Suudi Arabistan: el-Ula bölgesi dünyanın en eski arkeolojik yapılarından birine ev sahipliği yapıyor

Krallıklar Enstitüsü kapsamındaki müze ve keşif alanlarının bir kısmı (Şarku’l Avsat)
Krallıklar Enstitüsü kapsamındaki müze ve keşif alanlarının bir kısmı (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan: el-Ula bölgesi dünyanın en eski arkeolojik yapılarından birine ev sahipliği yapıyor

Krallıklar Enstitüsü kapsamındaki müze ve keşif alanlarının bir kısmı (Şarku’l Avsat)
Krallıklar Enstitüsü kapsamındaki müze ve keşif alanlarının bir kısmı (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın tarih araştırmaları kurumu Krallıklar Enstitüsü, ülkenin kuzeybatısında yer alan el-Ula kentinde yapılan arkeolojik çalışmalarda dünyanın en eski arkeolojik yapılarından biri olan dikdörtgen yapılara (mustatil) ulaşıldığını duyurdu. 
Arkeoloji araştırmaları ve koruma yöntemleri konusunda uzmanlaşmış bir bilimsel merkez olarak bilinen Krallıklar Enstitüsü, Arabistan Yarımadası tarihi ile tarih öncesi çağların incelenmesi üzerine yoğun bir şekilde çalışıyor. Enstitü, “Zamanda Yolculuk Projesi” çerçevesinde bir akademik merkez, bilgi ve keşif için kültürel bir platform haline gelecek ve bölgenin kültürel yapısının ayaklarından birini oluşturacak.
El-Ula Valiliği Kraliyet Komisyonu Valisi Prens Bedr bin Abdullah bin Ferhan, komisyonun açıklamasına göre, Krallıklar Enstitüsü’nün el-Ula'nın kültürel mirasını küresel bir bilgi ve araştırma merkezi olarak korumaya yönelik bir taahhüdü temsil ettiğini belirtti. Arkeolojik keşiflerle ilgilenme ve onları koruma alanında çalışan Enstitü ayrıca, el-Ula halkı ve sakinleri için yeni iş fırsatları sağlıyor ve Suudi Arabistan’ın insanlık tarihini korumadaki rolünü öne çıkarıyor.
Mayıs ayı itibariyle kurulan Enstitü, Kraliyet Komisyonu'nun eyaletin insanlık tarihi hakkındaki bilgisini genişletmek amacıyla bölge genelinde yoğun araştırma programları yürüten projelerinin bir parçası olarak başlatıldı. Enstitünün vizyonu, küresel arkeolojik araştırmalar ve onu korumanın yolları için bir merkez haline gelerek önceki arkeolojik çalışmalara katkıda bulunmak.
Krallıklar Enstitüsü Müzesi ise 2030'da ziyaretçilere açılacak. Kraliyet Komisyonu, enstitünün 2035 yılında yılda 838 bin ziyaretçi kabul edeceğini tahmin ediyor. Enstitü, Dadan medeniyetinin devasa yapı örneklerini barındıran bir mimari yapı şeklini alacak. 
Enstitü, çalışmalarında el-Ula’nın insanlık ve doğa tarihi hakkındaki 200 bin yıllık çalışmalara odaklanacak. Ancak daha ziyade, milattan önce yaklaşık ilk bin yıldan milattan sonra 106 yılına kadarki dönemde görülen Dadan, Lihyan ve Nebatiler’den oluşan Krallıklar çağını araştıracak. 
Enstitü kapsamında, Kral Suud Üniversitesi, UNESCO, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi, Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Batı Avustralya Üniversitesi'nden çeşitli disiplinlerden uzmanların katılımıyla onlarca arkeolojik heyet, koruma ve restorasyon çalışmaları yer alacak. 
El-Ula Kraliyet Komisyonu Arkeoloji, Miras Araştırma ve Koruma Bölümü İcra Direktörü Arkeolog Jose Ignacio Gallego Revilla şu açıklamayı yaptı:
“Görevimizin başında ülkenin kuzeyindeki eski krallıkların gizemli hikayesini anlamaya odaklandık. Özellikle onlarca yıldır yeterince ışık tutulmadığı için bölgedeki arkeolojik mirasın derinliğini ve geniş yayılma alanını ortaya çıkarabilmemiz açısından gelecekte bizi çok sayıda çalışma bekliyor.”
Kraliyet Komisyonu, Dr. Abdurrahman es-Suhaybani'yi Müzeler ve Sergiler Müdür Vekili ve Munire el-Meşuh’u Suudi Arabistan'daki arkeolojik projenin yönetimine katılan ilk arkeolog olarak atayarak ilk adımlarını attı.
Komisyon’daki Arkeolojik Araştırmalar ve Kültürel Miras Direktörü Dr. Rebecca Foot, devam eden birçok araştırma programı ile el-Ula'nın Ortadoğu'da arkeolojik araştırmalar açısından en aktif alan haline geldiğini belirtti. Bölgede havadan ve karadan 22 bin kilometrekareden fazla arazi incelendi ve 30 binden fazla arkeolojik alan kaydedildi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.