Dünya Bankası: Yemen'de yardımların dağıtımında büyük bir dengesizlik yaşanıyor

Sana’daki bir depoda gat bitkisi içen Yemenliler (EPA)
Sana’daki bir depoda gat bitkisi içen Yemenliler (EPA)
TT

Dünya Bankası: Yemen'de yardımların dağıtımında büyük bir dengesizlik yaşanıyor

Sana’daki bir depoda gat bitkisi içen Yemenliler (EPA)
Sana’daki bir depoda gat bitkisi içen Yemenliler (EPA)

Yemen'deki insani yardım programları için finansman sıkıntısı ve dağıtılan yardımlarda bir açık olduğu yönündeki Birleşmiş Milletler (BM) çağrıları aksine, Dünya Bankası tarafından yürütülen bir çalışma, tüm insani yardım programlarının tüm Yemen halkını kapsayacak derecede yeterli olduğunu ortaya koydu. Söz konusu çalışma, Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) 2020 yılında yerinden edilmiş kişilerin hareketlerine ilişkin verilerine dayanıyor.
Tüm yardımı alan ve illerdeki nüfusun bir kısmı sayılan toplam aile sayısının yüzde 100’ü aştığına değinen çalışma, birçok ailenin yardımsız kalmasının ikilikten (ikinci kez yardım alma) kaynaklandığını, ailelerden büyük bir kısmının koordinasyon eksikliği dolayısıyla birden fazla programdan yardım aldığını ortaya koyuyor.
Sosyal Koruma ve Görevler başlıklı çalışma kapsamında, Yemen’deki tecrübeye dayalı olarak insani yardım çalışmaları ile kalkınma çalışmaları arasındaki sosyal koruma üzerine duruluyor. İnsani yardım ve kalkınma programlarından yararlanan toplam kişi sayısının, programlar arasındaki etkileşimleri hesaba katmadan, ‘Yemen'deki tüm nüfusu kapsayacak derecede arttığı’ belirtiliyor.
Çalışma, yardımların ulaşması yönündeki eksikliğin kurumlar ve programlar arasındaki koordinasyon yoluyla coğrafi hedefleme ve hedeflenen ailelerin gereksinimleri üzerinden iyileştirilebileceğini ifade ediyor. Aynı zamanda “Programlar kapsamında ikinci kez yardım almanın boyutu, hane halkına dair ayrıntılı temsili bir anket veya yararlanıcıların entegre bir veri tabanı olmadan tahmin edilemez. Bahsedilen bazı ikilik biçimleri, diğerlerinden daha az önemli olabilir. Özellikle de ailelerin tamamlayıcı programlardan yardım aldığı, bu programlar için ortalama tahvil değerlerinin diğerlerinden daha düşük olduğu göz önüne alındığında” ifadeleri kullanılıyor.
Nispeten yüksek değerlerde yardımlar sağlayan benzer programlardan eşzamanlı olarak yararlanan ailelerin varlığı durumunda, herhangi bir yardım almayan ailelere yönlendirilebilecek kaynaklarda bir açığın oluşabileceği ifade ediliyor. Aynı zamanda insani yardım ve kalkınma ajansları arasındaki koordinasyonun yardımdan yoksun ailelerin sayısının azaltılması için yeterli alan sağlayabileceğini öngörüyor.
Cumartesi günü yayınlanan araştırmaya göre, yardım alan aileler yüzdesinin Marib, Hacca ve Lahic’de yoğunlaştığı, bu oranın nüfus ile karşılaştırıldığında yüzde 150’den fazla olduğu bilgisi yer alıyor. Ancak ikişer kez yardım alınması hesaba katılmadan bazı durumlarda ‘ülke dahilinde yerinden edilen insan akışındaki artışın, nüfus tahminlerine tam olarak yansıtılmadığı’ ifade ediliyor.
Başkent Sana, Hadramut, Zamar, Rayima ve İbb illerine odaklanmanın nispeten daha düşük olduğu, programlardan yararlanan toplam aile sayısının bu illerdeki toplam aile sayısının yaklaşık yüzde 80'i veya daha azını oluşturduğu ifade ediliyor.
Yardımlara dair varsayılan ortalama kapsamın ulusal düzeye oranının yüzde 103 olduğu, dolayısıyla bu illerde yardımlardan faydalanan kişi sayısının düşük olduğu belirtiliyor. Ancak kuzey ila güney illeri arasındaki odaklanma eğilimlerinde gözle görülür bir farklılık kaydedilmiyor.
Bu yönde iller arasındaki farklılıkların aynı anda birden fazla programdan yararlanan bir grup aileden ve birçok ailenin programdan dışlanma olasılığından kaynaklandığı belirtilen araştırmada, ‘programların geniş kapsamlılığına rağmen yoksul ailelerin büyük bir kısmının dışlandığına dair daha fazla kanıt’ olduğu ifade ediliyor.
Araştırmaya göre Dünya Gıda Programı’nın (WFP) zayıf noktalar analizi sistemine göre aylık telefon anketlerine katılanların yüzde 20 ila yüzde 30'u, 2020'de hiç yardım almadıklarını söylüyor. Dünya Bankası uzmanları tarafından yapılan ek analiz ise yardım kapsamı dahilinde olmayanların yüzde 36'sının gıda tüketimlerini gıda güvensizliğinden muzdarip olduklarını ifade ederek tanımladıklarını, geri kalanların da bu aşamaya yaklaştığını gösteriyor.
Çalışma, bazı ailelerin birden çok programdan birlikte yararlandığına dair kanıtların programlar arasında iç içe geçişlerin olduğunu gösterdiğini, aileye fayda sağlayan farklı programların birbirini tamamladığı durumlarda bu etkileşimlerin faydalı kabul edilebileceğini öngörüyor.  Ancak ailelerin birden fazla benzer programdan yararlandığı, bu programların verdiği yardım değerleri yüksek olduğu diğer durumlarda bu iç içe geçişlerin yoksul ailelerin fayda sağlayabileceği kaynakların tükenmesine neden olduğunu vurguluyor.
Ailelerin yardımlara ulaşamama oranını azaltma ve yardımların olumlu etkisini en üst düzeye çıkarma yönünde çalışılması gerektiğini belirten çalışmada çatışma yedinci yılına girerken Yemen’in benzeri görülmemiş bir ekonomik çöküş ve insani krizle karşı karşıya olduğu vurgulanıyor. Bu çatışmanın Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en yoksul ülkesi olarak tanımlanan Yemen’deki insani kalkınmayı yeniden tesis etme çabalarını engellediği, milyonlarca Yemenlinin hayatı ve geçimini riske attığı belirtiliyor. Yemen’de şu anda en az 20 milyon kişinin gıda güvensizliğinden muzdarip olduğu, 10 milyon kişi gibi endişe verici bir rakamın ise açlık riskiyle karşı karşıya bulunduğu da ifade ediliyor.
Söz konusu çalışmada, insani yardım ve kalkınma ajansları tarafından uygulanan programların nakit yardıma bağlılığın artması, yardım dağıtım sistemleri ve yoksulların bulunduğu, gıda güvenliğinden muzdarip olan ve ülke içerisinde yerlerinden edilmiş gruplara odaklanılması gibi bazı ortak özellikleri paylaştığına da işaret ediliyor.
Aile Bütçe Anketi'ne göre 2014’te nüfusun yalnızca yüzde 2,4'ünün acil gıda yardımı aldığını ifade ettiğine değinen çalışma, WFP’ye bağlı aynı gıda yardım programının 2020'de tek başına en az 1,39 milyon aileyi kapsadığını; bunun da Yemen nüfusunun yüzde 26’sını temsil ettiğini belirtiyor.



Şeybani Moskova’da konuştu: Rusya'nın yanımızda olmasını arzuluyoruz

TT

Şeybani Moskova’da konuştu: Rusya'nın yanımızda olmasını arzuluyoruz

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov Moskova'da bir araya geldi. (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov Moskova'da bir araya geldi. (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani bugün Moskova'ya yaptığı ziyaret sırasında, ülkesinin Rusya'nın yanında yer almasını istediğini vurgulayarak, iki ülke arasında ‘karşılıklı saygı’ çağrısında bulundu.

Rusya'nın Ortadoğu'daki başlıca müttefiki olan devrik lider Beşşar Esed, muhalefet tarafından devrildikten ve Esed ailesinin 50 yıllık iktidarı sona erdikten sonra geçen yıl Moskova'ya sığındı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, Rusya’nın Tartus'taki deniz üssü ve Hmeymim'deki hava üssü, eski Sovyetler Birliği dışındaki tek resmi askeri üsleri konumunda.

cdfgth
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov Moskova'da bir araya geldi. (EPA)

Şeybani, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'a şunları söyledi: “Zorlu bir dönemden geçiyoruz, Suriye için büyük fırsatlar var ve Rusya'nın yanımızda olmasını arzuluyoruz.”

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA'dan aktardığına göre Şeybani sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün burada, iki ülke arasında iş birliği ve karşılıklı saygıya dayalı doğru ve sağlıklı bir ilişki kurmak istediğimiz yeni Suriye'yi temsil etmek için bulunuyoruz” dedi.

Lavrov ise Rusya'nın ‘çatışma sonrası yeniden inşa için mümkün olan her türlü yardımı sağlamaya hazır’ olduğunu söyledi.