Türkiye ve Mısır’ın 8 yılın ardından gelen istikşafi görüşmeleri tamamlandı

Kahire’de dün yapılan Mısır ve Türkiye’nin istikşafi görüşmelerinden bir kesit (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Kahire’de dün yapılan Mısır ve Türkiye’nin istikşafi görüşmelerinden bir kesit (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye ve Mısır’ın 8 yılın ardından gelen istikşafi görüşmeleri tamamlandı

Kahire’de dün yapılan Mısır ve Türkiye’nin istikşafi görüşmelerinden bir kesit (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Kahire’de dün yapılan Mısır ve Türkiye’nin istikşafi görüşmelerinden bir kesit (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye ve Mısır arasında 8 yıl aranın ardından doğrudan kurulan ilk temasla iki gün süren istikşafi görüşmeler tamamlandı.
Mısır ve Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ortak açıklamada, “Görüşmeler samimi havada ve kapsamlı içerikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde ikili konuların yanı sıra Libya, Suriye ve Irak’taki durum başta olmak üzere bölgesel konular ele alınmış, Doğu Akdeniz’de barış ve güvenliğin sağlanması ihtiyacı üzerinde durulmuştur” ifadeleri kullanıldı.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Mısırlı mevkidaşı Hamdi Sanad Loza’nın başkanlık ettiği ortak görüşmelerin sonunda iki ülke, tarafların görüşmelerin bu turunun sonuçlarını değerlendirerek, bir sonraki adımları kararlaştıracağını bildirdi.
Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler, 2013 yılından bu yana gergin. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın merhum Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren 30 Haziran Devrimi’ne karşı tutumu nedeniyle diplomatik ilişkileri azaldı ancak ticari ilişkiler sürdü.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dün katıldığı bir canlı yayında Mısır ile ilişkilere değinerek, “Mısır Doğu Akdeniz komşumuz. Mısır ile akrabalık ilişkilerimiz de var ticari ilişkilerimiz de. Ticari ortaklıklarımız var. Mısır ve Türk toplumları arasında bu bağ hiçbir zaman kopmadı, kopması da mümkün değil. Siyasi ilişkiler belirli dönemlerde inişli çıkışlı olabilir ama şu son geldiğimiz dönemde aslında görünüyor ki, birlikte hareket ediyor olmak her ülkenin de çıkarınadır” dedi.
Oktay, Mısır’ın, Türkiye ile eski Libya hükümeti arasında imzalanan mutakabat muhtırasına saygı gösterdiğini, yeni petrol veya doğal gaz rezervleri çalışmalarını o bölge sınırlarının dışında ilan ettiğine dikkat çekti.
Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin tamamen kopmadığını söyleyen Oktay, “İstihbari anlamda devam ediyordu. Sonrasında farklı yerlerde diplomatik ilişkiler farklı şekilde devam etti” diye konuştu.
Oktay konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Türkiye olarak bölgede tüm bölge ülkeleriyle karşılıklı saygı, toprak bütünlüğüne saygı temelinde ilişkilerimizi geliştirme konusunda açığız” ifadelerini de kullandı.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, geçtiğimiz ay yaptığı konuya dair açıklamasında, “Mısır ile uzlaşma kesinlikle Libya’daki güvenlik sorununa yardım edecek” diyerek, Mısır ile ilişkileri normalleştirmenin iki ülke ve bölgenin çıkarına olduğunu söyledi.
Mısır ve Türkiye arasında söz konusu istikşafi görüşmelere giden yol pek kolay olmadı ve her iki ülke yıllardır karşılıklı olarak birbirlerine suçlamalar, tehditler ve sert eleştiriler yöneltti.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, yaptığı bir konuşmada Libya’daki çatışmalara değinerek, “Mısır, Sirte ve Cufra hattı ile temsil edilen kırmızı çizginin aşılmasına ulusal güvenliği ve halkının selametini korumak için karşı duracaktır” şeklinde uyarmıştı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de, ülkesinin iki halk arasındaki yakın ilişkiye istekli olduğunu, ancak bazı Türk siyasetçilerin tutumlarının olumsuz olduğunu öne sürmüş, “Sözler tek başına yeterli değil, eylem gerekli” demişti.
Türkiye, kendi topraklarında bulunan, Mısır meselesine odaklanan ve doğrudan Kahire hükümetini eleştiren bazı medya platformlarını durdurma ve sakinleştirme hamlesinde bulundu.
Bu da, yakınlaşma arzusunu ve Mısır’ın talep ettiği ‘eylemlerin’ gösterisi oldu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaklaşık bir ay önce Mısırlı mevkidaşı Şukri ile Ramazan ayını tebrik amacıyla yaptığı telefon görüşmesi, iki ülke arasındaki yakınlaşma sinyallerini güçlendirdi.
Mısır ile Türkiye arasındaki ortak konular, Kıbrıs, Yunanistan ve Libya ile deniz sınırlarının çizilmesi sorunu ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda iç içe geçmiş durumda.



Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
TT

Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)

Irak’ta geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde sadece Basra'daki Fav-Zaho İttifakı adayının bir sandalye kazandığı muhalefet kanadındaki üç ittifakın ezici bir yenilgiye uğramasıyla yeni parlamentoda sivil güçlerin temsiliyeti tamamen ortadan kalktı.

Sivil ittifaklar arasında Bedil, Sivil Demokratik Hareket, Fav-Zako ve Medeniyyun yer alıyordu ve yaklaşık 389 aday vardı. Ancak bu adayların çoğu, ittifak liderlerinin ‘sıfır’ olarak nitelendirdiği sonuçlar aldı.

Adaylar, geleneksel partilerin sahip olduğu etki ve finansman ağlarının belirleyici bir rol oynadığını, sivil güçlerin ise iç çekişmelerden ve zayıf organizasyon ve finansmandan şikayet ettiğini söylediler. Ayrıca, destekçileri arasındaki güven eksikliği ve katılımın azalmasının kazanma şanslarını düşürdüğünü de eklediler.

Adaylar, yenilgilerinin ‘seçimler adaletsizliğin olması’, siyasi finansmanın denetlenmemesi ve nüfuzlu grupların seçmenler üzerinde baskı kurmasından kaynaklandığını söylediler.


SDG: Şam'a bağlı grupların saldırısını engelledik. Her türlü saldırıya karşılık vermeye hazırız

SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

SDG: Şam'a bağlı grupların saldırısını engelledik. Her türlü saldırıya karşılık vermeye hazırız

SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)
SDG üyeleri (arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından dün yapılan açıklamada Rakka’nın doğusunda Suriye hükümetine bağlı grupların saldırısının engellendiği belirtildi. Açıklamada SDG’nin Şam hükümetine bağlı bazı grupların yarattığı kaos ve sonuçsuz çabaları yansıtan her türlü yeni saldırıya yanıt vermeye hazır olduğu vurgulandı. SDG ayrıca gerilimin tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiğini de ifade etti.

SDG, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Şam hükümetine bağlı bazı grupların yarattığı kaos ve sonuçsuz çabaları yansıtan yeni bir saldırıda, güçlerimiz Rakka'nın doğu kırsalındaki Ganim el-Ali köyü çevresinde hain bir saldırıya maruz kaldı. Bu saldırıda söz konusu gruplar, sivillerin güvenliğini ve bölgenin istikrarını hiçe sayarak kamikaze insansız hava araçları (İHA) ve ağır silahlar kullandı.”

cdf
Kamışlı kentinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG üyeleri (Reuters)

SDG, güçlerinin saldırıyı ‘tüm sorumluluğuyla’ püskürttüğünü ve çatışmalarda üç üyesinin hafif şekilde yaralandığını, ayrıca ‘saldıran gruplar arasında da kayıpların olduğu doğrulandığını’ belirtti.

Açıklamada bu ‘pervasız’ davranışın, bölgede gerginliği tırmandırmak ve istikrarı korumaya yönelik tüm çabaları baltalamak isteyen tarafların bu yöndeki çabalarını teyit ettiği vurgulandı.

Müdahalesinin ‘saldırının niteliğine orantılı olduğunu, itidal göstermeye ve çatışmanın tırmanmasını önlemeye tam olarak kararlı olduğunu’ belirten SDG’nin açıklamasında “Tekrarlanan saldırılar ve provokasyonlar karşısında seyirci kalmayacağımızı ve bölgelerimizi, güçlerimizi ve halkımızı her türlü tehditten korumak için uygun önlemleri alacağımızı teyit ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın sonunda ise şöyle denildi:

“Bu grupların destekçilerini, tüm bölgenin güvenliği ve istikrarına doğrudan tehdit oluşturan sorumsuz uygulamalarına son vermeleri ve onları kontrol altına almaları için çağırıyoruz.”


Irak seçimleri: Silahlı gruplar sivillerin yerini aldı

Irak Başbakanı Sudani’nin destekçileri, Bağdat'ta seçimlerin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterisinde bulunurken, 12 Kasım 2025 (AFP)
Irak Başbakanı Sudani’nin destekçileri, Bağdat'ta seçimlerin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterisinde bulunurken, 12 Kasım 2025 (AFP)
TT

Irak seçimleri: Silahlı gruplar sivillerin yerini aldı

Irak Başbakanı Sudani’nin destekçileri, Bağdat'ta seçimlerin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterisinde bulunurken, 12 Kasım 2025 (AFP)
Irak Başbakanı Sudani’nin destekçileri, Bağdat'ta seçimlerin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterisinde bulunurken, 12 Kasım 2025 (AFP)

Selam Zeydan

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani liderliğindeki İmar ve Kalkınma Koalisyonu, 2003 yılından bu yana yapılan altıncı parlamento seçimlerini kazandı ve parlamentoda 46 sandalyenin sahibi oldu. Onu, 37 sandalyeyle Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Tekaddum (İlerleme) İttifakı ve ardından 30 sandalyeyle Nuri el-Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti Koalisyonu izledi.

Toplam 7 bin 740 aday, parlamentodaki 329 sandalye için yarıştı ve hiçbir siyasi ittifak çoğunluğu elde edemedi. Bu durum, seçimin kazananlarını mevcut siyasi sistemin kurulmasından bu yana izlenen siyasi geleneğe göre bir koalisyon hükümeti kurmaya zorlayacak. Bu geleneğe göre Şiiler başbakanlığı, Sünniler meclis başkanlığını ve Kürtler cumhurbaşkanlığını üstleniyor.

Seçimler birkaç sürprizle sonuçlandı. En dikkat çekici olanı, Sadr Hareketi lider Muktada es-Sadr'ın destekçileri ve bazı sivil güçlerin seçimleri boykot etmesine rağmen, 2018 seçimlerinden bu yana en yüksek seviyenin görüldüğü yüzde 56,11'lik yüksek katılım oranıydı. Bunun yanında sivil hareket ağır bir darbe aldı ve önceki dönemde 40'tan fazla sandalyeye sahipken, bu seçimlerde parlamentodaki tüm temsilcilerini kaybetti. Bu düşüş, iç bölünmeler ve sivil güçlerin 2019 yılındaki protesto hareketi olan Ekim (Tişrin) Hareketi ile parlamentoya girdikten sonra somut bir değişim sağlayamamaları ve geleneksel partiler ile silahlı grupların kararları üzerinde hakimiyet kuramamalarından kaynaklıydı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre seçimlerde Irak'taki silahlı grupların etkisi belirgin bir şekilde arttı ve Ketaib Hizbullah, Asaib Ehlil Hak, Ketaib Seyyid eş-Şuheda ve Ketaib İmam Ali tarafından temsil edilen bu grupların sandalye sayısı 40'ın üzerine çıktı. Bu durum özellikle de seçmenlerin çoğu Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) çalışanları olduğundan Şii toplumunda artan etkilerinin açık bir göstergesiydi.

Seçimlerde, küçük siyasi partiler, oyları 1,4 yerine 1,7 ile bölen değiştirilmiş Saint-Lague yönteminin getirdiği engeli aşamadı. Bu yöntemden en çok etkilenenler arasında, kazanamayan 15 partiden oluşan el-Bedil Koalisyonu vardı. El-Bedil Koalisyonu lideri Adnan ez-Zurfi, koalisyonun siyasi para ve görevin kötüye kullanılmasına karşı eşitsiz bir seçim mücadelesi verdiğini belirterek, bazı partilerin açıkça oy satın alarak ve silah kullanarak seçim sürecini bozmaya çalıştığını, bu tür uygulamaların demokrasinin özünü ve seçmenlerin özgür iradesini zedelediğini kaydetti.

Zurfi, bu ihlallerin sivil tarafların destekçilerinin, oy verme merkezleri yakınında sindirilme korkusuyla katılımdan çekinmelerine yol açtığını vurguladı.

Seçimler küçük siyasi partilerin başarısızlığına tanıklık ederken, aynı zamanda aşiretlerin rolünün azalmasına da yol açtı.

Seçimlerde küçük siyasi partiler başarısız olurken aşiretlerin seçimler üzerindeki rolü azaldı. Çünkü aşiret büyüklerinin çoğu Sudani Koalisyonu ve Basra Valisi Esad el-Eydani'nin liderliğindeki liste gibi sivil siyasi listelere koltuklarını kaptırdı.

En göze çarpan kaybedenler arasında Sudan aşiretinin şeyhi ve başbakanın kuzeni Şeyh Durgam el-Maliki ile Şeyh Mazahim et-Tamimi yer alırken, silahlı gruplarla yakın bağlara sahip aşiret adayları seçimleri kazandı.

Son parlamento seçimlerinin sonuçları, devlet kurumları içindeki nüfuzun kazananları belirlemede belirleyici faktör haline gelmesinin ardından, seçmen davranışları üzerinde parti patronajının açık bir hakimiyet kurduğunu ortaya koydu. Hizmetlerin sürekli kötüleşmesi ve işsizlik nedeniyle, birçok vatandaş adayların seçim programlarını veya kişisel yetkinliklerini değerlendirmek yerine, iş sağlayabilen, işlemleri kolaylaştırabilen, hibe sunabilen veya yol yapabilenlere oy verdi. Böylece seçmenler ve adaylar arasındaki ilişki, mezhepsel çıkarlar için devletin mali kaynaklarının yatırılmasına dayalı hale geldi. Böylece seçmenler ve adaylar arasındaki ilişki, mezhepsel çıkarlar için devletin mali kaynaklarının yatırılmasına dayalı hale geldi.

Seçimleri izleyen birkaç sivil toplum örgütü, Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun katılım oranını hesaplamak için kullandığı yönteme itiraz etti. Komisyonun açıkladığı yüzde 56,11'lik katılım oranının aksine, gerçek katılım oranının yüzde 41 olduğunu düşünüyorlar.

sdfr
Bağdat'ın doğusundaki el-Mühendiseyn bölgesinde yapılan parlamento seçimleri sırasında sandıkların kapanmasının ardından bir sandık merkezinde oylar sayılırken, 11 Kasım 2025 (AFP)

Tammuz Organization (TOSD)‏ adlı seçimleri izleme örgütünün başkanı Vian Şeyh Ali, Al Majalla’ya yaptığı açıklaamada, Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun üçüncü kez seçim kartlarını almış seçmen sayısına dayalı bir sayım mekanizması benimsediğini söyledi. TOSD Başkanı Ali’ye göre Irak’ta 21,4 milyon seçmen varken, 18 yaşın üzerinde oy kullanma hakkına sahip kişi sayısı 29 milyon, yani yaklaşık 8 milyon kişi verileri güncellenmediği için seçim sürecinden dışlandı. Bunların bir kısmının seçimleri protesto ettiği kabul edildiğinden, doğru yüzde 56,11 değil, yüzde 41'di.

Son seçimlerde kamu fonlarının kötüye kullanılması ve oy satın alınmasının yanı sıra, bazı listelerin veya adayların yüksek harcamaları nedeniyle adaylar arasında fırsat eşitsizliği olduğunu vurgulayan TOSD Başkanı, bunların, seçimlere hile karıştırılmaması ilkesinin parçası olan uluslararası standartlar. TOSD, seçimlerde 18 bin ihlal gözlemlediğini açıkladı.

Iraklıların seçimlere yüksek katılım göstermesine ilk tepkiyi veren, Sadr lideri Muktada es-Sadr, Irak’ın en büyük Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani'yi üstü kapalı olarak eleştirdi. Sistani'nin temsilcisi Abdulmehdi el-Kerbelayi tarafından yönetilen Hüseyniyye’ye bağlı uydu kanalında yayınlanan reklamların, Şiileri sandık başına gitmeye teşvik ettiğini belirterek yüksek katılım oranından onu sorumlu tuttu.

Vatandaşların çoğu, iş imkânı sağlayan, işlemleri kolaylaştıran, hibe veren veya yol yapanlara oy verme eğilimindeydi.

Sadr, Kerbelayi’nin katılım çağrısı yaptığı ve seçimleri boykot etmenin yozlaşmış politikacıları kovmaya yardımcı olmayacağını iddia ettiği bir video kaydında “Eğer destekçileriniz dürüstleri seçip yozlaşmışları reddederse, bu dürüst bir hükümetin kurulacağı anlamına mı gelir?’ sorusunu gündeme getirdiğini söyledi.

Sadr, Kerbelayi'ye hitaben, “Yozlaşmış derin devletin etkisini ve seçimler üzerindeki kontrolünü unuttunuz mu? Bu, Salih'in zaferinin ortadan kalkacağı anlamına gelir” dedi.

Sadr, devletin kontrolü dışındaki silahlar ve milislerin iktidarı paylaşmak için geri döndüğü, yolsuzluğun Irak'ı yeniden sarstığı ve herkesin yozlaşmış anlaşmaları ve yozlaşmış kişileri korumaya geri döndüğü için artık çok geç olduğunu vurguladı.

dfrgt
Bağdat'ta yapılan ön seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ulusal bayrakları sallayarak kutlama yapan Başbakan Sudani’nin destekçileri, 12 Kasım 2025 (AFP)

Sonuçlar açıklandıktan sonra, kazanan partiler seçim ittifaklarının oluşumunu yönetmek ve bir sonraki hükümeti kuracak en büyük bloğu açıklamak için müzakere ekipleri oluşturmaya başladı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, bir sonraki hükümetin boykot kararı alanlar da dahil olmak üzere tüm partilerin çıkarlarını dikkate alacağını söyledi.

Başbakan Sudani, lideri olduğu İmar ve Kalkınma Koalisyonu’nun istisnasız tüm partilere açık, yetkin bir hükümet kurmak için derhal müzakerelere başlayacağını söyledi.

Al Majalla’ya konuşan siyasi kaynaklara göre Nuri el-Maliki, Hadi el-Amiri, Ammar el-Hekim, Kays el-Hazali, Muhsin el-Mendelavi ve Himmam Hamudi'nin de lideri arasında olduğu (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sudani'yi, son günlerde Koordinasyon Çerçevesi'nin oturumlarını boykot ederek en büyük bloğu oluşturmak için kendilerine katılmaya davet edecek. Eğer kabul etmezse, bu güçler ortaklaşa en büyük bloğu ilan edecek.

Anayasanın 72. maddesine göre cumhurbaşkanını seçme sürecini başlatmak için parlamentonun ilk oturumundan önce en büyük blok oluşturulmalı ve parlamento toplandığında en yaşlı üyeye sunulmalı. Cumhurbaşkanı daha sonra parlamentodaki en büyük bloğun adayını bir sonraki hükümeti kurmakla görevlendirir.

Kaynaklar, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin Sudani'nin lideri olduğu İmar ve Kalkınma Koalisyonu hariç parlamentoda 120 sandalye kazandığını belirtti. Kaynaklara göre bu durum, Mukteda es-Sadr ile yaşanan senaryonun, cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyen engelleyici üçte birlik çoğunluk sayesinde Sudani'nin ikinci kez başbakan olmasını engelleyerek tekrarlanabileceğini gösteriyor.

Anayasanın 72. maddesine göre cumhurbaşkanını seçme sürecini başlatmak için parlamentonun ilk oturumundan önce en büyük blok oluşturulmalı ve parlamento toplandığında en yaşlı üyeye sunulmalı. Cumhurbaşkanı daha sonra parlamentodaki en büyük bloğun adayını bir sonraki hükümeti kurmakla görevlendirir. 2010 yılında İyad Allavi'nin seçimleri kazanmasına rağmen Sudani ile hükümet kuramaması ve 2021 seçimlerinde Koordinasyon Çerçevesi’nin oluşturduğu engelleyici üçte birlik çoğunluk nedeniyle siyasi süreçten çekilmek zorunda kalan Mukteda es-Sadr ile yaşanan senaryo tekrarlanabilir.

Sünniler arasındaki anlaşmazlıklar

Ancak Sünni güçler arasındaki anlaşmazlıklar çözülmedikçe yeni başbakan seçilemez. Bu anlaşmazlıklar, Şii veya Kürt güçler arasındaki anlaşmazlıklardan çok da farklı değil. Zira 70'den fazla Sünni milletvekili ile meclis başkanlığı makamı konusunda büyük bir bölünme ve çatışma söz konusu. Tekaddum İttifakı'nın lideri Muhammed el-Halbusi, 36 sandalyeyle Sünni güçler arasında en büyük bloğun lideri olarak meclis başkanlığı makamına geri dönmeye çalışıyor. Ancak 15 sandalyeye sahip Azim İttifakı'nın lideri Musenna el-Samarrai ve 11 sandalyeye sahip Egemenlik İttifakı'nın lideri Hamis el-Hancer ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle önünde büyük bir zorluk onu bekliyor. Koordinasyon Çerçevesi, Sünni güçlerin hem Şii hem de Kürt güçler tarafından kabul edilebilir tek bir aday üzerinde anlaşmasını istiyor, çünkü hiçbir siyasi oluşum mecliste 220'den fazla sandalyeyi garantileyemediği için tek başına bir sonraki hükümeti kuracak güce sahip değil.

IKBY’de hükümet kurma sürecinin başlaması

Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) 27 sandalye kazanarak federal seçimlerde Kürt güçlerinin en önde gelen partisi oldu. Bu zafer, Bafel Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile siyasi bir uzlaşıya varmanın yolunu açacak ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümetinin kurulmasıyla ilgili bir yıldır süren krizi, önemli makamların paylaşılması ilkesine dayalı bir anlaşma ile sona erdirecek. Bu anlaşma uyarınca KDP başbakanlığı ve Bağdat hükümetinde iki bakanlığı, KYB ise başkanlığı ve Bağdat hükümetinde bir bakanlığı üstlenecek.

sdfrgt
Irak'ın Musul şehrinde seçim sandıklarının kapanmasının ardından bir oy kullanma merkezindeki seçim görevlileri, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Washington ve Tahran'ın uluslararası baskısı nedeniyle, her iki tarafın da kabul edebileceği ortak bir aday üzerinde anlaşmaya varmaları gerektiğinden, yeni hükümetin kurulması birkaç ay sürebilir. İran-ABD çekişmesi ve Tahran'ın Koordinasyon Çerçevesi’nin hızını belirleme yeteneğine rağmen İran'ın Arap bölgesindeki rolünün azalması göz önüne alındığında, böyle bir ortak adayın bulunması son derece zor görünüyor.