Viyana’da yürütülen nükleer müzakerelerde gelinen noktaya dair yapılan açıklamalarda çelişkiler sürüyor. Müzakere tarafları dün İran ile dördüncü tur görüşmelerde bulunmak üzere Viyana’ya geri döndü. Son tur olması ümit edilen görüşmelerde 2015'te imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi amaçlanıyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) müzakerelerdeki koordinatörü Enrique Mora başkanlığında dün İran ile 4 + 1 ülkeleri arasında resmi bir oturum düzenlendi. Oturuma katılmayan ABD ise İran ile görüşmeleri Avrupalı arabulucular aracılığıyla, dolaylı olarak yaptı.
Viyana'dan kaynaklar İran'ın nükleer programı konusunda anlaşmaya varmadan Viyana’yı terk etmeme niyetinde olduğunu, görüşme turunun dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantıyla sonuçlanabileceğini bildirdiler. Aynı zamanda mevcut turun her zamanki gibi 5-6 gün sürmeyeceği, iki haftaya kadar uzayabileceğine dikkat çekildi.
Biden’da müzakerelere ilişkin açıklama
ABD Başkanı Joe Biden dün yaptığı açıklamada İran'ın müzakerelerde ne derece ciddi olduğunun net olmadığını söyledi. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki de dün, İran'a yönelik yaptırımların ancak Tahran’ın yeniden 2015 tarihli nükleer anlaşmaya uyması halinde kaldırılacağını bildirdi. Dünya güçleri ile Tahran arasındaki görüşmelerde az da olsa ilerleme kaydedildiğini belirten Psaki müzakereye devam etmelerinin iyi bir gösterge olduğunu kaydetti.
Üç farklı çalışma komitesi oturumun sona ermesinin ardından kalan anlaşmazlıkları çözmek için toplantılarına başladı. Komitelerin ilkinde Washington'un kaldıracağı yaptırımlar tartışılırken diğerinin gündeminde de İran'ın yükümlülükleri gündemde. Üçüncü komitede de adımların hangi sırayla atılacağı görüşülüyor.
ABD merkezli Axios haber sitesinin ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst bir yetkiliden aktardığı bilgilere göre Joe Biden yönetimi Viyana görüşmelerinin İran ile anlaşmaya varılmadan çökme olasılığını değerlendirdi. ABD’li yetkili, görüşmeler başarısız olduğu taktirde İran'ın nükleer silaha sahip olmaması için Biden yönetiminin elinden geleni yapacağını belirtti. Axios haber sitesi, nükleer anlaşmaya karşılıklı dönüşün nasıl olacağı konusunda ABD ile İran'ın tutumları arasında önemli anlaşmazlıklar olduğunu aktardı.
ABD’li bir diğer yetkili de İran’ın dördüncü tur müzakereler öncesinde kendilerine sunulanı kabul etmek için ‘siyasi bir karar’ vermesi gerektiğini söyledi. Biden yönetiminin nükleer anlaşmanın sunduklarından yararlanmasını sağlayacak yaptırımları kaldırmaya istekli olduğunu Tahran'a ilettiğini kaydetti. Yetkili aynı zamanda anlaşmaya dönmek için öne sürülen taleplerin arttğına dikkat çekti.
Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Birlik olursak anlaşmaya varabiliriz” ifadelerini kullanan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ülke içindeki anlaşmazlıkların anlaşmaya geri dönüşü geciktirdiğine işaret etmişti.
Avrupalı diplomatik kaynakların bildirdiğine göre ABD’nin kaldıracağı yaptırımları görüşen uzman komite ‘ciddi bir ilerleme’ kaydederken İran'ın nükleer yükümlülüklerini inceleyen diğer komitenin çalışmalarında ise uzlaşı sağlanamamamsı nedeniyle aksaklıklar yaşanıyor.
Axios haber sitesine açıklamalarda bulunan Avrupalı bir diplomat, müzakerelerin başlıca gündem maddleri arasında İran'ın uranyum zenginleştirmek için son zamanlarda kurduğu modern ve gelişmiş santrifüjler olduğunu aktardı. Zira İran’ın elde ettiği materyalleri yurt dışına satıp satmayacağı ya da depolayıp depolamayacağı bilinmiyor.
Rusya Büyükelçisi Mihail Ulyanov yaptığı açıklamada çabaların yoğunlaştırılması konusunda anlaşmaya varan heyetlerin hedefe daha çabuk ulaşmak için Viyana'da daha uzun süre kalmayı istediklerini söyledi. Halen birçok engel olduğunu belirten Ulyanov bir anlaşmaya varılma konusunda ‘bu turun son tur olabileceği’ konusundaki iyimserliğini sürdürüyor. Diğer yandan ABD ise daha kötümser görünüyor.
Her ne kadar müzakerelerde umutlar dördüncü tura bağlanmış olsa da Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) geçtiğimiz şubat ayında Tahran ile vardığı teknik anlaşmayı uzatma yönünde İranlı yetkililerle görüşmeler yapmaya hazırlanıyor. Hedefte denetimlerin 20 Mayıs'a kadar tamamlanması var. Nitekim Tahran, UAEA Başkanı Rafael Grossi'ye nükleer anlaşmayı eski haline getirme yönünde herhangi bir siyasi anlaşmaya varılmadığı taktirde tüm denetimleri durduracağı tehdidinde bulunmuştu.
Avrupalı diplomatlar, müzakereleri söz konusu tarih öncesinde sonuçlandırıp anlaşmayı söz konusu tarihten önce eski haline getirme hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Ancak yapılan değerlendirmeler hedefe bu kadar kısa bir süre içerisinde ulaşılmasının zor olabileceği yönünde. Zira anlaşma sağlanamayan noktalar uzlaşılanlardan daha fazla.
Görüşmelerin ilk iki turunda az da olsa sonuç alındı. İki çalışma komitesi Washington'ın kaldıracağı yaptırımlar ve İran'ın yükümlülükleri konusunda anlaşma sağladı. Üçüncü turda ise “daha az başarı elde edildiği” kaydedildi.
İkinci turda orijinal anlaşmanın genişletilmemiş haline geri dönülmesi için anlaşma belgesi taslağının hazırlanmasına başlanmıştı. Zira bu yönde bir fikir birliği vardı. Ayrıca tarafların atacağı adımların koordine edileceği üçüncü bir komitenin de kurulması kararlaştırılmıştı.
İran, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından uygulanan tüm yaptırımlar (aralarında nükleer anlaşmayla doğrudan ilgisi olmayanlar da mevcut) kaldırılmadığı ve bundan kesin bir biçimde emin olunmadığı taktirde nükleer yükümlülüklerine geri dönmeyeceği konusunda ısrar ediyor. Washington ise terörizm ve insan haklarıyla ilgili birçok yaptırımı kaldırmada ciddi esneklik gösterse de tüm yaptırımları kaldırmaya karşı. ABD, İran’dan yükümlülüklerine geri döneceğine dair güvence almadan tek taraflı adım atmayı kabul etmiyor.
Müzakerelerin ikinci turunda ortaya çıkan anlaşmazlıklar üçüncü turda da sürdü. Nitekim İran tarafı, ABD veya Avrupa kaynaklı ‘erteleme’ yaşanması halinde müzakerelerden çekileceğini ima ediyor. Heyetler, mevcuttaki dördüncü tur müzakerelerde tarafların nükleer anlaşmaya geri dönmek için yapması gerekenler konusunda daha net. Geçtiğimiz hafta, üçüncü tur müzakerelein sona ermesinin ardından açıklamalarda bulunan Ulyanov görüşmelerde ilerleme sağlanamamasından İranlıların veya ABD’lilerin sorumlu tutulmaması gerektiğini söylemişti.