Rusya, Suriye'deki askeri tesislerini genişletiyor

Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde Suhoy-35 savaş uçağı önündeki Rus askerleri (AFP)
Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde Suhoy-35 savaş uçağı önündeki Rus askerleri (AFP)
TT

Rusya, Suriye'deki askeri tesislerini genişletiyor

Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde Suhoy-35 savaş uçağı önündeki Rus askerleri (AFP)
Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde Suhoy-35 savaş uçağı önündeki Rus askerleri (AFP)

Suriye'de bulunan Tartus limanındaki deniz üssünü genişleten Rusya, limanın gemi onarım tesislerini desteklemek için yüzer bir rıhtım inşa etmeyi planlıyor.
Söz konusu gelişme, Rus ordusunun Hmeymim Hava Üssü'ndeki pistlerden birini uzatmasından yalnızca haftalar sonra geldi. Rus haber ajansı TASS'ın haberine göre, yüzer rıhtım inşaatının önümüzdeki yıl tamamlanması bekleniyor.
Batılı askeri yetkililerin aktardığına göre, Tartus üssündeki modernizasyon, Rus donanmasının savaş gemilerini bakım için Karadeniz'deki limanlara göndermekten kaçınmasını sağlayacak.
Tartus'taki üssünü Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed hükümetinden kiralayan Rus donanması, dört yıl önce, burayı resmi bir üs olarak değil de bir malzeme ve teknik destek noktası olarak sınıflandırmıştı.
Bu durum, Suriye'nin Moskova ile imzaladığı, deniz üssünün 49 yıl süreyle serbest kullanımına izin veren, aynı zamanda Kremlin'e deniz üssü üzerinde egemenlik sağlayan bir anlaşmanın ardından 2017'de değişmişti.
Söz konusu anlaşma, Kremlin'in nükleer enerji ile çalışanlar da dahil olmak üzere onlarca savaş gemisini Rusya dışındaki tek deniz tesisi olan Tartus'ta tutmasına izin veriyor.
Oxford Üniversitesi St. Anthony's Koleji’nde akademisyen Dr. Diana Galeeva, Voice of America News’in haberine göre Orta Doğu Entstitüsü (MEI) tarafından yayınlanan yazısında bu konu hakkında şöyle söylüyor:
“Rusya, Suriye iç savaşında önemli bir dönüm noktası olan askeri müdahaleye geçişle birlikte Ortadoğu'daki rolünü 2015'ten bu yana artarak sürdürdü. Suriye'deki varlığını DEAŞ ve diğer radikal gruplarla savaştığını söyleyerek gerekçelendiren Rusya, bununla beraber jeopolitik olarak, büyük güç statüsüne geri dönüşte kararlı.”
Aynı bağlamda, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi de Ortadoğu'ya yeniden girme, çok taraflı ittifakları reforme etme ve bölgedeki liderlik rolünü yeniden kanıtlamaya hazırlandığını belirtti. ABD, Şubat ayında, Biden yönetiminin ilk askeri harekatında, Suriye'deki İran destekli milisleri hedef alan bir hava saldırısı başlattı.
Ancak Biden yönetimi, Suriye Kürtleriyle müttefik ABD güçleri de dahil olmak üzere hükümetlere bağlı olan ve olmayan altı farklı orduyu içeren çatışmada ABD’nin rolüne dair net bir tanım vermede acele etmedi.
The Wall Street Journal’ın bu hafta yayınlanan haberinde “Biden yönetiminin Suriye hükümetinin kontrolü altında bulunmayan kuzeybatı İdlib’e sığınan milyonlarca Suriyeliye Birleşmiş Milletler (BM) yardımı ulaştırma üzerine Suriye'de erken bir test yürütmesi muhtemel” ifadelerine yer verildi.
Geçen hafta Beyaz Saray, Esed rejimi ve destekçilerini kendi halklarına karşı sürdürdükleri şiddetli savaşı durdurmaya, ülke çapında ateşkes uygulamaya, tüm muhtaç Suriyelilere insani yardım ulaştırmaya ve siyasi bir çözüm yönünde müzakere etmeye çağırmıştı.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz