Aile Hekimleri Sendikası'ndan 3 günlük iş bırakma kararı

Fotoğraf: PixaBay
Fotoğraf: PixaBay
TT

Aile Hekimleri Sendikası'ndan 3 günlük iş bırakma kararı

Fotoğraf: PixaBay
Fotoğraf: PixaBay

“Covid-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler” genelgesinde belirtilen 10-11 Mayıs tam gün, 12 Mayıs yarım gün idari izin verilmesi kararına rağmen Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün idari izinlerde kısıtlamaya gidilebileceği yönündeki talimat yazısına tepki gösteren Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) iş bırakma kararı aldı.
AHESEN, “Genelge ile duyurulan izin hakkının hiçe sayılmasına karşı geliyor ve Aile Hekimliği çalışanları olarak 10-11-12 Mayıs tarihlerinde işe gitmeyeceğimizi duyuruyoruz” dedi.
AHESEN, "Aile Hekimliği çalışanları olarak 10-11-12 Mayıs tarihlerinde işe gitmeyeceğimizi duyuruyoruz" başlıklı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı “Covid-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler” genelgesinde, kamu personelinin 10-11 Mayıs günlerinde tam gün, 12 Mayıs günü ise yarım gün idari izin verilmesinin öngörüldüğü hatırlatıldı.
Bu genelgeye rağmen Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün iller ve hatta ilçelere yetki vererek idari izinde kısıtlama yapılabileceğini bir yazı ile bildirdiği ifade edilen ve “Artık olay idari izin meselesi değil, itibarın iadesidir.Mesele aile hekimliği çalışanlarının yok sayılmasıdır“ denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
Aile hekimliği uygulaması için hem çalışanların hem de halkımızın yaranına olacak önermelerimizi her platformda sunduk ve sunmaya devam edeceğiz . Defaten belirttiğimiz gibi uygulamada en büyük defektlerden birisi keyfiyete dayalı ve iller arasında farklılık gösteren işleyişlerdir. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü “Covid-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler” genelgesinde 10-11 Mayıs tam gün,12 Mayıs yarım gün idari izin verilmesine rağmen Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü iller ve hatta ilçelere yetki vererek idari izinde kısıtlama yapılabileceğini bir yazı ile bildirmiştir. Cumhurbaşkanlığı kararına aykırı yazı yazmakla kalınmamış, keyfiyet il ve ilçe müdürlüklerine bırakılmıştır. Aile hekimliği mevzuatı hiçe sayılmıştır. AHESEN olarak bunun kabul etmemiz mümkün değildir.
Artık olay AHESEN için idari izin meselesi değil, itibarın iadesidir.
Mesele aile hekimliği çalışanlarının yok sayılmasıdır.
Bu yok sayılmaya karşı, aşağıdaki gerekçelerimiz ve taleplerimize dikkat çekmek için 10-11 ve 12 Mayıs tarihlerinde işe gitmiyoruz.
Aile hekimliği çalışanları gerek pandemi öncesi gerek pandemi sonrası büyük başarılara imza atmışlardır. Gelişmişlik göstergesi olan anne-bebek ölüm hızları gittikçe düşmeye başlamış, yapılan araştırmalarda halk memnuniyet oranı hep zirvede kalmış, çocukluk çağı aşılamalarında da % 95’lere çıkan oranlarla Avrupa’da birincilik kazanmışlardır. Üstelik de Avrupa’daki meslektaşlarımızın kayıtlı kişi sayısı bizden % 50 ila %30 daha az iken. Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da işimizi aynı heyecan ve istekle yapacağımız muhakkaktır. Şu anda aile hekimliklerinde birinci doz aşı için randevu alınamamaktadır. İlk doz aşı yapılamadığından az sayıda 2.doz aşı randevularımız mevcuttur. İlgili tarihte varsa aşı randevularının tarihi değiştirilebilmektedir. Üyelerimizin de aynı hassasiyetle gerekli düzenlemeleri yapacakları muhakkaktır. Özetle anılan tarihlerde işe gitmemek ne pandemi açısından ne de halk sağlığı açısından sorun teşkil etmeyecektir.
Mesele izin değil artık, itibarın iadesidir.

"Pandemi başladığından bu yana 14 aylık süreçte salgının 1.basamakda kontrol edilebileceğinin bilinciyle aile hekimliği çalışanları olarak hiçbir görevden kaçmadık.Ancak bu süreçte bırakın emeğimizin karşılığını almayı verilen ek ödeme bile sadece 3 ay için verilmiş, onu da kriterlere bağlayarak ya kesintiler yapılmış ya da hiç ödenmemiştir."

Özlük haklarımız bu süreçte iyileştirilmemiş, izin hakkımız, emeklilik hakkımız, istifa hakkımız defalarca kaldırılmış, Covid -19 sebebiyle hastalandığımızda rapor kesintisi yapılmış, illiyet bağı aranarak meslek hastalığı dahi kabul edilmemiş ve Covid-19 hastalığından vefat eden sağlık çalışanları şehit sayılmamıştır.
Yıllık izin hakkımız yoktur. Yerimize vekalet eden olmadığı takdirde ücret kesintisi yapılmaktadır.
Nüfuslarımız yıllardır 2000-2500’lere hak ediş kaybı yaşamadan düşürülecek ve görevimizi hakkıyla yapabileceğimiz söylenmesine rağmen nüfuslar düşürülmemiş, yeni açılan birimlerle nüfuslar ve dolayısıyla hak ediş kayıpları yaşanmıştır. Bu durum çalışma barışını yıllardır olumsuz etkilemektedir.

"Her birimde bir aile hekimi ve bir aile sağlığı çalışanı çalışması gerekirken aile sağlığı çalışanlarının hak ediş kayıpları yerine konmamış, nüfus düştükçe istifalar başlamış, dolayısıyla aşı ve izlemler sekteye uğramıştır."

Zaten iş yükü fazla olan aile hekimliği çalışanlarına iş üzerine iş verilmiş bir de bunlar ya performans kesintisi ile hak ediş kesintisine ya da savunmalarla bezdirmeye ve ceza puanlarına dönüştürülerek yılgınlığa neden olmuştur.
14 aydır çoğu kamu çalışanı evden çalışırken bizler sahada salgınla birebir yeterli koruyucu ekipmana dahi sahip olmadan çalıştık. Halen de çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Ancak bizlerin tükenmişliğini, yorulmuşluğunu hiçe sayarak alınan popülist kararlara da körü körüne uymayacağımızı ilan etmek, bu haklı taleplerimize dikkat çekmek için 10-11-12 Mayıs 2021 tarihlerinde işe gitmeyeceğimizi duyuruyoruz.
 
Independent Türkçe



Avustralya Başbakanı Albanese’den Bondi saldırısının ardından güvenlik alarmı

Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
TT

Avustralya Başbakanı Albanese’den Bondi saldırısının ardından güvenlik alarmı

Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)
Bondi sahilinde 21 Aralık’ta kurban ve yaralıları anma töreni öncesi, maskeli ve silahlı bir görevli çatı üstünde nöbet tutarken görüntülendi (AP)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, geçen hafta Sydney’in Bondi sahilinde Yahudi bir bayram kutlaması sırasında meydana gelen ve 15 kişinin ölümüne, çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan saldırının ardından, ülkenin güvenlik mimarisinin yeniden değerlendirileceğini duyurdu. Albanese, emniyet ve istihbarat birimlerinin yetkilerinden işbirliği düzenlerine kadar tüm unsurlarının kapsamlı bir incelemeden geçirileceğini söyledi.

Albanese, bugün yaptığı açıklamada, eski Avustralya istihbarat örgütü başkanlarından birinin yöneteceği incelemenin; federal polis ve istihbarat birimlerinin “Avustralyalıların güvenliğini sağlamak için gerekli yetkilere, yapılara, prosedürlere ve işbirliği düzenlemelerine sahip olup olmadığını” değerlendireceğini söyledi.

Saldırı sonrasında, silah ruhsatı değerlendirme süreçleri ile kurumlar arası bilgi paylaşımında ciddi açıkların bulunduğu ortaya çıkmıştı.

fvg
Bondi Pavilion’da güvenlik birimleri, 14 Aralık’taki saldırının kurbanları ve yaralılarını anmak için düzenlenecek tören öncesi konukları aramadan geçiriyor (AP)

Başbakan Albanese, açıklamasında, “Geçen pazar günü DEAŞ’tan ilham alınarak gerçekleştirilen vahşi eylem, ülkemizdeki güvenlik ortamının hızla değiştiğini gösteriyor. Güvenlik kurumlarımızın, bu duruma en güçlü şekilde yanıt verebilecek kapasitede olması gerekiyor” dedi.

İncelemenin Nisan ayı sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Albanese ayrıca bugün Sydney ve Melbourne’de düzenlenen göçmen karşıtı yürüyüşleri kınadı. Başbakan, “Geçen pazar günü yaşanan antisemitik terör saldırısının ardından toplumu bölmeyi amaçlayan bu yürüyüşlere ülkemizde yer yok. Yapılmamalı ve katılım sağlanmamalıdır” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre öğle saatlerinde Sydney’deki yürüyüşte yaklaşık 50 kişinin bulunduğu görüldü.

Albanese, güvenlik incelemesinin; federal güvenlik ve istihbarat kurumlarının halkı korumak için gerekli yetki ve kapasitelere sahip olup olmadığını ortaya koyacağını belirterek, raporun Nisan ayında kamuoyuna açıklanacağını kaydetti.

Bugün, Sydney’in ünlü Bondi sahilinde iki saldırganın kalabalığa ateş açarak 15 kişiyi öldürdüğü ve onlarca kişiyi yaraladığı saldırının üzerinden bir hafta geçti.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
TT

ABD Adalet Bakanlığı: Epstein belgelerini yayınlarken Trump'ı korumak için hiçbir dosyayı sansürlemedik

ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan Jeffrey Epstein ve ortağı Ghislaine Maxwell'in fotoğrafı (ABD Adalet Bakanlığı- Reuters)

ABD Adalet Bakanlığı, merhum cinsel suçlu Jeffrey Epstein ile ilgili skandala dair bilgileri yayınlarken Başkan Donald Trump'ı korumak amacıyla herhangi bir belgeyi sansürlemediğini belirtti.

Başsavcı Yardımcısı Todd Blanch ABC News'e yaptığı açıklamada, bu nedenle hiçbir şeyin gizlenmediğini söyledi. Blanch ayrıca, Epstein skandalıyla ilgili olarak başkanı suçlayan materyallerin düzenlenmesi yönünde herhangi bir talimat verildiğini de reddetti.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre "Başkan Trump başından beri kamuoyuna açıklanabilecek tüm dosyaların yayınlanmasını beklediğini belirtti ve biz de tam olarak bunu yapıyoruz" dedi.

Trump'ın Epstein'ı tanıdığı, önceki bazı fotoğraflarda da görülüyor, ancak başkanın skandala karışmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok ve Trump'ın kendisi de bu tür iddiaları her zaman reddetti.

Son zamanlarda yayınlanan bazı belgelerde Trump'ın adı geçse de ilk değerlendirmeler Epstein ile Trump arasındaki ilişkiye dair çok az yeni bilgi olduğunu gösteriyor. ABD Başkanı henüz konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

ABD Adalet Bakanlığı, cuma günü, Epstein'in karıştığı cinsel istismar davasıyla ilgili soruşturmaya dair uzun zamandır beklenen dosyaları yayınlamaya başladı.

Son günlerde Trump yönetimi, aylarca süren gecikmelerin ardından Amerikalılar tarafından büyük bir heyecanla beklenen Epstein skandalıyla ilgili yüz binlerce belgeyi yayınlamaya hazırlanıyordu.

Blanche, cuma günü hükümetin, 2019'da ölen güçlü finansçı ve cinsel suçluyla ilgili dosyanın yalnızca bir kısmını, gece yarısı olan yasal son tarihten önce yayınlamasının beklendiğini söyledi.

Fox News'e verdiği demeçte, "Bugün yüz binlerce belgeyi yayınlayacağımızı tahmin ediyorum" dedi ve "önümüzdeki haftalarda yüz binlerce" daha belgenin yayınlanacağını ekledi.

Blanche, Adalet Bakanlığı'nın isimleri ve hassas bilgileri sansürleme konusunda tam yetkiye sahip olduğunu ve belgelerin Jeffrey Epstein'ın genç kurbanlarını korumak için kısmen sansürleneceğini doğruladı.

Donald Trump'ın eski kişisel avukatı ayrıca, yıllardır Amerika Birleşik Devletleri'ni sarsan skandalda yeni bir iddianame beklemediğini de belirtti.

Belgelerin aşamalı olarak yayınlanması kararı, Senato Demokrat Lideri Chuck Schumer'ı kızdırdı. Schumer, yasanın "çok açık" olduğunu ve hükümetin belgelerin yalnızca bir kısmını değil, "tümünü" gece yarısına kadar yayınlaması gerektiğini ifade etti.

Schumer, açıklamasında, "Bu durum, Adalet Bakanlığı'nın, Donald Trump'ın ve Adalet Bakanı Pam Bondi'nin skandal hakkındaki gerçeği gizlemek için ellerinden gelen her şeyi yapmak istediklerini açıkça ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.