2030 Vizyonu devlet harcamalarında 100 milyar dolar tasarruf edilmesine katkıda bulundu

Suudi 4 bakan 2030 Vizyonu’nun başarıları ve hedefleri hakkındaki oturumda (Şarku’l Avsat)
Suudi 4 bakan 2030 Vizyonu’nun başarıları ve hedefleri hakkındaki oturumda (Şarku’l Avsat)
TT

2030 Vizyonu devlet harcamalarında 100 milyar dolar tasarruf edilmesine katkıda bulundu

Suudi 4 bakan 2030 Vizyonu’nun başarıları ve hedefleri hakkındaki oturumda (Şarku’l Avsat)
Suudi 4 bakan 2030 Vizyonu’nun başarıları ve hedefleri hakkındaki oturumda (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’da dört bakan, dün başkent Riyad’da düzenlenen ‘2030 Vizyonu Gelecek Fırsatları Yaratır’ başlıklı oturumda 2030 Vizyonu’nun başarıları ve hedeflerini ele aldı.
Sağlık Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia, Turizm Bakanı, Yaşam Kalitesi Programı Başkanı Ahmed el-Hatib, Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan ve Kraliyet Divanı Danışmanı, Ulusal Dönüşüm Programı Başkanı Muhammed et-Tuveyciri, gazeteci Halid Süleyman’ın moderatörlüğünü yaptığı oturuma katıldı.
Oturumun başında, 2030 Vizyonu’nun 5 yıl boyunca ekonomik alanlar, yaşam kalitesi, turizm sektörüne katkılarını gözler önüne seren bir belgesel yayınlandı.

Sağlıktaki gelişmeler
Sağlık Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia, 2030 Vizyonu programlarının başlamasından bu yana sektöre kazandırılan büyük başarılara işaret ederek, sağlık alanında son 5 yılda elde edilen gelişmelerin, tüm devlet sektörleri arasındaki uyum ve çalışma sonucunda yeni tip koronavirüs salgını ile başarılı bir şekilde başa çıkmaya yardımcı olduğuna dikkati çekti.
Dr. Rabia, Suudi Arabistan’da çeşitli bölgelerde yer alan aşı merkezleri aracılığıyla şu ana kadar 9,5 milyon doza yakın aşı yapıldığını söyleyerek, ülkesinin aşıların miktarına değil kalitesine verdiği önemi vurguladı.
Bakanlık tarafından başlatılan ve birçok engelin aşılmasına katkıda bulunan internet uygulamalarından bahseden Dr. Rabia, Sehhaty uygulamasıyla günde 200 bin kişinin aşı randevusu aldığını ve çağrı merkezlerinden her gün 400 binden fazla kişinin yararlandığını dile getirdi.

Yaşam kalitesi
Turizm Bakanı Ahmed el-Hatib ise, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ülkedeki şehirlerin dünyada yaşanacak en iyi şehirler arasında olması yönünde talimat verdiğini söyleyerek, Yaşam Kalitesini İyileştirme programının 60 milyar riyalden (16 milyar dolar) fazla bir bütçeye sahip olduğunu ve buna 17 farklı kuruluşun bağlı olduğunu belirtti.
Hatib, 2030 Vizyonu’nun şehirlerde yaşamanın çekiciliğini artırarak, altyapı, şehir planlama, iletişim, eğitim ve sağlık hizmetlerine ek olarak, spor, eğlence ve turizm tesislerine odaklanarak ülkedeki yaşam tarzını iyileştirmeyi amaçladığını vurguladı.
Başlatılan faaliyetler sayesinde eğlence sektöründe binden fazla küçük ve orta ölçekli firmanın kurulduğunu belirten Hatib, “Salgından önceki 3 ay boyunca 450 bin turist vizesi verildi. Salgının zorluklarıyla birlikte faaliyetlerde bir durgunluk yaşandı ancak faaliyetlerin yeniden başlaması konusunda iyimseriz” dedi.

Dört yıl
Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, “Son 4 yılda kamu harcamalarının verimliliğini 400 milyar riyal (106,6 milyar dolar) artırarak elde edilen tasarruflar, 2030 Vizyonu’nun 5. yılında elde ettiği başarılardandır” diye konuştu.
Devletin, Kamu Yatırım Fonu’ndaki borç, rezervler ve servet dahil olmak üzere birden fazla fon kaynağı olduğuna ve tahsis etmeye çalıştıkları varlıkları olduğuna dikkati çeken Bakan, bütçe tavanlarını belirlerken dikkatli olacaklarını söyledi.

Borç seviyeleri
Maliye Bakanı, borç seviyelerinin endişe verici durumda olmadığını, ülkenin Kamu Yatırım Fonu’nda büyük bir servete, tahsis edilebilecek varlıklara ve rahat rezervlere sahip olduğunu belirtti.
Özel sektörün GSYİH’ya katkısının 2020 sonunda yüzde 45’ten yüzde 51’e yükseldiğini söyleyen Cedan, özel sektörün devlet tarafından verilen hizmetlerin sunumuna daha fazla katılımını sağlamak amacıyla bugünden itibaren 45 gün içinde özelleştirme sisteminin uygulanacağını bildirdi.

Ulusal dönüşüm
Kraliyet Divanı Danışmanı, Ulusal Dönüşüm Programı Başkanı Muhammed et-Tuveyciri, yönetişim ve karar alma sisteminin, 2030 Vizyonu’nun en önemli başarıları arasında yer aldığını söyledi.
Tuveyciri, ülkede hükümet hizmetlerinin yüzde 81’inin artık internet ortamında olarak sağlandığını ve bunun salgın sırasında sağlık ve eğitim hizmetlerinde açıkça görüldüğünü dile getirdi.
Devletin dijital hizmetlerinin yüzde 35 oranında arttığına ve bunun salgın aşamasıyla yüzleşmeye yardımcı olduğuna işaret eden Tuveyciri, 2030 Vizyonu’nun ardından kadınların işgücü piyasasına katılım yüzdesinin yüzde 33’e yükseldiğini vurguladı.
Tuveyciri, ülkede beşinci nesil ağların yaygınlaşmasıyla internet hızının 12 katına çıktığını da söyledi.

Hükümet ve karar verme sistemi
Tuveyciri, ülke liderliği ve 2030 Vizyonu için ilk hedefin vatandaşlar olduğunu belirterek, “Bu nedenle, hükümetle yapılan sözleşmeler, en iyi yatırımı kullanmaya ve hizmetlerin yüksek kalitede sunulmasını sağlamaya odaklanmaktadır” dedi.
Yönetişim ve karar alma sisteminin 2030 Vizyonu’nun en iyi sonuçları arasında olduğunu dile getiren Tuveyciri, böylece ülkenin başarıları inşa etmeye devam etmesini sağlayacak belirli programları, hedefleri ve sürdürülebilir bir çalışma şekli olduğunu sözlerine ekledi.

 


Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.