Husiler liderlerinin vaazları için camilere dev ekranlar kurdu

Geçtiğimiz ay Sana’daki bir caminin avlusunda toplanan silahlı Husi milisleri. (EPA)
Geçtiğimiz ay Sana’daki bir caminin avlusunda toplanan silahlı Husi milisleri. (EPA)
TT

Husiler liderlerinin vaazları için camilere dev ekranlar kurdu

Geçtiğimiz ay Sana’daki bir caminin avlusunda toplanan silahlı Husi milisleri. (EPA)
Geçtiğimiz ay Sana’daki bir caminin avlusunda toplanan silahlı Husi milisleri. (EPA)

Husi milislerinin başta başkent olmak üzere Yemen şehirlerindeki camilerin ve ibadethanelerin kutsallığına yönelik saldırılarında Ramazan Ayı’nın başından bu yana ciddi bir şekilde artış gözlemlendi. Sana’daki yerel kaynaklar tarafından verilen bilgilere göre baskı uygulamaları, camilerde ibadet edenleri engelleme ve Husi liderlerinin vaazlarını dinlemeye zorlama gibi tacizlerle eş zamanlı olarak hız kazandı.
Kaynaklar Husi grubun geçtiğimiz günlerde Sana’daki 28 caminin içerisine dev ekranlar yerleştirdiğini bildirdiler. Teravih namazlarının kaldırılmasının ardından ibadet edenlerin akşam namazlarından sonra camilerde kalmaya zorlayandığı ve dev ekranlardan Husi liderlerinin vaazlarının dinletildiği kaydedildi.
Kaynaklar ayrıca Husilerin lideri Muhammed Ali el-Husi’nin emriyle silahlı milislerin Sana ve diğer şehirlerdeki camilere baskın düzenlediğini ve buralarda ibadet edilmesini engellemeye devam ettiklerini aktardı.
Gözlemciler, milislerin, camilerde vatandaşların Teravih namazlarını ve diğer ibadetleri engelleme girişimlerinin açık bir kışkırtma olduğu görüşünde.
Husi lideri Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Teravih namazının bidat olduğunu savundu.
Husi liderinin Teravih namazını bidat olarak tanımlamasının, geçtiğimiz günlerde silahlı milislerin Sana ve Husi kontrolü altındaki diğer bölgelerdeki bazı camilere düzenledikleri saldırılar bağlamında geldiği vurgulandı.
Görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, milislerin, Sana kırsalındakiSanhan ilçesine bağlı Amad köyündeki Nur Camii’ne baskın düzenleyerek vatandaşların Teravih namazı kılmalarını engellediğini belirtti. Ayrıca milislerin Sana’nın doğusundaki Misik mahallesindeki Hamza bin Abdulmuttalib Camii’ne düzenledikleri baskının görüntü ve videolarının da sosyal medya platformlarında dolaştığı bilgisi verildi. Söz konusu videolarda cami imamının Teravih namazını kıldırmasına izin verilmediği anların görüntüleri yer alıyor.
Aktarılan bilgilerde ayrıca grubun Taiz Caddesi’ndeki Ebu Zer el-Gifari Camii’ne baskın düzenlediği ve akşam namazının ardından silahlı unsurların camiye girerek Teravih namazının kılınmasını engellediği kaydedildi.
Bazı kaynaklar, Ramazan Ayının başında Husi grup liderinin başkent, başkentin kırsal kesimleri ve Yemen’in diğer 7 kentindeki camilerde sohbet meclisleri kurarak gençlerin savaş cephelerine katılmalarını sağlama noktasında vaiz ve imamları teşvik eden genelgeler yayımladığını belirttiler.
Husilerin söz konusu meclislerin ibadete ayrılmış yerlere kurmadaki amaçlarının grup liderinin konuşmalarının yanı sıra Hüseyin el-Husi’nin mezhep konferanslarını bu noktalardan sergilemek olduğu vurgulandı.
Yemen Hükümeti birkaç gün önce başta El-Ezher, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Kıdemli Alimler Konseyi başta olmak üzere tüm İslam dünyasını, insan hakları örgütlerini, din adamlarını, ilmi ve dini toplulukları ve birlikleri, İran destekli Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde yaşayanlara ve camilere yönelik saldırılarını kınamaya çağırdı.
Yapılan açıklamada grubun ibadet edenlerin Teravih namazını kılmasını engellediği ve camileri kendi fikirlerini dayattıkları dersler düzenleyerek seferberlik alanlarına çevirdikleri vurgulandı.
Söz konusu çağrı Yemen Vakıflar ve Rehberlik Bakanlığı tarafından, son zamanlarda Sana’da ve diğer bölgelerde camilere ve ibadet edenlere yönelik Husi saldırılarının artmasının ardından geldi. Husi grubunun camileri seferberlik alanlarına dönüştürmede ısrar ederek ideolojilerine karşı çıkanların ibadetlerini engellediğine dikkat çekildi.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Yemenlilerin önemli bir kısmının birçok kenti silah zoruyla yağmalayan ve vatandaşların evlerinde ibadet etmesini yasaklayan İran destekli Husi milislerin artan saldırı ve taciz eylemlerinden mustarip olduğu belirtildi. Grubun kısıtlamalar ve taciz yoluyla kırsal kesimlerde ve bazı şehirlerde teravih namazının kılınmasını engellediği, Müslümanların itikaf ve gece namazları ibadetlerini yerine getirme hakkının elinden aldığı ve hafızlık merkezlerinin kapattıldığı ifade edildi.
Bakanlık açıklamada ayrıca ırkçı olarak nitelendirdiği Husi milislerini, Yemenlilerin saf İslami inancına aykırı batıl inanç ve ideolojilerini dayatmak için silah zoruyla müdahalelerde bulunmakla suçladı. Bunun yanı sıra grubun, kutsallığına rağmen camileri de hedef alarak saldırılarını ve ihlallerini sürdürdüğü, buraları fikirlerini dayatma, eğlence ve dans sahaları, silah depoları olarak kullanmalarının yanı sıra patlayıcılar, düşünce ve inançlarına karşı gelenler için gözaltı merkezlerine çevirdikleri ifade edildi.
El-Ezher, söz konusu uygulamaların İslam dinin ilkelerine aykırı olduğunu vurgulayarak Yemen camilerinde silah zoruyla Teravih namazlarının engellenmesini kınadığını duyurdu.
El-Ezher’in açıklamasında ayrıca yapılan eylemler, ibadet yerlerinin korunmasını, inanç özgürlüğüne saygı duyulmasını ve ibadet hakkının güvence altına alınmasını sağlayan tüm uluslararası sözleşmelere aykırı olarak değerlendirildi.
Yemen medyasında yer alan haberlerde de Husi milislerinin Ramazan Ayı’nın kutsallığına bakmadan ve dini ilkelere saygı göstermeden bazı camilerde Teravih namazlarını silah zoruyla engelleme faaliyetleri yürüttüğü aktarıldı.



Irak'ta DEAŞ alarm: Güvenlik güçleri Kerkük vilayetindeki bir köy kuşattı

Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
TT

Irak'ta DEAŞ alarm: Güvenlik güçleri Kerkük vilayetindeki bir köy kuşattı

Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Suriye'de rejimin devrilmesinin ardından DEAŞ'ın yeniden toparlandığına dair yaptığı açıklamalarla eş zamanlı olarak Irak güvenlik güçleri bugün, Kerkük vilayetinde DEAŞ bayrağının asıldığı bir köyü kuşattı.

İngiltere'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Hüseyin, ‘Suriye ordusunun çökmesi ve silah depolarını terk etmesi sonucunda çok sayıda silah ele geçiren ve bu sayede kontrolünü daha fazla alana yayma imkânı bulan DEAŞ’ın saflarını yeniden düzenlediğini’ bildirdi.

Hüseyin, ‘Suriye siyasi sürecinin, tüm bileşenlerin temsilcilerinin katılımına dayalı olarak inşa edilmesi gerektiğini ve Suriye halkına sürdürülebilir uluslararası yardım sağlanmasının önemini’ vurguladı.

Falconer, ‘İngiltere'nin de katıldığı Akabe toplantılarının sonuçlarından’ duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Suriye'deki durumu takip etmek ve gelişmeleri izlemek için bu toplantıların aynı çerçevede devam etmesinin önemini belirtti.

Falconer, ülkesinin ‘bazı silahlı örgütler ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında silahlı çatışma yaşanması ihtimalinden duyduğu endişeyi’ dile getirerek, ‘Suriye'deki durumun daha fazla iç çatışmayı kaldıramayacağını’ vurguladı.

Siyah DEAŞ bayrağı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Suriye’de yaşanan ani değişimin ardından Bağdat'ın Suriye konusunda bir belge sunduğunu ve her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olduğunu doğruladı.

Diğer yandan Irak güvenlik güçleri, bazı bölgeleri örgütün kuluçka merkezi olarak kabul edilen Kerkük vilayetindeki bir köyde DEAŞ bayrağının göndere çekilmesi karşısında şaşkınlık yaşadı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bir güvenlik kaynağına göre, Kerkük vilayetindeki bir okulun kapısına DEAŞ bayrağı çekilmesinin ardından güvenlik güçleri köyü kordon altına aldı.

Irak-Ürdün koordinasyonu

Sudani, Irak'ın Suriye'nin toprak bütünlüğü konusundaki istekliliğini ve Suriye'nin iç işlerine karışmadan kapsamlı bir siyasi süreci desteklemeye hazır olduğunu vurguladı.

“Silahlı örgütlerin ve DEAŞ unsurlarının varlığı nedeniyle Suriye'deki gelişmelerden endişe duyuyoruz. Bu sebeple Ürdün ve uluslararası koalisyonla ortak operasyonlar başlattık” diyen Sudani, ‘Suriye'deki yeni yönetime bileşenlerin çeşitliliğine saygı gösterme ve kimseyi dışlamama garantisi verme’ çağrısında bulundu.

Sudani sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak, DEAŞ terör örgütüne karşı mücadele eden uluslararası koalisyonun ayrılmaz bir üyesidir. Irak'a yönelik herhangi bir tehdit ya da herhangi bir konuda dikta söz konusu değildir. Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara dayalı sorumlu bir diyalog vardır. Sınırlarımızın güvenliği en iyi düzeydedir ve ilk kez tüm sınır noktalarında tahkimat ve kontrol vardır.”

Suriye'de Esed rejiminin devrilmesi, ülkenin kuzeyindeki kamplarda tutulan 50 bin kadar eski DEAŞ savaşçısının akıbetiyle ilgili endişeleri arttırdı; özellikle de bölgede kaosun yayılması ve bu gözaltı merkezlerinin açılmasıyla ilgili endişelerin artması, DEAŞ’ın bölgeye geri dönmesi tehdidini doğurdu.