WHO: Çin’in iki aşısı acil kullanım listesine dahil edilmek için inceleniyor

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Mandhari, 2024’ten önce toplumsal bağışıklığın sağlanmasını umut ettiklerini  söyledi.

Dr. Ahmed el-Mandhari.
Dr. Ahmed el-Mandhari.
TT

WHO: Çin’in iki aşısı acil kullanım listesine dahil edilmek için inceleniyor

Dr. Ahmed el-Mandhari.
Dr. Ahmed el-Mandhari.

Dünya Sağlık Örgütü WHO) yaygın olarak kullanılan aşıların uluslararası standartları karşılayıp karşılamadığına ilişkin incelemelerine devam ediyor. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari şu ana beş aşının kullanım için ruhsat aldığı bilgisini verdi. Mandhari, Çin aşıları Sinovac ve Sinopharm’ın acil kullanım listesine dahil edilmek üzere incelendiklerini kaydetti.
Mandhari, örgütün bu hafta iki Çin aşısının ruhsatlandırılması ve bölgede kullanılma olasılıklarına ilişkin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada iki aşının (Sinovac ve Sinopharm) etkinliklerinin ve güvenliklerinin belgelenmesi ve acil kullanım listesine dahil edilmesi için çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı aşı üreticileri, WHO tarafından acil kullanım listesine dahil edilme veya aşının kullanımına izin verilme noktasındaki başvurularında gecikiyorlar. Söz konusu aşıların bazıları ulusal makamların onayları ile birkaç ülkede kullanılmış olabilir.”
Mandhari, açıklamasında söz konusu aşıların WHO veya benzeri kuruluşlar tarafından herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadığına dikkat çektiğini belirterek bunlar arasında Çin ve Rus Sputnik-V aşısının olduğunu söyledi.
Mandhari, toplumsal bağışıklık kazanılması ile ilgili beklentilere ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
“Net bir tarih vermek zor. Ancak çeşitli ülkelerde nüfusun büyük bir bölümünün 2023 ve 2024 yıllarından önce aşılanmış olmasını umut ediyoruz. Böylece halk sağlığı önlemlerine ve önleyici tedbirlere bağlı kalarak salgını kontrol altına alma ve yayılmasını engelleme noktasında toplumsal bağışıklığa ulaşmayı hedefliyoruz. Böylece kademeli olarak normal yaşama dönebilirz.”
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari sözleirni şöyle sürdürdü:
“Şu ana kadar 1 milyar 48 milyon doz aşı dağıtıldı. Aşıların dağıtımının dengeli ve adaletli bir şekilde yapılmasını umuyoruz. 5 Mayıs itibariyle dünya genelinde doğrulanmış vaka sayısı 155 milyon, ölü sayısı ise 3,24 milyona ulaştı. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde 4 Mayıs itibariyle toplam 9,2 milyon vaka kaydedildi. 185,8 bin kişi ise yaşamını yitirdi. "
Manzari Afrika’daki durum ve bölgeyi bekleyen sıkıntılı sürece ilişkin de şunları söyledi:
“Afrika, vaka sayısı açısından dünyanın sıralamasında beşinci sırada yer alıyor. Afrika’da vaka sayısı 3,33 milyona ulaştı. Bölgede virüs hızla yayılıyor. Bölgede ayrıca aşı dağıtımını engelleyen faktörler de mevcut. Toplumların karamsarlığa düşmeden ve rehavete kapılmadan, önleyici tedbirlere ve halk sağlığı uygulamalarına uymaya devam etmesini umut ediyoruz.”



Bilinen en acı madde bulundu

Amaropostia stiptica mantarı (Wikimedia Creative Commons)
Amaropostia stiptica mantarı (Wikimedia Creative Commons)
TT

Bilinen en acı madde bulundu

Amaropostia stiptica mantarı (Wikimedia Creative Commons)
Amaropostia stiptica mantarı (Wikimedia Creative Commons)

Gıda bilimcileri, şimdiye kadar bilinen en acı madde olduğunu söyledikleri bir mantar kimyasalı keşfetti. Bu bulgu, dilin tadı algılamamızı nasıl sağladığına ışık tutuyor.

Almanya'daki Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, Amaropostia stiptica mantarından üç bileşik çıkardı ve bunların insan tat reseptörleri üzerindeki etkilerini inceledi.

Kimyasalların bilinen en acı maddeler olduğunu tespit eden araştırmacılar, doğal acı bileşikler ve bunların dil üzerindeki etkileri hakkındaki bilgilerimizi genişletti.

Çoğunlukla çiçekli bitkilerden veya sentetik kaynaklardan elde edilen binlerce farklı kimyasal molekülün acı olduğu biliniyor. Ancak bilim insanları hayvansal, bakteriyel ya da mantar kökenli acı bileşiklerin daha az çalışıldığını belirtiyor.

Bu tür bileşiklere dair anlayışımızı artırmanın, insanlarda acı algısının nasıl evrimleştiğine dair gizemi çözebileceğini söylüyorlar.

Acı tat reseptörlerinin, insanları zararlı olması muhtemel maddeleri tüketmeye karşı uyarmak için evrimleştiği düşünülüyor.

Ancak tüm acı bileşikler zehirli ya da zararlı değil ve köygöçüren mantarı gibi her zehirli maddenin tadı da acı değil.

Önceki çalışmalar, acı maddelere yönelik sensörlerin sadece ağızda değil aynı zamanda mide, bağırsaklar, kalp ve akciğerlerde de bulunduğunu göstermişti.

Bu organlar "tat almamıza" yardımcı olmadığından, bu sensörlerin fizyolojik önemi gizemini koruyor.

Leibniz Enstitüsü araştırmacıları, acı bileşiklere ilişkin kapsamlı veri toplamalarının bu noktada yardımcı olduğunu söylüyor. Çalışmanın ortak yazarı Maik Behrens, "Çeşitli acı bileşik sınıfları, tat reseptörü tipleri ve varyantları hakkında ne kadar sağlam verilere sahip olursak, yeni acı bileşiklerini tanımlamak ve acı tat reseptörü aracılı etkileri öngörmek için tahmin modelleri geliştirebiliriz" diyor.

Sonuçlarımız, doğal acı bileşiklerin moleküler çeşitliliği ve etki şekli hakkındaki bilgilerimizi artırmamıza katkıda bulunuyor.

Son çalışmada bilim insanları, tadı "son derece acı" olan ve zehirli olmayan acı raf mantarını değerlendirdi. Mantardan daha önce bilinmeyen üç bileşiği çıkarıp incelediler ve kimyasal yapılarını belirlediler.

Laboratuvarda ortamında geliştirilen hücre modellerini kullanan araştırmacılar, bu kimyasalların vücuttaki yaklaşık 25 insan acı tat sensörü tipinden en az birini aktive etmede rol oynadığını gösterdi.

Çalışma sırasında keşfedilen bir bileşik olan oligoporin D, en düşük konsantrasyonlarda bile dilde TAS2R46 adı verilen acı tat reseptörünü uyardı.

Sadece 1 gram oligoporin D'nin, "106 küvet dolusu su" içinde çözündüğünde bile acı olduğu belirlendi.

Araştırmacılar çalışmada, "Oligoporin D, TAS2R46'yı zaten mikromolar altı derişimde aktive etti ve bu nedenle en güçlü acı agonistleri ailesine ait" diye belirtti.

Independent Türkçe