İran: Cumhurbaşkanı adaylarına seçim kampanyalarında hükümeti hedef alma suçlaması

Ahmedinejad, yarıştan saf dışı bırakılırsa seçimleri boykot edecek. Resmi bir anket merkezi, seçimlere katılımın düşük olacağı tahmininde bulundu

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
TT

İran: Cumhurbaşkanı adaylarına seçim kampanyalarında hükümeti hedef alma suçlaması

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı
İran Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) resmi internet sitesi üzerinden geçtiğimiz Pazartesi günü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için yapılan başvuruları incelemek üzere gerçekleştirdiği ilk toplantıya ait bir kare paylaştı

İran hükümeti, bazı cumhurbaşkanı adaylarını seçim kampanyalarında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin 8 yıllık yönetimini hedef almakla suçladı. Öte yandan eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin (AKK) 18 Haziran'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı yarışına katılma talebini reddetmesi halinde, seçimleri boykot etmeye hazırlanıyor.
İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii düzenlediği basın toplantısında, “Bazı adayların seçim kampanyalarını, ekonomik savaşı, daha önce eşi-benzeri görülmemiş yaptırımları ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını hesaba katmadan hükümetin sekiz yıllık performansına yönelik eleştirilere dayandırması üzücü” ifadelerini kullandı.
Söz konusu adayların kimler olduğunu açıklamayan Rebii, bu adayları seçim savaşına olumsuz bir tavırla girdikleri suçlamasında bulunarak, “Adayların olumlu seçim kampanyaları yürütmelerini görmeyi umuyoruz” dedi. İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in son konuşmasında seçimlere en yüksek katılımın sağlanması ve ‘kişilerin seçimlerine müdahale edilmemesi’ konusundaki tavsiyelerini hatırlatan Rebii, Hamaney'in bu bağlamda söylediklerinin tam olarak anlaşılması gerektiğini vurguladı.
Hamaney, geçtiğimiz hafta televizyonda yayınlanan bir konuşmasında şunları söyledi:
“Ben kişilerin seçimlerine karışmadım. Önceki dönemlerde aday olmak isteyenlerin bazıları bana fikrimi sorarlardı. Ben bunu ne onaylarım ne de karşı çıkarım derdim. Yani, hiçbir fikir beyan etmezdim. Bu kez bunu dahi söylemedim.”
Yabancı basının Hamaney'in açıklamalarının ne bir ipucu verdiği ne de ‘yurt içinde açıklamalarından yararlanma imkanı tanıdığını’ yazdıklarını belirten Rebii, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini İran'ın ‘siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı için bir gereklilik’ olarak değerlendirdi. Ülkesinin cumhurbaşkanı ve yeni hükümeti seçme konusunda ‘azami katılıma’ ihtiyacı olduğunu vurgulayan Rebii, bunun neden önemli olduğunu ise, ‘bölgesel gelişmeler, yeni dünya düzeni ve İran’ın ulusal çıkarları’ olarak üç faktöre bağladı.
İç meselelerin üstesinden gelmenin ve uluslararası arenada güçlü bir varlığa sahip olmanın, seçimlere yüksek katılımla kurulacak güçlü bir hükümete ihtiyaç duyduğunun altını çizen Rebii, bunu yaparken herkesi sandık başına gitmeye ve en yüksek katılımı sağlamak için çaba göstermeye çağırdı.  Rebii, “Böylece toplumun tüm kesimleri taleplerini seçim sandığında görür ve bu da adaylara yansır” dedi.
Rebii, İran Radyo Televizyon Kurumu’na (İRİB) da üstü kapalı bir şekilde hitap ederek şunları söyledi:
“Genel bütçeden doğrudan veya dolaylı olarak yararlanan televizyon ve tüm medyanın adil olacağı kesindir. Herkese eşit fırsatlar tanımalı, doğrudan veya dolaylı olumsuz eylemlerden kaçınmalıdır.”
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri’nin adaylığına atıfta bulunarak hükümetin ‘seçimlerde temsilcisi olarak kimseyi önermediğini’ belirten Rebii, “Hükümette yer alan isimlerin, seçimlere katılmasının örgütsel bir karar olmadığını ve bu kişilerin kendi istekleriyle yarışa girdiğini bir kez daha tekrarlıyorum. Birbirleriyle koordinasyon içinde olmadıklarından ve birbirlerinin adımlarından habersiz olduklarından eminim” şeklinde konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin grubu olan Ilımlılık ve Kalkınma Partisi, AKK’nin nihai aday listesini açıklamasının ardından, desteklenen adayı seçip ilan edeceğini duyurdu. Ilımlılık ve Kalkınma Partisi Sözcüsü İran'ın yarı resmi ajansı ISNA’ya yaptığı açıklamada, partisinin önceliğinin, İran halkının tüm kesimlerinden maksimum katılımı ve seçimlerin ciddiyetle yapılmasını sağlamak olduğunu söyledi.
Associated Press'e (AP) konuşan AKK Sözcüsü Abbas Ali Kethudayi ise, yetkililer, İranlıların sandık başına gitme konusunda isteksiz davranmasından endişe duyarken, İran cumhurbaşkanlığı seçimleri için çeşitli adayların onaylanmasının katılımın artmasına yardımcı olabileceğini belirtti.

Seçimlere katılım yüzde 39'a gerileyebilir
ISNA’ya bağlı İranlı Öğrenciler Anket Merkezi (İSPA), seçimlere katılım oranının 1979 devriminden bu yana en düşük oran olan yüzde 39'a gerileme olasılığına dair uyarıda bulundu.
AKK Sözcüsü Kethudayi, “Farklı geçmişlere sahip adayların olması seçimlere katılım oranını artırabilir” değerlendirmesinde bulundu. Ancak adayların ateşli açıklamalarının AKK üyelerini etkilemeyeceğinin de altını çizen Kethudayi, “AKK, adayların özelliklerini, asla eleştiri ve protesto içeren ifadelere, özellikle de sözlü eleştirilere dayanarak değerlendirmeyecektir” dedi.
Bu endişeler, geçtiğimiz yıl seçimlere katılım oranının ülke genelinde yüzde 42,5'e, Tahran'da ise yüzde 25’in altında olması nedeniyle ortaya çıkarken bu rakamlar, 1979'dan bu yana kaydedilen en düşük seçimlere katılım oranları olarak kaydedildi. Hükümetin istatistiklerine göre 2017 yılındaki İran cumhurbaşkanlığı seçimlerine yüzde 73 oranında bir katılım gerçekleşti. Öte yandan resmi rakamlar, 18 Haziran seçimlerinde 59,3 milyon kişinin oy kullanabileceğine işaret ediyor.
Kethudayi, “Toplumsal, sosyal ve siyasi beklentiler her zaman seçimlere yüksek bir katılım olmasını ister. Ancak insan hakları ve hukuk açısından bakıldığında, düşük katılım herhangi bir hukuki soruna yol açmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Adaylık başvurularını da değerlendiren AKK Genel Sekreteri, “İnsanlar bizim ağır bir yük taşıdığımızı bilmeliler. Cumhurbaşkanlığı için adaylık şartlarını belirleyen yasa dışında hiçbir şey söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
Adaylardan biri olan Ali Laricani’nin kardeşi olan AKK üyesi Sadık Amuli Laricani ise yaptığı açıklamada, “AKK, başvuruları doğruluk, tarafsızlık, ahlaki ve dini değerleri dikkate alarak inceleyecektir” dedi. Çalışmaların kişilerin özgeçmişlerine ilişkin bilgilere göre yapıldığına dikkati çeken Laricani, adayların seçimlere katılmaya uygun olup olmadığını belirleme sürecinin ‘seçimlere katılmasının uygun olduğu kabul edilen kişinin, tüm şartları karşıladığına ikna olmayla’ ilgili olduğunu açıkladı.

Ahmedinejad’dan rest
Öte yandan eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, AKK’nin adaylık başvurusunu reddetmesi halinde seçimleri boykot etmeye hazırlanıyor. Ahmedinejad gazetecilere yaptığı açıklamada, “Daha önce iki kez reddedildim ama halka, devrime ve ülkeye duyduğum saygıdan dolayı sessiz kaldım. Eğer şimdi de beni reddederlerse, kesinlikle seçimlere katılmayacağım ve katılanları da kabul etmeyeceğim, ancak gösterilere ve şiddet olaylarına da katılmıyorum. Seçimleri boykot edeceğimi söyler söylemez, bazıları zalim yüzlerini gösterdi” ifadelerini kullandı. Ancak seçimler i boykot etmenin, güvenlik servisleri içinde yuvalanan yozlaşmış unsurların, halkın ve kendisinin üzerine atmak istedikleri bir sebep yaratacağı konusunda uyaran Ahmedinejad, “Bu halkın hakkıdır, neden halkın seçim çevresini sınırlayıp adayları reddediyorlar? Neden seçimlere katılmayayım?” dedi.
Muhafazakârlar Birliği Konseyi’nden ve muhafazakâr kanadın en büyük grubu olarak bilinen Devrimci Güçler Koalisyonu’ndan temsilciler, seçimle ilgili ortak adımlar atmanın yollarını tartışmak üzere dün bir toplantı düzenlediler. İran’ın eski Dışişleri Bakanı ve Muhafazakârlar Birliği Konseyi Sözcüsü Manuçehr Muttaki konuya ilişkin açıklamasında, “İki taraf, seçimlerde birlik ve sürekliliğin güçlendiğini vurguladı. Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi'nin aday gösterilmesine yönelik kapsamlı ortak bir desteğe vurgu yaptılar” diye konuştu.
Eski milletvekili Hüseyin Nakvi Hüseyni, Nameh News internet sitesine yaptığı açıklamada, Hamaney'in Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ndeki temsilcisi ve Dış İlişkiler için Stratejik Komite üyesi Said elili’nin cumhurbaşkanlığı için gerekli şartlara sahip olduğunu, ancak İbrahim Reisi'yi desteklemek amacıyla aday olduğunu söyledi.

2013 senaryosunun tekrarı
Muhafazakârların Reisi’yi destekle konusunda fikir birliğine varmaları, reformistlerin eski Meclis Başkanı Ali Laricani'ye daha yakın olduğu bir zamanda yaşanan bir gelişme olurken eski İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin grubu olan Kargozarani Sazendegi Partisi’nin Merkez Komite üyesi reformist aktivist Ali Muhammed Nemazi, Haşimi Rafsancani'nin adaylığının reddedilmesinden sonra reformistlerin muhafazakar adaylara karşı Ruhani'ye destek verdiği 2013 seçimleri senaryosunun tekrarlanacağını öne sürdü.
Nemazi, Nameh News internet sitesine yaptığı açıklamada, “Eğer reformist güçler diskalifiye edilirse veya anketler reformist güçlerin adaylarının gerekli oyları alamayacağına işaret ederse reformistlerin bir kısmı, 2013’teki deneyimini tekrarlayabilir ve Laricani'yi destekleyebilirler” dedi.
Laricani ise Twitter hesabından paylaştığı tweette, “İnsanlara cennet vaat eden yalan söyler. Önce cehennem ateşi söndürülmelidir. Karmaşık sorunları çözmek için Süpermen'e değil, gerçek bir yöneticiye ihtiyaç vardır” yazdı.
Bu arada ISNA’nın haberine göre Laricani'nin danışmanlarından Mansur Hakikatpur, eski meclis başkanının hükümetinde yer alacak isimlerle ilgili yayınlanan bir listenin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Hakikatpur, “(Laricani) henüz geçtiğimiz Çarşamba günü seçimlere katılmaya karar verdi, kadroya bu kadar çabuk ulaşmayı nasıl başardı?! Daha Seçim kampanyasının başkanı dahi henüz seçilmedi, kurulması planlanan hükümetteki isimlere dair bir liste nasıl sunulsun?!” ifadelerini kullandı. Bunu ‘kötü niyetli’ bir propaganda olarak niteleyen Hakikatpur, “Laricani'nin verimli ve dinamik bir kadro oluşturacağından eminim” şeklinde konuştu.
Laricani’ye atfedilen listeden bir gün önce ise aynı şey Reisi’nin başına geldi. Reisi’nin hükümetinde yer alacak isimlerin olduğu söylenen liste Reisi’ye yakın basın kuruluşları tarafından yalanlandı.
İran’daki basın kuruluşlarının çoğu, Cihangiri'nin başvurusunun AKK tarafından onaylanıp onaylanmayacağına dair şüpheler çerçevesinde son düzlükte mücadelenin Laricani ve Reisi arasında olacağını düşünüyor. Adayların özellikle televizyon tartışmalarında Laricani ve Reisi'nin arkasında iki takıma ayrılması bekleniyor. Bu da adayların ülkedeki iki ana akımdan biri için nihai bir adayı desteklemeyi amaçladıkları ‘gölge aday’ olgusunun tekrarı anlamına geliyor.
Reformist eğilimli Şark gazetesi, gölge aday olgusunun kamuoyuna yönelik bir ‘aldatmacadan’ ibaret olup olmadığını sorguladı. Gazete, Said Celili'nin ‘yaklaşan seçimlerde İbrahim Reisi’nin gölge adayı olacağını ve adaylığının amacının televizyon tartışmalarının atmosferini Reisi lehine çevirmek veya hükümete yönelik eleştirilere odaklanmak olduğunu’ öne sürdü.
Cumhur-i İslami gazetesi ise adayların birbirlerine yönelik eleştirilerinin ‘kirli bir savaşın’ habercisi olduğunu yazdı. Gazete, bu yılki seçimlerle önceki seçimler arasındaki farkın, internetin geniş kapsamlı kullanımıyla yaşanan bir sıçrama olduğunu ve bunun adaylara ve destekçilerine olağanüstü imkanlar verdiğini belirtti. Gazete, “Adaylar, birbirlerine karşı bir propaganda savaşı başlattılar ve kullandıkları tondan bize çok kirli bir savaşın yaklaştığı anlaşılıyor” yazdı. Gazeteye göre ekonomik krizin ve Kovid-19 salgınının yanı sıra ‘kirli propaganda savaşına’ katlanmak zorunda olmaları ülkedeki yetkilileri endişelendiriyor.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.