Cezayir'de oy kullanmayı engelleyenlere 20 yıl hapis cezasıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2958291/cezayirde-oy-kullanmay%C4%B1-engelleyenlere-20-y%C4%B1l-hapis-cezas%C4%B1
Cezayir'de oy kullanmayı engelleyenlere 20 yıl hapis cezası
Ceza aşiretlerdeki boykot aktivistlerine yöneltildi
Başkette hükümet karşıtı gösterilerde slogan atan Cezayirliler (AFP)
Buoalam Ğamrase / Şarku’l Avsat
TT
TT
Cezayir'de oy kullanmayı engelleyenlere 20 yıl hapis cezası
Başkette hükümet karşıtı gösterilerde slogan atan Cezayirliler (AFP)
Cezayir hükümeti 12 Haziran’da yapılması planlanan parlemento (milletvekili) seçimlerinde sandıkların imha edilmesi veya kaldırılması, oy pusulalarına zarar verilmesi veya oylama sürecinin aksatılması gibi eylemlerde bulunan kişilere 20 yıla kadar hapis cezası verebileceğini açıkladı.
Başbakan'ın yaptığı açıklamaya göre, bu ağır ceza, Adalet Bakanı Belkacem Zeghmati'nin seçim sürecinin yürütülmesini amaçlayan ve seçim suçları ile ilgili hükümlerin de bulunduğu yasal çerçeveyi açıkladığı kabine toplantısında duyuruldu. Açıklamada Zeghmati'nin önerdiği cezanın, seçimlerin normal seyrini bozmak ve vatandaşların oy kullanma haklarını özgürce kullanmalarını sağlamak amacıyla seçim sürecinin sabote edici eylemlerinden korunmasını sağlamayı amaçladığını söylediği belirtildi.
Gözlemciler, hükümetin açıkladığı bu uyarının nüfusun bir bölümünün de gösterdiği gibi “İktidar düğününü boşa çıkarma” kararlılığında olan Kabylia bölgesine yönelik olduğunu söylüyorlar. Zira onlara göre sistemin radikal bir şekilde değişmekle halkın isteklerini görmezden gelerek yasa dışı bir harekette bulunan yönetim “halk hareketinin taleplerini engelleyen bir otorite hareketi” olarak nitelendirilen seçimlerle temsil edilmektedir. Sakinlerinin Berberi dilini konuştuğu bölge, 12 Aralık 2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce anayasa değişikliği ile ilgili 1 Kasım 2020'de yapılan referandumu boykot ettiler. 2002 parlamento seçimlerinde ise birçok seçim bürosu ve oy sandıkları yakıldı.
En önemlilerini "Sosyalist Güçler Cephesi", "Kültür ve Demokrasi Mitingi" ve "İşçi Partisi"nin oluşturduğu siyasi çalışmada büyük itibarı olan partiler seçimleri boykot çağrısında bulundu. Diğer taraftan seçimlere katılmak isteyen partiler, özellikle de boykot edenlere karşı güçlü bir rekabet içinde olan İslamcılar, oy vermek isteyen vatandaşlara saygı duyulmasını talep ettiler.
Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasınahttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4423456-cezayir-i%CC%87ran-ili%C5%9Fkilerinin-son-20-y%C4%B1l%C4%B1-ter%C3%B6r-nedeniyle-yabanc%C4%B1la%C5%9Fmadan
Cezayir-İran ilişkilerinin son 20 yılı: Terör nedeniyle yabancılaşmadan tutumlarda yakınlaşmaya ve uyum noktasına
Cezayir ve İran Dışişleri Bakanları (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf’ın cuma ve cumartesi günleri olmak üzere İran'a gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret, Cezayir-İran ilişkilerinin istikrara kavuştuğunun bir göstergesiydi. Cezayir-İran ilişkileri 23 yıl önce yeniden başlamış, ancak özellikle Cezayir’in tartışmalı dosyalarda Tahran’ınkilerle uyumlu tutumları nedeniyle birkaç kez ‘Arap ülkelerinin kınamaları’ ile karşı karşıya kaldığı bu süre zarfında birçok darbe almıştı.
Cezayir, 1993 yılında İran'la ilişkilerini kestiğinde, terör örgütleriyle yoğun bir mücadeleye girmiş ve böylece Tahran'ın Cezayir iç krizine müdahalesini kararlı bir şekilde reddetmesi için bir gerekçe sunmuştu... Dönemin Cezayir Başbakanı merhum Rıza Malik'in hükümeti, İran’ı (terörizm suçlamasıyla 1992'de feshedilen) İslami Selamet Cephesi'ne siyasi ve medya desteği sağlamakla suçladı. Ardından Cezayir, İran ile diplomatik ilişkileri kopardı. İran’ın Cezayir Büyükelçisi’nden ülkeyi ‘derhal’ terk etmesini istedi. Daha sonra İran'ın ABD’deki çıkarları için arabuluculuk yapmaktan vazgeçtiğini duyurdu.
Cezayir Dışişleri Bakanı Attar, Tahran’da İranlı mevkidaşı Abdullahiyan tarafından karşılandı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir'in eski cumhurbaşkanları Ali Kafi ve Liamin Zerval dönemlerinden bu yana İran ile Cezayir arasında uzlaşının sinyalleri görülmeye başlandı. Bu sinyaller, 1999 yılında iktidara gelen eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika döneminde de sürdü. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 2000 yılının eylül ayında yeniden kuruldu. 2001’in ekim ayında ise iki ülke yeniden büyükelçilerini gönderdiler.
Cezayirli siyasi ilişkiler uzmanı İdris Rubuh, İran’ın demokratik geçişin başlangıcında (1989) Cezayir’deki siyasi durumu yanlış değerlendirdiğini ve Cezayir yönetiminin tepkisini kolaylaştırdığını söylüyor. 26 Aralık 1991 tarihindeki genel seçimleri kazanan İslami Selamet Cephesi'nin feshedilmesinin ardından Cezayir kurtuluş devriminin sembol isimlerinden biri olan Muhammed Budiaf'ın cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi. Ancak Tahran'daki Anayasa Koruma Konseyi ve Uzmanlar Meclisi'nin başkanı ve Tahran Geçici Cuma İmamı Ahmed Cenneti, yangını daha da körükledi. Cenneti, Cumhurbaşkanı Budiaf'ın öldürülmesinden (29 Haziran 1992) büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bunun üzerine Cezayir, Cenneti’nin sözlerini ‘İslami ve insani değerlerle çelişen aşağılık, medeni olmayan, kaba ve sorumsuz bir açıklama’ olarak nitelendirdi.
Ancak 2003 ekiminde Cezayir eski Cumhurbaşkanı Buteflika’nın İran’a yaptığı ziyaret ve böylece 1979 yılında İran İslam devrimden bu yana Cezayir'i ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı oldu. Bu ziyaret, ikili ilişkilerde dönemin İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin 2004 ekiminde Cezayir'e yaptığı ziyaretle pekiştirilen yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüldü. İran, Buteflika'nın ‘ulusal uzlaşı’ politikasına desteğini ilan etti ve teröristlerin kendilerini ve silahlarını teslim etmeleri halinde af ilan ederek ‘kara on yılı’ sonlandırdı.
İran Cumhurbaşkanı ile Cezayir Dışişleri Bakanı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılıklı ziyaretler, iki hükümet üyeleri ile ekonomiyle ilgili çeşitli kurum ve kuruluşların yetkilileri arasında kapsamlı ziyaretlere kapı araladı. Sağlık, finans, yüksek öğrenim, küçük sanayiler, adli iş birliği, sanayi bölgelerinde ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi ve petrokimya sektöründe ortak yatırım alanlarında mutabakat anlaşmalarını kapsayan bir ortak ekonomi komitesi kuruldu.
İki ülkenin yetkilileri tarafından açıklamalarda son 20 yılda yapılan iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin yoğunlaştığı görülürken Suriye’deki ve Yemen'deki savaş durumu gibi Arap dünyası, bölgesel ve uluslararası alandaki birçok konuda, Hizbullah’ın terör örgütü olarak sınıflandırılması konusunda ve aynı şekilde Filistin meselesi konusunda uzlaştılar. Cezayir ile İran’ın bazı konulardaki tutumlarındaki bu uyum, kamuoyuna yansımasa da Cezayir'in Arap ülkeleriyle başını belaya soktu. Ayrıca, Cezayir komşusu Fas’ın kendisini Hizbullah’a topraklarında eğitim için olanak sağlamakla’ suçlaması nedeniyle ağır bir baskıyla karşı karşıya kaldı. Fas, iki ülke arasındaki bu uyumu, Batı Sahra'nın Fas'tan bağımsızlığını isteyen ve Cezayir'in Fas sınırına yakınlarındaki Tinduf Mülteci Kampı’na sığınan Polisario Cephesi ile yoğun mücadeleyle ilişkilendirdi.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Cezayir Dışişleri Bakanı Attar’ı kabul etti (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir-İran ilişkilerine ilişkin bir haber, Tahran’ın ekonomik krizinden kurtulmak ve uluslararası yaptırımları atlatmak için daha geniş ticaret alanları açmaya ve kuzeybatı Afrika (Mağrip) bölgesine, özellikle de Cezayir’e açılan kapıdan İsrail'e karşı bir dış cephe oluşturmaya çalıştığına, bunun da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve daha sonra Sudan ile imzaladığı anlaşmaların bir parçası olarak 2020 yılında Rabat ile ilişkiler kurmasına bir yanıt niteliğinde olduğuna işaret etti.
İki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişine değinilen bir başka habere göre öne çıkan iki olayı gözden kaçırmak mümkün değil. Bunlardan ilki, 1975 yılında Cezayir'in İran ile Irak arasındaki sınır anlaşmazlığını sona erdirmek için arabuluculuk yapması, ikincisi ise 1980 yılında İran-ABD diplomatik ilişkilerinin kesilmesinin ardından Cezayir'in Washington'daki İran çıkarlarını desteklemesi.