Suriye: Kazananı belli seçimlerde diğer adaylar kendi aralarında yarışıyor

Suriye’de Adaylar, seçim maratonunda desteklerini alacak kitlelere sahip değil, muhalefet ise geri duruyor

Muhalefet partileri Suriye siyasi sahnesinde yok (The Independent Arabia)
Muhalefet partileri Suriye siyasi sahnesinde yok (The Independent Arabia)
TT

Suriye: Kazananı belli seçimlerde diğer adaylar kendi aralarında yarışıyor

Muhalefet partileri Suriye siyasi sahnesinde yok (The Independent Arabia)
Muhalefet partileri Suriye siyasi sahnesinde yok (The Independent Arabia)

Mustafa Rüstem
28 Nisan Çarşamba günü itibarıyla Suriye Cumhurbaşkanlığı Başkanlığı seçimleri için adaylık başvuruları resmen tamamlandı. Bununla birlikte Suriye Halk Meclisi, Anayasa Mahkemesi aracılığıyla, 7'si kadın 51 adayı Devlet Başkanı adayı olarak kayda geçti.
Suriye Parlamentosu, üye çoğunluğu kararıyla, Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı seçimlerine eşlik etmeleri ve sürecin gidişatı hakkında bilgi sahibi olmaları için, Cezayir, Umman, Moritanya, Rusya, İran, Ermenistan, Venezuela, Güney Afrika, Ekvador, Nikaragua ve Bolivya gibi çeşitli ülkelere çağrıda bulunma kararı aldı.

Artan aday sayısı
Sonuç, önümüzdeki 26 Mayıs’ta yapılacak seçimlerinde kararlaştırılacak gibi görünüyor. Tüm göstergeler, Suriye Arap Cumhuriyeti tarihinde beşinci Devlet Başkanı olan ve Temmuz 2000'den beri ülkeyi yöneten Baas Partisi adayı ve Suriye rejiminin Devlet Başkanı Beşşar Esed'in seçimi “kazanmasının” kesin olduğuna işaret ediyor.
Buna karşılık Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dikkat çekici bir durum olarak dün itibariyle Suriye sokaklarında adayların sayısı Salı günü itibariyle 40 kişiyi aşmış iken adaylık için son tarih olan Çarşamba günü bu sayı 51’e yükseldi.
Ancak Esed rejiminin izin verdiği güdümlü muhalefet partilerine mensup belirgin isimler dışında siyasi olarak bilinmeyen, kayda değer siyasi bir geçmişi bulunmayan veya parti ve ulusal düzeyde aktif olmayan kişilerin aday olmaları halk tarafından şaşkınlıkla karşılandı.

10 yıl ikamet şartı
Gözlemciler, adaylık başvuru sayısının önceki seçimlere kıyasla yüksek olduğunu düşünüyorlar. 2012'de Suriye anayasasında yapılan son değişikliğin ardından yapılan ikinci seçim olacak.
2014 Genel Seçim Kanunu, 5. Bölüm ve 30. Madde  uyarınca, Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı adayının 40 yaşında olması, doğuştan Suriye vatandaşlığına sahip olması, tam medeni ve siyasi haklar ve yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giymemiş olması gerekiyor.
Yurtdışındaki Suriyelilerin aday olmasının önünde engel teşkil eden en önemli şartlardan biri olan adayın en az 10 yıldır Suriye ‘de yaşamış olma koşulunun olması da dikkat çekici.

Parlamentoları izleme komitesi
Suriye Meclis Başkanı Hammuda Sabbah, 19 Nisan'da Anayasa Mahkemesi'ne adaylık başvurularını başlatmıştı. Suriye dışında ikamet eden seçmenlerin bulundukları ülkelerdeki Suriye elçiliklerinde oy kullanma tarihi 20 Mayıs olarak belirlenirken, Suriye içinde ise 26 Mayıs günü seçim tarihi olarak belirlendi.
Yasalara göre adayların, bir milletvekilinin sadece bir adayı destekleyebildiği 250 üyeli parlamentodaki en az 35 milletvekilinin yazılı desteğini alması gerekiyor. Bu nedenle Devlet Başkanlığı yarışına sadece 3 adayın gireceğine kesin gözüyle bakılıyor.
167 üye ile parlamentoda en yüksek bloğa sahip olan Baas Partisi adayının en çok desteği almasına kesin gözüyle bakılıyor. Devlet Başkanı Esed, ülkedeki bir grup yurtsever, milliyetçi, sosyalist ve komünist partiyi içine alan ve 1972'de ortaya çıkan siyasi bir koalisyon olan Ulusal İlerici Cephe partisinin de “desteğini” aldı. Dolayısıyla Baas Partisi üyeleri yarım artı bir çoğunluğa sahip durumdalar.

İkinci aday
Anayasa Mahkemesine başvuran adaylar arasında altıncı sırada yer alan Halep kırsalından 1956 doğumlu hukukçu Abdullah Sallum, 35 milletvekilinin yazılı desteğini alarak Esed'le yarışacak ilk aday oldu.
Muhalif adayın da aynı koalisyona mensup olması şaşırtıcı. Ulusal İlerici Cephe’nin kendisini temsil edecek tek bir adaya sahip olması bekleniyorken bu durumun ortaya çıkması siyasi çevrelerde şaşkınlık oluşturdu.
Abdullah Sallum, Sosyalist Birlik Partisi'nin önde gelen üyelerinden biri. Halk Meclisi İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı dahil olmak üzere çeşitli siyasi ve bakanlık pozisyonlarında bulundu. 2003-2007 döneminde Halk Meclisi üyeliğine seçilen Sallum, 2012-2016 tarihlerinde bu göreve tekrardan seçildi.

Başkanlık yarışındaki kadın aday
Şam Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve yaşadığı şehirdeki baroda avukat olarak çalışan 1971 Kuneytra doğumlu Faten Ali Nahar Devlet Başkanlığı için ilk kadın aday olarak, Suriye Devlet Başkanlığı seçimlerinde yarışan ilk kadın olarak siyasi tarihe geçmiş oldu.
Diğer taraftan gözlemcilere göre ilk kadın aday Nahar’ın ismi devlet başkanı adayı oluncaya kadar herhangi bir siyasi faaliyet içerisinde yer almadı. Nitekim şu andaki adayların büyük bir kısmı seçimleri kazanabilmek için istenen halk desteğini veya popüler desteğe sahip olmadığı görülmektedir.

Muhalefetin olmaması
Muhalif siyasi çevrelerin aktardığına göre bir ay önce başkent Şam'da bir otelde yapılması planlanan bir konferansın yapılamamasının arka planında yetkili makamlardan gerekli lisans alınmaması var. Dolayısı ile  ‘Cude’ adını verdikleri en büyük siyasi bloğunun yükselişinin durdurulmasının ardından konferansın da Mart ayının sonunda iptal edilmesiyle içeride muhalefet partisi diye bir şey kalmadı.
Bu arada Dayanışma Partisi seçimleri boykot ettiğini duyurdu. Genel Sekreter Muhammed Ebu Kasım, bunun sebebini Baas Partisi’nin meclisteki en fazla sandalyeye sahip olmasına bağladı.
Adaylar arasında ikinci sırada yer alan isimlerden mimarlık alanında doktora derecesine sahip bir işadamı ve Ulusal Demokratik Miting Kuvvetleri üyesi olan Muhammed Yasin Racuh’un 2014 seçimlerinde aday olmasından ardından 2021 de yeniden aday olması dikkat çekti.
Bu bağlamda ise Suriye’de sokakların, Devlet Başkanı adayı Esed’in karşısında bir üçüncü kişinin “seçimi kaybetme yarışına” girmesini beklediği günlerde, içerideki muhaliflerden olan aynı zamanda da Suriye Arap İnsan Hakları Örgütü Başkanı ve muhalefetteki Demokratik Cephe Sekreteri Mahmud er-Rai ile gazeteci ve haber sitesi yöneticisi olan Ahmed Abdülğani’nin ismi öne çıkıyor.

 


‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.