İngiltere’nin Bağdat Büyükelçisi, seçimlerle ilgili açıklamaları dolayısıyla özür diledi

Araci, Hickey ile bir araya geldi (INA)
Araci, Hickey ile bir araya geldi (INA)
TT

İngiltere’nin Bağdat Büyükelçisi, seçimlerle ilgili açıklamaları dolayısıyla özür diledi

Araci, Hickey ile bir araya geldi (INA)
Araci, Hickey ile bir araya geldi (INA)

İngiltere’nin Bağdat Büyükelçisi StephenHickey, Irak’ta gelecek 10 Ekim’de yapılması planlanan erken seçimlerle ilgili yaptığı son açıklamalar dolayısıyla özür dileyerek, açıklamalarının ‘yanlış yorumlandığını’ söyledi. Başta Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ve Şii din adamı Mukteda es-Sadr destekli Sairun başta olmak üzere çok sayıda Şii güç de Hickey’e tepki göstererek,  açıklamalarını da ‘Irak işlerine bir müdahale eylemi’ olarak nitelendirdi. İngiltere'nin Bağdat Büyükelçisi, geçtiğimiz günlerde Irak’ta seçimler için uygun şartlar olmadığını belirterek, Bağdat hükümetini İran destekli gruplar konusunda eleştirmişti.
Hickey, son zamanlarda Irak’taki çeşitli toplumsal ve medya çevrelerindeki hareketleri açısından Türk büyükelçisinden sonra Bağdat’ta görev yapan en önemli büyükelçilerden biri. Bu bağlamda Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci, Hickey’inseçimlerle ilgili açıklamalarının ‘kabul edilemez’ olduğunu dile getirdi. Araci, geçen çarşamba akşamı ofisinde Hickey ile bir araya geldi. Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Araci, görüşmede İngiliz Diplomat’ın son açıklamalarını, Irak halkı ve siyasi bloklar üzerindeki etkisini ele aldıklarını belirtti. Ofis tarafından yapılan açıklamada Araci’ninHickey’e, ‘son açıklamalarının Irak sokaklarında, siyasi bloklar ve Irak hükümetinezdinde kızgınlığa yol açtığını’ bilgisi verdi. Arap yetkili, ifade ederek, ifadelerin kabul edilemez ve Irak’ın iç işlerine müdahale olduğunu dile getirdi.
Öte yandan İngiliz Büyükelçi ise, Irak’ın egemenliğine saygı duyduklarını belirterek, açıklamalarının yanlık ş yorumlandığını ifade etti. İngiltere’nin Irak’ta güvenlik ve istikrar sağlamaya çalışan Irak güvenlik güçlerinin çabalarını takdir ettiğini söyleyen StephenHickey, gelecek Irak seçimlerinin zamanında yapılacağına dair güven duyduğunu güvenivurguladı.
Araci, İngiliz Büyükelçisine “Irak, uluslararası toplumu ve özellikle İngiltere’yi Filistin halkına yönelik saldırıları durdurmak için müdahale etmeye çağırıyor” diyerek, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarının kınandığını vurguladı.
Hickey, geçtiğimiz günlerde Irak’ta seçimler için uygun şartlar olmadığını belirterek, Bağdat hükümetini İran destekli gruplar konusunda eleştirmişti. İngiliz Büyükelçinin ifadeleri birçok siyasi çevrede, özellikle de Şii çevrelerde öfke uyandırdı. Bu bağlamda Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri, İngiliz Büyükelçinin görevinin sınırlandırılmasını isterken, isteyerek,“İngiliz büyükelçisi faaliyetlerinin sınırlarını bilmelidir. Kendisine, Irak’ın iç işlerine müdahale izni vermeyeceğiz” dedi. Amiri ayrıca, “Irak Dışişleri Bakanlığı, büyükelçilerin çalışmalarını takip etmek ve Irak'ın işlerine herhangi bir müdahaleyi önlemek için gerekli önlemleri almalıdır” ifadelerini kullandı.
Hadi el-Amiri liderliğindeki Bedir Örgütü, Nuri el-Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti Koalisyonu ve Kays el-Amiri liderliğindeki Asaib Ehli’l Hak’tan oluşan Fetih Koalisyonu, İngiliz büyükelçisinin açıklamalarını reddettiğini reddettiklerini açıkladı. Aynı şekilde Sairun Koalisyonu da İngiltere’nin Bağdat Büyükelçisinin açıklamalarını eleştirerek, “İç işlerine müdahaleyi temsil eden ve asla kabul edilemeyecek bu başarısız ifadeleri tamamen reddettiğimizi vurguluyoruz” dedi açıklamasını yaptı. Koalisyon, ‘seçim meselesi ve bunun yürütülmesi işinin’ Irak hükümeti ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun yetkisindeolduğunu vurguladı. Açıklamada, “Irak hükümeti, gelecek Ekim ayının 10’unda erken seçim yapmaya tam olarak hazır olduğunu yaptığı birden fazla açıklamayla doğruladı” denildi.
Devlet ve Bağdat’ın kontrolü dışındaki silahlı gruplara tepki gösteren Hickey, bu grupları Irak hükümetine ve diplomatik varlığına bir meydan okuma olarak nitelendirdi. Irak’takiresmi haber ajansına konuşan İngiliz Diplomat, “Tüm ülkelerde silahlı gruplar, hükümete sadık” diyerek, “Uluslararası toplum, Irak’ın silahlı grupları kontrol etme çabalarını destekliyor” değerlendirmesinde bulundu. Hickey, devletin yetki ve kontrolü dışındaki silahlı grupların varlığında istikrarın yakalanmasının imkansız olduğunu vurgulayarak, “İngiltere, Irak hükümetinin devlet kurumlarını güçlendirmedeki etkin rolünü takdir etmektedir” dedi.



Mısır-Türkiye yakınlaşması Müslüman Kardeşler içinde daha fazla bölünmeye mi yol açıyor?

Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
TT

Mısır-Türkiye yakınlaşması Müslüman Kardeşler içinde daha fazla bölünmeye mi yol açıyor?

Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)
Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’den bir grup gencin İstanbul’da daha önce gerçekleştirdiği bir buluşma (Facebook ve Telegram sayfaları)

Geçtiğimiz iki yıl boyunca Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) örgütü içinde birçok bölünme ve ayrılık patlak verdi. Bu sadece Mısır'da iktidardan düşürüldükten ve birçok lideri başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere kaçtıktan sonra örgütü kimin yöneteceği konusundaki çatışmalarla sınırlı kalmadı. Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin düzelmesi de bu krizlerin patlamasına ve gün yüzüne çıkmasına yol açan ek bir ‘baskı unsuru’ oldu.

Bu bölünmelerin sonuncusu, kısa bir süre önce takipçileri ve örgütün destekçileri arasında viral olan bir video ile ortaya çıkan Müslüman Kardeşler yanlısı gazeteci Hale Semir tarafından temsil edildi. ‘Videonun yayınlandığı andan itibaren artık herhangi bir gruba ya da ideolojiye bağlı olmadığını’ açıklayan Semir, ‘herhangi bir gruba aidiyeti olmaksızın sadece bir tebliğci olduğunu’ vurguladı.

Semir videoda, İslamcılar olarak tanımladığı kişilere saldırdı. ‘Belirli bir ideolojiyi desteklemek ya da belirli bir cephe veya grup lehine insanları toplamak için adını kullanan herkesi’ dava etmekle tehdit etti. Semir, ‘Geçtiğimiz dönemde nelere maruz kaldım ve yokluğumun nedeni nedir?’ başlıklı videoda, ‘İstanbul'da kendisine yakın çevreler’ olarak tanımladığı kişilerin kendisini, Türk devletiyle ‘vergi kaçakçılığı’ davasına bulaştırmayı başardıktan sonra bir komploya maruz bıraktığını ifade etti. Ayrıca, Türkiye'deki bir Müslüman Kardeşler üyesinin ‘kendisini kandırarak kitaplarının yayınlandığı yayınevlerinden payını çaldığını’ söyledi.

Videoda anlattığına göre Semir, kendisine yakın çevrelerden (İstanbul'daki Müslüman Kardeşler cephesini kastediyor) vergileri ödemek için borç istemiş, ancak Müslüman Kardeşler üyeleri onu yüz üstü bıraktıktan sonra şoke olmuş.

Semir, (kendisine karşı olan komplocuları) “eğer kendisine zarar vermeyi bırakmazlarsa, onların isimlerini ifşa edeceğini ve tüm sırları açığa çıkaracağını” söyleyerek tehdit etti.

Semir, İhvan kanallarında tanınan bir medya figürü ve Türkiye'den yayın yapan bu kanalların birçoğunda sosyal ve tebliğ programları sundu. Müslüman Kardeşler hükümetinin devrilmesinin ardından 2013 yılında Mısır'ı terk ederek Türkiye'ye gelen Semir, aile danışmanlığı alanında verdiği derslerle ünlendi ve daha sonra bu dersleri Türkiye'deki İhvan yanlısı uydu kanallarında vermeye başladı.

(foto altı) Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedi, Mısır'daki duruşmalarından birinde. (Arşiv)
Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedi, Mısır'daki duruşmalarından birinde. (Arşiv)

Bu vaka, özellikle Türkiye'de Müslüman Kardeşlerle bağlantılı medya figürlerinin tetiklediği krizler bağlamında bir ilk değil. Mısırlı gazeteci Tarık Abdulcabir, 2016 yılında ‘tedavi gördüğü iddiasıyla’ Mısır'a dönmeden önce İhvan kanallarında yer aldığı için pişman olduğunu açıklamıştı.

Mısırlı gazeteci Husam el-Gamri de örgütün Türkiye'den yayın yapan kanallarında uzun süre çalıştıktan sonra, geçen yıl Türkiye'deki İhvan liderlerine saldırmak için ortaya çıktı. Gamri, o dönemde ‘Türk makamlarının Mısır makamlarına karşı kışkırtmanın durdurulması yönündeki uyarılarına uyulmaması sonucu’ olduğu bildirilen bilinmeyen nedenlerle bir süre cezaevinde kaldı.

Türkiye'den sınır dışı edilmesinin ardından geçen yıl Mısır'a dönen el-Gamri, burada ‘İhvan üyelerinin ve liderlerinin terörizm itiraflarını ortaya koyduğunu’ söylediği belgeler yayınladı. Ayrıca ‘komitelerinin kendisini hedef almayı bırakmaması halinde, diğer liderlerin sızdırılan konuşmalarında belgelenen ahlaki skandallar’ olarak tanımladığı şeyleri yayınlamakla tehdit etti.

Ankara'nın Müslüman Kardeşler ile bağlantılı medya profesyonellerine karşı bir dizi önlem almasının yanı sıra, örgüt üyelerinin ikametgahlarının incelenmesi ve vatandaşlık verme prosedürlerini sıkılaştırması nedeniyle, aralarında Mutaz Matar'ın da bulunduğu birçok Müslüman Kardeşler medya profesyoneli Türkiye topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Bu tedbirler, aralarında yasal prosedürleri ihlal ettiği için vatandaşlıktan çıkarıldığı bildirilen İhvan'ın vekil rehberi Mahmud Hüseyin'in de bulunduğu örgütün önde gelen liderlerini etkiledi.

Mart 2021'de Türk makamları, Müslüman Kardeşler yanlısı kanallardan Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını veya Türkiye'de uygulanan medya ahlak kurallarına uymadıkları takdirde Türk topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını talep etti. Aynı yıl, İstanbul'dan yayın yapan İhvan'a bağlı üç kanaldan biri olan Mekameleen TV, Türkiye'den yayınını kalıcı olarak durduracağını açıkladı.

(foto altı) Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz şubat ayında Kahire'de görüşmelerde bulundu. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz şubat ayında Kahire'de görüşmelerde bulundu. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bu önlemler, iki ülkenin 2021'de başlayan yakınlaşma adımlarının ardından, geçen yıl Temmuz ayında aralarındaki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik düzeyine yükseltileceğini duyurduğu resmi Mısır-Türkiye yakınlaşma girişimleriyle birlikte alındı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 yıl aradan sonra Mısır'a yaptığı ilk ziyaret kapsamında geçtiğimiz ay Kahire'yi ziyaret etti. Mısır ve Türkiye cumhurbaşkanları düzenledikleri ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki ilişkilerde ‘yeni bir sayfa açıldığını’ duyurdu. İki ülke arasında stratejik ilişkiler konseyi kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalandı ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin bu konseyin açılışını yapmak üzere önümüzdeki Nisan ayında Ankara'yı ziyaret edeceği açıklandı.

Siyasal İslam konusunda uzman araştırmacı Ahmed Sultan, Mısır'da İhvan'ın devrilmesinden bu yana örgütün bir iç bölünme dalgası yaşadığını ve bunun ‘örgütün çeşitli düzeylerde yaşadığı krizin derinliğini yansıttığına’ inandığını belirtti.

Sultan, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, örgüt saflarındaki bölünmelerin ‘sayılamayacak kadar çok hale geldiğini’ belirterek, bunu birleşik bir liderliğin yokluğunun yanı sıra, İhvan'ın geniş kesimlerinin ideolojik bağlılığa uzanmadan örgütsel çalışmanın uygulanabilirliğine inanmamasına bağladı.

Sultan, Hale Semir vakasının bir istisna olmadığını belirterek, ‘örgüt içinde siyasi nedenlerden kaynaklanmayan, ancak kişisel çatışmalar ve amaçlardan kaynaklanabilecek birçok bölünme olduğunu’ kaydetti. Ayrıca ‘örgütün bazen bazı unsurlarının ve medya figürlerinin kendisinden ayrıldığını duyurma taktiğini benimsediğini, böylece onlara bağımsızlık hissi vermeye çalıştığını, böylece özellikle sosyal ve dini nitelikteki konularda daha geniş etki çevrelerinde hareket edebildiklerini ve örgütün fikirlerinin dolaylı olarak yayınlanabildiği’ değerlendirmesinde bulundu.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Kerem Said, Mısır-Türkiye ilişkileri dosyasında Müslüman Kardeşler kartının azalan öneminin ‘örgüt içinde krizlerin ve bölünmelerin patlak vermesinin’ nedenlerinden biri olabileceğine inanıyor. Said, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamalarda bunu İstanbul Cephesi’ne ulaşan birçok finansman kaynağının kurumasına ve özellikle iki ülke arasındaki yakınlaşmanın hızlanmasıyla birlikte, Türk topraklarında kendilerine yönelik resmi ve halk desteğinin azalmasına bağladı.


Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in "soykırım" uyguladığını savunan BM raporunun önemli kanıtlar sunduğunu bildirdi

AA
AA
TT

Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in "soykırım" uyguladığını savunan BM raporunun önemli kanıtlar sunduğunu bildirdi

AA
AA

Örgütten yapılan açıklamada, Albanese'nin, 1967'den bu yana işgal altında tutulan Filistin topraklarındaki insan haklarının durumuyla ilgili hazırladığı, İsrail'in soykırım işlediğini gösteren makul gerekçelerin bulunduğu sonucuna varan raporunun memnuniyetle karşılandığı belirtildi.

Açıklamada, "BM Özel Raportörü'nün Gazze raporu, soykırımı önlemek için uluslararası eylemi teşvik etmesi gereken çok önemli kanıtlar sunuyor." denildi.

"Şimdi soykırımı önlemek için harekete geçme zamanı"

Açıklamada, "Bir Soykırımın Anatomisi" başlıklı BM raporuna ilişkin değerlendirmelerine yer verilen Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, şu ifadeleri kullandı:

"Bu, devletlere hayati eylem çağrısı olarak hizmet etmesi gereken çok önemli bir çalışmadır. (Devletler) Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeli ve bugün Gazze'deki Filistinlileri korumak için somut önlemler almalıdır.

Şimdi soykırımı önlemek için harekete geçme zamanı. Üçüncü devletler, derhal ateşkes talep eden BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanması için savaşan taraflara siyasi baskı uygulamalı, İsrail'in bombardımanı durdurması ve insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırması dahil BM kararına uyması konusunda ısrarcı olmak için nüfuzlarını kullanmalı."

Callamard, çatışmanın tüm taraflarına karşı kapsamlı silah ambargosu uygulanması gerektiğini vurgulayarak, Hamas ve diğer silahlı gruplara tüm sivil esirleri serbest bırakmaları için baskı yapılması gerektiği yorumunda bulundu.

İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi.

İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 280’i çocuk, 9 bin 340'ı kadın olmak üzere 32 bin 490 Filistinli öldürüldü, 74 bin 889 kişi yaralandı.

Enkazda halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 253’ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 597 askerinin öldüğünü duyurdu.

Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 453 Filistinli hayatını kaybetti.

Son verilere göre, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023'ten beri devam eden çatışmalarda 249 Hizbullah mensubu, 50 Lübnanlı sivil, 12 Emel Hareketi, 13 Hamas, 12 İslami Cihad mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.


Yasa dışı Yahudi yerleşim örgütü başkanından, İsrail'e Batı Şeria'ya askeri harekat çağrısı

AA
AA
TT

Yasa dışı Yahudi yerleşim örgütü başkanından, İsrail'e Batı Şeria'ya askeri harekat çağrısı

AA
AA

The Times of İsrail gazetesinin haberine göre, Neeman, Filistin yönetiminin yasa dışı Yahudi yerleşimcilere karşı savaş yürüttüğünü iddia ederek, İsrail'e Gazze’deki saldırıların benzerini Batı Şeria'da düzenleme çağrısı yaptı.

Neeman, "Filistin Yönetimi, bize karşı bir savaş yürütüyor ve yalnızca Gazze'de tatbik ettiğimiz güçle hareket etmek Batı Şeria'daki tüm tehditleri ortadan kaldırabilir." dedi.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 280’i çocuk, 9 bin 340'ı kadın olmak üzere 32 bin 490 Filistinli öldürüldü, 74 bin 889 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.


UNICEF Sözcüsü Elder: Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar

AA
AA
TT

UNICEF Sözcüsü Elder: Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar

AA
AA

Bir süredir İsrail'in yoğun saldırılar düzenlediği ve büyük yıkıma neden olduğu Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinden ateşkes çağrısı yapan Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, Gazze'de gece yarısı bombardıman olduğu ve insanların buna yatakta yakalandığını vurgulayarak Gazze'deki durumun "tabutun içinde uzanmak" gibi olduğunu söyledi.

Elder, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Gazze'de ramazan ayında acilen ateşkes sağlanması talep edilen karar tasarısının kabul edilmesinin ardından ateşkese dair bölgede çok fazla umut olduğunu ancak bu umutların da her gece bombalarla yok edildiğine belirterek, "Gazzeli çocuklar kabusun sona ermesi için öldürülmeyi umuyorlar." şeklinde konuştu.

Martta Gazze'nin kuzeyine yönelik 40 insani yardım sevkiyatının dörtte birine izin verilmediğine dikkati çeken Elder, "Gazze Şeridi'ndeki pek çok insani yardımın belkemiği olan BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) kuzeye gıda ulaştırması artık engelleniyor. Şunu açıklığa kavuşturalım: hayat kurtaran yardımlar engelleniyor. Hayatlar kaybediliyor, haysiyet inkar ediliyor." ifadelerini kullandı.

Elder, geçiş noktalarının açılması halinde Gazze'deki insani krizi birkaç gün içinde tersine çevirebileceklerini ancak geçişlerin kapalı olduğu ve kıtlığın "insan yapımı" olduğunu dile getirdi.


Jerusalem Post: Batı Şeria’nın el-Auja kasabasında açılan ateş sonucu 3 kişi yaralandı

İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
TT

Jerusalem Post: Batı Şeria’nın el-Auja kasabasında açılan ateş sonucu 3 kişi yaralandı

İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)
İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Migdal Oz yerleşimi yakınlarında silahlı saldırının gerçekleştiği ormanlık alanın girişini güvenlik altına alıyor (AP)

Jerusalem Post gazetesi, Batı Şeria’nın el-Auja kasabası yakınlarında meydana gelen silahlı saldırıda üç kişinin yaralandığını bildirdi.

İsrail ordusu tarafından bugün yapılan açıklamada, el-Auja kasabası yakınlarındaki bir yolda ateş açıldığı duyuruldu.

Açıklamada askerlerinin olay yerine konuşlandığı ve yolu kapattığı bilgisi verilerek, askerlerin saldırganların peşinde olduğu belirtildi.

Cenin’de çatışmalar

Filistin haber ajansı WAFA’da yer alan habere göre Cenin kampındaki silahlı kişiler, özel bir İsrail kuvvetinin sızdığını keşfetti ve iki taraf arasında çatışmalar yaşandı.

İsrail ordusu, özel kuvvetlerin açığa çıkarılmasının ardından buldozerler eşliğinde düzinelerce aracı Cenin’e ve kampa gönderdi.

İsrailli keskin nişancılar binaların çatılarına konuşlandırıldı, askerler ise birçok eve baskın yaptı.

WAFA, çatışmaların niteliğini veya İsrail gücüyle çatışan tarafın kim olduğunu belirtmedi.

Ancak kampta şiddetli çatışmaların yaşandığını ifade etti.

Filistin Şehab haber ajansı da, Filistinlilerin ayrıca Cenin kampındaki Jourat Al-Dhahab’da İsrail kuvvetlerini el yapımı patlayıcılarla hedef aldığını bildirdi.

İsrail özel kuvvetlerinin sızmasının ardından, Cenin kampında sirenlerin devreye girdiğini de ekledi.


İsrail, Refah’ta ‘çatı tıklatma’ taktiğini kullanmaya başladı

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ı vurmasının ardından binaların üzerinden duman yükseliyor (AFP)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ı vurmasının ardından binaların üzerinden duman yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Refah’ta ‘çatı tıklatma’ taktiğini kullanmaya başladı

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ı vurmasının ardından binaların üzerinden duman yükseliyor (AFP)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ı vurmasının ardından binaların üzerinden duman yükseliyor (AFP)

İsrail, son birkaç gündür Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a yönelik saldırılarını hızlandırdı.

Ancak 7 Ekim’de savaşın patlak vermesinden bu yana bu taktiğe başvurmamasına rağmen, yaklaşan bir saldırı öncesinde sakinleri bir binayı veya evi boşaltmaları konusunda uyarmak için ‘çatı tıklatma’ politikasını kullanmaya başladı.

Çatı tıklatma, İsrail ordusunun içinde silah ve mühimmat bulunduğu veya mevzi olarak kullanıldığını düşündüğü sivil evleri hedef almadan önce sivillerin kaçması için Filistin topraklarında 2006 yılından beri kullanılmakta olan bir uyarı yöntemi.

Bu yöntem ile hedef alınacak sivil binanın çatısına önce uyarı niteliğinde bir ses bombası atılıyor, bu ses bombasından 5-10 dakika sonra ise bina gerçek bir mühimmatla vuruluyor.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre ABD’nin defalarca yaptığı uyarılara rağmen, İsrail’in Mısır sınırındaki Refah’a kara saldırısı düzenleme ihtimaline ilişkin korkuların arttığı bir dönemde, İsrail’in ‘çatı tıklatma’ taktiğine geri dönmesinin nedenleri konusunda sorular ortaya çıktı.

Askeri ve siyasi uzmanlar, İsrail’in bu taktiği kullanmaya geri dönmesini, başta bu hafta başında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) onaylanan, Ramazan ayında Gazze’de derhal ateşkes çağrısında bulunan karar tasarısına karşı veto yetkisini kullanmaktan ilk kez kaçınan ABD olmak üzere, üzerindeki uluslararası baskıya bağladı.

Uzmanlara göre Netanyahu, önümüzdeki dönemde herhangi bir müzakere veya anlaşmazlıkta manevra yapmak için Refah’ savaşın sıcak noktası ve her seferinde ellerinde olacak bir kart olarak tutmak istiyor.

Siyasi analist Süleyman Bisharat, İsrail’in Refah’ı hedef alma politikasının ABD’nin baskısı nedeniyle farklı bir yöne gittiğini gösterdiğini söyledi.

Bu da sınır kasabasında geniş çaplı bir askeri operasyon yapmanın mümkün olmadığını, bunun yerine saldırıları hava bombardımanı yoluyla yoğunlaştırmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Bisharat AWP’ye verdiği demeçte şunları söyledi;

“Eğer karada bir askeri operasyon yürütülürse bu sınırlı olabilir ve esas olarak Philadelphia (Selahaddin) Ekseni ile Refah ile Mısır sınırı arasındaki sınır şeridine odaklanabilir. İsrail ordusu, belki de ABD’nin askeri operasyonlar sırasında sivillerin hedef alınmasından kaçınma talebine yanıt olarak, operasyonları öncesinde çatı tıklatma taktiğini kullandı.”

Siyasi kart

Bisharat, İsrail’in gerek herhangi bir takas anlaşmasında, gerekse Mısır başta olmak üzere bölgesel çevresi ile tek taraflı hiçbir adım atmaması yönünde siyasi baskı uygulamak üzere, birden fazla tarafla olan ilişkilerinde Refah’ı sıcak bir nokta ve siyasi kart olarak tutmaya çalıştığına inandığını söyleyerek, şunları ekledi;

“İsrail’in Refah’ta yoğun bombardıman taktikleri kullanması, ona savaşı uzatmak için bir bahane sağlıyor ve Netanyahu’nun da savaşı mümkün olduğu kadar uzun süre devam ettirmek için istediği şey bu. Dolayısıyla bu şekilde yapılan bu saldırılar, savaşın devamına kılıf ve uluslararası meşruiyet kazandıracaktır.”

Mısırlı askeri uzman Samir Farag ise konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı;

“Netanyahu, savaşı ABD seçimlerine kadar uzatmayı ve sorunun çözümünü iki devletli çözümde görmeyen (eski ABD Başkanı Donald) Trump’ın geri dönmesini umuyor. Netanyahu, Refah kartına bahis oynuyor ve istediğini alamazsa bu kartı kullanacağını söylüyor Aynı zamanda yardımların Gazze Şeridi’ne girmesine izin verilmesi için de bu kart üzerinden baskı yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla Refah’ın önümüzdeki dönemde önemli bir kart olduğuna inanıyor.”

Beyaz Saray, İsrail’in Refah’ta sivillerin güvenliğini dikkate almadan herhangi bir askeri operasyon gerçekleştirmesinin felaketle sonuçlanabileceği konusunda uyardı.

Ayrıca oradaki bir milyondan fazla Filistinlinin güvenliğini garanti etmeyen geniş çaplı bir askeri operasyonu destekleyemeyeceğini vurguladı.


BM uzmanı Gazze'de ‘soykırımdan’ söz ettikten sonra tehditler aldı

İsrail, BM uzmanının raporunu ‘Yahudi devletinin varlığını baltalama kampanyasının bir parçası’ olarak değerlendirdi. (AFP)
İsrail, BM uzmanının raporunu ‘Yahudi devletinin varlığını baltalama kampanyasının bir parçası’ olarak değerlendirdi. (AFP)
TT

BM uzmanı Gazze'de ‘soykırımdan’ söz ettikten sonra tehditler aldı

İsrail, BM uzmanının raporunu ‘Yahudi devletinin varlığını baltalama kampanyasının bir parçası’ olarak değerlendirdi. (AFP)
İsrail, BM uzmanının raporunu ‘Yahudi devletinin varlığını baltalama kampanyasının bir parçası’ olarak değerlendirdi. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanı Francesca Albanese, İsrail 'in Gazze Şeridi'nde ‘soykırım’ gerçekleştirdiğine inanmak için ‘makul gerekçeler’ olduğunu ileri sürdükten sonra ‘tehditler’ aldığını söyledi, ancak istifa etmeyi düşünmediğini açıkça belirtti. BM Filistin Özel Raportörü Albanese, düzenlediği basın toplantısında, “2022'de görevimin başlangıcından bu yana hep saldırıya uğradım” ifadelerini kullamdı.

En son raporu geçtiğimiz pazartesi günü yayınlanan Albanese, “Bazen tehditler alıyorum, ancak şu ana kadar ek önlemler almam gerekmedi” diye ekledi.

Baskı

İsrail, Albanese'nin 7 Ekim'deki Hamas saldırısının ‘antisemitik’ niteliğini reddeden yorumlar yaptığını düşünerek topraklarına girişini yasakladı. Çok sayıda ülkenin desteğine sahip olan Albanese, bazı gözlemcilerin basına yaptığı açıklamaların zaman zaman  çok sert olduğuna inanması nedeniyle tartışmalara da yol açıyor.

BM İnsan Hakları Konseyi tarafından görevlendirilen uzman ayrıca ‘baskı’ altında olduğunu ancak bunun çalışmalarında hiçbir şeyi değiştirmediğini vurguladı. Albanese, “Bu beni elbette kızdırıyor ama vazgeçmemek için daha kararlı olmamı sağlıyor” dedi.

Albanese, “Bir noktada istifa etmeye karar verebilirim. Çünkü benim de bir özel hayatım var, ancak bu şeytanlaştırıldığım ya da kötü muamele gördüğüm için olmayacak” ifadelerini kullandı.

Kampanya

İsrail, uzmanın raporunun ‘Yahudi devletinin varlığını zayıflatma kampanyasının bir parçası’ olduğunu söylerken, ABD ise ‘İsrail'in Gazze Şeridi'nde soykırım yaptığına inanmak için hiçbir neden olmadığını’ söyledi.

“İsrail devletinin varlığını sorgulamıyorum ama ırk ayrımcılığını sona erdirmek isteyen bir hareketin parçasıyım” diyen Albanese, Hamas'ı da kınadığını vurguladı.

Albanese, ekonomik yaptırımlar ve silah ambargosu da dahil olmak üzere İsrail'e karşı harekete geçilmesi çağrısında bulunarak, ‘soykırımın çoktan işlendiğini, ancak halen hayat kurtarabileceğimizi ve uçuruma sürüklenmeyi durdurabileceğimizi’ vurguladı.

“İsrail'in başlıca siyasi ve ekonomik destekçisinin kim olduğunu biliyoruz. Tüm gözler ABD'nin üzerinde. Ancak başka ülkeler de var” ifadelerini kullanan Albanese, gelecekteki bir raporda sorumluluk ve suç ortaklığı sorularını incelemeyi planladığını belirtti.


Suriye: DEAŞ saldırısında 4 Ulusal Savunma Kuvvetleri mensubu öldürüldü

DEAŞ militanları Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne ait askeri noktalara hafif ve orta silahlarla sürpriz bir saldırı düzenledi. (Reuters)
DEAŞ militanları Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne ait askeri noktalara hafif ve orta silahlarla sürpriz bir saldırı düzenledi. (Reuters)
TT

Suriye: DEAŞ saldırısında 4 Ulusal Savunma Kuvvetleri mensubu öldürüldü

DEAŞ militanları Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne ait askeri noktalara hafif ve orta silahlarla sürpriz bir saldırı düzenledi. (Reuters)
DEAŞ militanları Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne ait askeri noktalara hafif ve orta silahlarla sürpriz bir saldırı düzenledi. (Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün (çarşamba) Rakka çölünde DEAŞ tarafından düzenlenen saldırıda rejim yanlısı Ulusal Savunma Kuvvetleri'nin dört üyesinin öldürüldüğünü bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre  SOHR, DEAŞ unsurlarının Rakka'nın kuzey kırsalındaki Badiye el-Hima yakınlarında Ulusal Savunma Kuvvetleri’ne ait askeri noktalara hafif ve orta silahlarla sürpriz bir saldırı düzenlediğini söyledi.

Saldırıda dört Ulusal Savunma Kuvvetleri mensubunun öldüğü, DEAŞ unsurlarının ise çölün derinliklerinde bilinmeyen bir yere kaçmayı başardığı belirtildi.


İsrail ordusu Batı Şeria'daki Beytüllahim'e saldırdı

Beytüllahim'deki bir kontrol noktasında İsrail askerleriyle konuşan Yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)
Beytüllahim'deki bir kontrol noktasında İsrail askerleriyle konuşan Yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)
TT

İsrail ordusu Batı Şeria'daki Beytüllahim'e saldırdı

Beytüllahim'deki bir kontrol noktasında İsrail askerleriyle konuşan Yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)
Beytüllahim'deki bir kontrol noktasında İsrail askerleriyle konuşan Yaşlı bir Filistinli kadın (AFP)

Filistin televizyonu, İsrail ordu güçlerinin Batı Şeria'daki Beytüllahim kentine baskın düzenlediğini bildirdi.

Filistin TV, Telegram hesabında, İsrail güçlerinin Batı Şeria'daki Selfit Valiliği'ndeki Deyr Ballut kasabasına ve ayrıca Beytüllahim yakınlarındaki Beit Jala kasabasına baskın düzenlediğini bildirdi.

Filistin Sağlık Bakanlığı ise İsrail güçlerinin, Batı Şeria'nın Cenin kentine düzenlediği askeri operasyonda 3 kişinin öldüğünü, 4 kişinin ise yaralandığını açıkladı.


Hamas taktik değiştirirken ed-Dayf sessizliğini bozdu

İsrail'in dün (Çarşamba) Deyr el-Balah'taki el-Aksa Hastanesi önünde düzenlediği bombalı saldırıda öldürülen oğlu Halil Ebu Şemale için ağlayan annesi. (Reuters)
İsrail'in dün (Çarşamba) Deyr el-Balah'taki el-Aksa Hastanesi önünde düzenlediği bombalı saldırıda öldürülen oğlu Halil Ebu Şemale için ağlayan annesi. (Reuters)
TT

Hamas taktik değiştirirken ed-Dayf sessizliğini bozdu

İsrail'in dün (Çarşamba) Deyr el-Balah'taki el-Aksa Hastanesi önünde düzenlediği bombalı saldırıda öldürülen oğlu Halil Ebu Şemale için ağlayan annesi. (Reuters)
İsrail'in dün (Çarşamba) Deyr el-Balah'taki el-Aksa Hastanesi önünde düzenlediği bombalı saldırıda öldürülen oğlu Halil Ebu Şemale için ağlayan annesi. (Reuters)

Görünen o ki Hamas, Gazze Şeridi'ndeki savaşı yönetirken, İsrail'le savaşın sonuna kadar kalan güçlerini ve teçhizatını koruma çabalarının bir parçası olarak taktik değiştiriyor.

Şarku’l Avsat'a bilgi veren Filistinli kaynaklar, Hamas’ın İsrail ordusuna sınırlı ve gerekli saldırılar düzenlemeye ve üyelerini tehlikeye atmamaya dayalı bir politika benimsediğini belirterek, ‘savaşın ertesi günü için gücünün bir kısmını korumak istediğini’ söyledi.

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf'ın sessizliğini bozmasıyla birlikte bu gelişme de yaşandı. Hamas, kendisine atfedilen ve ‘Arap ve İslam dünyası halklarını Mescid-i Aksa'nın kurtarılmasına katılmak üzere Filistin'e doğru yürüyüşe’ çağırdığı bir ses kaydı yayınladı.

İsrail ise önceki gün, ed-Dayf'ın yardımcısı Mervan İsa'yı yaklaşık iki hafta önce Nuseyrat Mülteci Kampı’na düzenlediği bir baskında öldürdüğünü bildirdi.

Bu arada ABD'li bir yetkili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinin Washington'a, ABD'nin Gazze'de ateşkes çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını veto etmemesini protesto etmek amacıyla İsrail tarafından iptal edilen Refah konulu toplantıyı yeniden planlamak istediklerini bildirdiğini söyledi. Yetkili, ABD'nin daha ileri bir tarih ayarlamak için İsrail’le birlikte çalıştığını da belirtti. Yetkilinin açıklamaları ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant arasında yapılan ve ABD'li bakanın İsrail'in Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah'a yönelik planladığı saldırıya ‘alternatifler’ önerdiği görüşmenin ardından geldi.

Netanyahu hükümetindeki çatlağın yeni bir göstergesi olarak iktidardaki Likud Partisi’nden bakan ve milletvekilleri dün (çarşamba) yaptıkları açıklamalarda, müttefikleri Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz'ı, Netanyahu hükümetini devirmek ve yeni seçimlere gitmek için ABD Başkanı Joe Biden ile komplo kurmakla suçladılar.

Diğer yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, dün (çarşamba) İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ile bir telefon görüşmesi yaparak diğer konuların yanı sıra Gazze'deki gelişmeleri ele aldı.