Yemenli sanatçıyı serbest bırakmayı kabul etmeyen Husiler avukatını tehdit ediyor

Sanatçı İntisar el-Hammadi (AFP)
Sanatçı İntisar el-Hammadi (AFP)
TT

Yemenli sanatçıyı serbest bırakmayı kabul etmeyen Husiler avukatını tehdit ediyor

Sanatçı İntisar el-Hammadi (AFP)
Sanatçı İntisar el-Hammadi (AFP)

Husi milislerinin, sanatçı ve model İntisar el-Hammadi davasındaki yargıcı Hammadi’nin tahliyesini talep etmesinin ardından görevden alırken, Hammadi’nin avukatını, yaklaşık iki ay önce kaçırılan genç sanatçının dosyasından çekilmesi için tehdit etti.
Husilerin bu adımı, Uluslararası Af Örgütü’nün, dava dosyasına müdahale edeceğini duyurduğu ve Hammadi’nin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunduğu bir zamanda geldi.
Af Örgütü, Hammadi’nin Şubat ayından itibaren Husiler tarafından keyfi olarak gözaltına alınan Yemenli bir aktris olduğunu ve tutuklama emri olmaksızın Sana’da bir kontrol noktasında sivil polisler tarafından gözaltına alındığını söyledi.
Af Örgütü, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, Hammadi’nin gözleri bağlı bir şekilde, dava işlemlerini sessizce beklediğini ve kendisine yöneltilen suçlamaların herhangi bir delil olmaksızın uydurulduğunu bildirdi. “Yemeni Feminist Voice” kuruluşu ise, Husilerin Yemenli kadınlara yönelik tehdit ve baskı uygulamaya devam ettiğini belirtti.
Yemeni Feminist Voice yaptığı açıklamada “Model Hammadi’nin kaçırılması ve hapsedilmesi, aşırılık yanlısı ve kadın düşmanı milislerin büyük suçlar olarak sınıflandırdığı mesleğinden kaynaklanıyor” ifadelerine yer verildi.
Yerel raporlar, grubun Hammadi davasını soruşturan savcının yaklaşık iki gün önce görevden alındığını ve Husilerin Hammadi’nin avukatını tehdit ettiğini ortaya çıkardı.
Raporlarda hukuk danışmanı ve avukat Halid el-Kemal’in açıklamaları aktarıldı. Avukat, Yemenli sanatçı ve model İntisar el-Hammadi’nin davasında, milislerin kontrolü altındaki savcılığın, geçen hafta sonu Hammadi’nin salıverilmesi talebi sebebiyle savcı Riyad el-İryani’yi davadaki başmüfettişlik görevinden aldığını belirtti.
Kemal ayrıca sanatçı Hammadi’nin savunmasıyla ilgili bir tehdit aldığını, tehdidin amacının muhtemelen onu davadan çekilmeye zorlamak olduğunu ve bunun yerel ve uluslararası olarak geniş çapta tepkiye neden olduğunu belirtti.
Hukuk danışmanı, İntisar el-Hammadi’nin resmi bir izin olmaksızın gerçekleştirilen kontrol ve tutuklama işlemlerinin geçersizliğinin yanı sıra, müvekkili Hammadi’nin şüphesiz bir şekilde haksızlığa uğradığını ve herhangi bir yasal gerekçe olmadığını dile getirdi.
Avukat, Hammadi’nin, savcı Riyad el-İryani’nin Hammadi ve iki meslektaşı hakkında beraatlerine kanaat etmesine rağmen, Hammadi’nin geçen bu dönem boyunca göz altında tutulmasının müvekkiline karşı uydurulabilecek başka suçlamalar aranmasına yönelik şüpheler uyandırdığına dikkat çekti.
Milisler 20 Şubat’ta Başkent Sana sokaklarından birinde, Yemenli bir baba ve Etiyopyalı bir anneden dünyaya gelen oyuncu ve model İntisar el-Hammadi ve iki arkadaşını kaçırdılar. Daha sonrasında sanatçının akıbetinin bildirilmesi için kamuoyu baskısı kampanyasının başlatılana kadar Hammadi gizli tutuldu. Milisler bunun ardından Hammadi’yi kendi kontrolü altındaki bir yargıya sevk etmek zorunda kaldı.
Sana’daki insan hakları kaynakları Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, grubun kaçırdıkları kadınları geleneksel İslami giyinme kurallarını ihlal etmekle suçlayarak kendi suçlarını haklı çıkardığını belirtti. Diğer yandan gözlemciler, Hammadi’nin kaçırılmasını ve tutuklanmasını el-Kaide, DEAŞ ve Ensar eş-Şeria gibi terör örgütlerinin kadınlara yönelik yaptıklarından farklı olmadığını belirttiler.
Hammadi’ye yönelik yapılanlar, grubun herhangi bir dini ve toplumsal norm veya yasağa aldırış etmeden, aralarında aktivist ve medya figürleri bulunan Yemenli kadınlara karşı başlattığı ve yürüttüğü bir dizi baskıcı kampanyanın sonuncusu oldu.
Bu olayın ardından, Yemenli yüzlerce insan hakları aktivisti, sosyal medya platformlarında, Hammadi’nin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundukları geniş çaplı bir kampanya başlattılar. Uluslararası ve yerel raporlarda, aralarında insan hakları aktivistleri ve yardım kuruluşlarındaki çalışanlar da olmak üzere en az 300 Yemenli kadın ve kız çocuklarının, Husilere ait gizli ve halka açık hapishanelerde aylar veya yıllar boyunca kaldıkları belirtildi.

Kaçırılan kadınlar hak ihlallerine maruz kalıyor
Raporlar, kaçırılan kadınların işkence, cinsel işkence ve çalışma haklarından mahrum bırakma gibi savaş suçu niteliğinde fiziksel olarak hak ihlallerine maruz kaldıklarına dikkat çekti.
Raporlar, binden fazla kadın ve genç kızın tutuklandığını, kaçırıldığını ve işkence gördüğünü, içlerinden bazıları fuhuş ve vatana ihanetle suçlanırken, bazılarının ailelerinin kaçırılan kızlarının salıverilmesi için yüksek miktarda bir fidye ödemeye zorlandıklarını bildirdi.
Husiler Hammadi’nin kaçırılması ve günlerce hapsedilmesinin ardından savcılığa ve mahkemeye sevk edilmesi sırasında, Hammadi’nin tüm aile üyelerini, medya kuruluşlarına kızlarının kaçırılmasının herhangi bir detayı hakkında konuşmalarının sonuçları konusunda uyarmıştı.
Sana’daki özel kaynakların doğruladığına göre, Milisler Hammadi’nin annesinden medyada kızının davasını konuşmaktan kaçınmasını istedi ve herhangi bir açıklama yapması durumunda kızının salıverilmeyeceği tehdidinde bulundular.

 


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.