Tanker sahipleri İsrail’den petrol sevkiyat limanını değiştirmesini istedi

İsrailli itfaiye ekipleri, Gazze Şeridi’nden atılan füzenin isabet ettiği bir evde çıkan yangını söndürdü (AFP)
İsrailli itfaiye ekipleri, Gazze Şeridi’nden atılan füzenin isabet ettiği bir evde çıkan yangını söndürdü (AFP)
TT

Tanker sahipleri İsrail’den petrol sevkiyat limanını değiştirmesini istedi

İsrailli itfaiye ekipleri, Gazze Şeridi’nden atılan füzenin isabet ettiği bir evde çıkan yangını söndürdü (AFP)
İsrailli itfaiye ekipleri, Gazze Şeridi’nden atılan füzenin isabet ettiği bir evde çıkan yangını söndürdü (AFP)

Denizcilik sektöründeki kaynaklara göre, İsrail’e ham petrol taşıyan en az iki tanker sahibi, artan çatışmalar nedeniyle Aşkelon’dan İsrail’deki Hayfa limanına yönelme talebinde bulundu.
Reuters’a göre kaynaklar, liman değiştirmek isteyen tankerlerin Karadeniz’den petrol taşıdığını söyledi.
İsrail ile Gazze’deki gruplar arasındaki en tehlikeli çatışma, İsrail polisi ile Filistinliler arasında Kudüs’teki Mescid-i Aksa Camii yakınlarında çıkan çatışmalara yanıt olarak Hamas’ın Tel Aviv’e roket fırlatmasının ardından başladı.
Aşkelon yakınlarındaki bir sanayi bölgesi, geçtiğimiz Salı günü Gazze’den gelen bir füzeyle vuruldu. Bunun sonucunda İsrail’e ait Petroleum & Infrastructure şirketinin bir depolama tankı hasar gördü.
İsrail’in iki rafinerisi var. Biri günde 100 bin varil kapasiteli Aşkelon yakınlarındaki Paz Oil tarafından, diğeri ise yaklaşık 200 bin varil kapasiteyle Hayfa yakınlarındaki Bazan Group tarafından işletiliyor.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP