Paris’ten Husilere, ‘Suudi Arabistan’ın barış girişimini kabul edin’ çağrısı

Fransa’nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ensarullah ideolojisi, Yemen'i sonu olmayan bir savaşa sürüklüyor.

Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Said el-Unzi)
Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Said el-Unzi)
TT

Paris’ten Husilere, ‘Suudi Arabistan’ın barış girişimini kabul edin’ çağrısı

Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Said el-Unzi)
Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Said el-Unzi)

Fransa’nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa, Husileri sert bir şekilde eleştirerek barışla ilgili konuşmalarını ‘boş sözler’ olarak nitelendirdi. Yemen halkının mağdur olduğunu belirten Büyükelçi, Husilerin Marib’e yaptıkları saldırının ‘maskelerini düşürdüğünü’ söyledi.
Fransız büyükelçisi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Husileri, Birleşmiş Milletler (BM) barış planına uygun olduğunu ifade ettiği Suudi Arabistan’ın barış girişimini kabul etmeye çağırdı. Ayrıca, girişimin ana unsurunun hükümette yer alan diğer tüm Yemenli taraflarla siyasi bir çözümün müzakere edilmesi fikri olduğuna dikkati çeken Büyükelçi, bu fikrin Husileri her şeyden çok rahatsız ettiğini belirtti.
Husilerin Ensarullah ideolojisinin ülkeyi sonu olmayan bir savaşa sürüklediği konusunda uyaran Büyükelçi Jean-Marie Safa, Yemen'in sadece Husilere ait olmadığını vurguladı.
İşte Fransa’nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa’nın Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tam metni:

*BM ve ABD temsilcilerinin çabaları ışığında şuan Yemen'deki siyasi sahneyi nasıl okuyorsunuz? Barışa ulaşmanın önünde engel oluşturduğu düşündüğünüz bir taraf var mı
Yemen’daki çatışma tam bir trajedidir. Özellikle birçok insan bu çatışmaya dışarıdan baktığı için Husiler ile Yemen halkını karıştırıyorlar. Oysa ikisi arasında fark var. Husiler kendilerini dünyaya kurban ve mazlum olarak gösteriyorlar, ama asıl kurban ve mazlum olan Yemen halkıdır.
Yemen halkı çok acı çekiyor. Husilerin ülkede zorla kontrol sağlaması, bun acıya katkıda bulunuyor. Esasen Husilerin barışa ulaşmak istedikleri iddiası, aynı zamanda gerçekleştirdikleri saldırılarla taban tabana zıttır.
Suudi Arabistan bir barış girişimi başlattı. Husiler ise bu girişime, hem Suudi Arabistan topraklarını hem de Yemen'de bazı bölgeleri hedef alan daha fazla saldırı ile karşılık verdi. Husilerin eylemlerinin tümü savaşa, ülkenin kontrolünün ele geçirilmesine ve toplum üzerinde hakimiyet kurmaya yöneliktir. Bu durumda barışa ulaşmaktan söz etmelerinin ne anlamı var? Bunlar boş sözlerden başka bir şey değil. Çünkü tüm eylemleri savaşa sürükleyen eylemler.
Husiler, pozisyonları için her zaman bahaneler ve gerekçeler bulurlar, ancak konumları ne haklı ne de kabul edilebilirdir. Yemen halkının ilgisini gerçekten her şeyin üstüne koyarlarsa, Birleşmiş Milletler barış planına uygun tüm Suudi barış planının unsurlarını kabul etmeleri gerekir.
Husiler, kendi tutumları için her zaman bir takım bahaneler ve gerekçeler buluyorlar, buna karşın ne haklı ne de kabul edilebilir tutumları var. Eğer gerçekten Yemen halkının çıkarlarını her şeyin üstünde tutsalardı, BM barış planına uygun olan Suudi Arabistan’ın barış girişimindeki tüm unsurlarını kabul etmeleri gerekirdi.

*Husilerin, Marib'e yönelik saldırılarının devamında bu saldırıları durdurmaya yönelik tüm yerel, bölgesel ve uluslararası çağrıları görmezden gelmeleri ve saldırıların şehirdeki milyonlarca yerinden edilmiş insan üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Herkes Husilerin, özellikle BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ve ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking tarafından yürütülen barış çabalarını baltaladığını anladı.
Husiler, Yemen halkının ve bölgenin çıkarlarıyla çelişen bir barış şekli ve uluslararası toplumun onları Yemen'in tek hakimi olarak tanıması için Marib'i ele geçirmek istiyorlar. Ayrıca Husilerin Marib'deki zaferi barış veya istikrar değil, daha çok acı çekilmesi anlamına geliyor.
Tüm taraflar arasındaki müzakereler aracılığıyla, Yemen'deki kötüleşen duruma bir son verebilir ve tüm Yemenlilerin ülkelerini yeniden inşa ettiklerini görebiliriz. Yemen hükümeti birçok siyasi, ekonomik ve sosyal zorluğun üstesinden gelmek zorunda. Husilerin aksine uluslararası toplum tarafından tanınan hükümet, halkın ve uluslararası toplumun nezdinde sorumluluklarını yerine getirmekten kaçmıyor. Hükümet yetkililerinin Aden’e dönmelerinin sebebi de budur. Hükümetin, Yemen’in bir parçası olan Husilerin de dahil olduğu bir diyalog başlatmasına yardım etmeliyiz.

*Bazı gözlemciler, uluslararası toplumun Husiler üzerinde baskı kuracak herhangi bir kart sahip olmadığını, Husilerin de bu yüzden Yemen halkına karşı bu şekilde hareket ettiklerini söylüyorlar. Grubun ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmasının, Husilere Yemen’deki çeşitli bölgelere yönelik saldırılarını sürdürmeleri ve Suudi Arabistan topraklarını hedef almaları için yakılan bir yeşil ışık olduğunu düşünüyor musunuz?
Husilerin başlıca düşmanı, kararları başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu giderek daha fazla baskı altına alan Husilerin ta kendisidir. Husiler, 19 yaşındaki Yemenli sanatçı ve model İntisar el-Hammadi'nin Sana’da hapse atılması gibi eylemlerle sadece Yemen halkına nefretini çekmektedir.
Husiler bu karanlık havayı dağıtmadı. Oysa özellikle Ulusal Diyalog döneminde büyük ve ılımlı temsilcileri vardı, ama ne yazık ki bu kişiler ortadan kayboldu. Husilerin söylediklerimizi dinleyeceklerini ya da siyasi kanadın Husilerin dahi başını belaya sokan askeri kanadın önüne geçeceğini umuyoruz.
Husilerin ABD tarafından terör örgütleri listesinden çıkarılmaları meselesine gelince, askeri kanadın, Washington'ın müzakereler ve barış için gönderdiği sinyalleri yanlış okuduğuna inanıyorum. Husiler, Yemen halkının ve kendilerinin çıkarı için gözlerini açmalılar.
Husiler Yemenlidir. Yemen'e mensuplar. Fakat maalesef savaşlar ve adaletsizliklerle dolu bir geçmişleri var. Bu onların kim olduklarını anlamamız için bilmemiz gereken bir geçmiştir. Diğerini anlamadan barışa ulaşamayız. Eğer gündemleri tamamen Yemen ise, bunu Marib'e yönelik saldırıya son vererek ve diğer tüm Yemenli taraflara barış dalı uzatarak göstersinler.

*Fransa'nın BMGK’nın aktif ve önemli bir üyesi olduğu göz önüne alındığında, bu durumla karşı karşısında uluslararası toplumun önündeki seçeneklerin neler olduğunu söyleyebilir misiniz?
Özellikle BM’nin Yemen Özel Temsilcisi’nin sürdürdüğü çabalar sayesinde uluslararası toplum Yemen için hazırlık yaptı. BM Yemen Özel Temsilcisi’nin desteklenmesi konusunda uluslararası bir fikir birliği var. ABD’nin Yemen dosyasına yeni bir ivme kazandıran güçlü çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz. ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking'in olağanüstü çabaları ve bölgesel ve uluslararası aktörler arasındaki temasları devam ediyor.
Uluslararası toplumdaki uyumlu ruh hali, Husilerin saldırılarına verilen en iyi cevaptır. Tüm dünya onlardan Marib'e, Yemen’in diğer bölgelerinde ve Suudi Arabistan'a yönelik saldırılarını durdurmalarını, Suudi Arabistan ve BM barış girişimlerine cevap vermelerini istiyor.

*BM, Husilerin, teknik bir ekibin Safer petrol tankerinin bakımını yapmasına izin vermeyi reddettiğini açıkladı. Safer petrol tankerinin durumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Husiler Kızıldeniz'i rehin almış durumdalar. Zamanlarını uluslararası toplumu manipüle edip başkalarını suçlayarak geçiriyorlar. Tankere girişleri engellerken suçu asla kendilerinde aramıyorlar. Fransa'nın mali olarak katkıda bulunduğu BM gözlemci misyonunun çalışmalarını baltalamak için her şeyi yapıyorlar.



Trump, Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma konusunda İsrail'in yolunu izlemeyeceğini vurguladı

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump, Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma konusunda İsrail'in yolunu izlemeyeceğini vurguladı

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in Somali'den ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Somaliland'ı resmen tanımasının ardından, Somaliland'ın bağımsızlığını tanımayı reddettiğini açıkladı.

Trump, New York Post'a dün verdiği röportajda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun izinden gidip Somaliland'ı tanıyıp tanımayacağı sorusuna "hayır" yanıtını vererek, "Somaliland'ın ne olduğunu gerçekten bilen var mı?" diye sordu.


Ukrayna'nın başkenti Kiev'de füze saldırısının ardından şiddetli patlamalar meydana geldi

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
TT

Ukrayna'nın başkenti Kiev'de füze saldırısının ardından şiddetli patlamalar meydana geldi

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)

Bu sabah Kiev'de birkaç güçlü patlama meydana geldi ve yetkililer Ukrayna başkentinin füze saldırısı altında olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko Telegram'da şunları yazdı: "Başkentte patlamalar oldu. Hava savunma kuvvetleri çalışıyor. Sığınaklarda kalın."

Ukrayna Hava Kuvvetleri de bu sabah ülke genelinde hava alarmı ilan etti.


ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
TT

ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)

Donald Trump yönetimi, ABD'ye yasadışı yollarla giren göçmenlerin gözaltında tutulması için bir adım daha atıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, büyük sanayi depolarını gözaltı merkezlerine çevirmek için harekete geçti. 

Washington Post'un özel haberine göre yüklenici şirketlere çağrı yapılarak bu işi üstlenmeleri istenecek.

Bu planla toplamda 80 bini aşkın göçmenin elden geçirilecek depolarda tutulması planlanıyor.

Mevcut sistemde hangi tesiste boş yer varsa göçmenler oraya gönderiliyor. 

Yeni planla birlikte 5-10 bin kişi taşıyabilecek 7 dev tesis ya da 1500 kişi kapasiteli 16 merkezden birine hızlıca sevk edilecekler.

Planın savunucuları, yeni planın göçmenlerin daha rahat ve "verimli" bir şekilde sınır dışı edilebilmesini sağlayacağını savunuyor.

Diğer yandan bu plan eleştiri de topluyor. Depoların insanların yaşaması için planlanmadığını vurgulayan insan hakları savunucuları yapılacak tüm değişikliklere rağmen havalandırma, ısıtma, su tesisatı ve hijyende büyük sıkıntılar yaşanabileceğini işaret ediyor. 

National Immigration Project'ten Tania Wolf, göçmenlere insan gibi davranılmayacağını öne sürerek "Daha iyi bir ifade bulamadım ama insanlara sığır muamelesi yapıyorsunuz" dedi. 

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) Direktör Vekili Todd Lyons'un nisanda düzenlenen bir sınır güvenliği konferansında Amazon depoları örneğini verdiği hatırlatıldı:

Bunu bir iş gibi görmeyi daha iyi becermeliyiz. Prime gibi ama insanlarla yapılanı.

Amerikan gazetesi taslağın nihai halini henüz almadığını ve detayların değişebileceğini bildirdi. 

Washington Post, ay başında ICE'nin 68 bini aşkın göçmeni tesislerinde tuttuğunu ve bunlardan yüzde 48'inin herhangi bir hüküm giymediğini veya suçlamayla karşı karşıya olmadığını belirtti. 

Donald Trump'ın "sınır çarı" diye tanımladığı Tom Homan'ın 2025'te 580 bine yakın kişiyi sınır dışı ettiklerini duyurduğu da anımsatıldı. 

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast