Viyana müzakerelerinde nihai aşamaya geçiliyor

İran ile yürütülen nükleer görüşmelerde koordinasyonu sağlayan Enrique Mora, toplantıların gerçekleştirildiği Viyana’daki çalışmalarını sürdürüyor. (AFP)
İran ile yürütülen nükleer görüşmelerde koordinasyonu sağlayan Enrique Mora, toplantıların gerçekleştirildiği Viyana’daki çalışmalarını sürdürüyor. (AFP)
TT

Viyana müzakerelerinde nihai aşamaya geçiliyor

İran ile yürütülen nükleer görüşmelerde koordinasyonu sağlayan Enrique Mora, toplantıların gerçekleştirildiği Viyana’daki çalışmalarını sürdürüyor. (AFP)
İran ile yürütülen nükleer görüşmelerde koordinasyonu sağlayan Enrique Mora, toplantıların gerçekleştirildiği Viyana’daki çalışmalarını sürdürüyor. (AFP)

İran ile bir nükleer anlaşmaya varılmasına dair yürütülen Viyana müzakerelerinde zamanla yarış sürüyor. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrel dün yaptığı açıklamada, “Müzakerelerde nihai aşamaya geçiliyor. Önümüzdeki birkaç hafta, 2015 tarihli nükleer anlaşmanın kurtarılması açısından oldukça önemli olacak” dedi.
Viyana görüşmelerine başkanlık eden Borrell düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi:
“İyimserim. Ay sonuna kadar önümüzde iki hafta var. Ancak yapılacak çok iş bulunuyor. Diğer yandan ise zaman sınırlı. Müzakerelerin Viyana'da durmayacağı bir aşamaya girileceğini umuyorum.”
İran ile varılan teknik anlaşmanın sona ereceği 20 Mayıs'a kadar siyasi düzeyde bir uzlaşıya varılmadığı taktirde denetimlerin durdurulmasını önleyecek bir plana işaret eden Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, ajansın gerekli teftişlere devam edebilmesi için İranlı meslektaşlarıyla doğrudan iletişime geçeğini söyledi. Zoom üzerinden gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Grossi, devam eden siyasi müzakerelerin ayrıntılarından ve ilerlemelerden haberdar olmak için ABD ile İran arasındaki dolaylı görüşmelere arabuluculuk yapan Avrupalı ortaklarıyla sürekli temas halinde olduğunu vurguladı.
İran'ın sağlaması gereken denetimler ile ilgili UAEA ile İran arasında siyasi bir süreç yürütüldüğünü doğrulayan UAEA Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
 “Sabra ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Zira müzakere sürecinin tam ortasındayız. Teknik anlaşmanın sona erme tarihi öncesinde siyasi bir uzlaşıya varılacağını umuyorum.”
İran’ın gizli nükleer tesislerinde UAEA müfettişleri tarafından bulunan uranyum izleri hakkında Viyana'daki İranlılarla görüşmelere başlayan ajans bu konuda henüz Tahran'dan ‘tatmin edici’ yanıtlar alamadı.
Müzakereciler söz konusu teknik anlaşma bitmeden müzakerelerin sona ereceğini umut ediyor. Ancak süreçte çıkan bazı engellerin ilerlemenin kaydedilmesinin ve anlaşmaya varılmasının önüne geçtiği anlaşılıyor. Müzakerelere katılan Avrupalı kaynaklar, mevcut engellerin çözülmesi için zamana ihtiyaç olduğunu olduğunu bildirmişti.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, AB dışişleri bakanları toplantısının oturum aralarında yaptığı açıklamada, Viyana müzakerelerinde ‘zamanın önemli bir faktör olduğunu’ vurgulayarak  görüşmelerin zor, zahmetli ve uzun sürdüğünü ancak yapıcı bir atmosferde gerçekleştiğini söyledi. Anlaşmaya varılması yönündeki sürenin dolduğunu hatırlatan Maas, nükleer anlaşmaya geri dönmenin ‘İran'ın nükleer silah elde etmemesini sağlamanın tek yolu olduğunu’ kaydetti.
Ek Protokol’ü askıya alan İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) kapsamındaki denetimleri ertelemiş; bu durum detayları tam olarak açıklanmayan bazı olumsuzluklara yol açmıştı. Bunun nedenlerinden biri de yasa dışı nükleer faaliyet şüpheleri kaydedildiği takdirde İran’ın müfettişlerin nükleer olmayan tesisleri, özellikle de askeri tesisleri ziyaret etmesine izin vermemesiydi.
Washington'ın anlaşmadan geri çekilmesinin ardından, geçtiğimiz şubat ayında uyguladığı yaptırımların kaldırılmaması halinde yapılacaklara ilişkin çıkarılan bir parlamento yasasını temel alan İran UAEA müfettişlerinin çalışmalarını kısıtladı. Ardından Tahran, UAEA ile üç ay sürecek teknik bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşma, UAEA’nın önemli etkinlikleri izleyip kaydetmesine izin veriyor.
AFP’nin haberine göre söz konusu anlaşmanın süresinin son tarihinin 21 Mayıs  olduğunu belirten İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Görüşmelerin doğru yolda ilelemesi ve Tahran’ın da onaylaması halinde söz konusu tarih sonrasındaki seçeneklerden biri de belirlenen sürenin uzatılması olacaktır. Zira görüşmeleri tamamlamak için acele etmiyoruz. Ertelemeye de izin vermiyoruz. Müzakere ekibimizin Tahran'ın talimatlarını katı bir şekilde uygulamasını engelleyecek herhangi bir tarih istemiyoruz. Müzakerelere özel zorluklar mevcut. Karşılıklı anlayış ve anlaşma açısından kayda değer bir yol kat ettik. Geriye kalanlar zor ya da kolay bir şekilde tamamlanabilir. Ancak Washington’da karar alınmadığı taktirde zor olacaktır. ABD, Trump’ın başarısızlığa uğrayan politikasından uzaklaşmaya karar verdiği taktirde ise sonuca kolay ulaşılacaktır. Yaptırımlar konusunda görüş ayrılıklarımız olsa da bunlar Washington'da alınacak siyasi bir karar ile çözülebilir.”
İran baş müzakerecisi Abbas Arakçi’nin geçici anlaşmanın uzatılması olasılığına dair açıklamaları hakkında da değerlendirmelerde bulunan Hatipzade nükleer anlaşma yükümlülüklerinden geri adım atma yönünde, parlamento tarafından aralık ayında kabul edilen yasanın bağlayıcı olduğunu söyledi. İran ile UAEA arasında kararlaştırılan zamanın kesin olduğunu vurgulayan Hatipzade sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müzakereleri bitirme yönünde acelemizin olmaması ancak aynı zamanda vakti de boşa harcamak istemememiz doğaldır. Nükleer müzakere ekibi için Tahran'da alınan idari emirlere göre hareket ediyoruz. Dikkatle çalışıyoruz ve engel oluşturacak herhangi bir tarih istemiyoruz. Kararlar, nükleer müzakere ekibi tarafından değil de içinde Parlamento Başkanı’nın da bulunduğu Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi tarafından alınıyor.”
Washington daha önce, nükleer anlaşmayla doğrudan ilgisi olmayan çok sayıda yaptırımı kaldırmaya istekli olduğunu göstermişti. Teröre finansman sağlaması sebebiyle İran Merkez Bankası’nın Trump yönetimi tarafından tâbi tutulduğu yaptırımlara ilişkin atılan adımlar da bunlar arasında yer alıyor. Ancak İran tüm yaptırımların kaldırılarak küresel finans sistemine dönmesine izin verilmesini talep ediyor.
Toplantılarda dün siyasi düzeyde hareketlilik mevcuttu. Güne ABD heyetiyle görüşerek başlayan Avrupalı arabulucular sonrasında da toplantıya Abbas Arakçi ile bir araya geldiler. Arakçi’nin yanında teknik uzmanlar yoktu. Bu durum görüşmelerde siyasi başlıkların ele alındığı ve İranlıların müzakereleri ilerletme yönünde taviz vermeye ne derece hazır olduğuna odaklanıldığı yorumlarının yapılmasına neden oldu.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.