Netanyahu hükümeti, yabancı basının Gazze'ye giriş yasağının uzatılmasını talep etti

Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
TT

Onuncu kez... Netanyahu hükümeti, yabancı basının Gazze'ye giriş yasağının uzatılmasını talep etti

Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)

İsrail hükümeti, uluslararası medyanın Gazze Şeridi'ne özgür ve bağımsız erişimine izin verilmesi için Yabancı Basın Birliği tarafından verilen dilekçeye yanıt verme süresinin uzatılması talebini dün Batı Kudüs'teki Yüksek Mahkemeye üst üste onuncu kez resmi olarak iletti.

Gazze savaşının başlangıcından bu yana, İsrail'deki Yabancı Muhabirler Birliği'ni ve yüzlerce uluslararası medya kuruluşunu temsil eden Tel Aviv'deki Yabancı Basın Birliği, saha gazetecilerini Gazze Şeridi'ne ve savaştan etkilenen diğer Filistin ve hatta İsrail bölgelerine getirmeye çalıştı; ancak İsrail yetkilileri, yabancı gazetecilerin yanı sıra İsrailli gazetecilerin de girişinin ordu tarafından düzenlenen ve sıkı askeri refakat ve yayınlanmadan önce gazetecilik materyallerinin askeri sansüre tabi tutulması zorunluluğunu içeren koşullar altında gerçekleştirilen sınırlı turlarla sınırlandırıldığı istisnai durumlar dışında, sürekli olarak reddetti.

Savaşın başlamasından birkaç ay sonra, dernek İsrail mahkemelerine başvurmak zorunda kaldı ve hükümetten gazetecilerin askeri refakat olmadan Gazze'ye bağımsız olarak girmelerine izin vermesini talep etti. Ancak mahkeme, askeri operasyonları gerekçe göstererek bu talebi reddetti.

Geçtiğimiz ağustos ayında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail baskınında öldürülen beş gazeteciden birinin naaşını taşıyanlar... (AFP)Geçtiğimiz ağustos ayında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail baskınında öldürülen beş gazeteciden birinin naaşını taşıyanlar... (AFP)

Eylül 2024'te yeni bir dilekçe sunuldu ve bunun üzerine mahkeme hükümete gazetecilerin erişimine izin verecek bir plan sunması kararını verdi. Ancak hükümet, konuyu atlatmanın başka bir yolunu buldu ve mahkemeden kararın ertelenmesini ve daha fazla süre verilmesini defalarca talep etti.Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bunu şimdiye kadar 10 kez yaptı.

Mahkeme, ertelemeyi kabul ederek İsrail'i yatıştırmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Bu yaklaşım, İsrail politikasını bağımsız haberciliği engellemeye yönelik sistematik bir girişim olarak gören uluslararası medya çevrelerinde geniş çaplı öfkeye yol açtı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğuyla sağlanan ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinin ardından eleştiriler yoğunlaştı ve yabancı basının erişim talebi daha da acil hale geldi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, konuyu yakın zamanda iki kez ele aldı. Fox News'e verdiği bir röportajda, orduya bu konuya "hazırlıklı olması" talimatı vereceğini söyledi.

İsrail Yabancı Basın Birliği, özellikle mahkemenin görünüşte "hoşgörülü" tavrından dolayı bu politikadan "derin hayal kırıklığı" duyduğunu ifade etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası bu yasağı "İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki suçları hakkındaki gerçeği gizleme politikasının ayrılmaz bir parçası" olarak görüyor.

Sendika başkanı Nasır Ebu Bekir'e göre, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de İsrail'in eliyle yaşananlar "tarihteki en büyük gazeteci katliamı"dır.

Açıklamasında, yaklaşık bin 500 Filistinli gazetecinin şu anda bombalamalar altında çalışmaya devam ettiğini, yüzlercesinin yaralandığını ve yaklaşık 200'ünün İsrail tarafından tutuklandığını, ayrıca birçok medya kuruluşunun da İsrail tarafından tahrip edildiğini belirtti.


Batı Şeria'da 19 yerleşim yerinin inşasına onay verilmesi ve Gazze'deki ihlallerin devam etmesi

Batı Şeria'da 19 yerleşim yerinin inşasına onay verilmesi ve Gazze'deki ihlallerin devam etmesi
TT

Batı Şeria'da 19 yerleşim yerinin inşasına onay verilmesi ve Gazze'deki ihlallerin devam etmesi

Batı Şeria'da 19 yerleşim yerinin inşasına onay verilmesi ve Gazze'deki ihlallerin devam etmesi

İsrail güvenlik kabinesi dün işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim yerinin inşasını onayladı. Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich bu adımı "tarihi" olarak nitelendirdi ve amacının "Filistin devletinin kurulmasını engellemek" olduğunu söyledi. Bu açıklamayla birlikte son üç yılda onaylanan yerleşim yeri sayısı 69'a yükseldi. Bu durum, Gazze Şeridi'nde İsrail'in devam eden ihlalleriyle eş zamanlı olarak geldi. Dün Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye mahallesinde bir bombalı saldırıda 3 Filistinli öldü, 2 kişi de silahlı saldırıda yaralandı; biri aynı mahallede, diğeri ise Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de. Batı Şeria'da ise iki ayrı olayda İsrail ordusunun ateşiyle bir çocuk ve bir genç öldürüldü.

“Gazze Anlaşması” ile ilgili olarak, İsrail'den sızan bilgiler, Gazze Şeridi'nde İsrail kontrolündeki ve Hamas'ın bulunmadığı “Sarı Hat” bölgesinin silahsızlandırılmasına ve anlaşmanın ikinci aşamasından ayrı, kısmi bir yeniden yapılanmanın önünün açılmasına işaret ediyor. Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bunu arabulucular ve Hamas üzerinde, kontrolündeki bölgelerde silahsızlanma sürecini hızlandırmak için uygulanan bir baskı taktiği olarak değerlendirdi.

Bu gelişme, “Gazze Anlaşması”na arabuluculuk eden Dörtlü grubun Amerikan kenti Miami'de düzenlediği ve tüm tarafları yükümlülüklerini yerine getirmeye ve itidal göstermeye çağıran, ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını hızlandırmak için önümüzdeki haftalarda istişarelerin devam edeceğini açıklayan toplantıdan birkaç gün sonra gerçekleşti.


Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için ABD tarafından sunulan Güneşin Doğuşu Projesi, kapsamlı Arap planını geciktirecek mi?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinli bir adam (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinli bir adam (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için ABD tarafından sunulan Güneşin Doğuşu Projesi, kapsamlı Arap planını geciktirecek mi?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinli bir adam (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki yıkılmış binaların enkazı arasında yürüyen Filistinli bir adam (AFP)

ABD kaynaklı sızıntılar, Gazze Şeridi’nin bir bölümünün yeniden inşasına yönelik Güneşin Doğuşu Projesi adlı bir planın hazırlandığına işaret etti. Planın, ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı Jared Kushner’ın liderliğindeki bir ekip ile ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından hazırlandığı belirtiliyor. Bu gelişme, Gazze’de ateşkes anlaşmasının şu aşamada tıkanan ikinci safhasının en önemli unsurlarından biri olan ‘kapsamlı Arap planının’ hayata geçirilmesinde yaşanan aksaklıklar sürerken gündeme geldi.

Söz konusu ABD planı, Mısır’ın Washington ile ortaklaşa Gazze Şeridi’nin tamamının yeniden inşasının finansmanı için bir konferans düzenlemeyi değerlendirdiği bir dönemde ortaya çıktı. Kasım ayı sonunda ertelenen bu girişime ilişkin olarak Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, bunun ‘Mısır ve Arap dünyasının reddine rağmen Filistinlilerin yeniden yerinden edilmesine yönelik planların geri dönüşü’ anlamına geldiğini savunuyor. Uzmanlara göre bu durum üç olası senaryoyu gündeme getiriyor: ABD’nin kısmi planının Filistin’in Refah bölgesinde uygulanması ve Arap planının ertelenmesi; iki planın yerinden etme olmaksızın birleştirilmesi; ya da ateşkes anlaşmasının tamamlanamaması nedeniyle her iki planın da askıya alınması.

ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesi cuma günü yayımladığı haberinde, Kushner ve Witkoff tarafından hazırlanan ve Güneşin Doğuşu Projesi olarak adlandırılan planın, yabancı hükümetler ve yatırımcıların iş birliğiyle Gazze’nin enkazını gelecekte bir sahil destinasyonuna dönüştürmeyi hedeflediğini yazdı. Planda, Gazze halkının ‘çadırlardan lüks dairelere’ ve ‘yoksulluktan refaha’ taşınmasından söz edilirken, yeniden inşa süresince yerinden edilmiş yaklaşık iki milyon Filistinlinin nerede yaşayacağına dair net bir bilgi yer almadı.

Taslak metne göre projenin toplam maliyetinin on yıl içinde 112,1 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. ABD’nin bu süre zarfında ‘önerilen tüm çalışma alanları’ için hibe ve borç garantileri sağlamayı taahhüt edeceği ifade ediliyor. Ancak gazeteye göre, yeniden inşa sürecinin Hamas’ın silahsızlandırılması ve tüm tünellerin imha edilmesi şartına bağlanması, projenin önündeki en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor.

Yeniden imarın dört aşamada gerçekleştirilmesi planlanıyor. Çalışmaların güneyde Refah ve Han Yunus’tan başlaması, ardından orta kesimdeki mülteci kamplarına ve son olarak Gazze kentine doğru ilerlemesi öngörülüyor. ‘Yeni Refah’ başlığını taşıyan bölümlerden birinde, bu bölgenin Gazze’de ‘yönetim merkezi’ haline getirilmesi ve 500 binden fazla kişiye ev sahipliği yapması tasarlanıyor. Söz konusu şehirde 100 binden fazla konut, 200’ü aşkın okul, 75’ten fazla sağlık tesisi ile 180 cami ve kültür merkezinin yer alması planlanıyor.

Bu sızıntılar, Yediot Aharonot gazetesinin internet sitesinin yaklaşık sekiz gün önce bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı açıklamaların ardından geldi. Haberde, Tel Aviv’in ABD’nin talebi üzerine Gazze Şeridi’ndeki enkazın kaldırılmasının maliyetini üstlenmeyi ve bu büyük mühendislik operasyonunun sorumluluğunu almayı prensipte kabul ettiği, yeniden imar amacıyla da Gazze’nin güneyindeki Refah’ta bir bölgenin tahliyesine başlanacağı aktarılmıştı.

fr
Han Yunus'taki bir yardım kuruluşunun aşevinin önünde yemek almak için kabıyla birlikte bekleyen yerinden edilmiş bir Filistinli çocuk (AFP)

21 Ekim’de İsrail’de düzenlenen bir basın toplantısında konuşan Jared Kushner, İsrail ordusunun kontrolü altındaki bölgelerde Gazze’nin yeniden inşasının ‘titizlikle planlandığını’ söyledi. Kushner, “İsrail ordusunun kontrolündeki alanlarda, güvenliğin sağlanması hâlinde inşaata başlanması için şu anda değerlendirmeler yapılıyor. Bu bölgeler, Filistinlilere gidecekleri, çalışacakları ve yaşayacakları bir yer sunmak amacıyla ‘Yeni Gazze’ olarak tasarlanıyor” dedi. Kushner, Hamas’ın kontrolü altındaki bölgelere ise yeniden imar için herhangi bir fon ayrılmayacağını vurguladı.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, Trump’ın barış planının en başından itibaren ABD ve İsrail’e daha geniş bir hareket alanı tanıdığını belirterek, Washington’ın gündeme getirdiği yeniden imar planının ‘Filistinlilerin bir kez daha yerinden edilmesi hedefini gerçekleştirmeye yönelik bir girişim’ olduğunu savundu.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava, Güneşin Doğuşu Projesi’nin, ABD’nin Gazze nüfusunun kısmen yerinden edilmesi fikrinden vazgeçmediğini gösterdiğini ifade ederek, planın İsrail’in güvenliğini önceleyen ve gayrimenkul yatırımlarına dayanan bir yaklaşım içerdiğini dile getirdi.

Wall Street Journal’a göre, Güneşin Doğuşu Projesi’ni inceleyen bazı ABD’li yetkililer, planın uygulanabilirliği konusunda ciddi şüpheler taşıyor. Yetkililer, Hamas’ın silahsızlanmayı kabul etmesinin zor olduğunu, bunun gerçekleşmesi hâlinde bile ABD’nin, savaş sonrası bir bölgenin yüksek teknolojiye sahip kentsel bir alana dönüştürülmesinin maliyetini üstlenecek zengin ülkeleri ikna edip edemeyeceğinin belirsiz olduğunu kaydediyor.

Bu şüphelere paralel olarak ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, cuma günü yaptığı açıklamada, “İki ya da üç yıl içinde yeni bir savaş çıkacağına inanılıyorsa, kimseyi Gazze’ye yatırım yapmaya ikna edemezsiniz” dedi. Rubio, uzun vadeli yeniden imar ve insani destek için bağışçıların bulunacağına dair güçlü bir güven taşıdıklarını da sözlerine ekledi.

Reha Ahmed Hasan ise Rubio’nun, Hamas’ın silahsızlandırılması konusunda İsrail’in söylemini tekrar ettiğini belirterek, ‘istikrar güçlerinin konuşlandırılması ve Hamas’ın silahsızlandırılması gibi yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmenin zor olduğunu’ ifade etti.

ABD kaynaklı bu sızıntılar, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, yaklaşık 17 gün önce Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamaların ardından geldi. Abdulati, “Yeniden imar konferansı için ABD ile ortak bir başkanlık oluşturulması konusunda istişarelerde bulunuyoruz ve ortaklarla iş birliği içinde bu konferansın en kısa sürede yapılması için uygun bir tarih üzerinde uzlaşmayı umuyoruz” demişti.

dfgt
Han Yunus'taki bir yardım kuruluşunun aşevinden sıcak yemek almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Bunun ardından Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, kısa süre önce Doha Forumu’nda düzenlenen bir oturumda, “Filistin halkını desteklemeyi sürdüreceğiz, ancak başkalarının yıktığını yeniden inşa etmeyi finanse etmeyeceğiz” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, söz konusu Katar açıklamalarını, ‘Washington’a İsrail’i çekilmeye zorlaması ve yeniden imar sürecini başlatması yönünde bir baskı’ olarak değerlendirdi.

Kahire’nin kasım ayı sonunda düzenlemesi planlanan Gazze Şeridi’nin yeniden imarına ilişkin konferans ise gerekçe açıklanmaksızın ertelenmişti. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf, geçtiğimiz ayın sonunda Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, konferansın ertelenme nedenine ilişkin bir soruya yanıt olarak, Kahire’nin ‘Gazze Şeridi’nde erken toparlanma ve yeniden imar konferansının başarılı olması için bölgesel ve uluslararası ortaklarla uygun ortamı hazırlamak üzere çalıştığını’ ifade etmişti.

Reha Ahmed Hasan, ABD tarafından gündeme getirilen planların ‘kapsamlı Arap yeniden imar planı’ çerçevesindeki süreci geciktirebileceği görüşünü dile getirerek, yeniden imar konferansının aksamasını birinci aşamanın tamamlanmaması ve İsrail’in çekilmemesiyle ilişkilendirdi. Yeni yeniden imar planına ilişkin olası senaryoları değerlendiren Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmemesi şartıyla Arap ve ABD planlarının birleştirilebileceğini söyledi.

Abdulmehdi Mutava ise yeniden imarın geleceğine dair üç ihtimal üzerinde durdu. Mutava’ya göre, ABD planının tek başına hayata geçirilmesi ve kapsamlı Arap planının ertelenmesi, ya da birinci aşamanın tamamlanmaması nedeniyle sürecin tıkanıklığının sürmesi ve her iki planın da uygulamaya geçememesi olasılıklar arasında yer alıyor.