Griffiths’ten Husilere: Marib saldırısını durdurun

Griffiths, bir çözüm fırsatının mümkün olduğunu belirtirken, Guterres BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına Griffiths’i atamaya hazırlanıyor

Martin Griffiths (Reuters)
Martin Griffiths (Reuters)
TT

Griffiths’ten Husilere: Marib saldırısını durdurun

Martin Griffiths (Reuters)
Martin Griffiths (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, İran destekli Husi grubunu Marib'e yönelik saldırıyı ‘derhal’ durdurmaya çağırarak, askeri tırmaşının savaşı sona erdirmeyeceğini vurguladı. Suudi Arabistan, Umman ve ABD'nin gösterdiği çabalardan ötürü minnettarlığını dile getiren Griffiths, savaşı durdurmak, kritik insani meseleleri ele almak ve ülkedeki siyasi süreci yeniden başlatmak için fırsatın halen var olduğunu vurguladı.
Griffiths, Yemen hükümetine övgüde bulunmadan önce, New York'taki BM Güvenlik Konseyi üyeleri önünde BM Yemen Temsilcisi olarak yaptığı son konuşmasında, “Son aylarda Yemen sorununa barışçıl bir çözüm getirme yönündeki iki katına çıkan çabalara rağmen ne yazık ki bugün tarafların bir anlaşmaya varmaya çok yakın olduklarını bildirmek için burada değilim” dedi. Griffiths bu sözleriyle Marib'de Husilerin devam eden askeri tırmanışı, Hudeyde limanları üzerinden yapılan ithalata yönelik kısıtlamar, Yemenlilerin ülke içinde serbest dolaşma özgürlüğünün ve siyasi sürecin yokluğuna atıfta bulundu. Marib'deki durumu tehlikeli olarak nitelendiren Griffiths, Husi saldırılarının acımasızca savaşa atılan çocuklar da dahil olmak üzere büyük bir can kaybına yol açtığını belirtti. Ayrıca grubu Marib'e yönelik saldırısını derhal durdurmaya çağırarak bu tür saldırıların bir gerekçesinin olamayacağını vurguladı.
BM Güvenlik Konseyi'nin video-konferans aracılığıyla gerçekleştirdiği toplantıda konuşan Griffiths, temel sorunlara barışçıl ve kalıcı çözüm sağlayacak seçenekler olduğunu yineleyerek, bunun ticari malların, özellikle de Hudeyde Limanı üzerindeki akaryakıtın geçişindeki kısıtlamaların kaldırılmasını ve Sana Havaalanının yeniden açılmasını içerdiğini açıkladı. Ancak, Marib’e yönelik saldırıda kenti kontrol altına almak için savaşın tek seçenek olduğunun düşünülmesinden endişe ettiğini ifade ederek, askeri bir işgalin savaşı kesin bir şekilde sona erdirmeyeceğini vurguladı. Her iki tarafa ilişkin gerçekleştirdiği yoğun ve karmaşık müzakere turlarının hazırlanan çözüm planının yeniden gözden geçirilerek revize edilmesine yol açtığını belirten Griffiths, bunun ilk olarak ülke çapında ateşkese bağlılığı içereceğini, ayrıca Taiz, Hudeyde ve Marib dahil olmak üzere ülkenin birçok yerinde yolların açılmasına ek olarak, insani yardımların sağlanmasını mümkün kılacağını dile getirdi. İkinci olarak, Sana Uluslararası Havalimanı'nı yeniden ticari trafiğe açmaya ve Hudeyde limanları aracılığıyla Yemen'e yakıt ve diğer malların sürekli akışını sağlamaya odaklandığını belirtti. Son olarak Griffiths, çatışmayı sona erdiren siyasi bir çözüm bulmak amacıyla siyasi süreci yeniden başlatacak bu önlemlerin gerekli olduğunu vurguladı. Ayrıca, "başlıca siyasi liderler, BM Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere Yemen halkının ve uluslararası toplumun çağrılarına kulak verip çatışmayı sona erdirmek ve barışın kapısını açmak için doğru kararı alırsa bir anlaşmaya varılabileceğini" vurguladı.
Umman, Suudi Arabistan ve ABD’ye destekleri için minnettarlığını ifade eden Griffiths, Birleşmiş Milletler'in çabalarına güçlü bir uluslararası destek ve bölgesel bir ivme olduğunu açıklayarak, anlaşma sağlamanın halen mümkün olduğunu vurguladı. Ayrıca, çatışmayı sona erdirme ve barış kapısını açma kararının herhangi bir tarafın alabileceği en önemli seçim olduğunu ifade eden Griffiths, fırsatın hala var olduğunu yineledi. Müzakereleri durdurmanın hiçkimseye ve özellikle Yemen halkına hizmet etmediği konusunda uyaran BM Temsilcisi, önümüzdeki haftalarda Yemenli taraflarla birlikte çalışarak savaşı durduracak, kritik insani meseleleri ele alacak ve siyasi süreci yeniden başlatacak bir anlaşma yapacağını belirtti.
Son 3 yıldır BM Yemen Özel Temsilcisi olarak görev yapan Griffiths bu konuşmasının ardından görevine pratikte son verdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İngiliz Mark Lowcock'un görevinin sona ermesinin ardından BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına İngiliz diplomat Martin Griffiths'i atadığını duyurdu.
Aynı oturumda konuşan Lowcock ise, Yemen'de kıtlığın açlıkla mücadele eden 5 milyon insan olduğu için ülkeye musallat olmaya devam ettiğini belirterek, “Kıtlık, hastalık ve diğer trajediler Yemen'de basitçe meydana gelmiyor. Savaş tarafından dayatılıyor” dedi. Sivillerin korunmasını talep eden Lowcock, dünya savaşı sona erdirmek için diplomatik çabalarını sürdürürken, Husilerin Marib'de tekrar bir saldırı başlattığını ve bunun da Hacca, Hudeyde ve Taiz gibi diğer bölgelerde tırmanışa yol açtığını belirtti.
BM yetkilileri, Husi grubunu Griffiths'in çabalarını baltalamakla suçlayarak, ABD ve Suudi Arabistan'ın da Yemen’deki savaşı sona erdirme çabalarını iki katına çıkardığına dikkat çektiler. Griffiths, Yemen krizinde İsmail Veld Şeyh Ahmed ve Cemal bin Ömer'in ardından bu göreve gelen üçüncü BM Yemen Özel Temsilcisi oldu. Griffiths’in krizi çözmek için bölgeye ilişkin planı, kapsayıcı bir hükümetin kurulmasıyla birlikte, kilit noktalarda düşmanlıkların durdurulmasını, kuvvetlerin geri çekilmesini ve ağır silahların teslim edilmesini içeriyordu.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.