İstihbarat raporları İran’ın kitle imha silahları geliştirmek için teknoloji arayışını gösterdi

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani İran Atom Enerjisi Örgütü Başkanı Ali Ekber Salihi ile birlikte (AFP-Arşiv)
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani İran Atom Enerjisi Örgütü Başkanı Ali Ekber Salihi ile birlikte (AFP-Arşiv)
TT

İstihbarat raporları İran’ın kitle imha silahları geliştirmek için teknoloji arayışını gösterdi

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani İran Atom Enerjisi Örgütü Başkanı Ali Ekber Salihi ile birlikte (AFP-Arşiv)
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani İran Atom Enerjisi Örgütü Başkanı Ali Ekber Salihi ile birlikte (AFP-Arşiv)

Hollanda, İsveç ve Almanya’nın istihbarat servisleri tarafından hazırlanan yeni raporlar, İran’ın 2020 yılında kitle imha silahları programlarına yönelik teknoloji elde etmek için çok sayıda girişimde bulunduğunu ve nükleer silah geliştirme çabalarını durdurmadığını ortaya çıkardı.
Fox News’e göre, Hollanda Genel İstihbarat ve Güvenlik Servisi (AIVD), Nisan ayında yayınladığı raporunda, İran ağlarının kitle imha silahları geliştirmek için bilgi ve malzeme elde etme girişimlerinin soruşturulduğu yer aldı.
Raporda, İran’ın bu girişimlerin çoğunun istihbarat müdahalesinden sonra engellendiğini de bildirildi.
AIVD’nin raporunda ayrıca, “Suriye, Pakistan, İran ve Kuzey Kore gibi diğer ülkeler de geçen yıl Avrupa ve Hollanda’da bu tür mal ve teknolojiyi elde etmeye çalıştı” denildi.
Ancak raporda, İran rejiminin nükleer programını geliştirmek için gereken teknoloji ve teçhizatı yasadışı olarak edinip edinmediğine değinilmedi.
İsveç İstihbarat Servisi de, 2020 yılı için çıkardığı raporunda, İran hükümetinin nükleer silah programı için İsveç teknolojisini çalmaya çalıştığını belirtti.
Söz konusu raporda, “İran hükümeti, temel olarak üstün İsveç teknolojileri endüstrisini ve nükleer silah programlarında kullanılabilecek İsveç ürünlerini hedef alan endüstriyel casuslukla ilgili faaliyetler yürütüyor. İran hükümeti bu alana büyük kaynak yatırımı yapıyor ve bu kaynakların bir kısmı halihazırda İsveç’te kullanılıyor” ifadeleri kullanıldı.
Buna ilaveten, Alman istihbaratı tarafından geçen hafta yayınlanan bir raporda, İran rejiminin geçtiğimiz 2020’de kitle imha silahları elde etme çabalarını durdurmadığı belirtildi.



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.