Paris, Sudan'daki geçiş sürecini desteklemek için düzenlenecek konferansa ev sahipliği yapacak

Dün Hartum'da bayram namazı için bir araya gelen Sudanlılar. (AP)
Dün Hartum'da bayram namazı için bir araya gelen Sudanlılar. (AP)
TT

Paris, Sudan'daki geçiş sürecini desteklemek için düzenlenecek konferansa ev sahipliği yapacak

Dün Hartum'da bayram namazı için bir araya gelen Sudanlılar. (AP)
Dün Hartum'da bayram namazı için bir araya gelen Sudanlılar. (AP)

Paris, Sudan'daki demokratik geçiş sürecini desteklemek ve ülkedeki ekonomik krizin aşılmasına yardımcı olmak amacıyla 17 Mayıs Pazartesi günü uluslararası bir zirveye ev sahipliği yapacak. Zirvede, özellikle Sudan’ın Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarına olan borçları görüşülecek.
Uluslararası finans kuruluşlarının üst düzey yetkililerinin yanı sıra Sudan Dostları Grubu dahilindeki çeşitli devlet ve hükümet başkanlarının katılacağı Sudan’ın Ortakları Konferansı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, 30 Eylül'de Paris'i ziyaret ettiği sırada Sudan geçiş hükümeti başkanı Abdullah Hamduk'a demokratik geçiş sürecine uluslararası destek sağlayacağına ilişkin verdiği söz çerçevesinde geliyor.
Hartum konferansta Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk'un yanı sıra, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Dışişleri Bakanı Meryem Sadık el-Mehdi ve diğer yetkililerin de yer aldığı büyük bir heyetle temsil edilecek. Zirvede ilki Fransız İşadamları Kurumu'nun ev sahipliğinde yapılacak ve yetkililerle iş insanlarının katılacağı ekonomi alanındaki oturum düzenlenecek. İkincisi oturum Arap Dünyası Enstitüsü'nde, kültürel alana ilişkin gerçekleştirilecek. Zirve, Paris yönetiminin Kovid-19 kısıtlamalarını hafifletme kararı almasının ardından Fransa'da yapılacak bu düzeydeki ilk uluslararası toplantı olacak.
Fransa Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Fransa'nın Sudan'daki geçiş sürecini destekleyen ilk ülkelerden biri olduğunu ve süreci  (egemen bir konsey ve sivil bir hükümet) desteklediğini aktardı. Aynı zamanda Fransa’nın Sudan liderini davet eden ilk ülkelerden biri olduğu kaydedildi.  
Ancak Fransa’nın konferansın düzenlenmesine ilişkin süreçte oynadığı rol, ABD’nin 14 Aralık'ta Sudan’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmasına bağlandı. Bu gelişme, Sudan'ı konferansın da temel meselelerinden biri olacak küresel finans döngüsüne yeniden dahil edilmesi için gerekli görülüyordu.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının da belirttiği üzere zirvenin, Afrika Kıtası’ndaki demokratik geçiş deneyiminin takip edilmesi gereken bir model olması dolayısıyla desteklenmesi ve teşvik edilmesi açısından siyasi bir boyutu da var. Kaynakların dikkat çektiği siyasi boyut ile eski Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi'nin öldürülmesi ve ardından oğlu tarafından yönetilen yüksek yürütme ve yasama yetkilerine sahip bir askeri konsey kurulmasından sonra takip edilen sürece işaret edildiği anlaşılıyor. 
Kaynaklar Sudan deneyimine övgüde bulundıkları açıklamalarında bunun Afrika'da demokratik geçiş süreci için bir örnek olduğunu bildirdiler. Bu nedenle zirvenin aşması gereken zorlukların arasında Sudan’ın kendisini zorlayan borç meselesiyle başa çıkması ve uluslararası finans piyasasına dönmesini sağlamak için  uluslararası toplumu seferber etmekte başarı sağlaması olduğunu vurguladılar.
Şarku’l Avsat’ın ulaştığı resmi hazırlık belgesinde Sudan'ın Burhan ve Hamduk tarafından eşit düzeyde temsil edildiği belirtiliyor. Bu da Paris'in Sudan'da askeri ve sivil kanatları paralel gördüğü anlamına geliyor. Söz konusu belgede zirve için üç hedefe ulaşılması öngörülüyor. Bunların başında Sudan’ın devrilen eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in yönetimi sırasında 30 yıllık izolasyonun ardından "yeni Sudan'ın" uluslararası topluma geri dönüşünü sağlamak bulunuyor. Belgede bu hedefin 17 Mayıs Pazartesi günü öğleden sonra yapılacak ve üç saat sürecek devlet ve hükümet başkanları toplantısında masaya yatırılacağı, salı günü de toplumsal ve kültürel boyutlara odaklanılacağı ifade ediliyor.
İkinci hedef ise özel sektörü Sudan'a yatırım yapmaya teşvik etmek. Bu toplantı pazartesi günü yapılacak zirveden bir saat önce düzenlenecek olan Ekonomik Forum’da ele alınacak. Sudanlı uzmanlar, Hartum yetkililerinin yabancı yatırım için uygun bir ortam sağlamak amacıyla reform planlarının ayrıntılarını sunmasının ardından Arap ve yabancı özel sektöre yatırım fırsatları sunacaklar.
Üçüncü toplantının hedefinde ise Sudan üzerindeki borç yükünü azaltmaya yönelik hazırlıklara odaklanılıyor. Paris, Sudan'ın Uluslararası Para Fonu'na olan borcunun kalanını ödemek için 1,4 milyar dolar sağlama sözü verdi. Aynı şekilde ABD, Sudan’ın Dünya Bankası’na olan borçlarını ödemesi için yardımda bulunma sözü verirken İngiltere hükümeti de Afrika Kalkınma Bankası'na olan borçlarını ödemede destek olma taahhüdünde bulundu.
Paris, Sudan’ın Dostları Grubu'nu borç dosyalarına somut bir şekilde dahil olmaya zorlamayı umut ediyor. Önce Sudan’ın uluslararası finans kuruluşlarına yönelik borç dosyasının kapatılması, ardından da ikili borçlara yönelinmesi hedefleniyor.
Pazartesi günü başlayacak zirve, Elysee Sarayı'nın yakınındakiBüyük Saray’da öğleden sonra Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un açılış konuşmasıyla başlayacak ve ardından Yeni Sudan başlığı altında konferansın ilk oturumu düzenlenecek. Sudan devriminin aşamaları hızlı bir şekilde gözden geçirildikten sonra Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ve Başbakan Hamduk konuşma yapacak. Oturum, Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve Arap Birliği'nden oluşan uluslararası topluluğu temsil eden ana katılımcıların konuşmasıyla devam edecek.
İkinci oturumda Sudan ekonomisini ve borç dosyasını destekleme başlıkları ele alınacak. Oturumda öne çıkan konuşmacılar arasında IMF Direktörü Kristalina Georgieva ve Sudan’ın borcu olduğu taraflar yer alacak. Oturum, Macron ve Georgieva'nın değerlendirmelerinin sunulması ve ardından Fransa Cumhurbaşkanı, Hamduk ve Burhan'ın düzenlediği basın toplantısıyla sona erecek.
Mısır Cumhurbaşkanı, Etiyopya Cumhurbaşkanı, Afrika Birliği Başkanı, Avrupa Konseyi Başkanı ve Nahda (Rönesans) Barajı dosyası ile ilgilenen yetkililerin de katılım göstereceği zirvede çözüm bulunamayan baraj konusunun da gündeme gelmesi bekleniyor. Aynı zamanda Filistinliler ile İsrailliler arasındaki şiddet olayları ve bölgedeki gelişmelerine de toplant konuları arasında yer alacağı kaydediliyor.



Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
TT

Gazze Şeridi'nde dondurucu soğuk bir bebeğin hayatını kaybetmesine neden oldu... Yaşamını yitirenlerin sayısı 13'e yükseldi

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda soğuktan hayatını kaybeden kızına veda eden Filistinli bir anne (Reuters)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde aşırı soğuk nedeniyle bir aylık bebek hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, bir aylık bebek Said Abidin’in Han Yunus’ta aşırı soğuktan yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Kaynaklar, Gazze’deki şiddetli soğuk ve olumsuz hava koşulları nedeniyle hastanelere getirilen ölü sayısının 13’e yükseldiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, bu rakamlar Gazze’deki insani durumun ciddiyetini ortaya koyuyor; özellikle çocuklar ve dayanaksız çadırlarda yaşayan mülteciler, soğuk havayla baş edemiyor. Bölge halkı, barınma, sağlık hizmeti ve ısınma imkanlarından yoksun; yakıt kıtlığı nedeniyle ısınma araçları kullanılamıyor. Şiddetli ve yağışlı soğuk hava dalgası bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal dün yaptığı açıklamada, bölgede başlayan olumsuz hava koşullarından bu yana 17’den fazla konutun tamamen çöktüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve sular altında kaldığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) ve yardım kuruluşları dün yaptıkları açıklamada, özellikle Gazze’deki insani yardım operasyonlarının İsrail engelleri kaldırmazsa çökme riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. BM ve 200’den fazla yerel ve uluslararası yardım kuruluşu, ortak açıklamalarında, onlarca uluslararası yardım örgütünün kayıtlarının 31 Aralık’a kadar iptal edilebileceğini ve bunun 60 gün içinde operasyonlarını kapatmak zorunda kalacakları anlamına geldiğini belirtti. Açıklamada, “Gazze’de uluslararası sivil toplum kuruluşlarının kayıtlarının iptal edilmesi, temel ve acil hizmetlerin sunumunu felç edecek” denildi. Ayrıca açıklamada, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının çoğu saha hastanesini ve temel sağlık merkezlerini işlettiği veya desteklediği; acil barınma, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlama, ciddi malnütrisyon (yetersiz beslenme) riski altındaki çocukların beslenmesini güvence altına alma ve mayınlarla mücadele gibi kritik faaliyetleri yürüttüğü ifade edildi.


Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.