Avrupa’nın turizm sezonu canlandırma çabaları sürüyor

Portekiz, Yunanistan ve İtalya kısıtlamaların hafifletildiğini açıkladı

Lizbon’da turizm sezonuna hazırlık olarak otel odaları sterilize edilirken (Reuters)
Lizbon’da turizm sezonuna hazırlık olarak otel odaları sterilize edilirken (Reuters)
TT

Avrupa’nın turizm sezonu canlandırma çabaları sürüyor

Lizbon’da turizm sezonuna hazırlık olarak otel odaları sterilize edilirken (Reuters)
Lizbon’da turizm sezonuna hazırlık olarak otel odaları sterilize edilirken (Reuters)

Avrupa ülkeleri, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının kıta üzerindeki baskısının azalmasından ve aşılama kampanyalarının hızlanmasından istifade ederek, yaz aylarında turizm sektörlerini canlandırmaya çalışıyor.
Portekiz dün( Cumartesi), Avrupalı turistleri kabul etmek için sınırlarının şartlı olarak açıldığını duyurarak, benzer açıklamalar yapmış olan Yunanistan ve İtalya’ya katıldı. Portekiz, gelecek haftadan itibaren ekonomisi için çok önemli olan ve sıkıntıya düşen turizm sektörüne destek sağlamak umuduyla çoğu Avrupa ülkesinden turistik geziler yapılacağını duyurdu.
Fransız haber ajansı AFP’nin İçişleri Bakanlığı’ndan aktardığı bilgiye  göre, Portekiz sınırlarını İngiliz turistlere açtığını açıklamasından sonra yaptığı açıklamada, yarından (Pazartesi) itibaren, son iki hafta içinde 100 bin kişi başına 500’den az vaka  kaydeden çoğu Avrupa ülkesinden ‘her türlü geziye’ izin verileceğini belirtti. Bununla birlikte iki yaş üstü tüm yolcular için uçağa binilmesinden 72 saatten önce yapılan ve negatif sonuç içeren test belgesinin sunulması gerekiyor.
Beşi Avrupa Birliği'nden olmak üzere yalnızca sekiz ülkeden gelen ziyaretçilere seyahat kısıtlamaları ‘zorunlu seyahatle’ sınırlı olarak uygulanmaktadır. Söz konusu ülkeler arasında  Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan'ın yanı sıra Kıbrıs, Hırvatistan, Litvanya, Hollanda ve İsveç bulunuyor.
Yunanistan, 7 ay süren kapanma önlemlerinin kaldırılmasının ardından turizmin geri dönüşünün yaklaşması ile, ekonomisi için hayati önem taşıyan turizm sezonunun meyvelerini toplamada Avrupalı ​​komşularını geçmeyi umuyor. Yunanistan Turizm Bakanı Harry Theoharis, perşembe akşamı Atina yakınlarındaki antik Poseidon tapınağında turizm sezonunun resmi olarak açılışı sırasında, ‘yabancı turistlerin güzel Yunan havasının ve güzel plajlarının tadını çıkarma arzusundan’ bahsetti ve “Korku bulutlarını arkamızda bırakmaya başlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Girit adasındaki antik Hanya’da, restoran ve kafelerin sahipleri dükkanlarının balkonlarında ve açık alanlarında son hazırlıklarını yapıyorlar. Hanya’nın yakınlarındaki Kisamu’daki restoranının önüne masa ve sandalye taşıyan Alexandros Koukourakis, “İyi bir mevsim olmasını ve turistlerin ülkemizi ve adamızı seçmesini umuyoruz, ihtiyati tedbirleri almaya devam ederken, zor bir dönemi geride bırakıyoruz” dedi.
Diğer yandan İtalyan Sağlık Bakanlığı, ülkenin bugünden itibaren Avrupa Birliği ülkeleri, Schengen bölgesi, İngiltere ve İsrail’den gelen yolcular için karantina kısıtlamalarını kaldıracağını açıkladı. Söz konusu ülkelerden gelen yolcular, 5 gün karantinaya tabi tutuluyor ayrıca gelmeden önce ve karantina süresinin sonunda test yaptırmaları isteniyordu. Bakanlık yaptığı açıklamada, yolcuların İtalya’ya ulaşmadan önce yaptırdıkları negatif sonuçlu Kovid-19 test sonucunu sunmaları gerektiğini belirtti. Bakanlık açıklamasında, Brezilya’dan gelen yolcular için şu anda uygulanmakta olan kısıtlamaların geçerli olduğu ifade edildi.



Suudi Arabistan, COP28’de petrol kullanımının kademeli olarak azaltılması konusunda anlaşmaya varılamayacağını açıkladı

Suudi Arabistan, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için Afrika ülkelerine 50 milyar dolar ayırdı (Reuters)
Suudi Arabistan, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için Afrika ülkelerine 50 milyar dolar ayırdı (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, COP28’de petrol kullanımının kademeli olarak azaltılması konusunda anlaşmaya varılamayacağını açıkladı

Suudi Arabistan, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için Afrika ülkelerine 50 milyar dolar ayırdı (Reuters)
Suudi Arabistan, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için Afrika ülkelerine 50 milyar dolar ayırdı (Reuters)

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) sırasındaki iklim görüşmelerinde, petrol gibi fosil yakıtların kullanımının kademeli olarak azaltılması konusunda anlaşmaya varılamayacağını söyledi.

Suudi Bakan, Bloomberg’e verdiği röportajda, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerin böyle bir adımı kabul etmeyeceğini dile getirerek, “Kesinlikle hayır. Sizi temin ederim ki hükümetlerden bahsediyorum, tek bir kişi bile buna inanmıyor” dedi.

Bakan ayrıca, Batı’nın yeni bir iklim kaybı ve hasar fonuna yaptığı bağışları ‘küçük bir değişiklik’ olarak nitelendirdi. Ayrıca, Riyad’ın gelişmekte olan ülkelere finansman sağlama yönünde verdiği sözlerin önemine odaklandıklarını vurguladı.

Suudi Bakan, Dubai’de COP28 ile birlikte üçüncüsü düzenlenen 2023 Yeşil Suudi Arabistan Girişim Forumu’nun etkinlikleri sırasında yayınlanan videoda şunları söyledi:

“Gelişmiş ülkelerdeki ortaklarımızdan kayıp ve hasar için teklif edilen küçük paranın aksine Suudi Arabistan, geçen ay Riyad’daki Suudi Arabistan-Afrika Zirvesi’nde 50 milyar dolara kadar tahsisat yapacağını duyurdu. Bu, doğrudan Suudi paydaşlar aracılığıyla Afrika kıtasında dayanıklı bir altyapı oluşturmaya, iklim direncini ve adaptasyonu güçlendirmeye yardımcı olacak.”

Prens Abdulaziz, Suudi Arabistan’ın enerji kaynaklarını yenilediğini, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaptığını ve ekonomisini 2030 yılına kadar karbondan arındırmaya çalışırken enerji verimliliğini artırdığını da sözlerine ekledi.


Petrolde tavan fiyat uygulaması Rusya'ya 34 milyar avroya mal oldu

(AA)
(AA)
TT

Petrolde tavan fiyat uygulaması Rusya'ya 34 milyar avroya mal oldu

(AA)
(AA)

Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi, G7 ve Avrupa Birliği (AB) üyeleri olmak üzere bazı Batı ülkelerinin yaptırım ve tavan fiyat uygulamasının Rusya'nın petrol ihracatına etkileri konusunda hazırladığı çalışmayı yayınladı.

Rus ham petrolüne varil başına 60 dolar tavan fiyat uygulaması ve ithalat yasağının 5 Aralık 2022'de yürürlüğe girdiği anımsatılan çalışmada, petrol yaptırımlarının Kremlin'in savaştaki kararlılığını azaltmadığı belirtildi.

Çalışmada, Batı ülkelerinin tavan fiyat ve kısıtlayıcı tedbirlerinin "Rusya'nın petrol ihracat gelirlerini 34 milyar avro azalttığı", AB'nin petrol ithalat yasağının ve G7 tavan fiyatının ülkenin petrolden elde ettiği geliri yüzde 14 düşürdüğü ifade edildi.

Söz konusu etkinin beklentinin altında kaldığı, yaptırımların Rusya'nın petrol ihracat gelirlerini yılın ilk yarısında ciddi ölçüde etkilediği ancak tavan fiyatı uygulama, güçlendirme ve sürekli izleme konusundaki başarısızlığın Rusya'nın yılın ikinci yarısında bu etkiden kurtulmasını sağladığı belirtildi.

Çalışmada, "Petrol tavan fiyat politikasının yeterince izlenmemesi ve uygulanmaması nedeniyle yaptırımların etkinliği azaldı. Bu, Rusya'nın petrolünü belirlenen tavan fiyat seviyesinin üzerinde satmasına olanak sağladı." ifadesi kullanıldı.

Rafine petrol ürünleri açısından da yasal boşluklar olduğu belirtilen çalışmada, Rus ham petrolünden üretilen petrol ürünlerinin yasal olarak yaptırım uygulayan ülkelere girebildiğine işaret edildi.

Çalışmada, petrol tavan fiyatı aşağı çekilerek Rusya'nın ihracat gelirlerinin daha da düşürülebileceği, varil başına 30 dolarlık bir tavan fiyatın Rusya'nın gelirlerini ciddi ölçüde azaltacağı, yaptırım ihlallerine ilişkin cezaların da katılaştırılabileceği vurgulandı.

Rus ürünlerine tavan fiyat uygulaması

AB ülkelerinin Rusya'dan deniz yoluyla taşınan petrole yönelik ithalat yasağı ve varil başına 60 dolar tavan fiyat kararları 5 Aralık'ta uygulamaya girmişti.

Bu kapsamda, Rus petrolünün üçüncü ülkelere belirlenen fiyattan daha yüksek bir seviyede satılması durumunda G7 ve AB ülkelerindeki şirketler, bu petrole nakliye, sigorta ve aracılık gibi çeşitli hizmetleri sunamıyor. Söz konusu hizmetlerin sağlanabilmesi için Rus petrolünün tavan fiyatın altında işlem görmesi gerekiyor.

AB'nin, Rusya'dan deniz yoluyla taşınan dizel ve sıvı yakıt (fuel-oil) gibi çeşitli rafineri petrol ürünlerine yönelik ithalat yasağı ve bu ürünlere tavan fiyat uygulaması ise 5 Şubat'ta başlamıştı.

AB ülkeleri arasında müzakereleri devam eden 12'nci yaptırım paketinde petrol tavan fiyatı uygulamasının sıkılaştırılmasını içeren unsurların da yer alması bekleniyor.


Suudi Arabistan Enerji Bakanı: OPEC Plus kesintileri gerekirse ilk çeyrekten sonra da devam edebilir

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman
TT

Suudi Arabistan Enerji Bakanı: OPEC Plus kesintileri gerekirse ilk çeyrekten sonra da devam edebilir

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, OPEC Plus’taki petrol üretim kesintilerinin gerekirse ilk çeyrekten sonra ‘kesinlikle’ devam edebileceğini söyledi ve bu kesintilerin tamamen uygulanacağının sözünü verdi.

Enerji Bakanı, Bloomberg’e verdiği röportajda, geçen hafta açıklanan günlük iki milyon varilden fazla üretim kesintisinin, sadece piyasa koşulları dikkate alındıktan sonra, kademeli bir şekilde sona erdirileceğini dile getirdi.

Kesintilerin gerçekleşeceği konusunda şüpheci olanlara yanıt veren Prens Abdulaziz, bu şüphecilerin yanılacağını söyleyerek, 2,2 milyon varillik bir azalma sağlanacağına gerçekten inandığını ekledi.

Rusya’daki azalmanın üretimden değil ihracattan kaynaklandığını ifade eden Prens Abdulaziz, üretimde azalma görmeyi tercih edeceğini söyledi.

Suudi Bakan, “Rusya’nın kışın üretimi azaltmasının son derece zor olduğunu da biliyoruz” diyerek, Riyad ile Moskova arasındaki güven düzeyine vurgu yaptı.

Prens Abdulaziz, Rusya’nın üretimde kesintiye gitmese de ihracat kısıtlamaları uygulayacağını sözlerine ekledi.


Moody's, Çin'in kredi notu görünümünü negatife çevirdi

(AA)
(AA)
TT

Moody's, Çin'in kredi notu görünümünü negatife çevirdi

(AA)
(AA)

Kredi derecelendirme kuruluşunun açıklamasında, Çin’in “A1” seviyesinde olan yerel ve döviz cinsinden uzun vadeli kredi notlarının teyit edildiği, ülkenin kredi notu görünümünün ise durağandan negatife düşürüldüğü belirtildi.

Moody’s açıklamasında, “Not görünümündeki değişiklik, mali açıdan stres altındaki bölgesel ve yerel yönetimlere ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine hükümet ve kamu sektörü tarafından mali destek sağlanacağına dair artan bulguları yansıtmaktadır.” ifadesi yer aldı.

Çin’in kredi notu görünümündeki aşağı yönlü revizyonun, aynı zamanda orta vadede yapısal ve kalıcı olarak düşük büyümeye ilişkin riskleri ülkenin emlak sektöründe devam eden daralmaya ilişkin yükselen riskleri yansıtmakta olduğu kaydedildi.

Açıklamada, "Görünüm değişikliği aynı zamanda yapısal ve kalıcı olarak düşük orta vadeli ekonomik büyüme ve emlak sektöründe devam eden daralmayla ilgili artan riskleri de yansıtıyor." değerlendirmesine yer verildi. Açıklamada, “(Ülkede yaşanan) son gelişmeler, Moody's'in, ülkenin mali gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratacak şekilde koşullu yükümlülük risklerinin arttığı yönündeki değerlendirmesiyle tutarlıdır.” yorumuna yer verildi.

Çin ekonomisinde gelecek yıl ve 2025'te yüzde 4 seviyesinde büyüme beklendiğinin belirtildiği açıklamada, ülkede ekonomik büyümenin 2026 ve 2030 yılları arasında ise ortalama yüzde 3,8 seviyesinde kaydedilmesinin öngörüldüğüne vurgu yapıldı.

Açıklamada, ülkede zayıflayan demografiyi de içeren yapısal unsurların, Çin’in ekonomik büyümesinin potansiyel olarak 2030 yılında yüzde 3,5 seviyesine kadar gerilemesine neden olabileceğine dikkat çekildi.


Kasımda en çok satılan otomobil markaları belli oldu

(AA)
(AA)
TT

Kasımda en çok satılan otomobil markaları belli oldu

(AA)
(AA)

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, kasım ayında otomobil ve hafif ticari araç satışları geçen yılın kasım ayına göre yüzde 39,8 artarak 115 bin 40 oldu. Otomobil satışları söz konusu dönemde yüzde 54,4 artışla 91 bin 424, hafif ticari araç satışları da yüzde 2,3 yükselişle 23 bin 616 seviyesinde gerçekleşti.

Geçen ay binek ve hafif ticari olmak üzere toplam satışlarda 16 bin 5 adetle Fiat ilk sırayı aldı. Fiat'ı, 12 bin 970 adetle Renault, 7 bin 862 satışla da Volkswagen takip etti.

Ford, 7 bin 433 satışla dördüncü ve Toyota 7 bin 265 satışla beşinci sırada yer aldı.

Otomobil satışları

Otomobil satışları ele alındığında kasım ayında en fazla satış gerçekleştiren marka 11 bin 471 ile Renault oldu. Ardından 8 bin 581 satışla Fiat ve 6 bin 699 satışla Volkswagen izledi.

Hyundai, 5 bin 373 satışla dördüncü sırada konumlanırken, Toyota, 5 bin 71 satışla beşinci sırada yer aldı.

Togg'un kasım teslimatları 4 bin 401 oldu

Toplam 51 markanın yer aldığı ODMD'de listesinde geçen ay Seres ve Smart hariç tüm markalardan satış yapıldı.

Togg'un teslimatları kasım ayı için 4 bin 401 adet olarak gerçekleşirken, Tesla'nın satışları ise 900 adette kaldı.

Lüks otomobil grubunda kasımda 66 Porsche, 52 Lexus, 16 Maserati, 15 Jaguar, 3 adet Lamborghini, 2 Ferrari, 1 Bentley ve 1 adet de Aston Martin satışı gerçekleştirildi.

Türkiye pazarına yeni giriş yapan Çinli elektrikli otomobil üreticisi BYD'nin tek modeli Atto 3 ile satışları 552 ve Çinli lüks otomobil markası HONGQI'nin ise 3 adet olarak kayıtlara geçti.

Hafif ticarinin ilk 5'i

Hafif ticari araç segmentine bakıldığında, geçen ay 7 bin 424 satışla Fiat listenin ilk sırasında yer aldı. Fiat'ı, 3 bin 973 satışla Ford ve 2 bin 194 satışla Toyota izledi.

Peugeot, 2 bin 108 satışla dördüncü ve Renault 1499 satışla beşinci oldu.


JP Morgan'dan "yüksek faiz oranlarıyla ilgili sıkıntıların yönetilebilir olacağı" değerlendirmesi

(AA)
(AA)
TT

JP Morgan'dan "yüksek faiz oranlarıyla ilgili sıkıntıların yönetilebilir olacağı" değerlendirmesi

(AA)
(AA)

JP Morgan Private Bank, 2024 Küresel Yatırım Görünümü Raporu'nu yayımladı.

Raporda, enflasyonun gelecek yıl muhtemelen yatışacağı, yine de buna karşı önlem alınması gerektiği belirtildi.

Yüksek faiz oranlarının kredi alımını zorlaştırdığına değinilen raporda, gelecek yıl kredi zorluğundan dolayı belirli sektörlerde daha fazla sıkıntı yaşanmasının beklendiği aktarıldı.

Hassas sektörlerin ticari gayrimenkul kredileri, kaldıraçlı krediler ve tüketici kredisi ile yüksek getirili kurumsal kredinin bazı alanlarını içerdiği belirtilen raporda, bilançolarındaki borç seviyeleri göz önüne alındığında, küçük ölçekli hisse senetlerinin yüksek faiz oranlarından benzer şekilde etkilenebileceği kaydedildi.

Raporda, "Ancak yüksek faizlerin sebep olduğu bu sıkıntıların yönetilebilir olacağını ve daha da önemlisi 2024 yılında ekonomide bir resesyona yol açmayacağını düşünüyoruz." ifadesi kullanıldı.

JP Morgan'ın raporunda, ekonominin bazı sektörlerinin ise artan faiz oranları karşısında beklenenden daha iyi performans gösterdiği belirtildi.

Gelecek yıl ve sonrasında daha anlamlı enflasyon beklentisiyle başa çıkmak için yatırımcıların öncelikle hisse senetlerine bakabileceği belirtilen raporda, halka açık şirketlerin hem fiyatlandırma gücünü hem de marjlarını korumaya devam edebileceği aktarıldı.

Raporda, bu yıl tahvil sahipleri için sancılı bir dönem yaşandığı, yeni faiz rejiminin tahvil piyasası fiyatlamasında bir sıfırlamayı temsil ettiği ve çekirdek tahvillerin artık ileriye dönük güçlü getiriler sağlamaya hazır olabileceği kaydedildi.

JP Morgan'ın raporunda, "Hisse senetlerine kıyasla tahviller, Küresel Finansal Kriz öncesinden bu yana bu kadar çekici görünmemişti." değerlendirmesi yer aldı.

Yapay zeka ivmesiyle hisse senetlerinin yeni zirvelere doğru ilerliyor gibi göründüğüne işaret edilen raporda, hisse senetlerinin 2024'te anlamlı kazanç potansiyeli sunduğu, yüksek faiz oranlarının olduğu bir dönemde ekonomik büyüme yavaşlasa bile büyük sermayeli özsermaye kazançlarının büyümesinin hızlanabileceği ve gelecek yıl hisse senedi piyasalarını daha yüksek seviyelere taşıyabileceği ifade edildi.


Moody's: Küresel bankalar için 2024'te emlak stresi ve negatif görünüm riski var

AA
AA
TT

Moody's: Küresel bankalar için 2024'te emlak stresi ve negatif görünüm riski var

AA
AA

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s'in, küresel bankacılık sektörü görünümüne ilişkin yayımladığı raporda, küresel ekonomide görülen zayıflık ve borçluların kredi ödemelerini gerçekleştirememelerinin bankaların karlılıkları üzerinde baskı oluşmasının beklendiği, bunun da bankaların 2024 yılında negatif bir görünüm ile karşı karşıya kalması anlamına geldiği ifade edildi.

Raporda, merkez bankalarının gerçekleştirdiği faiz artışlarının ve gelişmiş ekonomilerde artan işsizlik oranlarının küresel bankaların varlık kalitelerini zayıflatabileceği belirtildi.

Moody’s raporunda, ABD ve Avrupa'daki gayrimenkul sektörü pozisyonlarının küresel bankaların gelecek seneye ilişkin görünümü açısından artan bir risk oluşturduğu da vurgulandı.

Parasal politikanın önümüzdeki yıl sıkı kalmasının beklendiği belirtilen raporda, bunun da merkez bankalarının ileride faiz indirimlerine gideceği yönündeki mevcut öngörülere rağmen küresel ekonomide yavaşlamaya neden olacağı kaydedildi.

Raporda, “Çin'in büyümesinin, (gelecek sene) tüketicilerin ve işletmelerin durgun harcamaları, zayıf ihracatı ve devam eden emlak krizi nedeniyle yavaşlaması bekleniyor.” ifadesine yer verildi.

Moody’s raporunda, küresel bankaların gelecek sene karlılıklarının ise yüksek finansman maliyetleri, düşük kredi büyümesi ve potansiyel temerrütleri karşılamak için bankaların rezerv birikmesi nedeniyle büyük olasılıkla baskılanacağı öngörüsüne yer verildi.

Raporda değerlendirmelerine yer verilen Moody’s Kıdemli Kredi Yetkilisi Felipe Carvallo, “(Gelecek sene) Finansman ve likidite (sektör açısından) zorluklar yaratsa da organik sermaye üretimi ve ılımlı kredi büyümesinden yararlanarak ve ABD'nin en büyük bankalarından bazılarının sermaye biriktirmesinin de etkisiyle bankaların sermayelendirmesi istikrarlı kalacak." değerlendirmesinde bulundu.


Dünyanın en zengin ülkesi iflas eder mi?

ABD'nin ulusal borcu 24 Kasım'da 33,8 trilyon dolara ulaştı. (AFP)
ABD'nin ulusal borcu 24 Kasım'da 33,8 trilyon dolara ulaştı. (AFP)
TT

Dünyanın en zengin ülkesi iflas eder mi?

ABD'nin ulusal borcu 24 Kasım'da 33,8 trilyon dolara ulaştı. (AFP)
ABD'nin ulusal borcu 24 Kasım'da 33,8 trilyon dolara ulaştı. (AFP)

ABD’nin kamu borcu sorunu ve hızla artan faiz oranları, ülkedeki birçok yatırımcının dikkatini çekiyor. ABD’liler yıl sonu yaklaşırken gelecekteki belirsiz ekonomik koşullar karşısında servetlerini korumanın ve kârlarını en üst düzeye çıkarmanın en iyi yollarını bulmak amacıyla yatırım tavsiyesi programlarını takip ediyorlar.

ABD vatandaşlarının takip ettiği kaynaklardan biri de iş insanı ve yatırım uzmanı Robert Toru Kiyosaki'nin sunduğu ‘The Rich Dad’ (Zengin Baba) adlı radyo programı.

Radyo programının son bölümünde dünyanın en zengin ülkesi olan ABD’nin mali güvenliğini tehdit eden risklerden bahseden Kiyosaki, “ABD artık iflas etti” sonucuna vardı.

Kiyosaki programına “Bugün ‘bir zamanlar dünyanın en zengin ülkesi olan ABD nasıl oldu da iflas etti?’ sorusuna cevap vermek istiyorum” sözleriyle başladı.

ABD’nin henüz iflasını ilan etmediği ve yükümlülüklerini yerine getirmede temerrüde düşmediği doğru olsa da Kiyosaki'nin sorusu birçok ekonomistin, analistin ve yatırımcının aklına kazındı. Bir yandan temel faiz oranlarının yüzde 5’in üzerine çıkmasıyla birlikte borçlanma maliyeti ve devasa kamu borcunun ödenmesine ilişkin aidatlar artarken diğer yandan tahvil piyasası aynı zamanda artan getiri oranları ve düşen fiyatlar ile benzeri görülmemiş bir dalgalanmaya tanık oluyor.

Kiyosaki'nin program konuğu olan Republic Monetary Exchange (RME) CEO’su Jim Clark, ABD'nin ulusal borcunun 24 Kasım'da 33,8 trilyon dolara ulaşmasına rağmen faiz ödemeleri ve tahvil getirileri de dahil olmak üzere ABD’nin toplam kredi taahhütlerinin kamu borcunu 200 trilyon dolara çıkarabileceğini söyledi.

Yatırımcıları riskten koruma

ABD Merkez Bankası’nın (FED) geçtiğimiz yılın başlarından bu yana faiz oranlarının yükseltilmesini ve bankanın elindeki borçlanma senetlerini satarak piyasadan likidite çekilmesini de içeren bir parasal sıkılaştırma politikası izliyor. Bu politikayla ABD kamu borcunu ödemenin maliyeti de hızla arttı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre ABD kamu borcunun 2023 mali yılı faiz ödemeleri geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 39 artarak 659 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, 2020 yılı kamu borcu faiz ödemelerinin yaklaşık iki katına tekabül ediyor.

Bu gibi durumlarda ve birçok ABD’linin şu ya da bu şekilde piyasalara yatırım yapması nedeniyle herkes, borcunu ödeyememe ihtimalinden kaynaklanan durgunluk ya da ekonomik ve mali dalgalanma risklerine karşı korunmanın en iyi yollarını armaya başladı. Bu gibi durumlarda yatırımcılar için en güvenli liman fiziki yatırım araçları olarak ön plana çıkıyor. Bundan dolayı Kiyosaki ve diğer finans uzmanları, fiziki yatırım araçlarına yatırım yapılmasını tavsiye ediyorlar.

ABD’li birçok yatırımcı, hisse senedi, menkul kıymet, kripto para gibi yatırım araçlarından elde edilen kârlardan daha az kar ettirse bile sabit getirili yatırımlara yönelmeye başladı. Sabit getirili gayrimenkullere yapılan bu yatırımlar arasında altın, gümüş gibi değerli madenlere yapılan yatırımların yanı sıra elbette yüzde 7,5 ila 9 arasında değişen yüksek ve sabit tahvil getirisi olan gayrimenkul sektörü menkul kıymetleri de yer alıyor.

Kıymetli maden ve gayrimenkul

Kiyosaki ve diğer analistler ve uzmanlar, ABD’nin mali sorunlarının 1971 yılında altın standardından vazgeçilmesiyle başladığını düşünüyorlar ve bu yüzden altın ve gümüş yatırımına ilgi gösteriyorlar. Mevcut fiyatların iyi olmasının insanları servetlerini enflasyon oranlarındaki dalgalanmalardan ve döviz kurundaki değişikliklerden korumak için altın ve gümüş satın almaya teşvik ettiğine inanıyorlar.

Değerli madenler herkes için uygun bir yatırım yöntemi olmasa da bu, diğer yatırım araçlarının getirdiği risklerin çoğundan uzak bir seçenek olarak görülüyor. Değerli maden yatırımının yanı sıra gayrimenkul sektörü de yatırım konusunda popüler olmaya başladı. Gayrimenkul sektörü zaman zaman fiyatlarda dalgalanmalara ve hatta bazen çöküşlere tanık olsa da yatırımın tarihi seyri gayrimenkulü servetin korunması için güvenli bir liman haline getiriyor.

FED’in geçmiş verilerine göre tüketici fiyat endeksi (enflasyon oranı) 1963'ten bu yana kademeli yükselerek yüzde 896 oranında arttı. Bu dönemde ABD'de ev satış fiyatları ortalama yüzde 2,353,93 oranında artış gösterdi. Konut kiraları kademeli yükselerek yüzde 892 oranında artışa tanık oldu. Bu da gayrimenkul fiyatlarının enflasyonla birlikte artmakla kalmayıp hatta enflasyonu aşabildiği anlamına geliyor.

Bireysel yatırımcıların sektöre 100 dolar aralığında bir hisse ya da tahvil senediyle girmelerine olanak tanıyan gayrimenkul yatırım fonlarının ortaya çıkmasıyla ABD’lilerin emlak sektörüne, tahvillerine ve diğer menkul kıymetlere yatırım yapması kolaylaştı. Böylece gayrimenkul fiyatları yükseldikçe kira getirisi ya da satış farklarından yararlanmaya başladılar. Bunun yanında fonlarına yatırım yaptıkları mülklerin değeri arttıkça yatırımlarının değeri de artıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.


Suudi Arabistan Yatırım Bakanı: Dünyadaki en az zararlı petrolü üretiyoruz

Suudi Arabistan NEOM’da dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesini inşa etmek için çalışıyor (SPA)
Suudi Arabistan NEOM’da dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesini inşa etmek için çalışıyor (SPA)
TT

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı: Dünyadaki en az zararlı petrolü üretiyoruz

Suudi Arabistan NEOM’da dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesini inşa etmek için çalışıyor (SPA)
Suudi Arabistan NEOM’da dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesini inşa etmek için çalışıyor (SPA)

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Halid Al-Falih, ülkesinin dünyadaki en az zararlı petrolü ürettiğini söyledi.

Falih, Dubai’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP28) oturum aralarında düzenlenen Yeşil Suudi Arabistan Girişimi Forumu’nda yaptığı konuşmada, hükümetin enerji üretiminin kaynaklarını yüzde 50’sini yenilenebilir kaynaklardan, yüzde 50’sini ise sıvılaştırılmış gazdan sağlayacak şekilde çeşitlendirebildiğini ifade etti.

Yatırım Bakanı, ülkesinin Suudi pazarındaki tüm araçları elektriğe dönüştürmek için zaman içinde hükümet sermayesi ve yatırımcılardan on milyonlarca dolar harcamayı taahhüt ettiğine dikkat çekti. Ayrıca, bütün bunların çevreye karşı sorumluluğu temsil eden çok büyük bir proje olduğunun altını çizdi.

Enerji Bakanlığı’nın daha düşük bir maliyetle karbonu azaltmayı amaçladığını belirten Falih, Saudi Aramco’nun dünya çapında en temiz ve en düşük metan emisyonuna sahip olması için belirli standartlara göre sıkı politikalar uyguladığını söyledi.

Suudi Arabistan’ın NEOM şehrinde dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesini inşa etmek için çalıştığını söyleyen Falih, “Yatırım sektörü, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik başarılı girişimlerin desteklenmesine katkı sağlıyor” dedi.

Bakan, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve etkili politikaların varlığının sıfır karbon emisyonuna ulaşmanın anahtarı olduğunu söyledi. Falih, “Bu ülkeye güneş ve hidrojen enerjisi gibi diğer çevresel kaynaklardan yararlanma fırsatı sağlıyor. Aynı zamanda ülkenin diğer yollarla enerji üretme maliyetinin çok altında bir maliyetle yeşil ve mavi hidrojen üretmesine de olanak tanıyacak” diye ekledi.


SIPRI'nın ilk 100 savunma sanayisi şirketi listesinde 4 Türk firması yer aldı

(AA)
(AA)
TT

SIPRI'nın ilk 100 savunma sanayisi şirketi listesinde 4 Türk firması yer aldı

(AA)
(AA)

SIPRI, 2022 yılında en çok silah ve askeri hizmet satışı yapan ilk 100 savunma sanayisi şirketini açıkladı.

Buna göre, savunma sektöründeki en büyük 100 şirketin 2022'de silah ve askeri hizmet satışları bir önceki yıla göre yüzde 3,5'lik düşüşle 597 milyar dolara geriledi. Böylece satışlar 7 yıldır kaydedilen artışın ardından düşüş gösterdi.

Raporda, Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ve dünya çapında jeopolitik gerilimlerin geçen yıl silah ve askeri teçhizata olan talebin güçlü şekilde artmasına sebep olduğuna dikkat çekilirken, "Ancak yeni siparişler almasına rağmen birçok ABD ve Avrupalı silah şirketi, iş gücü eksikliği, artan maliyetler ve Ukrayna'daki savaşın tedarik zincirindeki sıkıntıları kötüleştirmesi nedeniyle üretim kapasitesini önemli ölçüde artıramadı." denildi.

Bunların yanında ülkelerin yıl sonuna doğru yeni siparişler vermesi ve siparişlerle üretim arasındaki zaman farkının talep artışının bu şirketlerin geçen yıl gelirlerine yansımamasına neden olduğuna işaret edilen raporda, geçen yılki söz konusu düşüşün temel olarak ABD'deki büyük şirketlerin silah gelirlerindeki gerilemeden kaynaklandığı, mevcut birikmiş siparişler ve üretim kapasitesini artırmadaki zorluklar nedeniyle bu siparişlerden elde edilen gelirin muhtemelen 2-3 yıl içinde şirket hesaplarına yansıyacağı belirtildi.

Asya ve Orta Doğu'daki şirketlerin silah gelirlerinin 2022'de önemli ölçüde arttığına yer verilen raporda, bunun bölgelerdeki şirketlerin "artan talebe daha kısa sürede yanıt verme yeteneklerinden" kaynaklandığı vurgulandı.

Raporda, "Asya, Okyanusya ve Orta Doğu'da silah şirketlerinin gelirleri önemli ölçüde arttı. Bekleyen siparişler ve yeni sözleşmelerdeki artış, küresel silah şirketlerinin gelirlerinin önümüzdeki birkaç yıl içinde önemli ölçüde artabileceğine işaret ediyor." ifadelerine yer verildi.

SIPRI'nın Askeri Harcama ve Silah Üretim Programı Direktörü Lucie Beraud-Sudreau, "Birçok silah şirketi, yüksek yoğunluklu çatışmalara yönelik üretime uyum sağlama konusunda engellerle karşılaştı. Ancak özellikle mühimmatlar için yeni sözleşmeler imzalandı ve bunun 2023 ve sonrasında daha yüksek gelire dönüşmesi beklenebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Listenin tepesinde ABD şirketleri var

2018'den bu yana listenin başındaki 5 firmanın tamamının ABD merkezli olması dikkati çekti. Bu firmalar Lockheed Martin, Raytheon Techologies, Northrop Grumman, Boeing ve General Dynamics olarak sıralandı.

Küresel savunma sektöründeki en büyük 100 şirket içindeki ABD'li toplam 42 şirket, 2022'de 302 milyar dolarlık silah satışı yaparak, reel olarak bir önceki yıla göre yüzde 7,9 düşüşle tüm satışların yüzde 51'ini karşıladı.

Listedeki 8 Çinli silah şirketinin toplam satışlarının bir önceki yıla göre yüzde 2,7 artışla 108 milyar dolara yükselmesi dikkati çekti. Çinli üreticilerinden 3'ü (NORINCO, AVIC, CASC) listede ilk 10'da yer aldı.

İlk 100 şirket içinde merkezi Avrupa'da bulunan 26 şirket bulunurken, bunların toplam silah satışları yüzde 0,9 artarak 121 milyar dolara ulaştı.

Rusya-Ukrayna savaşından sonra ordusuna yeni silah almaya başlayan Almanya'da, Rheinmetall, ThyssenKrupp, Hensoldt ve Diehl'in silah satışları geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 1,1 artarak 9,1 milyar dolara çıktı.

Veri eksikliği nedeniyle 2022'de en büyük 100 listesine yalnızca iki Rus şirketi dahil edildi. Bunların toplam silah gelirleri yüzde 12 düşüşle 20,8 milyar dolara geriledi.

Türk şirketleri satışlarını artırdı

SIPRI'nın geçen yıl en çok silah ve askeri hizmet satışı yapan ilk 100 savunma sanayisi şirketi listesine 4 Türk firması girdi.

Listede ASELSAN 60, Baykar 76, Türk Havacılık Uzay Sanayii 82 ve Roketsan 100. sırada yer aldı.

Türk şirketlerinin toplam gelirleri geçen yıl 2021'e göre yüzde 22 artarak 5,5 milyar dolara ulaştı.

Raporda insansız hava aracı (İHA) üretimiyle tanınan Baykar'a dikkat çekilerek, Türk şirketin gelirlerinde yüzde 94'e ulaşan bir artışla listede 76. sırada yer aldığı vurgulandı.

SIPRI, kurulduğu 1966'dan bugüne çatışma, silahlanma, silah kontrolü ve silahsızlanma gibi alanlarda araştırma, rapor ve analizler hazırlıyor.