Suriye’nin güneyindeki bir şirket Ermenistan’a göndermek üzere gençleri işe alıyor

Es-Sayyad güvenlik şirketi bir kısmı Libya’dan yeni dönen 150 Suriyeli genci ücret karşılığında Ermenistan’a göndermeyi planlıyor.

Suriyeli gençler daha önce de petrol tesislerini korumak amacıyla Libya’ya gönderilmişti. Şarku’l Avsat)
Suriyeli gençler daha önce de petrol tesislerini korumak amacıyla Libya’ya gönderilmişti. Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’nin güneyindeki bir şirket Ermenistan’a göndermek üzere gençleri işe alıyor

Suriyeli gençler daha önce de petrol tesislerini korumak amacıyla Libya’ya gönderilmişti. Şarku’l Avsat)
Suriyeli gençler daha önce de petrol tesislerini korumak amacıyla Libya’ya gönderilmişti. Şarku’l Avsat)

Suveyda vilayeti yaklaşık iki haftadır, Suriye’nin güneyinde faaliyet gösteren bir güvenlik şirketinin gençleri para karşılığında Ermenistan’a göndereceğine yönelik haberlerle çalkalanıyor.
Suveyda-24 gazetesi yetkililerinden aktivist Rayan Maaruf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada vilayetteki Es-Sayyad adlı güvenlik şirketinin temsilcisi Avukat Muhammed Bakir’in kendisine, Libya’ya faaliyet göstermelerinin ardından Rus kuvvetleriyle Ermenistan’a gitmek için kayıt yaptıran Suriyeli gençler olduğu bilgisini verdiğini aktardı. Maaruf’a göre Bakir, Ermenistan’a gidecek yaklaşık 150 kişi için aylık 2000 ila 2500 dolar arasında değişen bir maaş karşılığında beş aylık sözleşme hazırlandığını bildirdi.
Nitekim geçtiğimiz haftalarda onlarca kişinin Bakir’in Şahba mıntıkasındaki avukatlık bürosuna akın ettiği, kendisinden imzalanan sözleşmelerin içeriği ve ücretlerin garantisi hakkında bilgi aldığı belirtildi. Onlarca gencin kayıt için 25 bin Suriye lirasının yanı sıra gerekli belgeleri de kendisine teslim ettiği kaydedildi.
Maaruf açıklamasında şirkette çalışanların ve Ermenistan’a gitmek için kayıt yaptıranların yakınlarının verdiği bilgilere dikkat çekti. Buna göre Es-Sayyad şirketinin temsilcisi Suriyeli gençlere önce Şam Uluslararası Havalimanı üzerinden Rusya’ya gideceklerini, ardından da Ermenistan’a transfer edileceklerini bildirdi. Ayrıca yolculuğun mayıs ayı boyunca süreceği kaydedildi.
Maaruf söz konusu gençlerin kendilerine verilecek görevlerin içeriğini bilmediklerini söyledi. Görevlerinin Libya’dakine, yani oradaki Rus tesislerini koruma faaliyetlerine benzer olabileceğini düşündüklerini aktardı. Rayan Maaruf ayrıca Es-Sayyad şirketinin Suveyda’dan 150 kişi istediğini ve diğer bölgelerden de aynı sayıda bir talep yapılmış olabileceğini belirtti.
Maaruf sözlerine şöyle devam etti:
“Gençleri Ermenistan’a çekmeye yönelik propaganda Es-Sayyad şirketinin 25 bin Suriye lirası kayıt komisyonu kazanmasını sağlayan hileli bir oyun olabilir. Çok sayıda genç şirketin Suveyda’daki ofisine kayıt yaptırmaya devam ediyor. Bu Suriyeli gençler için yüksek bir meblağ.”
Söz konusu gençlerden biri Ermenistan’a seyahat etmek için ismini kaydettirdiğini söyleyerek iddiaları doğruladı. 25 bin Suriye lirası ödediğini belirten şahıs, güvenlik onayı almayı ve seyahat etmesine izin veren sağlık muayenesinin sonucunu beklediğini dile getirdi. Kayıt yaptıranların henüz Ermenistan’a gönderilmediği bilgisini verdi.
Libya’dan dönen ve isminin verilmesini istemeyen Dera vilayetinden bir savaşçı da Rus güçlerinin Libya’daki sözleşmeli dört aylık dönemden sonra kendilerini Hmeymim Hava Üssü üzerinden Suriye’ye geri getirdiğini aktardı. “Grupta Suriye’nin birçok bölgesinden gençler vardı” diyen savaşçı Suriye’deki güvenlik şirketi, yani es-Sayyad ile imzaladıkları sözleşmede öngörülen ücretin tamamını alamadıklarını bildirdi. Dört aylık sözleşmenin sona ermesinin ardından kendilerine 3 bin dolar verildiğini kaydetti. Söz konusu Suriyeli imzalanan sözleşmede gönüllünün Libya’da üstleneceği göreve bağlı olarak aylık maaşlarının 1000 ile 1500 dolar arasında değiştiği bilgisini verdi. Libya’da kendilerine verilen görevin ‘petrol tesislerini ve fabrikaları korumak, hendekler kazmak, siperler hazırlamak ve yolları taşlarla döşemek’ olduğunu söyleyen Suriyeli, Libya’da herhangi bir askeri eylem gerçekleştirmediklerini ve Rus kuvvetlerin bulunduğu bir askeri bölgede kaldıklarını kaydetti.
Rus kuvvetlerin kendilerine sık sık üstünlük tasladığını ve kötü davrandığını ifade eden Suriyeli savaşçı ancak Libya’da beş aydır kazandıkları aylık ücreti Suriye’de yıllar boyunca kazanamadıklarının altını çizdi. “Oradaki görev ne kadar zor ve yorucu olursa olsun Suriye’de işsiz kalmaktan veya düşük ücretle çalışmaktan çok daha iyidir” dedi.
Libya’da son olarak geçen yıl mart ayında görev yaptığı bilgisini veren savaşçı, dört aylık sözleşmenin sona ermesinin ardından Suriye’ye geri döndüğünü söyledi. Savaşçı, Libya’da halen Suriyeli gençlerin görev yaptığını, tüm unsurların sınır dışı edilmesiyle ilgili haberler duyduklarını ve yakın zamanda Libya’ya gidişlerin duracağını belirtti.
Gözlemciler Rus bir şirketin Suriyeli gençlere yönelik bu ve benzeri faaliyetlerinin ve onları Libya’da savaşmak üzere gönderebilmelerinin temel nedeninin ülkenin içinde bulunduğu kötü ekonomik koşullar, yaygın yoksulluk ve güvenlik sorunları olduğu görüşünde.



 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
TT

 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)

Financial Times gazetesi, güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in Arap ve İslam ülkelerinden gelen itirazlar sonrasında Gazze Barış Konseyi üyeliğine aday listesinden çıkarıldığını bildirdi.

Blair, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonlarında İsrail ile Hamas arasındaki savaşı sona erdirmek için 20 maddelik planını açıkladığı sırada konsey üyeliği için belirlenen tek isimdi. Trump, Blair'i "çok iyi bir adam" olarak tanımlamıştı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’ten aktardığına göre, Blair o dönemde planı "cesur ve akıllıca" olarak nitelendirdi ve ABD başkanının başkanlık edeceği konseye katılmaktan memnuniyet duyacağını ifade etti.

Ancak bazı Arap ve Müslüman ülkeler, kısmen 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline verdiği güçlü desteğin Ortadoğu'daki itibarına verdiği zarar nedeniyle plana karşı çıktı.

Financial Times, Blair'in bir müttefikinin, eski başbakanın Barış Konseyi üyesi olmayacağını söylediğini aktardı. Müttefik, "Bu konsey mevcut dünya liderlerinden oluşacak ve altında daha küçük bir yürütme kurulu bulunacak" dedi.

Kaynak, Blair'in, Trump'ın damadı Jared Kushner ve ABD başkanının kıdemli danışmanlarından Steve Witkoff'un yanı sıra Arap ve Batı ülkelerinden üst düzey yetkililerle birlikte yürütme kurulunda yer almasının beklendiğini de ifade etti.


Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


Suriye Dışişleri Bakanlığı SDG'nin, kontrolü altındaki bölgelerde kurtuluş kutlamalarını engellemesine tepki gösterdi

Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı SDG'nin, kontrolü altındaki bölgelerde kurtuluş kutlamalarını engellemesine tepki gösterdi

Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)
Yerel halkın, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed döneminde eski bir güvenlik merkezi olduğunu söylediği Kamışlı'daki bir kafeterya (Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'nda Amerikan işlerinden sorumlu yetkili Kuteybe İdlibî, Suriyelilerin, Esed rejiminden kurtuluşunun ve devrilmesinin birinci yıl dönümü dolayısıyla kutlamalar yapmasını, kontrolü altındaki bölgelerde engelleyen Suriye Demokratik Güçleri’ne tepki gösterdi.

İdlibi, Suriyelilerin ulusal tarihlerinde önemli bir anı kutlamalarını engelleyen herhangi bir yapının, demokratik olduğunu veya halkı temsil ettiğini güvenilir bir şekilde iddia edemeyeceğini savundu. Meşru sevinç ifadesinden korkan bir yapı, onlar adına konuştuğunu iddia edemez; özgürlük bölünemez.

SDG cumartesi günü yayınladığı genelgeyle, "Saldırganlığı Caydırma " savaşının zaferinin ve Esad rejimi ile ona bağlı güvenlik ve askeri teşkilatının devrilmesinin birinci yıldönümü olan 7 ve 8 Aralık tarihlerinde zaferin yıldönümü dolayısıyla yapılacak toplantı ve kutlamaları yasakladı.

sdfgr
Suriye Demokratik Güçleri'nin, kontrolü altındaki Suriye bölgelerinde halk kutlamalarını yasaklama kararı

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba, SDG'nin rejimin devrilmesini anma kutlamalarını iptal etme kararını eleştirdi. Medya açıklamalarında, yasağın SDG'nin Suriye hükümetine karşı oynadığını iddia ettiği rolü, yani DEAŞ ile mücadeleyi yerine getirmedeki başarısızlığını gösterdiğini belirtti. Baba, SDG'nin "ülkenin kuzeydoğusundaki ulusal gruplardan endişe duyduğunu ve bu kutlamanın, adaletsiz yasalarına ve oradaki Suriyelilere yönelik sınırsız uygulamalarına karşı bir isyana dönüşebileceğinden korktuğunu" ifade etti.

Kararı, "İran ve PKK unsurlarının milisler içinde karar alma süreçlerindeki hakimiyetinin göstergesi" olarak nitelendirdi.

Aktivistler tarafından yayınlanan fotoğraflarda, SDG güçlerinin, kutlama yürüyüşlerini engellemek için Suriye'nin kuzeyindeki Rakka meydanlarına orta menzilli silahlar ve keskin nişancılar konuşlandırdığı görülüyor.

Suriye devriminin başlangıcında kurulan "Rakka Sessizce Katlediliyor" hesabı, SDG'nin dün Rakka ilinin batısındaki Tabka kentinde 13 çocuğu gözaltına aldığını bildirdi. Çocukların çoğu 15 yaş ve altındaydı ve gözaltına alma sebebinin şehir duvarlarına SDG karşıtı yazılar yazılması nedeniyle yapıldığı bildirildi. Hesapta, göz altıların SDG tarafından şehrin çeşitli mahallelerinde düzenlenen bir dizi baskınla eş zamanlı olarak yapıldığı belirtildi.

Aynı bağlamda, sosyal medyadaki Suriye hesapları, SDG'nin son saatlerde Suriye Cezire bölgesinin çeşitli yerlerinde, Haseke ve Kamışlı'da "Suriye hükümetine destek verdikleri ve yabancı kuruluşlarla iş yaptıkları" suçlamasıyla 17 kişiyi hedef alarak yaygın gözaltı operasyonları yürüttüğünü ifade etti.