Yemen Başbakanı çatışmaların odağındaki Marib'i ziyaret etti

Yemen Başbakanı, hükümetin mezhepçi ve kavmiyetçi bir devlete imkan tanıyacak barışı kabul etmeyeceğini belirtti.

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik ve Marib Valisi Sultan el-Arade, Marib'deki nakil hatları ve elektrik enerjisi drenajı için iletim istasyonu projesini teftiş etti. (SABA) 
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik ve Marib Valisi Sultan el-Arade, Marib'deki nakil hatları ve elektrik enerjisi drenajı için iletim istasyonu projesini teftiş etti. (SABA) 
TT

Yemen Başbakanı çatışmaların odağındaki Marib'i ziyaret etti

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik ve Marib Valisi Sultan el-Arade, Marib'deki nakil hatları ve elektrik enerjisi drenajı için iletim istasyonu projesini teftiş etti. (SABA) 
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik ve Marib Valisi Sultan el-Arade, Marib'deki nakil hatları ve elektrik enerjisi drenajı için iletim istasyonu projesini teftiş etti. (SABA) 

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik yaptığı açıklamada, hükümetin Husilere kavmiyetçi ve mezhepçi bir devlet kurma imkanı sağlayacak hiçbir barışı kabul etmeyeceğini vurguladı.  Aynı zamanda İran projesiyle mücadele ederek, Sana ve ülkenin geri kalanının darbe grubunun elinden kurtarılacağına dair taahhütte bulundu.
Başbakan Abdulmelik'in açıklamaları, Marib’e yönelik yoğun ve koordineli Husi saldırıları karşısında ordunun ve direniş güçlerinin hizmetlerini denetlemek ve bölge halkının ve yerinden edilenlerin koşullarını öğrenmek için bir dizi bakanın eşliğinde Salı günü geldiği Marib’de ordu liderleri ve yerel otorite ile yaptığı görüşmelerde geldi. 
Resmi kaynaklar Başbakan Abdülmelik'in, savaş cephelerindeki durumları tartışmak üzere Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanları ile bir dizi askeri lider ve valinin bir araya geldiği bir toplantı düzenlediğini belirtti. Ayrıca, devletin yeniden kurulması ve darbenin sonlanması için yürütülen kader savaşında hükümetin ve halkın desteğine ve dayanışmasına dikkat çektiği kaydedildi. 
Başbakan toplantıya şunları kaydetti:
"Savaşın ilerleyişini doğrudan görmeye, askeri liderlerin tahminlerini dinlemeye ve halka hizmet etme ve Yemen'deki büyük savaşta askeri liderliğin çabalarında yerel otoriteyi desteklemek için hükümetten gereken desteği değerlendirmeye geldik.”
Husi milislerinin devam eden saldırılarını "intihar" olarak nitelendiren Abdulmelik, savaşın sadece Marib savaşı değil, daha ziyade devleti yeniden kurma ve Sana, Zimar, Ibb, Rime ve Hudeyde’yi özgürleştirme savaşı olduğunu vurguladı. 
Husilerin barış çabaları konusundaki uzlaşmazlığına ilişkin uluslararası topluma seslenen Yemen Başbakanı şu ifadeleri kullandı:
 "Barış için hareket ettiniz ve biz de buna karşılık verdik. Husilerin uzlaşmazlığına ve aldırmazlığına sizde şahit oluyorsunuz. İran ve Husi örneğinde olduğu gibi mezhepçi ve kavmiyetçi bir devlet kuracak bir barışı istemiyoruz. Yemen’e ancak cumhuriyeti yeniden kuracak, hukukun üstünlüğünü demokrasiyi ve adil vatandaşlığı sağlayacak adaletli bir barış yakışır.
“Barış girişimlerini esas olarak barışa ulaşmaya çalıştığımız için kabul ediyoruz. İster yurtiçinde ister yurtdışında olsun, herkes bu savaşın Demmec ve İmran'da Husi milisleri tarafından başlatıldığının farkında olmalı. Yemen'de meşru otoriteye karşı yaptığı darbenin ardından savaşı ve ateşleyen ve 2014 sonunda başkent Sana'yı işgal eden de bunlardı.”
Abdulmelik, hükümetten bakanların katılımıyla Marib'deki yerel yönetimin liderleri ile yaptığı başka bir görüşmede, ülkesinde herhangi bir barış girişimini kabul etmenin zayıflıktan değil, hükümetin gerçekten barış istediği için olduğunu vurguladı.
Başbakan, Husilerin ilerleyişi karşısında Marib'in dayanıklılığına olan güvenini yinelerken, milislerin Yemen'deki sözde abluka iddialarını propaganda olarak değerlendirerek, halkı kışkırtma, yalan söyleme ve yanıltma olarak nitelendirdi.
“Sana Havalimanı’nın açılışından önceki durumdan bahsediyoruz. Husi kontrolündeki bölgelerdeki tüm halkımız, Husilerin abluka konusunda teşvik etmeye çalıştıkları durumun aldatma olduğunu bilmeli. Bu abes duruma ve zor ekonomik koşullara neden olan, hatta grubun saçma tedbirleriyle engellediği 2019 yılında başlattığımız devlet memurlarının maaşlarının ödenmesine engel olmaya çalışanlar bunlardı.”
Hükümetinin önceliklerinin Marib, ed-Dali, Taiz, Batı Kıyısı ve tüm bölgelerdeki savaşlara odaklandığını belirten Abdulmelik, hükümetin barış çabalarıyla ilgilenerek dünyaya sorunun ölüm çağrısı yapan Husilerle ilgili olduğunu kanıtlamaya çalıştığını ifade etti. 
“Daha fazla nesil kaybetmek istemiyoruz. Ülkenin eğitime ihtiyacı var ve vatandaşa eziyet eden çok zor ekonomik koşullar söz konusu. Üzerinde anlaşılan ilkelere göre herhangi bir barış söz konusu olacaksa biz buna destek olmaya hazırız."
Yemen başbakanı siyasi fikir birliğini korumanın ve herhangi bir yan çatışmaya girmemenin önemini vurgulayarak, “Bizim savaşımız açık. Bu savaşta herhangi bir dağılma büyük sonuçlar doğuracak. Bu zor koşullarda göreve geldim. Ancak Marib’deki durumun düzeleceğine güveniyorum” dedi.
Marib’in batısında dört aydır süren Husi saldırıları, Marib ve Cevf illerindeki yerel yetkililerin ordunun desteklenmesi yönünde genel seferberlik ilan etmesine sebep oldu. Marib Valisi Sultan el-Arade birkaç gün önce gençleri geleceklerini savunmaya ve terörist Husi milisleriyle savaşlarında yoldaşlarına katılmaları için Ulusal Ordu’nun eğitim kamplarına yazılmaya çağırmış; aynı zamanda Arade Husilerin “Yemen halkının ilkelerine, değerlerine ve kimliğine aykırı ilkeler getirdiğini” söylemişti.
Husi grubu, liderlerinin vaazlarında bölgeyi “Yahudiler, Hristiyanlar, ABD’liler ve İsraillilerden” kurtarmak istediğini öne sürmesi nedeniyle Marib’deki saldırılarına son vermeyi reddediyor.
Saha kaynakları, Husi milislerinin petrol zengini Marib kentini ele geçirmek için artırdığı son saldırılarında 2-3 bin üyesini kaybettiğini tahmin ediyor. Ancak bu durum Husilerin daha fazla kişiyi silah altına alıp cepheye göndermesini engellemiyor.
Darbe grubunun uluslararası toplumun ve BM'nin savaşı durdurma çabalarına ilişkin son tutumları, grubun sözcüsü Muhammed Abdusselam Felita aracılığıyla geldi. Felita, Marib'e yönelik saldırıları durdurmayı kabul etmeyeceklerini ve  İran'ın gündemine göre Yemen'in geleceğini kontrol etme tercihi sunmayan hiçbir uluslararası karara boyun eğmeyeceklerini belirtti.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.