Hindistan'da pandemi fırsatçılığı: Oksijen tüpü diye yangın söndürücü sattılar

Hindistan'da Kovid-19 sebebiyle toplam vefat sayısı 212 bini geçti (AFP)
Hindistan'da Kovid-19 sebebiyle toplam vefat sayısı 212 bini geçti (AFP)
TT

Hindistan'da pandemi fırsatçılığı: Oksijen tüpü diye yangın söndürücü sattılar

Hindistan'da Kovid-19 sebebiyle toplam vefat sayısı 212 bini geçti (AFP)
Hindistan'da Kovid-19 sebebiyle toplam vefat sayısı 212 bini geçti (AFP)

Kovid-19 pandemisinin yıkıcı etkileriyle boğuşan ve tıbbi malzeme yetersizliği sebebiyle zor günler geçiren Hindistan'da iki kişi, ülkedeki kötü durumdan faydalanmaya çalıştı.
Delhi şehrinde yaşayan Ayush Kumar ve Ashutosh Chauhan, yakınlarına oksijen tüpü almak isteyen kişilere yangın söndürücü sattığı gerekçesiyle 29 Nisan'da tutuklandı. Bunların her birinin 10 bin rupiye (yaklaşık 1100 TL) satıldığı kaydedildi.
Polis, Geeta Arora adlı bir kişinin şikayetiyle durumdan haberdar oldu. Yetkililer, Arora'nın nefes almakta güçlük çeken Kovid-19'dan mustarip yakınını hastaneye yatırmak isteyip yer bulamadığını ve bunun ardından oksijen tüpü almak için ikiliyle 26 Nisan'da temasa geçtiğini bildirdi.
Arora ifadesinde hem aldığı ekipmanın yangın söndürücü olduğunu fark ettikten hem de yakını hayatını kaybettikten sonra ikiliyle parasını geri almak için temasa geçtiğini ancak kendisini oyaladıklarını söyledi. Arora bunun ardından polise başvurdu.
Polisler yapılan soruşturma neticesinde 22 yaşındaki Kumar'la 19 yaşındaki Chauhan'ı yakalarken, Dwarka polisinden Santosh Kumar Meena şöyle konuştu:
"Sanıkları yaptığımız baskınla yakaladık. Bulduğumuz 5 yangın söndürücüye el koyduk. Yaptığımız sorguda krizden sonra oksijen tüpü bahanesiyle yangın söndürücü satarak insanları dolandırmaya karar verdiklerini söylediler."
Hindustan Times, yangın söndürücü aldıktan sonra akrabası ölen bir kişinin daha şikayette bulunduğunu yazdı. Polisler, ölümün dolandırmayla ilgili olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor.
 
Independent Türkçe, Indian Express, Hindustan Times



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP