Kazimi hükümeti görevdeki birinci yılını doldurdu

Kazimi ülke içinde ve dışında önemli başarılara imza attı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’yi 1 Nisan’da Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’yi 1 Nisan’da Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Kazimi hükümeti görevdeki birinci yılını doldurdu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’yi 1 Nisan’da Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’yi 1 Nisan’da Riyad'da kabul etti. (SPA)

Mustafa el-Kazimi, Saddam Hüseyin rejimine karşı eylemlerin sürdüğü dönemde, Irak’ın Hafızası Kuruluşu'nu yönetirken ülke tarihini gözler önüne seren  sessiz bir gazeteci olarak biliniyordu. Kazımi söz konusu dönemde elbette gün gelip de basın ve kamuoyu ile çekişmeler yaşayacağı bir göreve geleceğini düşünmüyordu. Bu görev, Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin görevlendirmesi ile devraldığı Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı’ydı.
Kazımi, Ulusal İstihbarat Dairesi’ndeki görevini üstlenmeden önce yürüttüğü gazetecilik ve insan hakları çalışmaları sırasında sakin ve utangaç yapısıyla dikkat çekiyordu. Ulusal İstihbarat Dairesi’ndeki görevini, rejimin düştüğü 2003 öncesne veya sonrasında rejim düştükten önce veya sonra bu görevi üstlenenlerden farklı olarak nitelenebilecek bir şekilde yerine getirdiği için daha da gizemli bir isim haline geldi.
Ulusal İstihbarat Dairesi rejim düşmeden önce, aralarında milyonlarca gizli belgeyi ifşa etme konusunda ehil olan Kazımi'nin de bulunduğu Irak muhalifleri ile mücadelede en önemli birimlerden biriydi. Rejim düştükten sonra bu birim kotaya tabi tutuldu. Kazımi, göreve galmesinn ardından Ulusal İstihbarat Dairesi’ni hükümetle ya da aynı görüşte olmayanlarla ilişkiler kurulabilen bir devlet birimi haline getirmek için yeniden yapılandırmaya çalıştı. Kazımi’nin sessiz bir şekilde çalışması onu Irak’ta 2019 yılının ekim ayında patlak veren ve oyunun birçok kuralını değiştiren protesto hareketinin ardından başbakanlık pozisyonu için önerilen isimlerden biri haline getirdi. Protestolar, 2003 yılı sonrasında yaşanan en ciddi olay olarak nitelendi. Bu olay, birçok yetkilinin protestoculara (hükümet, devlet dışı güçler, üçüncü taraf) gösterdiği sertliğe rağmen siyasi süreçteki önceliklerin yeniden düzenlenmesini sağladı. Çıkan çatışmalarda 600’ün üzerinde kişi yaşamını yitirirken on binlerce kişi de yaralandı. Ayrıca Adil Abdulmehdi yönetiminin feshedilmesinin ardından yeni bir hükümet kurmaya ilişkin seçenekler olumsuz görülüyordu. Hükümeti kurmakla görevlendirme süreci beş aydan fazla devam etti. Bu süreçte hükümeti kurmakla görevlendirilen Muhammed Şiya es-Sudani ve Terörle Mücadele Teşkilatı Başkanı Korgeneral Abdulvahab al-Saadi gibi şansları olan diğer isimlerin yanı sıra üç kişi daha (Muhammed Tevfik Allavi, Adnan ez-Zerfi, Esad el-İdani) başarısız oldu.
Siyasi aktörler, başarısızlık ya da genel olarak rejimin durumu açısından bakıldığında uçurumun kenarına geldiklerini farkettiklerinde kurtarılabilecekleri kurtarmak için son bir çare olarak muhalefet günlerinde sessizliği ile bilinen ve Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nı devraldıktan sonra gizemi artan isme yöneldiler. Kendileriyle, göstericilerin arasını bulabilecek başka birini bulamadılar. Çoğu Iraklı, hükümeti kurmakla görevlendirilmeden önce Mustafa el-Kazımi hakkında hiçbir şey bilmiyordu. İsmi yankılanmaya başlayınca fotoğraflarını ve konuşmalarını gördüler. Ancak halkın aksine Kazimi’yi daha önceden tanıyanlar da vardı. Bunların başında da yakın dostu Cumhurbaşkanı Dr. Berhem Salih geliyordu. Salih medya alanında yıllarca birlikte çalıştığı Kazımi’nin başbakan olmasını destekliyordu.
Salih için Kazımi başarı için bir fırsat olabilirdi. 7 Mayıs’ta es-Selam Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Kazımi’nin hükümeti kurmaktan ziyade tam yetkileri ile başbakan olarak atanması dolayısıyla eşi görülmemiş bir tören düzenlendi. Herkes onu alkışladı ve Fatiha suresini okudu. Kaimi görevine alkışlar ve Fatihalar eşliğinde başladı ancak her şey bir anda buhar olup uçtu. Zira itirazlar, sorunlar ve sıkıntılar baş göstermeye başladı. Hatta görevden alınmasına yönelik çağrılar yapıldı ve herkesin ne kadar zor olduğunu bildiği görevini gerçekleştirmesi için önüne daha fazla şartlar konuldu. Buna rağmen Kazımi sakinliğini korudu. Fotoğraflarını yere atıp üzerlerinde tepinen ya da sokaktaki askeri güç gösterileri ile başbakan olarak pozisyonuna meydan okuyanlar da dahil olmak üzere en zorlu rakipleri karşısında bile metanetini korudu. İkincil savaşların içine çekilmedi.
Kazımi aynı şekilde zorluklar, çekişmeler ve karşıt görüşler karşısında da aynı sakinliği ve sessizliği korudu. Başarılı olacağına yönelik iddiaların yanı sıra devrileceği söylemleri de vardı. İstihbaratçı ve bilgileri açığa çıkarma konusunda uzman biri olarak elindekileri en zor koşullarda devlet işlerini yürütmek için kullanabiliyordu. Sorunların başında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve ekonomik kriz geliyordu. Irak’ın aylık ödemeleri neredeyse 5 milyar dolara ulaştı. Yaklaşık 6 milyon çalışanın maaşlarının ödenmesinde büyük ölçüde petrole bel bağlandığı bir dönemde petrol fiyatlarında eşi görülmemiş bir düşüş yaşandı.
Bugün, Kazimi’nin seçtiği ve parlamentoda güvenoyu alan hükümeti tam kadrosuyla -“Ibn El-Hatip Hastanesi” olayından sonra istifa eden Sağlık Bakanı Hasan et-Tamimi hariç- ilk görev yılını tamamladı. Kazımi tüm iddiaları boşa çıkararak başta seçimlerin yapılması olmak üzere sıkıntıların çoğuna göğüs germede başarılı oldu. Kazimi, amacı erken seçimlere gitmek olan bir geçiş hükümeti kurdu ve 10 Ekim’de gerçekleştirilmesi planlanan seçimleri belirlenen tarihte yapmak için tüm mekanizmaları başarıyla oluşturdu. Kazımi ilk başta 6 Haziran gibi daha erken bir tarih belirlemişti ancak bu tarihi sıkıntılı olarak gören siyasi güçler seçimlerin ertelenmesini talep etmişti.
Kazımi’nin karşı karşıya olduğu bir diğer zorluk da yolsuzluktu.Yolsuzlukla mücadelede 2003 yılından bu yana ilk kez önemli bir atılım gerçekleştirdi. Kendisinden önceki altı hükümet çok sayıda denetleme kurumuna, şeffaflık organlarına ve komitelere rağmen yolsuzlukla mücadele etmekte başarısız olmuşken Kazımi, Korgeneral Ahmed Ebu Ragif başkanlığında tek bir komite kurdu ve kendisine geniş yetkiler tanıdı. Komite çalışmalarına başladıktan sonra ilk kez yolsuzluk yapan isimleri köşeye sıkıştırmayı başardı. Böyle bir durum ülke tarihinde ilk kez yaşanıyordu.
Kazımi devrileceğine yönelik iddialara ve karşılaştığı zorluklara rağmen Irak ile ABD arasında stratejik diyalog kurdu. Ayrıca başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri ile ilişkilerini her geçen gün daha üst bir seviyeye taşıdı. Çevresindeki Arap ülkeleriyle (Mısır ve Ürdün ile tamamlayıcı bir şekilde) gittikçe güçlenen ilişkiler kurmayı başardı.
Kazimi ayrıca ülke içinde, Arap ülkeleriyle daha fazla açılım yapmak için siyasi ve toplumsal düzeyde uygun bir atmosfer yaratmayı da başardı.



Ateşkes öncesinde bir yangın seli yaşandı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
TT

Ateşkes öncesinde bir yangın seli yaşandı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikasta kurban gittiği Beyrut'un güney banliyösünde yıkım (AFP)

İsrail, bugün Beyrut ve Tel Aviv saatiyle (TSİ 02:00) 04:00'te yürürlüğe giren Hizbullah ile arasındaki ateşkes anlaşmasının ilanını bir “ateş seli” ile karşıladı ve başta başkent Beyrut olmak üzere Lübnan'ın birçok bölgesine ve Suriye içlerine yönelik en ağır saldırılarını yaptı. Hizbullah ise İsrail'in kuzey ve orta kesimlerine doğru düzinelerce roketle karşılık verdi.

ABD Başkanı Joe Biden dün İsrail ve Lübnan'ın anlaşma şartlarını kabul ettiğini ve ülkesinin “Fransa ile iş birliği içinde Lübnan'da ateşkesin uygulanmasını sağlamak için destek vereceğini” açıkladı. Şarku'l Avsat Lübnan, İsrail ve UNIFIL'in yanı sıra Fransa'nın da dahil olduğu ABD liderliğindeki beş üyeli komitenin, Hizbullah'ın güney bölgelerinden tahliyesinin “ilki batı sektöründen başlamak üzere her biri 20 günden oluşan 3 aşamada” uygulanmasını denetleyeceğini ve anlaşmanın seçilmiş Başkan Donald Trump'ın onayını aldığını öğrendi. Biden anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Beyrut ve Tel Aviv saatiyle sabah 4:00'ü belirledi.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Biden'dan bir telefon aldı, mevcut durum ve ateşkes kararı hakkında istişarede bulundu.

Ateşkes anlaşmasının dün akşam kabinesine sunulmasından saatler önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “herhangi bir ihlale güçlü bir şekilde karşılık vereceğini” duyurdu. Netanyahu televizyonda yayınlanan konuşmasında, “Anlaşmayı uygulayacağız ve herhangi bir ihlale güçlü bir şekilde karşılık vereceğiz. Zafere kadar birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerine şöyle sürdürdü: “Ateşkes arayışının üç nedeni var: İran'a odaklanmak, tükenen silah stoklarını yenilemek, orduya bir mola vermek ve son olarak Hamas'ı izole etmek.” Lübnanlılar dün, gerilimin başladığı 23 Eylül'den bu yana en şiddetli günü terör ve korku içinde yaşadı.

İsrail'in ateş topu Suriye'ye de sıçradı ve Hizbullah'ın yoğun olarak faaliyet gösterdiğine inanılan Humus vilayetinin el Kuseyr bölgesindeki köprü ve yolların bombalandığı bildirildi.