İran Dışişleri Bakanlığı: Nükleer müzakereleri sürdüreceğiz

İran’ın baş müzakerecisi Abbas Arakçi, geçen ay Viyana’da İran nükleer anlaşmasıyla ilgili bir toplantı sonrasında (EPA)
İran’ın baş müzakerecisi Abbas Arakçi, geçen ay Viyana’da İran nükleer anlaşmasıyla ilgili bir toplantı sonrasında (EPA)
TT

İran Dışişleri Bakanlığı: Nükleer müzakereleri sürdüreceğiz

İran’ın baş müzakerecisi Abbas Arakçi, geçen ay Viyana’da İran nükleer anlaşmasıyla ilgili bir toplantı sonrasında (EPA)
İran’ın baş müzakerecisi Abbas Arakçi, geçen ay Viyana’da İran nükleer anlaşmasıyla ilgili bir toplantı sonrasında (EPA)

İran Dışişleri Bakanlığı, ülkedeki yüksek makamlar tarafından belirlenen politikaya uygun olarak, Viyana’daki nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmayı amaçlayan müzakereler sürecini sürdürme taahhüdünde bulundu. Bakanlık, üç müzakere turunun ‘bazı alanlarda müzakere sürecinin yavaş ilerlemesine rağmen’, iyi bir somut ilerleme kaydettiğine dikkati çekti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, 3 Mayıs’ta düzenlediği basın toplantısında, rejimin üst düzey yetkililerinin ‘vakit kaybından kaçınılması ve İran’ın şartlarının yerine getirilmesi’ gerektiğini belirtmesiyle ilgili bir soruya yorum yaptı. Hatipzade, “Dışişleri Bakanlığı, görevler etrafında dönüyor” diyerek, ‘üst organların belirlediği göreve göre ve belirledikleri çerçeve içinde hareket ettiğini’ vurguladı.
ABD ve İran arasında birkaç gün içerisinde başlayacak olan dolaylı görüşmelere dikkati çeken Said Hatipzade, “Şu anda nükleer sorun ve yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili iki ön metnimiz var. Müzakereler, metni yazma aşamasına ulaştığında daha dikkatli olmalıyız. Bu temelde ilerliyoruz, acelemiz olmayacak ve müzakerelerde zamanın boşa harcanmasına izin vermeyeceğiz. Önemli olan, nükleer anlaşmanın artırılmadan veya azalmadan uygulanmasıdır” ifadelerini kullandı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hatipzade, “Politikamız, ABD’nin 2231 sayılı karardaki tüm yükümlülüklerine geri dönmesidir. Bu bağlamda bizim için önemli olan geri dönüşün tek seferlik, kesin ve doğrulanabilir olmasıdır” dedi.
İran Nükleer Başmüzakereci Vekili Abbas Arakçi’nin yaptırımların kaldırılmasının niteliği hakkındaki açıklamalarına göre Hatipzade, “Kırmızı çizgi olarak gördüğümüz her şeyi içerdiğini söyleyebiliriz; Nükleer anlaşmadan sonra uygulanan yaptırımlar ister genel alandaki ister sektörlere yönelik yaptırımlar olsun, kaldırılmalıdır” dedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, kişilere yönelik yaptırımlar alanında ciddi anlaşmazlıklara işaret ederek, “Bu konudaki görüşmelere Nükleer Anlaşmanın Ortak Komitesi ile devam etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Sözcü, 3 Mayıs’ta İranlı kaynakların ‘iki ülke arasında yeni bir esir takası anlaşmasına ilişkin İran-ABD uzlaşısı’ hususunda aktardığı bilgileri ikinci kez yalanlarken, “Nükleer anlaşma alanındaki diğer tüm görüşmelere, yöntemlere ve bununla ilgili konulara bakılmaksızın, İran’ın programında olan ve hala da devam eden bir insani sorundur” dedi. Hatipzade, “Bu alanda ve takip sürecinde her zaman fikirler ve planlar var” diyerek, Dışişleri Bakanlığı’nın bu alandaki ilgili kaynaklardan alıntılanan raporları doğrulamadığını vurguladı.
Sözcü, İran asıllı İngiliz vatandaşları Nazanin Zaghari-Ratcliffe ile ilgili olarak, İran ve Birleşik Krallık arasında yasal kanallar aracılığıyla görüşmeler yapıldığını yalanladı ve bu husustaki yorumu yargıya bıraktığını söyledi. Ancak iki ülke arasında ikili ilişkilerle ilgili görüşmelere atıfta bulunarak, İran ile İngiltere arasında yasal kanallardan görüşmeler yapıldığını da yalanladı.
Geçen pazar günü İran televizyonları, resmi bir kaynaktan alıntı yaparak, Tahran’ın ABD’de alıkoyulan 4 İranlı ve 7 milyar dolarlık donmuş İran fonunun serbest bırakılması karşılığında, casusluk yapmakla suçlanan 4 ABD’yi serbest bırakacağını söyledi.
Ancak ABD hükümeti, bir anlaşmaya varıldığını yalanladı. İran’ın BM Daimi Temsilcisi Mecid Takht Ravançi, bu haber doğrulanmadığını söyleyerek, Tahran’ın her zaman Washington ile tüm esirlerin takas edilmesi çağrısı yaptığını vurguladı.
Bu durum, Dışişleri Bakanlığı’nın nükleer müzakereler konusunda resmi bir televizyon yayınına ve resmi kanallara yönelik ikinci eleştirisi oldu. Öyle ki İran, hassas müzakerelerin ikinci turunu yürütürken, iki hafta önce de İran’ın Başmüzakerecisi Arakçi ile Tahran rejiminin ingilizce yayın yapan ‘Press TV’ kanalı arasında nadir görülen bir çatışma yaşanmıştı.
Arakçi, Press TV’nin görüşmelerle ilgili haberlerini İngilizce bir tweet ile eleştirerek, “Press TV’nin kaynağını bilmiyorum, ama kesinlikle bu kişi kesinlikle bilgi sahibi değil” ifadelerine yer vermişti.
Diplomatın protestosu, yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasıyla ilgili olarak kanalın bildirdiklerine yanıt olarak gelmişti. Kanal ise Twitter üzerinden, Arakçi’ye haber kaynaklarının güvenilirliğini sorgulamak yerine, kaynakların sağladığı bilgilerden hangisinin çarpıtıldığını açıkça belirtmesi çağrısı yapmıştı.
‘İran’ın esir takası anlaşmasını kabul etmesi ve 7 milyar doların serbest bırakılması’ hususunda, devlet televizyonunun resmi kaynaklardan aktardığı bilgiler, yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının kabul edildiğine dair Press TV’nin ilgili kaynaklarda aktardıklarını güçlendirdi. Bu durum, hükümetin ve Dışişleri Bakanlığı’nın yaptırımların ‘bir kez’ kaldırılması ve nükleer anlaşmaya dönmeden önce onaylanması gerektiği konusundaki resmi tutumuyla çelişiyor.
Devlet televizyonu, nükleer anlaşmayı eleştiren muhafazakarların kontrolü altında bulunuyor ve Ruhani yönetimine karşı, anlaşmayı canlandırma fırsatını reddetmesi için artan bir baskı uyguluyor. Geçen ayın başlarında, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Genel Sekreteri Muhsin Rızai, Tahran’da ‘"Financial Times’ gazetesinin muhabirine verdiği bir röportajda, Tahran’ın bir yıla kadar yaptırımların kaldırılmasını kabul etme olasılığına değindi.
Rızai’nin ifadeleri, Tahran ve Washington arasında nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için ilk adımı atması gereken öncelikli tarafla ilgili mesaj alışverişi sırasında bir şaşkınlığa yol açtı.
Rızai’nin röportajının yayınlanmasından birkaç saat sonra Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Twitter üzerinden müdahalede bulundu. Yetkililerin, görüşlerini hükümetin resmi politikası ile karıştırmaması konusunda uyarı yapan Zarif, o dönemde ülkesinin anlaşmayı canlandırmak için ‘uygun diplomatik kanallar’ aracılığıyla ‘yapıcı’ bir eylem planı sunmayı planladığını söyledi.



Moskova Belediye Başkanı, başkente doğru gelen 31 İHA’nın düşürüldüğün duyurdu

Ukrayna askeri birlikleri arasında insansız hava aracı yaygınlaştı (EPA)
Ukrayna askeri birlikleri arasında insansız hava aracı yaygınlaştı (EPA)
TT

Moskova Belediye Başkanı, başkente doğru gelen 31 İHA’nın düşürüldüğün duyurdu

Ukrayna askeri birlikleri arasında insansız hava aracı yaygınlaştı (EPA)
Ukrayna askeri birlikleri arasında insansız hava aracı yaygınlaştı (EPA)

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, Rus hava savunmasının gece boyunca şehre doğru gelen 31 insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü söyledi.

Sobyanin, Telegram kanalında yaptığı açıklamada, İHA’ların yaklaşık üç buçuk saatlik bir süre içinde düşürüldüğünü belirtti.

Sobyanin, enkazı incelemek üzere acil durum ekiplerinin gönderildiğini belirtti. Olayla ilgili herhangi bir yaralanma veya hasar bildirilmedi.

Rusya Sivil Havacılık Otoritesi (Rosaviatsiya), Moskova bölgesindeki tüm havaalanlarında operasyonların askıya alındığını duyurdu.        

Rusya'nın ikinci büyük şehri St. Petersburg'daki Pulkovo Havalimanı, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, başkentten gelen uçuşların yönünün değiştirilmesiyle ilgili sorunlarla karşılaştığını belirtti. Ayrıca, orta Rusya'daki birçok havalimanı da iniş ve kalkışları askıya aldı.


Trump, Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el konulduğunu duyurdu

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump, Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el konulduğunu duyurdu

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Washington ve Karakas arasındaki gerginliğin tırmanmasıyla birlikte, dün ABD'nin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koyduğunu doğruladı. Trump, "Venezuela açıklarında çok büyük bir petrol tankerine el koyduk; şimdiye kadar el konulan en büyük tanker" ifadesini kullandı.

Politico'nun haberine göre tanker Küba'ya gidiyordu ve Küba devlet petrol şirketi Cubametales tarafından Asya'daki aracılara satılmak üzere petrol taşıyordu.

İki ABD savaş uçağı çarşamba günü, ABD yönetiminin Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun iktidardaki günlerinin "sayılı" olduğunu ilan ettiği baskı kampanyasının başlangıcından bu yana Güney Amerika ülkesine en yakın nokta olarak kabul edilen bir noktada Venezuela Körfezi üzerinden uçtu.

Savunma Bakanı Pete Hegseth, Kongre liderlerine, uyuşturucu taşıdığından şüphelenilen bir tekneye düzenlenen ve ilk saldırıdan sonra teknenin enkazına tutunan iki kişinin ölümüne yol açan çifte saldırının videosunun tamamını yayınlamayı düşündüğünü bildirirken, kamuya açık uçuş takip siteleri, en geniş noktalarında yaklaşık 240 kilometre genişliğinde olan Venezuela Körfezi üzerinde uçan iki ABD Donanması F/A-18 savaş uçağının 30 dakikadan fazla bir süre su üzerinde daireler çizerek uçtuğunu kaydetti.

Bir savunma yetkilisi, uçuşu uluslararası hava sahasında yapılan “rutin bir eğitim uçuşu” olarak nitelendirdi ve uçakların silahlı olup olmadığını teyit edemediğini belirtti. Uçuşu, ABD uçaklarının yeteneklerini test etmek için tasarlanmış önceki tatbikatlara benzetti ve “provokatif olmadığını” vurguladı.

ABD ordusu daha önce de bölgeye B-52 Stratofortress ve B-1 Lancer bombardıman uçakları konuşlandırmış, Venezuela kıyılarına yakın uçuşlar gerçekleştirmişti; ancak F/A-18 savaş uçaklarının salı günü yaptığı gibi Venezuela topraklarına yakın uçuşlar yapmamıştı.


Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios