Kabil-Taliban arasında Ramazan Bayramı ateşkesi

Afganistan Devlet Başkanı Gani, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kamer Cavid Bajva’yı başkent Kabil’de kabul etti. (Reuters)
Afganistan Devlet Başkanı Gani, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kamer Cavid Bajva’yı başkent Kabil’de kabul etti. (Reuters)
TT

Kabil-Taliban arasında Ramazan Bayramı ateşkesi

Afganistan Devlet Başkanı Gani, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kamer Cavid Bajva’yı başkent Kabil’de kabul etti. (Reuters)
Afganistan Devlet Başkanı Gani, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kamer Cavid Bajva’yı başkent Kabil’de kabul etti. (Reuters)

Taliban ve Afgan hükümeti, Ramazan Bayramı nedeniyle 3 günlük ateşkes ilan etti. Söz konusu karar, Washington’un ABD askerlerini Afganistan’dan geri çekmeye başlayacağı tarihle eş zamanlı olarak alındı. Afganistan’daki şiddet olayları, ABD askerlerinin geri çekilmeye başlayacağı 1 Mayıs tarihinden itibaren oldukça arttı. Taliban Amerikan güçleriyle savaşmaktan kaçınırken, hükümete ve sivillere yönelik saldırılar durmadı. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, söz konusu saldırıların sonuncusunda, ülkenin güneydoğusundaki Zabul vilayetinde Pazar gecesi bir otobüsü hedef alan bombalı saldırı sonucu en az 11 kişi hayatını kaybetti. Söz konusu saldırı, geçtiğimiz Cumartesi başkentin banliyölerinden birinde bir kız lisesini hedef alan saldırının ardından geldi. Saldırı sonucu çoğunluğu kız öğrenci olmak üzere 50’den fazla kişinin hayatını kaybetti ve 100’den fazla kişi de yaralandı.
Taliban Hareketi Pazartesi günü erken saatlerde yaptığı açıklamada, “Ramazan Bayramı’nın birinci gününden üçüncü gününe kadar ülke çapında düşmana yönelik tüm faaliyetlerin durdurulması yönünde talimat verildi” dedi. Ardından Devlet Başkanı Eşref Gani’de benzer bir girişim ile Taliban’ı kanlı savaşı sona erdirme noktasında kalıcı bir ateşkes ilan etmeye çağırdı. Bu Taliban ve hükümetin dini bayram vesilesiyle ilan ettiği ilk ateşkes değil. Yapılan iki açıklama, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kamer Cavid Bajva’nın üst düzey yetkililerle Kabil’de gerçekleştirdiği toplantıyla eş zamanlı geldi. Bir açıklamaya göre toplantıda Gani’ninde olduğu bildirildi. Bajva Gani ile görüşmesinde, Pakistan’ın her zaman Afgan barış sürecini destekleyeceğini söyledi. Ziyarette Bajva’ya, Pakistan’ın istihbarat servisi başkanı Korgeneral Faiz Hamid’de eşlik etti. Pakistan Afgan barış sürecinde önemli bir bölgesel aktör. Afgan yetkililer Pakistan’ı sürekli Taliban’ı silahlandırma ve barındırma noktasında suçluyor.
Cumartesi günü Kabil’in batısında yer alan Deşti Berçi semtinde bir lisenin giriş kapısında bomba yüklü araçla bir saldırı düzenlendi. Şii nüfusun yoğunlukta yaşadığı bölgeler, saldırıların sürekli hedefi olmaya devam ediyor.
Söz konusu saldırı ülkede bir yıldan bu yana görülen en büyük saldırı. Saldırının, Ramazan Bayramına hazırlık için insanların alışveriş yaptığı bir zamanda geldiği belirtildi.
Saldırının ardından bir çok kız öğrenci Pazar günü Kabil’deki bir mezarlığa defnedildi. Muhammed Taki, saldırıdan kurtulan iki kız çocuğunun, “Olay yerine koştuğumuzda kendimizi vücut parçalarının arasında bulduk. Hepsinin bedenleri üst üste yığılmıştı” dediklerini aktardı. Kabil’de ikamet eden Raşit Haşimi, Taliban’ın savaşı sona erdirmesi gerektiğini, çünkü Amerikan kuvvetlerinin bölgeden geri çekilmeye başladıklarını söyledi. Haşimi, “Taliban’ın yabancı kuvvetlerle savaştığını söylüyorlar. Ama yabancı kuvvetler ülkeden geri çekilmeye başladı. Öyleyse neden Afganlarla savaşmaya devam ediyorlar?” dedi.
Siyasi analist Fuad Kuşi, “Ateşkes, ABD güçlerinin resmi olarak 1 Mayıs tarihinde geri çekilmeye başlamasından bu yana, yoğun bir şekilde devam eden çatışmalardan Taliban Hareketi’nin militanlarını birazcık olsun dinlendirmesine fırsat sağlıyor” dedi. Açıklamasının devamında, “Hükümet ateşkesi uzatmak için her türlü yolu deneyecek ancak Taliban bayramdan hemen sonra yeniden savaş alanına dönecek” ifadelerini kullandı. Analist, “Taliban ateşkesin uzaması halinde saflarının bölüneceğini ve ivmesinin düşeceğini biliyor ve bunu hiç istemiyor” dedi.
Taliban Hareketi Cumartesi günü meydana gelen saldırının sorumluluğunu üstlenmezken, 2020’den bu yana Kabil’de herhangi bir saldırı düzenlemediğini vurguladı. O dönemde hareket, Katar’da eski ABD Başkanı Donald Trump ile barış görüşmelerine kapı aralayan ve ABD askerlerinin Afganistan’dan geri çekilmesini içeren bir anlaşma imzalamıştı. Buna rağmen bazı bölgelerde Afgan güçleriyle günlük çatışmalar gerçekleşti. ABD’nin 1 Mayıs’a kadar bütün kuvvetlerini Afganistan’dan geri çekmesi gerekiyordu. Ancak Washington, 2001 saldırılarının yirminci yıl dönümüne denk gelecek şekilde geri çekilme tarihini 11 Eylül’e erteledi. Bu durum Taliban Hareketini oldukça kızdırdı. Taliban Hareketi lideri Heybetullah Ahunzade Pazar günü yaptığı açıklamada, “Geri çekilme tarihinde olan herhangi bir gecikme, yapılan anlaşmanın ihlali anlamına gelir” ifadelerini kullandı. Ahunzade, “ABD bir daha sözüne sadık kalmazsa, tüm dünya bu duruma tanık olmalı ve sonuçlarından ABD’yi sorumlu tutmalıdır” ifadelerini kullandı.



Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.


Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

TT

Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

Trump: Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Sudan’daki krizi çözmek için müdahale etmemi istedi

ABD Başkanı Donald Trump dün, Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Sudan'daki savaşı durdurmak için kendisinden güçlü bir şekilde müdahale etmesini istediğini açıkladı. Trump, Sudan'daki çatışmayı çözmenin planlarının bir parçası olmadığını, ancak Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ‘dünyanın en kötüsü’ olarak nitelendirilen krizi çözmek için güçlü bir şekilde müdahalede bulunmasını istediğini söyledi.

y
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump dün düzenlenen ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'na katıldı (SPA)

Sudan'ın büyük bir medeniyet ve kültüre sahip olduğunu, ancak ne yazık ki bunun bozulduğunu belirten ABD Başkanı, ülkeler arasındaki iş birliği ve koordinasyonla bu durumun düzeltilebileceğini vurguladı.

Kendi sosyal medya platformu Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda Trump, “Sudan, dünyadaki en fazla şiddetin yaşandığı yer haline geldi ve en büyük insani krizle boğuşuyor. Başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere Arap ülkeleri ve dünya liderleri, Sudan'da olanlara derhal son vermek için ABD Başkanlığının gücünü ve etkisini kullanmamı istedi” diye yazdı.

Öte yandan Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ise Sudan krizini çözmek için gösterdikleri çabalarından dolayı Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Başkan Trump'a teşekkür etti. Sudan hükümeti de Sudan'da adil ve eşitlikçi bir barışın sağlanması için iki ülkenin gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

y6
ABD Başkanı Donald Trump dün ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nda konuştu (SPA)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, Sudan'daki çatışmayı çözüme kavuşturmayı amaçlayan ‘Uluslararası Dörtlü’ adlı grupta yer alıyor. Washington, Trump'ın Afrika Temsilcisi Massad Fares Boulos aracılığıyla, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için üç ila dokuz aylık geçici bir insani ateşkes önerdi. Ancak bu öneride şimdiye kadar somut bir ilerleme kaydedilemedi.

Suudi Arabistan, 6 Mayıs ile 10 Mayıs 2023 tarihleri arasında Cidde'de Sudan’da çözüm amacıyla gerçekleştirilen görüşmelere ev sahipliği yaptı. Bu görüşmeler 11 Mayıs'ta Cidde İnsani Yardım Bildirisi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Bildiride, Sudan'ın egemenliği ve birliği teyit edilirken Sudan'daki sivilleri korunması ve insani yardımın geçişine izin verilmesi gerektiği vurgulanıyordu.

Sudan'daki çatışma, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki iktidar mücadelesi sırasında 2023 yılının nisan ayında patlak verdi. Çatışmaların ardından etnik temelli cinayetler, yaygın yıkım ve kitlesel yerinden edilme olayları yaşandı, bu da dış güçlerin müdahalesine yol açtı. Dış müdahale ise Sudan'ın bölünmesi tehdidini beraberinde getirdi.

Sudan ordusu ve HDK son aylarda giderek daha fazla insansız hava aracı (İHA) saldırılarına başvurarak çok sayıda sivilin ölümüne neden oldu.