Bilim insanları uyardı: Yeni pandemileri önlemek için bina içi havalandırma sistemleri yenilenmeli

Dünya Sağlık Örgütü'ne geçen yıl açık mektup yazan 239 bilim insanı, koronavirüsün havadan bulaşabildiğine dikkat çekmişti (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü'ne geçen yıl açık mektup yazan 239 bilim insanı, koronavirüsün havadan bulaşabildiğine dikkat çekmişti (Reuters)
TT

Bilim insanları uyardı: Yeni pandemileri önlemek için bina içi havalandırma sistemleri yenilenmeli

Dünya Sağlık Örgütü'ne geçen yıl açık mektup yazan 239 bilim insanı, koronavirüsün havadan bulaşabildiğine dikkat çekmişti (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü'ne geçen yıl açık mektup yazan 239 bilim insanı, koronavirüsün havadan bulaşabildiğine dikkat çekmişti (Reuters)

Bir grup bilim insanı, yeni bir pandeminin önüne geçmek için binalardaki havalandırma sistemlerinin değişmesi gerektiğine dikkat çekti.
14 ülkeden 39 araştırmacının yürüttüğü ve sonuçları Science dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, yeni tip koronavirüs gibi hava yoluyla geçen virüslerle mücadele için binalardaki havalandırma sistemleri büyük öneme sahip.
Bina içi havalandırma sistemlerinin yenilenmesinin solunum yolu enfeksiyonlarını önleyebileceği belirtilen araştırmanın yazarlarından Profesör Shelly Miller, "Hava da tıpkı su ve yüzeyler gibi virüsleri tutabiliyor" dedi.
Araştırmada yer alan bilim insanlarından Colorado Üniversitesi Kimya Bölümü Profesörü Jose-Luis Jimenez de, "Sonuç olarak sadece bu virüsün değil solunum yolunu etkileyen tüm virüslerin çoğunlukla hava yoluyla bulaştığının kabul edilmesini umuyoruz" diye konuştu.
Çalışmaya göre binaların havalandırma sistemlerinde, 19. yüzyılda temiz su ve kanalizasyon sistemlerindeki dönüşümle aynı düzeyde bir yenilenmeye ihtiyaç var.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bir süre önce yaptığı açıklamada SARS-CoV-2 virüsünün çoğunlukla hava yoluyla bulaştığını duyurmuştu. Yeni araştırmanın yazarları da, DSÖ ve diğer sağlık örgütlerine bina içi hava kalitesinin artırılması yönündeki çalışmalara ağırlık verme çağrısı yaptı.
Independent Türkçe, Medical Xpress, Fast Company



Bilim insanları: Uzun yaşam için belirleyici organ beyin

Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları: Uzun yaşam için belirleyici organ beyin

Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)

Bilim insanları bir kişinin ne kadar yaşayacağını öngörmede açık ara en iyi tahminin beyin yaşı üzerinden yapıldığını tespit etti. 

Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, Birleşik Krallık'taki yaklaşık 45 bin yetişkinden alınan kan örneklerini yeni bir yöntemle analiz ederek en az 3 bin proteinin seviyelerini ölçtü. 

Araştırmacılar beyin, kalp, akciğer, karaciğer ve bağışıklık sistemi gibi vücudun farklı bölümlerindeki bu proteinler yoluyla, belirli bir organ sisteminin biyolojik yaşını, yani ne kadar yıprandığını hesapladı.

Bir organın protein analizi, kişinin kronolojik yaşından kayda değer derece farklı olduğunda bu organ "aşırı yaşlı" ya da "aşırı genç" diye sınıflandırıldı.

Bu şekilde 11 organ sistemini ve dokuyu inceleyen bilim insanları, sağlık sonuçlarını en iyi öngören yapının beyin olduğu sonucuna vardı.

Bulguları hakemli dergi Nature Medicine'da bugün (9 Temmuz) yayımlanan çalışmada aşırı yaşlı beyne sahip katılımcılara 10 yıl içinde Alzheimer teşhisi konma olasılığının, genç beyne sahip aynı yaştaki katılımcılara göre 12 kat daha fazla olduğu bulundu.

15 yıl içinde herhangi bir nedenden ölüm riski yaşlı beyinlerde yüzde 182 artarken, genç beyinler ölüm oranında yüzde 40'lık bir azalmayla ilişkilendirildi.

Çalışmanın başyazarı Tony Wyss-Coray, "Beyin uzun yaşamın bekçisi" diyerek ekliyor: 

Eğer bir kişinin yaşlı bir beyni varsa ölüm olasılığı artar. Genç bir beyni varsa muhtemelen daha uzun yaşar.

Araştırmacılar beyinden sonraki en önemli faktörün bağışıklık sistemi olduğunu saptadı. 17 yıllık takip süresi boyunca normal yaşta beyin ve bağışıklık sistemi olan katılımcıların yaklaşık yüzde 8'i, genç beyin ve bağışıklık sistemine sahip kişilerinse sadece yüzde 4'ü hayatını kaybetti. 

Bilim insanları beyin ve diğer organların biyolojik yaşlarına göre değerlendirilmesinin tıpta yeni bir çağı başlatabileceğini söylüyor. Organların biyolojik yaşının erken teşhis aracı olarak kullanılması umuluyor.

Basel Üniversitesi'nden çalışmada yer almayan Heike Bischoff-Ferrari, "Kan bazlı organ yaşı saatleri, günümüz tıbbında kullandığımız önlemlerden çok daha önce, yapısal değişiklikler ortaya çıkmadan yüksek hastalık riskine işaret edebilir ve önleyici tedavinin çok daha etkili olmasını sağlayabilir" diyor.

Wyss-Coray de bunun "tıbbın geleceği" olduğunu söyleyerek ekliyor: 

Bugün doktora bir yeriniz ağrıdığı için gidiyorsunuz ve onlar da sorunu anlamak için muayene ediyor. Biz hastalık tedavisinden önleyici sağlık bakımına geçmeye ve insanlar belirli organlarında hastalık yaşamadan önce müdahale etmeye çalışıyoruz.

Ekip yeni çalışmada geliştirdikleri testi ticarileştirmeyi ve iki ila üç yıl içinde kullanıma sunmayı amaçlıyor. Bu test muhtemelen ilk başta beyin, kalp ve bağışıklık sistemi gibi kilit organların yaşını hesaplamak için kullanılacak.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, Financial Times, Nature Medicine