Halid el-Mişri, Libya’da yeni bir diktatör ortaya çıkmasını önlemek için anayasa referandumuna yöneldi

Halid el-Mişri (sağda) İtalya’nın Trablus Büyükelçisi ile geçen çarşamba günü Trablus’ta bir araya geldi. (Meclis)
Halid el-Mişri (sağda) İtalya’nın Trablus Büyükelçisi ile geçen çarşamba günü Trablus’ta bir araya geldi. (Meclis)
TT

Halid el-Mişri, Libya’da yeni bir diktatör ortaya çıkmasını önlemek için anayasa referandumuna yöneldi

Halid el-Mişri (sağda) İtalya’nın Trablus Büyükelçisi ile geçen çarşamba günü Trablus’ta bir araya geldi. (Meclis)
Halid el-Mişri (sağda) İtalya’nın Trablus Büyükelçisi ile geçen çarşamba günü Trablus’ta bir araya geldi. (Meclis)

Libya’da seçimlerin belirlenen tarihte yapılması yönündeki uluslararası ve yerel düzeyde talepler sürüyor. Söz konusu çağrılar ile eşzamanlı olarak 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlere dair yasa üzerinde hızla uzlaşı sağlanması talepleri de hız kazandı. Diğer yandan Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, ülkede ‘yeni bir diktatörün ortaya çıkmasını önlemek’ için öncelikle anayasa referandumu yapılması konusunda ısrar ediyor.
Mişri, geçen çarşamba günü İtalya’nın Trablus Büyükelçisi Giuseppe Buccino Grimaldi ile başkent Trablus’taki Devlet Yüksek Konseyi binasında bir araya geldi. İki yetkili, ülkenin durumunu ve yürütme otoritesinin seçimleri gerçekleştirmek için sarf ettiği çabalara ilişkin hazırlıkları ele aldı.
Mişri görüşmede, Libya’da yeni bir diktatörün çıkmamasını garanti altına alacak bir anayasa referandumunun zorunlu olduğunu belirtti. Büyükelçi Grimaldi de ülkesinin, siyasi diyalouu destekleme ve krizlerle başa çıkma konusunda Türkiye ve Fransa ile ortaklaşa çabalar sarf ettiğini aktardı.
Libya’nın üç bölgesini eşit olarak temsil eden 60 üyeden oluşan kurucu meclis, anayasa taslağını 29 Temmuz 2017 tarihinde oy çokluğu ile onayladı. Ancak söz konusu dönemden bu yana siyasi partiler ve taslağa karşı çıkanlar arasındaki çekişmeler durmadı.
Birleşmiş Milletler’in Libya Temsilcisi Jan Kubis, Siyasi Diyalog Forumu neticesinde oluşturulan hukuk komitesinin ‘cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için anayasal kurala ilişkin çalışma raporunu’ duyurmak üzere olduğunu söyledi.
Başkent Trablus’ta Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcıları Musa el-Koni ve Abdullah el-Lafi ile görüşmede bulunan Kubis, BM misyonunun Libya’da istikrarı sağlamak için yürüttüğü çalışmaları ve sarf ettiği çabaları ele aldı. BM Temsilcisi, devlet kurumlarını birleştirmek için atılan adımlara ve Yüksek Ulusal Uzlaşı Komisyonu’nun kurulmasına övgüde bulundu.
Libya Anayasa Komitesi üyeleri 19 Ocak’ta Mısır’ın Hurgada tatil beldesinde toplantı dzüenlemişti. Toplantıda ‘yalnızca üç bölgeli sistemi (yüzde 50+1) benimseyen bir maddede yapılan değişiklikle birlikte Temsilciler Meclisi’nin 2019 yılında yayınladığı bir yasaya dayalı olarak’ kurucu meclis tarafından sunulan anayasa taslağı üzerinde oy birliği sağlanmıştı.
Anayasa taslağının kurucu organının üyesi Ömer en-Naas, referandumun ‘halkların kendi kaderlerini belirlemeleri için doğal bir hak’ olduğunu söyledi. Naas, “Herkes, Libyalıların iradesine saygı göstermeli ve kabul veya karşı çıkışlarını dinlemelidir. El koyma veya vesayet durumu söz konusu olmamalıdır” dedi.
Naas 29 Nisan’da yaptığı açıklamada, anayasa taslağının, el-Beyda şehrinde Libya halkının seçtiği kurucu meclis tarafından doğrudan özgür oylarla ve 44 üyeden 43’ünün uzlaşısıyla onayladığını söyledi. Yetkili, üyelerin ülkenin tüm seçim bölgelerinden yüzde 98’e ulaşan bir oranla geldiklerini belirtti. Ömer en-Naas ayrıca anayasa taslağının Yüksek Mahkeme’nin yargı kararlarıyla güçlendirildiğine işaret etti.
Temsilciler Meclisi, anayasa taslağı uyarınca referandumla ilgili bir yasa çıkarmış ve bunun Libya halkının oy kullanması için gerekli tedbirleri almak üzere, 28 Kasım 2018 tarihinde Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu’na teslim etmişti.
Naas, söz konusu duruma dair yaptığı değerlendirmede maddelere itiraz edenlerin bunu açıklama hakkına sahip olduğunu belirtti. Sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak Libya halkının referandum sırasında sözünü söyleme hakkına el koymak, kimsenin hakkı değildir. Halkın iradesi, yerel ve uluslararası iradelerin üzerindedir. Çünkü halkın iradesi, güçlerin kaynağıdır. Kendi anayasasını oluşturan da halktır. Halkın iradesi karşısında, tüm hegemonya ve vesayet girişimleri düşecektir.”
Naas, anayasa taslağının 197 maddeyi içerdiğini belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bir veya daha fazla maddeye itiraz eden herkese saygı duyuyorum. Ancak bunun tamamlayıcı bir proje olduğunu söylüyorum. Bu da şu demek oluyor; her Libyalı bu maddelerde istediklerini de karşı çıktıkları noktaları da bulabilir.”



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.